29 Mayıs 2010 Cumartesi

TARİH TEN SAYFALAR



 ZENTA  SAVAŞI
 Burhan Bursalıoğlu

Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa'ya  geçtikten sonra Avusturya ile savaşları, 1683 yılında başladı. Sultan Dördüncü Mehmed, Sultan İkinci Süleyman, Sultan İkinci Ahmed) zamanlarında devam eden Avusturya harplerine, İkinci Mustafa son vermek istiyordu. Bu amaçla  1695 ve 1696 yıllarında iki defa sefere çıkılıp, Lipve ve Lügoş geri alındı. 27 Ağustos 1696’da, Ulaş Zaferi kazanıldı. 1697 yılında da, üçüncü kez sefere çıkıldı.

Osmanlı Harp Meclisi, Belgrad’da 10 Ağustos'ta toplandı. Tartışmalar sonunda Temeşvar’a gidilmeye karar verildi. Tuna, Temş ve bir nehir daha geçildikten sonra, Tisa Nehri kenarına gelindi.

Avusturya-Almanya kuvvetlerine komuta eden genç Fransız asilzadesi ve daha evvel Fransa hizmetinde bulunan Prens Eugene de Savoy’un bu defa Avusturya büyük dükası ve Alman imparatoru Leopold’un hizmetine girdi.  Türklerin Temeşvar’a doğru hareket ettiği haberini alan  Avusturya ordusundan Mareşal Prens Öjen de Savua’nın kuvvetlerinin büyük kısmı da, Tisa Nehri yakınlarına doğru hareket etti.
 Osmanlı ordusu, Tisa’yı geçip, Erdel’e taarruz etmek istiyordu. Osmanlı donanmasınında  Tisa Nehri ağzına gelmesi istendi.
Prens Öjen, Osmanlı harekât planını, casuslar vasıtası ile öğrendi.
Avusturyalılar, Osmanlı ordusunun Tisa’yı geçmesinden önce oraya yetişmek istedi. Avusturya öncüleri ve Prens Öjen kuvvetleri, Osmanlı ordusu, Zenta mevkiinde nehri geçerken yetişti.

Osmanlı ordusu, sefer planı gereği, Tisa Nehri üzerinde köprü kurarken düşmanın gelmesi üzerine, âni tedbirlere başvuruldu. Boşnak Cafer Paşa, bir miktar kuvvetle düşmanın baskınına mâni olmak için karşıya geçirildi. Cafer Paşa, karakol vazifesi yapacaktı. Düşmanın fazlalığı karşısında karakol birliği geri çekildi. Boşnak Cafer Paşa dönerken, atı yuvarlanıp esir düştü. 

Prens Öjen, Osmanlıların daha bütünüyle karşıya geçmemesinden faydalanarak, 11 Eylül 1697’de taarruzu başlattı. Veziriâzam Elmas Mehmed Paşa, düşmanın taarruzu üzerine, Zenta’ya doğru çekildi. Zenta’dan Temeşvar’a, 7000 asker geçmişti. Veziriâzam, düşmanın taarruzuna mâni olmak için, karşıya geçişin tamamlanmasını istedi. 
Yeniçeri Ağası Mahmud Paşa, bu teklife karşı çıktı. Köprü başında metris alındı. Metris alınınca, müdafaa hattı daraldı. Askerlerin son değişiklikten haberi olmadığından, baskın zannıyla panik başladı. Elmas Mehmed Paşa, panik ve geri çekilmenin önüne geçmek için, yalın kılıç köprüyü tuttu. Veziriâzamı, kaçan askerler, şehit ettiler. Düşman köprüyü zapt edip, top atışlarıyla yıktı. 

Temeşvar muhafızı olup, Serhad kurtlarından Koca Cafer Paşa, Anadolu Beylerbeyi Mıcırlıoğlu İbrahim Paşa, Rumeli Beylerbeyi Küçük Cafer Paşa, Yeniçeri Ağası Mahmud Paşa, Diyarbekir Valisi Kavukçu İbrahim Paşa, Adana Valisi Fazlı Paşayla pek çok sancakbeyi, ocak ağaları, alaybeyleri ve ordunun sekizde biri faciada kayboldu. Harp malzemeleri, pek çok araba, silâh, mühimmat, ordu hazinesi, düşmanın eline geçti.

Nehrin karşı tarafında bulunan Osmanlı ordusu, geçiş olmadığından yardımda bulunamadı. Sultan İkinci Mustafa  ve ordunun geri kalanı, Temeşvar’a çekildi. Avusturyalılar da çok kayba uğradığından, Sultanın yanındaki Osmanlı kuvvetlerine taarruz edemedi.
Sultan Mustafa Temeşvar’ı takviye edip, Belgrad’a gelerek, Edirne’ye döndü. Orduda, serhad boyları ve vefat edenlerin yerine tayinlerde bulunuldu. 

Zenta Savaşının, Osmanlılara çok tesiri oldu. Bu arada Rusya’nın da Azak’ı işgal etmesiyle, İkinci Mustafa 1699’da, Karlofça Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı.

 Prens Eugene de Savoy  Türklere karşı bütün Avusturya tarihinin en önemli zaferini, Zenta’yla  kazanmıştır.
. Tuna ve Tisza ırmaklarının kesiştiği köşedeki Zenta bugün Sırbistan’da bulunuyor. Ahalinin çoğunluğu Macardır. 



Atatürk’ün bilime verdiği değer



Atatürk ün önem verdiği ve savunduğu kavramların hayatımızla olan uyumunu, hemen her alanda görmek mümkündür. Atatürk ün bilim konusuna yaklaşımı, bunun bir başka örneğidir. Atatürk, İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur derken, konuya olan ilgisini ön plana çıkartmaktadır.

Türk Milleti, gerçek karakterine ters düşen, cahillikten ve geri kalmışlıktan kurtulmak için, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ün göstermiş olduğu çağdaş uygarlık yolunda ilerlemeli; hedeflerine ulaşmak için bir an önce harekete geçmelidir. Bu hedeflere ulaşmak için gereken herşey yapılmalıdır. Türk Milletinin üstün karakteri bunu yapacak güçtedir. Atatürk ün bilime verdiği önem de, Türk Milletini bu hedefe ulaştıracak yollardan biri olduğu düşünülerek değerlendirilmelidir.


27 Mayıs 2010 Perşembe

BESLENME

Yemekte doğru bilinen 11 yanlış


Günlük hayatta sıklıkla yediğimiz gıdalarla ilgili yapılan birçok hata var. Bunlar yanlış beslenmeye yol açıyor

Birçok insan, sağlıklı yaşamak için yemek seçimlerine özen gösterir. Çocuklar için seçilen yemeklerin protein ve mineral açısından zengin olmasına dikkat edilir.

Hastalandıklarında çeşit çeşit karışımlar hazırlanır ki çabuk ayağa kalkabilsinler. Aynı şekilde eşler birbirine, öğrenciler ev arkadaşlarına hastalandıklarında iyi bakabilmek için ellinden geleni yapar. Ancak sağlıklı olduğunu düşünerek tükettiğimiz yiyecek ve içecekler bazen yanlış beslenmemize neden olabiliyor. Üstelik doğru bildiğimiz bu yanlışlar yalnız hastalık durumlarında yapılmıyor.

Günlük hayatta sıklıkla yediğimiz gıdalarla ilgili yapılan birçok hata var. Et yemeklerinin yanında ayran içmek, yemek arasında su içmemek, balı sıcak su veya sütle karıştırmak bunlardan yalnızca birkaçı.

Balık yanında yoğurt yememek: Bilinenin aksine balık tazeyse yoğurtla birlikte yenilmesinde sakınca yok. Zehirlenmenin sebebi yoğurt değil, balığın içinde bulunan 'histamin' proteini. Bu madde yoğurtta da olduğundan, birlikte yenildiğinde vücuttaki 'histamin' miktarı artabiliyor ve alerjik durumu olan kişilerde kızarıklığa ya da kaşıntıya neden olabiliyor. Balığınızın tazeliğine güveniyorsanız, yoğurtla birlikte tüketmenizin hiçbir sakıncası yok.

Pekmeze yoğurt veya süt eklemek: Genellikle anneler faydalı olduğunu düşündüğü için çocuklarına yedirdikleri pekmeze yoğurt veya süt katar ya da tam tersi süte pekmez ekler. Hâlbuki sütün içinde bulunan kalsiyum, pekmezde bulunan demirin emilimini azaltıyor. Demir, C vitamini ile birlikte tüketildiğinde emilim artıyor ve C vitamini demirin vücutta daha iyi kullanılmasını sağlıyor. Bu sebeple pekmez, süt yerine portakal suyu ile karıştırılırsa çok daha faydalı olacaktır.

Et yemekleri yanında ayran içmek: Et yemeklerinin yanında ayran içmek vazgeçilmez geleneklerimizdendir. Fakat yukarıda anlattığımız nedenden dolayı et ve ayranı ya da yoğurdu bir arada tüketmemek gerekiyor. Etteki demirin emilimini, ayrandaki kalsiyum azaltıyor. Eğer et yemeklerini de C vitamini ile birlikte yerseniz emilim artacaktır. Mesela et yemeğinin yanına, içinde maydanoz ve biber olan bol limonlu bir salata hazırlayabilirsiniz. Böylece C vitamini açısından zengin olan maydanoz, biber ve limon sayesinde etteki demirden maksimum fayda sağlarsınız.

Ispanağı yoğurtla birlikte yemek: Ispanakta da demir vitamini olduğundan yoğurtla yememeniz gerekenlerden. Sadece ıspanağı değil, içinde demir olan yiyecekleri kalsiyumla tüketmeyin.

Yemek yanında su içmemek: Birçoğumuz yemek yerken su içmenin kilo aldıracağını düşünürüz. Ne kadar susasak da su içmeyi yemekten 1-2 saat sonrasına saklarız veya yemeğe başlamadan içeriz. Kulaktan dolma bu inancın tersine yemek sırasında su içmek kilo aldırmaz, tam tersi iştahı yatıştırmaya yardımcı olur. Yalnızca sindirim sorunu olanlar yemek sırasında su içmemeli.


Aç karnına limonlu, sirkeli su veya greyfurt suyu içmek: Kilo problemi olan birçok insan, aç karnına sirkeli, limonlu su veya greyfurt suyu içmenin zayıflatacağını düşünür. Suya eklenen limon veya greyfurt, C vitamini içeriği dolayısıyla, güne başlarken kendini iyi hissetmenizi sağlayabilir. Ancak bu uygulamanın ne yazık ki zayıflatıcı hiçbir etkisi yok. Hatta sindirim sisteminizde rahatsızlık varsa sirkenin zararlı etkileri de olabilir.

Zeytinyağı, katı yağlar gibi kilo aldırmaz: Zeytinyağı kalp ve damar sağlığı için faydalı olsa da kilo yapma bakımından diğer yağlardan farksız. Zeytinyağı da olsa margarin de olsa bütün yağların 1 gramı 9 kalori enerji veriyor. Yani zeytinyağı da gereğinden fazla tüketildiğinde kilo yapıyor.

Balı sıcak sütle karıştırmak: Kendimizi biraz kötü hissettiğimizde, grip olacağımızı düşündüğümüzde hemen aklımıza gelir sıcak suya bal ve limon karıştırıp içmek. Sıcak sıcak içmeye önem verdiğimiz bu karışımın boğazlarımıza iyi geleceğini düşünürüz. Sıklıkla yaptığımız bu yanlış, aslında baldaki protein, mineral ve enzimlerin kaybedilmesine neden oluyor. 43 derecenin üzerinde ısıya maruz kalan bal, tüm besin değerini yitiriyor ve sıcak suyun, sütün ya da çayın içinde yalnızca tatlandırıcı işlevi görüyor. Bu nedenle balı ılık su, süt veya meyve suyu ile tüketmeye özen gösterin.

Kolesterolü artırır diye yumurta yememek: Yumurta anne sütünden sonra en kaliteli protein kaynağı olarak kabul edilir. Bu sebeple hiçbir sağlık problemi olmayanlar günde 1 yumurtayı rahatlıkla yiyebilir. Kolesterol, şeker veya tansiyon gibi problemi olanların haftada 2 yumurta tüketmesi daha uygun. Yumurtayı haşlama olarak yiyebileceğiniz gibi menemen, omlet, çılbır şeklinde 1 tatlı kaşığı yağ ile tüketebilirsiniz.

Kepek ekmek ve light ürünler, kilo aldırmaz: Kepek ekmeğinin kalorisi, beyaz

ekmeğe göre biraz daha az olduğundan, kadınlar genellikle kepek ekmek yemeyi tercih ediyor. Ancak kepek ekmek ile beyaz ekmek arasında çok büyük bir kalori farkı yok. 'Nasılsa kalorisi az' diye kepek ekmeğini fazla tüketenler ise zayıflamak yerine kilo alıyor. Aynı şekilde üzerinde light yazan yiyecek ve içeceklerin tüketimlerine de dikkat edilmesi gerekiyor. Çünkü bu ürünlerin içinde şeker olmamasına rağmen yağ, un, tuz gibi lezzet veren öğeler var.

Yemekten hemen sonra meyve yememek: Yemekten sonra meyve yenilmesinin yağlanmaya sebep olacağı düşünülür. İkinci tabak yemek yerine, bir porsiyon meyve (1 elma, 1 portakal, 2 mandalina veya 1 armut ) yemek daha az enerji alımını yani daha az yemeyi sağlar. O nedenle yemek sonrası doygunluk sağlanamıyorsa, aşırıya kaçmayarak meyve yenilebilir. Ancak her besinin aşırı tüketilmesi yağ olarak depolanmasını artırır.



Prof.Dr. Metin CEYHAN
05304337066-Karşıyaka

25 Mayıs 2010 Salı

BODRUM' DAN HABERLER


BODRUM’DAN HABERLER

  Burhan Bursalıoğlu
Bodrum bu mevsimde oldukça kalabalık. Temmuz, Ağustos aylarında ne olur  acaba? Trafik keşmekeşi hjerhalde İstanbul ‘u geçer zannediyorum.  Yerleşim yerlerini birbirine bağlayan sadece ana yollar vari Trafiğin dağılması mümkün değil. Şu anda dahi şehir içleri park yerine dönmüş. Tüm sokaklar arabalardan geçilmiyor. Model model, renk renk. Beğen beğen al.
 Bodrum’dan dostlara haberler yazayım dedim, haberlerin çoğunun trafik kazaları teşkil ettiğini gördüm. Yukarıda belirttiğim trafik yoğunluğunun  acı sonuçları çok erken çıkmaya başladı.
İşte haberler.

YUSUF EMRE VARDAR’I  TRAFİK KAZASINDA  KAYBETTİK.

OASİS Kültür ve Alışveriş Merkezi'nin çok sevilen genel Müdürü Mahsar Vardar'ın oğlu; Yalıkavak yolunda geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitirdi.
30 yaşında olan oğul Yusuf Emre Vardar, 22 Mayıs sabahının erken saatlerinde 06 BD 5410 plakalı aracıyla Yaka Köyü yakınlarında takla attı.
Univarsal Hospital'da aynı gün akşama dek yaşam mücadelesi verip maalesef kurtarılamadı. 23.05.2010 pazar günü Ankara'ya götürülen cenazesi bugün Ankara Kocatepe Camii'nde kılınan öğle namazını müteakip defnedildi..


KONACIKTA KAMYONETİN ÇARPTIĞI KİŞİAĞIR YARALANDI

Konacık’ta  kamyonetin çarpması sonucu bir kişinin ağır yaralandığı kaza, güvenlik kamerasınca görüntülendi.  Alınan bilgiye göre Y.S'nin kullandığı 48 VF 583 plakalı kamyonet, Konacık Kavşağı'nda, yolun karşısına geçmeye çalışan Cihangir Algın'a (31) çarptı. Kazada ağır yaralanan Algın, çevredekilerin haber vermesi üzerine olay yerine gelen ambulansla Bodrum Devlet Hastanesine kaldırıldı.

SU TANKERİ ÇARPTI

Salih Sungu'nun kullandığı 48 UD 983 plakalı su tankeri, Bodrum-Torba Karayolu'nun Yokuşbaşı Mevkisi'nde sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu, sahibi öğrenilemeyen park halindeki 48 VK 358 plakalı otomobile çarptı.

TRAFİK KAZASI. 2 YARALI


Bodrum'da meydana gelen trafik kazasında 2 kişi yaralandı.
Alınan bilgiye göre, Arif Örki'nin kullandığı 48 YU 581 plakalı kamyonet, Torba Kavşağı'nda Nurhak Karakuş idaresindeki bir kargo şirketine ait 48 VD 849 plakalı kamyonetle çarpıştı.
Kazada Arif Örki ile kullandığı kamyonetteki oğlu Hüseyin Örki yaralandı.
Ambulansla Bodrum Devlet Hastanesi'ne kaldırılan yaralıların sağlık durumlarının iyi olduğu bildirildi.


SARHOŞ SÜRÜCÜ ORTALIĞI BİRBİRİNE KATTI

Kaldırımdaki ağaç, reklam panoları ve telefon kulübesine çarpıp, yolun alt kesiminde park halinde duran bir otomobilin üzerine düşen cipteki iki kişi, hafif sıyrıklarla kurtuldu
Bodrum’da, alkollü sürücüsünün hız yapması nedeniyle kontrolden çıkan cip ortalığı savaş alanına çevirdi. Kaldırımdaki ağaç, reklam panoları ve telefon kulübesine çarpıp, yolun alt kesiminde park halinde duran bir otomobilin üzerine düşen cipteki iki kişi, hafif sıyrıklarla kurtuldu.

DONDURMA  GAYMAK TURAN'I   DOSTLARI  ZİYARET  EDİYOR

Dondurmak Gaymak filminin başrol oyuncusu Turan Özdemi'in sağlık durumunu iyiye gidiyor
Filmde Dondurma satarken verdiği mücadele ile tanınan Turan Özdemir şimdide yoğun Bakımda mücadeleye devam ediyor.
Bodrum Ortakent Beldesi Yarbasan sitesinde saat 21 sularında eşi Müzeyyen hanım ile yemeğe gitmek üzere yola çıktığında beslediği kediyi bırakıp yolu geçerken kaza geçiren Tiyatro ve Sinema oyuncusu Turan Özdemir in sağlık durumu düzelmeye başladık . Bodrum Devlet Hastanesinde tedavi gören Turan Özdemir in yakınları bazen yoğun bakım kapısında bazen hastane koridorlarında, umutla, gözleri dolu, Özdemir in sağlık durumunu takip ediyorlar telefonla arayan yakınlarına hayranlarına yanıt veriyorlar
Turan Özdemir'in eşi Müzeyyen hanım, kızı Ezgi, annesi Suzan hanım, abisi Esat yoğun bakımdan gelen iyi haberlerle seviniyor, Turan Özdemir için dualarını eksik etmiyorlar.

KONACIKTA KAVŞAK DÜZENLEMESİ YAPILIYUOR

Konacık Belediyesi tarafından Adliye Binası önündeki trafik akışını rahatlatmak amacıyla yapılan kavşak düzenleme çalışmaları son sürat devam ediyor.

Konacık Belediyesi tarafından, Bodrum- Turgutreis Devlet Karayoluna paralel olan Kanuni Sultan Süleyman Caddesi’ndeki yol üst yapıları yapım çalışmaları devam ederken bir yandan da Adliye Binası önündeki trafik akışını rahatlatmak amacıyla kavşak düzenleme çalışmaları yapılıyor.
Kazada yaralanan olmazken, her iki araçta da maddi hasar meydana geldi.
Kaza nedeniyle bir süre trafiğe kapanan yol, ekiplerin çalışmasının ardından yeniden açıldı..

İLKÖĞRETİM  ÇOCUKLARINA  SÜT 


     Konacık Belediyesi ve İlçe Tarım Müdürlüğü işbirliğinde 21 Mayıs Dünya Süt Günü olması nedeniyle Konacık Cahit Özvezneci İlköğretim Okulu öğrencilerine süt dağıtıldı.
21 Mayıs Dünya Süt Günü nedeniyle Konacık Cahit Özvezneci İlköğretim Okulu’nda öğrenim gören yaklaşık olarak 500 öğrenciye süt dağıtımı yapıldı. Konacık Belediyesi, İlçe Tarım Müdürlüğü ve bir süt firmasının işbirliğinde yapılan süt dağıtımının amacının; süt tüketim alışkanlığının kazandırılması ve süt tüketiminin arttırılması olduğu belirtildi. Konacık Cahit Özvezneci İlköğretim Okulu’nda düzenlenen etkinliğe; İlçe Tarım Müdürlüğü Gıda Mühendisi Muammer Bektaş, ve süt firmasının Bodrum Sorumluları katıldı
.
ORTAKENT’TE GENÇLİK ŞÖLENİ

Ortakent-Yahşi Belediyesi’nin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlamak üzere düzenlediği ‘’Gençlik Şöleni’’ çok renkli geçti.
Yahşi Yalısı Erdal Çerçi Meydanı’nda düzenlenen gece, gençleri müzik, dans ve eğlenceye doyurdu. DJ Özhan Özal ve DJ Yıldırım Gökçeoğlu’nun müzikleri ile dans eden gençler, ateş showu, Belde gençlerinden kurulu Sarsoflex Rap Gurubu ve Karya Çiçekleri’nin gösterisiyle festival havasında geçen eğlencede sık sık çalınan ‘’Onuncu Yıl Marşı’’nı birlikte söylediler.

NAT 1. CAZ FESTİVALİ  BEĞENİ KAZANDI
 
Karya Kültür ve Sanat Derneği’nin Bodrum Marina Yat Klupte düzenlediği caz festivalinin ikinci gününde, Amerika’dan davet edilen Timuçin Şahin Trio yağmura rağmen konserlerini verdi. Yat klubün kapalı bölümünde yer alan sahne, festival için bir şans idi.  Yaptığı müzik , caz otoriterlerince " geleceğin müziğinin günümüzdeki yorumu" olarak değerlendirilen Timuçin Şahin, birçok eserin yanında “BAFA” adlı son albümünden de parçalar çaldı. Chick Corea’nın da basçısı olan Hans Glawischnig, davulda Kenny Grohowsky izleyicilere büyülü bir saat yaşattılar.
“Güneşi cazla batırıyoruz”  sloganı ile başlayan festival, ikinci ve üçüncü günde yağmurlu havaya rağmen gerçekleşti. Ancak, üçüncü gün konserin sonlarına doğru yağmur gidip, yerini güneş almaya başlamıştı. Ünlü trompet sanatçısı İmer Demirer Dörtlüsü  piyanoda Serkan Özyılmaz, kontrbasta Ozan Musluoğlu ve davulda  Onur Alatan'dan oluşuyor. Çok genç ve başarılı olan ekip  , yaptıkları sololarla da  izleyicilerin yoğun alkış ve beğenisini aldı.
Vokalde ise, Ayşe Gencer vardı. Sanatçı aileden gelen Ayşe Gencer , caz festivalinin son saatlerinde, belleklerde nefis anılar bırakarak sahneden ayrıldı.

23 Mayıs 2010 Pazar

TARİHTEN SAYFALAR



OSMANLILARIN  HİNT  SEFERLERİ
                                                   Ansiklopedik Bilgiler


Osmanlıların, Hint Denizindeki Portekiz hakimiyetini kırmak için giriştikleri deniz seferleri.
On beşinci asrın son yıllarında Portekizliler, Ümit Burnunu geçip Hindistan kıyılarına ulaşan deniz yolunu keşfettiler. Bu durum, Hindistan ticaretinin yolunu değiştirdi. O zamana kadar Hindistan’dan yüklenen mallar, Basra Körfezi ve Kızıldeniz yoluyla İskenderiye veya Suriye limanlarına geliyor, Venedik gemileri ile Avrupa’ya ulaşıyordu. Hint ticaretinin Portekizlilerin eline geçmesi, Memlûklar’ın ekonomisini sarstı. Ancak Portekizlilerin hakimiyetinin kırılması için yaptıkları çalışmalar, donanmaların güçsüz olması sebebiyle, yetersiz kaldı. Mısır ve Suriye Osmanlılar’ın eline geçince (1517), Kızıldeniz ve Basra Körfezi ağızlarının Portekizlilerde bulunması siyasî ve iktisadî yönden mahzurluydu. Mısır Beylerbeyi Hadım Süleyman Paşanın teklifi ile, 1530’da Süveyş’te bir donanma inşasına başlandı.

Süleyman Paşa, donanmayı 1532 yılı başlarında sefere çıkacak hâle getirdi. Ancak Süleyman Paşa, Alman ve Irakeyn seferlerine katılmak emri aldığı için, Hindistan Seferi gecikti. 1535’te, Gücerât Hükümdarı Bahadır Şah, İstanbul’a gönderdiği elçi ile, padişahtan Portekizlilere karşı yardım istedi. Mısır Beylerbeyi Hadım Süleyman Paşa, Hindistan sularına kuvvetli bir sefer yapmakla görevlendirildi.
Hadım Süleyman Paşanın komutasındaki Osmanlı donanması, 1538 Haziranında hareket etti. İlk olarak Kızıldeniz’in kapısı olan Aden’i zaptetti. Süleyman Paşa, Hindistan’a Diyu şehrine ulaştığında, Bahadır Şah, Portekizlilerce öldürülmüş ve yerine yeğeni Üçüncü Mahmud geçirilmişti. Mahmud, Portekizlileri tutuyordu. Süleyman Paşa, Diyu şehrini muhasara etti. Fakat yirmi gün sonra, Portekiz donanmasının yardıma gelme tehlikesi üzerine kuşatmayı kaldırıp geri döndü. Yemen’de Zebîd’i ele geçirdi. Yemen Beylerbeyliği kuruldu (1540). Bu sefer neticesinde, Hint Okyanusundaki Portekiz üslerine, kuvvetli bir korku verilmiş oldu.

Portekizliler, Osmanlıların Hint sularında güçlü bir donanma ile görünmesini, iktisadî ve dinî vaziyetleri için çok tehlikeli gördüler. Portekiz’in yeni genel valisi, 1541 yılı başlarında, güçlü bir donanma ile, Kızıldeniz’deki Osmanlı donanmasını yok etmek üzere yola çıktı. Ancak bu sefer, bir miktar coğrafya bilgisi öğrenmenin yanında Kızıldeniz’de Osmanlı tahkimatının artmasından başka bir işe yaramadı. Portekizlilerin bu seferden sonra başlayan barış teşebbüsleri, Osmanlıların işlerine yaradı. Doğu Afrika ve Güney Arabistan limanları, Portekiz baskısından kurtuldu. Osmanlı gemileri, huzuru temin etti. 1500’lü yılların başından beri, Portekiz baskısıyla aksamış olan Mısır-Hindistan ticareti, Osmanlıların Kızıldeniz ve Hind Okyanusunda güçlenmeye başlaması üzerine tekrar canlandı. Ayrıca Osmanlılar, Hint Okyanusuna Basra Körfezinden de yeni bir yol açmayı planlıyorlardı. Bu arada Aden, Portekiz taraftarı yerli bir emîrin eline geçti ise de, Yemen Beylerbeyi Ferhad Paşa tarafından geri alındı (1548). Osmanlıların Kızıldeniz’den sonra Basra Körfezinden Portekizlileri atma çalışmaları, iki devletin arasını açtı. Osmanlılar, bir Hint Seferine karar verdiler. Pîrî Reis, Hint Kaptanlığına tayin edildi. Basra Beylerbeyi Kubad Paşaya da 15 000 asker ve gemilerle hazır bulunması emredildi. Pîrî Reis, Maskat’ı vurduktan sonra, Hürmüz’ü kuşattı (1552). Ancak Basra’dan kuvvet almadan bu işe girişmesi, başarısız kalmasına sebep oldu. Üç kadırga dışında, askerlerini Basra’da bırakıp, Süveyş limanına döndü. Hürmüz kuşatmasındaki tedbirsizliği, Pîrî Reis’in idamına sebep oldu.

Pîrî Reis’in idamından sonra, Hint Kaptanlığına Katif Sancak beyi Murat Reis atandı (1552). Pîrî Reis’in başlattığı seferi sonuçlandırmak ve Basra’dan aldığı donanmayı Süveyş’e götürmek için yola çıktı. Ancak, Hürmüz Boğazında, Portekiz donanması ile yaptığı mücadelede çok zayiat verip Basra’ya geri döndü.
Basra’da yeniden hazırlanan Osmanlı donanması, Seydi Ali Reis’in komutasında yola çıktı (1554). Hürmüz Boğazını geçtikten sonra, Umman kıyılarında karşılaştığı Portekiz donanmasını bozguna uğrattı. Üslerine yakın olan Portekizliler, hazırlanıp yeniden saldırdılar. Yapılan savaşta her iki taraf da çok zayiat verdi. Portekizlilerin yanında dalgalar ve fırtınalarla da uğraşan Seydi Ali Reis, elinde kalan dokuz gemi ile Gücerat Sultanına sığındı. Yorucu bir yolculuktan sonra İstanbul’a döndü (1556). Bu hadiselerden sonra küçük çapta bazı çarpışmalar olduğu görülmektedir. Açe Sultanı Alâeddin’in isteğiyle (1565) yola çıkarılan Kurdoğlu Hızır Reis komutasındaki donanma, Yemen’de çıkan isyan üzerine bir yıl tehir edilip, bilâhare, Seyyid Kemal Reis komutasında Açe’ye yardım gönderildi.

Hint Seferleri sonunda, önceden Portekiz denetiminde olan Kızıldeniz, Basra Körfezi ve Hint Okyanusu sularında, artık, Osmanlıların mevcudiyeti tartışılmaz hâle geldi. Bilhassa, bölgedeki Portekiz idaresinin sarsılmaya başlaması, tutumlarının yumuşamasına yol açtı ve Osmanlı ile Portekizli idareciler, anlaşma zemini aramaya başladılar. Nitekim, 1560-1566 yılları arasında Akdeniz’de ticarî faaliyetler canlandı; Kızıldeniz ve Basra Körfezi de daha işlek hâle geldi. Bu düzen, on yedinci yüzyılın başlarına kadar devam etti.

21 Mayıs 2010 Cuma

BESLENME

HANGİ MEYVENİN NE YARARI VAR


* Bi kere vücudumuzun başlıca düşmanı olan kolesterol hiçbir meyvede yoktur!
* Meyveler doğal şeker içerir, ne kadar çok meyve tüketirsek beynimizdeki sinir hücreleri de o kadar gelişir, meyve yemek hafızamızı canlandırır!
* Meyveler mükemmel lif kaynağıdır!
* Meyveler vitamin ve mineral açısından çok zengindir!
* Az kalorilidirler ve kilo aldırmazlar! (Ancak rejim sırasında kalorisi nispeten yüksek olan incir, muz ve üzümden uzak durun)
* Bol miktarda antioksidan içerirler!
* Meyveleri aç karnına yemek sindirimi kolaylaştırır!

KİRAZ

* Güçlü bir ağrı kesicidir, 20 kirazda 12-25 miligram arası antosiyanin maddesi bulunduğu ve bu maddenin ağrı kesici etkisinin Aspirinden on kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir,
* Kolesterolü ve kan şekerini düşürür,
* Kirazlarda bulunan flavanoidler vücuttaki zehri temizler,antioksidan etki yapar,
* Kabızlık gidericidir,
* Nikotinin vücuttan atılmasına yardımcı olur,
* Böbreklerin taş ve kum yapmasını önler ve varsa zamanla döker,
* Safra kesesi taşının dökülmesine de yardımcı olur,
* Yüzde oluşan sivilcelerin giderilmesini sağlamaktadır;
(100 gr. kiraz=70 kalori)

ÜZÜM

* Böbreklerin çalışmasını uyarıp kalp atışını düzenler,
* Karaciğeri temizler,
* Siyah üzüm, kabukları ve çekirdekleriyle yenirse hücre yenileyicidir,
* Sindirimi kolaylaştırır, kansızlığı giderir,
* Bebeklerin gelişimi için çok faydalıdır
* Ancak kalorisi yüksek olan üzümün bir günde 15-20 adetten fazla tüketilmemesi gerektiğini de unutmayın;
(100 gr. üzüm=65 kalori)


ŞEFTALİ

* Kalp rahatsızlıklarına ve kansere karşı korur,
* Sindirim sistemini çalıştırır, hazmı kolaylaştırır,
* Böbreklerin ve safra kesesinin düzenli çalışmasını sağlar,
* İdrar sökücüdür;
(1 adet orta şeftali=42 kalori)




KAYISI
* Kan yapıcıdır, kansızlığa iyi gelir,
* Güzel bir cilt ve saç için olumlu etkileri vardır,
* Özellikle akciğer kanserinin önlenmesinde yardım eder,
* Kalp hastalıklarının ve kataraktın önlenmesinde yardımcıdır,
* Kemik erimesinin önlenmesine faydalıdır,
* Sinirleri gevşetip uyku verir
* Kabızlık çeken ve sindirim sisteminde sorun yaşayanlar için faydalıdır,
* Sabahları aç karnına yenilen kuru kayısı sindirim açısından faydalı olmanın yanı sıra cilde de canlılık katar;

(1 adet kayısı=15 kalori)

İNCİR

* Bağırsakları çalıştırır,
* Enerji verir,
* Cinsel güce yardımcıdır,
* Yüksek kan basıncını düşürür,
* Kemik yoğunluğunu arttırır;
(1 adet orta incir=37 kalori)



ANANAS
* Bakteri ve parazitlerle savaşmaya yarar,
* Sindirimi kolaylaştırır,
* İltihaplanma riskini azaltmada ve yaraların hızla iyileşmesini sağlamada etkilidir;
(1 kalın dilim ananas=43 kalori)





ELMA

* Kanı ve böbrekleri temizler,
* Cilde parlaklık ve güzellik verir,
* Soğuk algınlığı ve öksürüğe iyi gelir,
* Kolesterolü düşürür,

* Sindirim rahatsızlıklarının kontrol edilmesine yardım eder,
* Baş ağrısına iyi gelir,
* Yüksek tansiyonu düşürür,
* Kan şekerini kontrol altında tutar,
* Romatizma ve gut hastalığına iyi gelir,
* Uykusuzluğa iyi gelir,
* Bağırsaklardaki parazitlerin dökülmesini sağlar;
(1 adet küçük elma=63 kalori)



M U Z

* Kalbe ve kas sistemine yararlıdır,
* Yorgunluğa ve ishale birebirdir,
* Yüksek tansiyonu önleyici özelliğe sahiptir,
* Uykuyu düzene sokar,
* Ülseri önler ve ülser yaralarının tedavisine yardımcı olur,
* Kolesterolü düşürücüdür ve migren ağrısına faydalıdır,
* Böbrek ve eklemlerdeki iltihaplanmalarda tedavi edici özelliğe sahiptir;
(1 adet muz=105 kalori)


KİVİ

* Başlı başına bir C vitamini deposudur, bir adet kivide günlük alınması gereken C vitamini ihtiyacından fazlası vardır,
* Kivinin bitkisel besinleri DNA'yı korur,
* Antioksidan özelliği vardır,
* Kan şekeri kontrolü için yararlıdır,
* Kolon kanserini engellenmesine yardımcı olmaktadır.
* Astıma karşı koruma sağlar,
* Kan inceltici özelliğiyle kan pıhtılaşması riskini önemli bir şekilde düşürmekte ve kanınızdaki yağ miktarını azaltmaktadır;
(1 adet kivi=46 kalori)


VİŞNE

* Şeker oranı kirazınkinden düşük olduğu için daha az kalori içerir,
* Diyareyi keser,
* Ateş düşürür,susuzluğu giderir.
* Koyu renkli vişneler, açık renklilere oranla daha fazla mineral içerir;
(100 gr. vişne=50 kalori)



GREYFURT

* Soğuk algınlığına iyi gelir,
* Sindirimi uyarır,
* Diş etlerinin kanamasını azaltır,
* Kılcal damarlardaki kan dolaşımını hızlandırır,
* Mide ve pankreas kanserlerine yakalanma riskini azaltır,
* Tansiyonu dengeler,
* İdrar sökücü özelliği vardır
*Yağlı yemeklerin ardından içilen greyfurt suyu yediklerinizin ağırlığını giderir;
(1 adet greyfurt=50 kalori)

PORTAKAL
* Soğuk algınlığı ve gripten korunmaya yardım eder,
* İçerdiği C vitamini ve folik asit sayesinde öksürüğü azaltır,
* Kalp hastalığı ve felçten korur,
* Ezik ve çürüklerin daha çabuk iyileşmesini sağlar,
* Mide ve pankreas kanserini önleyici etkisi vardır,
* Tansiyonun dengelenmesine yardımcı olur
* İçindeki potasyum cildin kuruyup kırışıklıkların oluşması önler,
* Bağırsak gazlarını söker,bağırsak parazitlerinin dökülmesini sağlar,
* Karaciğerin düzenli çalışmasını sağlar,
* Safra salgısını arttırır;
(1 adet portakal=60 kalori)

ÇİLEK

* Strese iyi gelir, sakinleştirici etkisi vardır,
* Sigara dumanının etkilerini azaltır. Sigara içilen bir odadayken gün boyunca ağza iki çilek atılması önerilir.
* Çocuk felci ve ağız-deri yaralarına yol açan virüsleri öldürücü etkisi vardır,
* Kansere yakalanma riskini azaltır,
* Mide ve bağırsak zayıflıklarını giderir,
* Safra kesesi hastalıklarına iyi gelir,
* Yüksek ateşi düşürür,
* Dişlere ve diş etlerine iyi gelir, diş taşlarının oluşmasını engeller,
* Cilde canlılık kazandırır;
(100 gr. çilek=30 kalori)

ARMUT

* Kalp-damar sağlığı, alçak kan basıncı ve fiziksel performansa iyi gelen vitaminleri barındırır
* Yüksek tansiyonu olanlar ve böbreklerinde sorun yaşayanlar için faydalıdır,
*Kansızlığa ve kabızlığa iyi gelir;
(1 adet küçük armut=82 kalori)



KAVUN
* Kanı temizler,
* Antioksidan özelliği vardır,
* Endişe ve uykusuzluğa iyi gelir,
* Bağırsak ve cilt kanserine karşı Amerikan Kanser Topluluğu'nca tavsiye edilmiştir;
(100 gr. kavun=26 kalori)

KARPUZ


* Böbreği temizler,
* Astım, damar tıkanıklığı, diyabet, kolon kanseri ve kireçlenme gibi hastalıklara iyi gelir,
* Tatlı, sulu karpuz doğada bulunan en önemli antioksidanlarla doludur,
* Bağışıklık sistemini güçlendirir,
* Karpuz çekirdeklerindeki Cucurbocitrin adlı madde kan basıncını düşürmeye ve düzenlenmeye yardımcı olur,
* Kabuğundaki çinko, iktidarsızlığa iyi gelir.
(100 gr. karpuz=30 kalori)

19 Mayıs 2010 Çarşamba

E Ğ İ T İ M

19 MAYIS  VE.....
Burhan Bursalıoğlu


Bu gün 19 Mayıs Gençlik ve Spor  Bayramı.
Bu Ülke’yi iç ve dış düşmanlardan kurtarmak amacıyla,Atatürk’ün Samsun’a çıktığı 19 Mayıs 1919 un 91 yıldönümüdür.
Tüm Ülkemiz ve dış temsilciliklerimizde Bayramımız kutlanacaktır.
Bugünkü yazımda 19 Mayıs’ın nedenlerinden bahsetmek isterdim. Ama gündeme düşen, bir uygulama hakkında ki düşüncelerimi istemeyerek yazmayı daha uygun buldum.
Tüm Ulusumuzun Gençlik ve Spor Bayramını kutlarım.


BİR  BU  EKSİKTİ

Akp  İktidarının Milli Eğitim Bakanlığı  nın. Hallaç pamuğu gibi attığı okul programlarına bir yenisi daha ilave edilmiş. İlköğretim kurumlarının derslerine  seçmeli Arapça dersi konmuş. Bir bu eksikti. İlkokul çocuğu Arapça öğrenecek, bazı derslerin öğrenimi ve anlatımı da Arapça olacakmış.
 Bu nedir Allah aşkına bir bileniniz varsa açıklasın?. Araplaşıyor muyuz, Araplaştırılıyor muyuz? Arapları ne kadar da çok seviyormuşuz. 600 yıldır Osmanlıların yapmaya tenezzül etmediklerini MEB. lığı yapmaya çalışıyor.
 Henüz Türkçe’yi dahi konuşamayan küçük dimağlar, ek olarak Fransızca ve İngilizceyi hallettiler de sıra Arapça ya geldi.
 Bu teklifi yapan beynin tek bir amacı vardır, intikam. 8 yıla çıkarılan İlköğretim   nedeniyle, İmam_hatip Okullarının orta kısımları, meslek okulları statüsünden çıkarılmıştı. Ellerinde sadece İmam_ Hatip Liseleri kaldı.
 Şimdi , alınan yukarıdaki karar nedeniyle de, seçmeli de olsa Arapçayı öğrenme tüm  ilköğretim öğrencilerine  uygulanacak. İntikam böyle alınır.
Çocuklara neden Arapçayı öğrenme empoze ediliyor? Deniyor ki, Arapçayı öğrenen çocuk Kuran ı da okuyabilecek. Neden Kuran-ı Türkçe olarak okuma yoluna gidilmiyor da Arapça yı ve yazısını öğretme yoluna gidiliyor?. Dil öğretmek mi kolay, yoksa bir şeyi çevirmek mi kolay? Kuran Türkçeye çevrilsin , tüm çocuklar okusun  ve mealini de anlasın.
Bu uygulamalar sinsice yapılan uygulamalardır. Planlı ama ağır, ağır yapılanların sonu teokratik monarşiye bizi götürür. Oralardan geldik. Tekrar  geldiğimiz yere gitmek istemiyoruz.
Bu Millet buna müsaade etmez, etmemelidir.

18 Mayıs 2010 Salı

ATATÜRK SERİSİ -9 -


NUTUK'un GİZLİ ŞİFRESİ

Beyin cerrahi Dr. Muammer Yüksel ile biyofizik uzmanı Dr.
Erhan Kızıltan, bir bilimsel araştırma için bir araya gelip
çalışmaya başlar.
Bu araştırma için gerekli olan bilgisayar programını
Dr. Erhan Kızıltan yazar.
Programın çalışıp çalışmadığını denemek için o
sırada bilgisayarda tam metni hazır olarak bulunan
Atatürk'ün 15–20 Ekim 1927 tarihleri
arasında CHP kongresinde okuduğu Büyük Nutuk'unu
programa koyarlar. Bir süre sonra, program Nutuk'un içinde
her kelimenin kaçar kez
tekrarlandığını ortaya çıkarır. İki bilim adamı,
ilk olarak Nutuk'ta 19'ar kez tekrarlanan kelimeleri ilk kullanım
sıralarına göre bir araya getirerek bir metin ortaya çıkarırlar.

19 rakamı Atatürk'ün hayatında önemli bir yer
tutmaktadır. ÇÜNKÜ :
*Atatürk,19.yüzyılın bitmesine 19 yıl kala 1881 de
doğdu. (1881, 1 9'un 99 katıdır.)

*1881,Rumi takvime göre 1297'ye denk gelir.
(1+2+9+7=19)
*Selanik'te doğdu. Selanik sözcüğünün
''ebced'' hesabıyla (Arapçada
her harfin sayısal bir değeri olduğunu belirten hesap)
değeri 171'dır. (171, 19'un 19 katıdır.)

*Nüfus kütüğünde sıra numarası 19'dur.
*Nüfus Cüzdan numarası 999814'tü. (Bu sayı
19'un 52'306 katıdır.)

*İstanbul Harp Okulu'na 1900'de kayıt oldu.
(1900, 19'un 100 katıdır)

Bu sırada yaşı 19'du.

*Harp Akademi'sine 57.inci devre olarak girmiştir.
(57, 19'un 3 katıdır.)

*Atatürk Harp Okulunu 20'nci olarak bitirdi.
Subaylardan birisi yabancıydı.
Bu nedenle mezun olan 19'uncu subay oldu.
*Yüzbaşı olarak orduya katılış sırası 38'di.
(19'un iki katıdır.)
*Çanakkale Savaşları'nın zaferle sonuçlanmasında
  büyük rol oynayan
*19.uncu tümeni kurdu.
*19 Mayıs 1915' de albay oldu.
*Komutanı olduğu alayın numarası da 38' di.
(19'un 2 katıdır.)
*Kom utanı olduğu bir başka alayın numarası
57'ydi. (19'un 3 katıdır.)
*19 Mart 1916'da tuğgeneral oldu.
*19 Aralık 1904'de Yıldız Sarayı'na
çağrıldı.

*19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkarak Kurtuluş
Savaşı'nı başlattı. O zaman
38 yaşındaydı. (Yani 19'un 2 katı)
*Atatürk'ü Samsun'a götüren Bandırma vapurunun
19 yolcusu vardı.
*Samsun'da 19 gün kaldı.
*4 Temmuz 1919'da Erzurum'a gitti.19 gün sonra 23
Temmuz'da Erzurum Kongresi'ni topladı.
*4 Eylül 1919 Sivas Kongresi'nden 114 gün sonra 27
Aralık 1919'da Ankara'ya gitti. (114, 19'un 6 katıdır.)

*Mili Mücadele'ye başlanması için komutanlarıyla
yaptığı konuşmanın tarihi 19 Kasım 1919'du.
*TBMM'nin kurulmasına 19 Mart 1920'de karar verdi.
*19 Eylül 1921'de mareşallik ve gazilik unvanı
   aldı.
*Gençliğe Hitabe'de 19 cümle vardır.
*Mustafa Kemal Atatürk adında 19 harf var.
*Atatürk'ün Latife Hanım ile olan evliliği 912 gün
sürdü. (912, 19'un 48 katıdır)
*10 Kasım 1938'de öldü. (1938, 19'un 102
katıdır.)
*57 yıl yaşadı. (19'un 3 katıdır.)

*Yaşamının ilk 19 yılında askerliğe hazırlandı.
İkinci 19 yılında
*asker olarak hizmet verdi. Üçüncü 19 yılında ise
ülkenin kurtarıcısı ve devlet başkanı olarak görev yaptı.

*Öldüğünde yatağının altında bulunan otomatik
silahta 19 mermi vardı.
*Cenaze namazı 19 Kasım 1938'de Dolmabahçe
Camii'nde kılındı.
*Atatürk'ün ölümü üzerine silah arkadaşı İsmet
İnönü'nün Türk
milletine yazdığı beyanname 19 cümledir.
*Cenazesinde çalınan Chopin'in cenaze marşının
numarası 19' dur. Bu marşta 19 nota vardır.

*Miras olarak 19.000 lira bırakmıştır. (Yani 19'un
1000 katı)
*''Ne mutlu Türküm Diyene'' cümlesi 19
harftir.

*''İstikbal Göklerdedir'' cümlesi de 19
harfti r.
*İstanbul Akaretler 'de kaldığı evin numarası
19'dur.

İşte bu nedenle, NUTUK'da 19'ar kez tekrarlanan
kelimelerden bir metin
oluşturan Dr. Muammer Yüksel ile Dr. Erhan Kızıltan,
Osmanlıca
sözcükleri günümüz Türkçesine çevirir bazı eksik
cümleleri, anlamını bozmayacak şekilde tamamlar.
Sonuçta ortaya şu şaşırtıcı metin çıkar.
''TÜM SEÇKİN TEMSİLCİLER; MİLLETE HİZMET
ETMEK YERİNE, GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRMEMEKTEDİRLER.
BUNLARIN KANUNLARA BİLFİİL UYMALARI GEREKTİĞİNİ BELİRTİNİZ.

ŞUNU SÖYLEYİNİZ:
YAKIN ZAMANA KADAR MEVCUT FAALIYETLERİ BAŞKA GÖZLE
GÖRMEYE ÇABALAYANLAR ARTIK DURUMUN FARKINA VARMIŞLARDIR.
KUMANDANLARIN (ASKERLER VE YÖNETİCİLER) HİZMET ETMELERİNE
SİZ ENGEL OLUYORSUNUZ.

OLAYLARI TAM OLARAK DÜŞÜNEN HER KİŞİ  BUNUN
NEDENİNİN, HÜKÜMET OLDUĞUNU GÖRÜR.''

''TÜM BAŞKANLIK SİSTEMİ BİZCE SUİSTİMAL
EDİLMEKTEDİR. TOPLANACAK  TARAFLAR SAYICA A Z OLSA BİLE
AZAMİ SAYIDAKİ DÜŞMANIN KARŞISINDA DURMALIDIR.
BU ÇAĞRIYI YAPMASI GEREKEN YÜZBAŞILARDIR. BÜYÜK ŞEREFLİ
CEPHE DÜŞÜNÜLMELİDİR.''

Bu metin 2 bilim adamını çok şaşırtır. Çünkü
günümüz Türkiye'si ile ilgili ipuçları vermektedir. Bir başka deyişle
Atatürk,100 yıl önceden Türkiye'de olup bitecekleri görmüş gibidir.
Dr. Muammer Yüksel ve Dr. Erhan Kızıltan
araştırmaları sırasında 19'ar kez tekrarlanan (Türkçe) sözcükler de bulur. Bu
sözcüklerle oluşturdukları metin ise, Türkiye'deki bölücülük
hareketinin ne aşamaya geleceğini 100 yıl önceden gösterir gibidir.

''MAKSADIN ANLAŞILIYORDU. TARİHİ VİLAYETİN
AHALİSİNİ BÖLÜP DİYARBAKIR KÜRT DEVLETİNİN
KURULMASINA YOL AÇMAK. MEMLEKETİN İÇİNDE BULUNDUĞU
DURUM KESİNLİKLE BİRİSİNİN DURUMA MÜDAHALE ETMESİNİ
GEREKTİRECEKTİR.

İÇİNDE BULUNULAN SOMUTSUZ KOŞULLAR GEREĞİNCE
BAĞIMSIZ GRUPLAR HAREKETE

GEÇECEKTİR. YİRMİ VAKİT SONRASINDA BU
DEĞERLENDİRMEYİ KİM YAPACAK VE
EYLEME GEÇECEKTİR.''

Bu metinde yer alan ''YİRMİ VAKİT''
ifadesini ilgi çekici bulan iki
bilim adamı bir araştırma yapar. Vardıkları sonuç
şaşırtıcıdır.

Güneydoğu 'da bir Kürt devleti kurmak için yola
çıkan Abdullah Öcalan
PKK'yı 1978'de kurmuştur. Öcalan 1999'da
yakalanmıştır. Bir başka
deyişle eylemlere başladığı yıl ile yakalandığı
yıl arasında 21 sene vardır. Bu da Atatürk'ün ''YİRMİ
VAKİT'' deyimine uygun bir zamandır.

İki bilim adamının yorumuna göre, bu 20 vakit dolmuştur. Ve ülkenin
bölünmesini engellemek için eyleme geçilmesi zamanı gelmiştir.

Nutuk'u iki bölüm halinde kitaplaştırıldığını
göze alan Dr. Muammer  Yüksel ile Dr. Erhan Kızıltan, kitabın
'belgeler' bölümünde de 19'ar kez geçen sözcükleri arayıp bulur ve yeni bir metin
ortaya çıkarır.

''DÜŞÜNDÜKLERİNİ AÇIKÇA SÖYLEYEN PEK ÇOK
KİŞİNİN ORTAK FİKRİ;
HÜKÜMETİN BUGÜN DÜNYAYA YAKIN DURMASININ ASIL
NEDENİNİN, SEÇİMLE  KENDİLERİNE VERİLEN GÜCÜ
KULLANARAK, SİSTEME RESMEN AYKIRI FİKİRLERİ
UYGULAMAYA ÇALIŞMASIDIR. GERÇEK YÜZÜ BELLİ OLMAYAN
AZINLIKTA OLAN YÖNETİM MERKEZİ, GERÇEK YÖNETİMİN,
ANKARA'NIN DİKKATİNİ ÇEKMEK ZORUNDADIR. RÜŞVETÇİ
VALİLERİN (YÖNETİCİLER) CUMHURİYET İLKELERİ YERİNE,
KENDİ ÇIKARLARINA YÖNELMELERİ MÜDAHALEYİ
GEREKTİRİR.''
Dr. Muammer Yüksel ile Dr. Erhan Kızıltan bu son metnin
günümüz Türkiye'sini anlattığını düşünüyor. İki bilim
adamı bu çalışmayı kitap haline getirdi.
Kitap'tan çıkan ve ''NUTUK'DAKİ GİZLİ
HİTABE'' adını taşıyan kitabın önümüzdeki günlerde epey tartışma yaratacağı
ortada. Çünkü kitapta Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nin hangi anlama
geldiği ve hitabedeki uyarıların hangi zaman diliminde geçerli olacağı da
yine 19 formülü ile a çıklanıyor.
Sonuç olarak;
ZAMANININ İLERİSİNDEKİ ADAM OLARAK NİTELENEN ULU
ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN 100 YIL ÖNCE YAZDIĞI NUTUK,

GÜNÜMÜZ TÜRKİYE'SİNİN İÇİNDE BULUNDUĞU DURUMU ÇOK NET OLARAK ORTAYA KOYUYOR.

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ

  CUMHURİYET Burhan Bursalıoğlu Bu gün Cumhuriyetimizin 99. Yıl dönümü. 99 yıl önce bugün, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşla...