9 Eylül 2010 Perşembe

ÖNEMLİ GÜNLER

Başta Siz okuyucularım olmak üzere,  tüm Ulusumuzun Şeker Bayramlarını kutlar,mutluluk, esenlik, sağlık ve huzurlu olmanızı içtenlikle diler, saygı ve sevgiler sunarım.
 

7 Eylül 2010 Salı

FIKRALAR


BİRAZ DA  GÜLELİM

Burhan  Bursalıoğlu

SEMER

Amerikalı bir antikacının yolu Türkiye’ye düşmüş, hayvan pazarının birinde geziyormuş. Birden, önünde ihtiyarca bir adamın durduğu, zayıf mi zayıf, hasta bir eşek görmüş; ancak dikkatini çeken, bu zavallı eşeğin üzerinde gördüğü, oldukça eski ve son derece değerli semermiş. Antika kültürü olmayan bu zavallı ihtiyardan semeri son derece ucuza satın alabileceğini düşünerek pazarlığa başlamış. Sıkı bir pazarlıktan sonra, eşeği normal fiyatının 4-5 katına satın almak üzere anlaşmış. Milyonlarca dolar değerinde semeri, 4-5 eşek parasına aldığı için sevinmeye tam başlamışken, ihtiyar oradaki bir çocuğa seslenmiş:
“Oğlum, kalk da ahırdan yeni bir semer getir beyefendi için, bu eski semerle göndermeyelim onu!”
Amerikalı tutuşmuş haliyle:
“Benim için sorun değil, zahmet etmeyin..” filan derken bayağı bir dil dökmüş.
En son bizim ihtiyar dayanamamış:
“Boşuna uğraşma beyim, biz o semerle çok eşekler sattık!”


Hamile

Kadın doktora gittikten sonra eve geldi ve kocasına müjdeyi verdi:
- Hamileyim!
Adam şaşkınlık içerisinde:
- İmkansız!.. Ben hep dikkat ederim…
Emin olmak için doktoru ziyaret etti:
- Anlayamıyorum doktor, dikkat etmiştim.
- Bakın bayım… Bu araba kullanırken dikkat etmeye benzer. Siz dikkat edersiniz ama başkası gelip çarpar!..


Tavuklar

Şehirli tavukla köylü tavuk gezerken, bir vitrinde iri ve beyaz yumurtalar gördüler.
Şehirli, gururla yanındakine döndü:
- Görüyor musun; bunları ben yumurtladım, tanesi 3 liraya satılıyor.
Az ilerdeki vitrinde daha büyük ve sari kabuklu yumurtalar görünce köylü tavuk arkadaşını dürttü:
- Bak bunlar da benim yumurtalarım; 4 liraya satılıyor!
Şehirli tavuk altta kalmadı:
- Valla şekerim istesem ben de böyle büyük yumurtlayabilirim ama bizim horoz bey, on lira için dötünü yırtmaya değmez diyor…


Sadaka
-
Fakire bir sadaka hanımefendi.
- Ağzın leş gibi içki kokuyor, sadaka istemeğe utanmıyor musun? ,
- Bunda utanılacak ne var bayan… Ben sizden sadaka istedim, senin de sadaka diye öpücük verdiğini nerden bilim.
Adamın teki:
_ Benim karım bir melek, deyince Diğeri: derin derin içini çekmiş ve
_ Şanslısın benim ki maalesef hala yaşıyor, diye dertlenmiş.


Bahçıvan

Adamın biri, uzun zamandır iş arıyordu.
Büyük bir köşkün kapısında bahçıvan aranıyor yazısını görünce hemen müracat eder.
Köşkün kahyası, iş arayan adama:
- Eğer hizmetçi kıza da yardım edersen, maaşının dışında yatacak yer de veririz.
Durumdan memnun kalan adam:
- İlk önce görmem lazım.
Köşkün kahyası pencereden geniş bahçeyi göstererek:
- İşte çalışacağın bahçe.
- Bahçeyi değil. Hizmetçiyi gösterin, önce onu bi görüm demiş,

Kaptan

Turistik bir geziye katılan çok güzel bir kızın hatıra defterinden notlar:
- Bu sabah saatlerimi, kaptanla kaptan köşkünde geçirdim.
- Öğleden sonra, kaptan benden pek önemli şey istedi ve vermezsem gece gemiyi batıracağını söyledi.
- Bu gün çok mutluyum dün gece, 1600 kişinin hayatını kurtardım…


Daktilo

Adamın işyeri, evinin alt katındaydı. Çalışırken, canı karısını çekerse çocuklarla haber gönderirdi.
- Anneniz, daktiloyu hazırlasın!
Kadın, kocasının ne istediğini anlar. Hazırlanıp kocasını beklermiş. Bir gün adam gene haber göndermiş.
- Anneniz, daktiloyu hazırlasın!
O gün kadının canı istemediğinden, çocuklara:
- Daktilo bozuk! demiş.
Biraz sonra kadın, fikrini değiştirmiş:
- Babanıza söyleyin. Daktilo çalışmaya başladı. Yukarı gelsin!
Karısının mesajını alan adam:
- Annenize söyleyin. Daktiloya gerek kalmadı. Elle yazdım


Sarışın

Sarışın, yeşil gözlü afet-ü devran Emniyet Müdürlüğünde işe giriş için sınavda imiş.
Sınav görevlisi sormuş;
- 2 kere 2 kaç eder?
- Dört.
- Güzel. Peki Abraham Lincoln’ü kim öldürdü?
- Bilmem….
- O zaman bugün git, evde biraz düşün. Yarın tekrar geleceksin. O zaman cevap verirsin.
Sarışın, yeşil gözlü çıkmış, o arada komşusu aramış.
- Ne oldu senin bu Emniyette iş durumu?
Sarışın heyecanla cevaplamış;
- İşe alındım. Daha ilk günden bir de yıllardır aydınlanmamış bir cinayeti çözme görevi verdiler!..
:-)) :-))


Sarışın öğretmen

Sarışının biri ilkokul öğretmeni olarak staja baslar, çok heveslidir.
Bir gün teneffüs sırasında bütün çocuklar futbol oynarken bir çocuğun oyun alanının sonunda kenarda durduğunu görür. çocuğun iyi olup olmadığını öğrenmek üzere yanına yaklaşır ve çocuk bir sorununun olmadığını söyler.Bir sure sonra sarısın çocuğun yine tek basına aynı yerde durduğunu görür, içi rahat etmez ve tekrar çocuğa yaklaşarak,
-senin arkadasın olmamı ister misin?” diye sorar, çocuk pek hevesli olmamakla birlikte “tamam” der. İlerleme kaydettiğini düşünen sarışın öğretmen “Bütün çocuklar topun pesinde koşturup oynarlarken sen neden burada duruyorsun?” diye sorar.
Afallayan cocuk hayretle cevap verir:
-Çünkü ben kaleciyim!!!”

Sarışın esprileri:  ( SARIŞINLARDAN ÖZÜR DİLİYORUM)

Bir sarışınla evlenmenin avantajı nedir?
engellilere ayrılan yerlere park edebilirsiniz.

- Bir sarışını nasıl boğarsınız?
Suyla dolu küvete bir ayna koyarsınız.

– Sarışın yeşilde niye durmuş?
En sevdiği renkmiş, ondan. -

Sarışınlar neden “11″ rakamını yazamaz?
Hangi 1′i önce yazması gerektiğini bilmediği için.

- Sarışına kazaların 90′inin evde olduğunu söylerseniz ne yapar?
Taşınır.


- Sarışın pizza ısmarlar. Pizzacı sorar: “6 parçaya mı böleyim, 8 parçaya mı? 
” Sarışın “6′ya böl”, der, “sekiz parçayı bitiremem”.
-
- Camdan bir duvara tırmanan sarışın ne yapıyor?
Öbür tarafta ne olduğunu görmek istiyor.

- Sarışının en çok söylediği cümle nedir?
“Ay bilemiyorum…”

- Zeki bir sarışın nedir?
Çelişki.


- Bir sarışının bilgisayarda yazı yazdığı nerden anlaşılır?
Monitöre sürdüğü Tipp-Ex’ten.

- Bir sarışını susturmak için ne yapmalı?
“Ne düşünüyorsun?” diye sormalı.

- Sarışının gözlerinin parlaması için ne yapmalı?
Kulağına fener tutmalı.
-
Sarışınlar neden muz yiyemez?
Fermuarı bulamadıkları için.


- Sarışınlar balığı nasıl öldürürler?
Boğarak.

- Faksın bir sarışın tarafından yollandığını nasıl anlarsınız?
Üstündeki puldan.

- Aynanın karşısında gözlerini kapatmış duran sarışın ne yapıyor?
Uyurken nasıl göründüğüne bakıyor.

- Sarışın neden üçüncüden sonra çocuk yapmamış?
Her dört çocuktan birinin Çinli olduğunu duyduğu için.

5 Eylül 2010 Pazar

ŞİİR BAHÇESİ



ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN ŞİİRLERİ


 
SATILIK ŞİİR 

Ben sersemin biriyim,
Oturmuş senin için aşk siirleri yazıyorum.
Ellerinin beyazlığından,
Gözlerinin güzelliğinden bahsediyorum.
Oysa ki sen bir ettir, ekmektir tutturmuşşun,
gözün dünyayı görmüyor.
Al bu şiiri, götür sat,
para ederse
bir ekmek, yarım kilo pirzola al,
otur zıkkımlan…
             
Ümit Yaşar Oğuzcan


ÇIKMAZ SOKAK 

Bir daha dünyaya gelsem,
Yine seni severdim.
Beni üzesin diye,
Beni deli divane edesin diye.
Biliyorum,
Sen de bir daha dünyaya gelsen,
Yine beni sevmezdin.
Kahrımdan öleyim diye…
          
Ümit Yaşar Oğuzcan



YAĞMUR ALTINDA ÖPÜŞMEK 

Hava kararmıştı,
yağmur yağıyordu,
dudakları sımsıcaktı,
elleri üşüyordu,
bir öptüm,
bir daha öptüm,
kimseler görmedi öpüştüğümüzü,
yağmurdan başka,
iki gözüm çıksın,
şimdi ne zaman yağmur yağsa,
utanıyorum…
      
Ümit Yaşar Oğuzcan


BİL Kİ SENİ SEVİYORUM
Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum.
Bir sabah gün doğarken aç perdelerini bak
Sevinçle balkonuna doluyorsa martılar
Kendini tadılmamış derin hazza bırak
Dökülsün o dudağından en güzel şarkılar
Bil ki seni arıyorum.
Gecelerden bir gece uyanırsan apansız
Uzaklarda elemli garip bir kuş öterse
Ve bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız
Ve bir gün kabrimde bir sarı çiçek biterse
Bil ki seni seviyorum…
            
Ümit Yaşar Oğuzcan


UNUTMA Kİ
Sen uykusuzluk nedir bilirmisin ?
Tırnaklarınla yaptığını parçaladın mı ?
Gözlerini tavana dikip düşündüğün oldu mu bütün gece
Ve bütün bir gün
Belki gelir ümidiyle
Bekledin mi hiç ?
Gelmeyince seni aramayınca
Ölesine ağladın mı ?
Sonra çekilip en koyusuna yanlızlıkların
Ona ait ne varsa
Bir bir hatırladın mı ?
Sen günden güne erimeyi bilir misin ?
Dev bir ağacın vekarı içinde ölmeyi
Bir teselli aramayı
Issız parklarda tenha sokaklarda
Ve bütün bir şehir uyurken uzaklarda
Deli divane yollara düşüp
Yaşlanmış bir köpek gibi
Eskimiş bir gömlek gibi atılmışlığını
Hissettiğin oldu mu ?
Sevmekten , günler geceler boyunca yürümekten
Elin , ayağın kalbin yoruldu mu ?
Sen yalnızlığın acısını bilir misin ?
Unutulmak bir hançer gibi saplandı mı sırtına ?
İçinde kıskançlığın zehirli çiçekleri açtı mı ?
Bütün gururunu çiğneyip
Sevdiğinin geçtiği yollarda bastığı toprakları
Eğilip öptün mü ?
Sen çaresizlik nedir bilir misin
Sen yokluk nedir gördün mü ?
Yanan başını duvarlara vurup parçalamak
Geldi mi içinden ?
Sen her gün bin defa öldün mü ?
Böyleyim diye ayıplama beni
Birgün kendimi sonsuzluğun koynuna bırakırsam
Yaralı ve yenik bir asker gibi
Darılma ;
Unutma ki
Her seven adsız bir kahramandır
Unutma ki
İnsan sevebildiği kadar insandır …
           
Ümit Yaşar Oğuzcan

2 Eylül 2010 Perşembe

GÜNCEL


T C
BAŞBAKANLIK
Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü

Sayı . B.02.0.PPG. 0 12 -010-069731                                                            12 .AĞU. 2010
   Konu: Devlet Dairelerinde
               Selamlaşma


D E V L E T   B A K A N L I Ğ I N A


İlgi:  12/7/2006  tarihli  ve  26226  sayılı  Resmi Gazete’de yayımlanmış bulunan
2006/18 sayılı genelge.

            Kamu binalarında çalışanların ve hizmet alanların birbirleri arasında beşeri münasebetlerinin başlangıcı olan  selamlaşma  5378  sayılı kanun ile hükme dayanılarak ilgi genelge ile de uygulamaya konulmuştu.
            12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan referandum öncesi  kamu oyunda yanlış anlamalara meydan verilmemesi ve vatandaşların tercihlerinin etkilenmemesi amacı ile ilgi genelgede belirtilen devlet dairelerinde selamlaşmaya ait hükümler iptal edilerek 13 Eylül 2010 tarihine kadar aşağıdaki düzenleme yapılmıştır.
            Kamu kurum ve kuruluşlarında gerek kamu çalışanları arasında; gerekse kamu çalışanları ile hizmet alıcılar arasında  “HAYIR lı işler”,  “ HAYIR li günler “  gibi
 selamlaşma kalıpları kullanılmamasına özen  gösterilecektir.

            Ülke gerekleri ve demokrasi ile seçim gerekleri göz önüne alınarak yapılan düzenlemenin ilgili hükümlerine uygun hareket edilmesi için  bakanlıklarca, yerel yönetimlerce, kamu kurum ve kuruluşlarınca  onuna kadar  bildirilmesi gereken önlemlerin alınması tebliğin çalışanların ve halkın görebileceği yerlere asılmasını önemle rica ederim..



İMZA

Recep Tayip  ERDOĞAN
Başbakan


NOT:  Genelge aynen alındığı için, cümle ve ifade düşüklüğü ile imla yanlışları  genelgenin aslına aittir.



            Yukarıda kopyası çıkarılan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı tarafından tüm kamu kurum ve kuruluşlarına, hatta halka duyuru yapılsın diye,  gerekli yerlere asılması için “önemle rica edilen”  genelgenin içeriği, inanın içimi sızlattı.
Müslüman Türk Milletinin, her sabah, dost olsun, yabancı olsun, karşılaştıklarında söyledikleri ilk  sözler, “ hayırlı sabahlar, hayırlı pazarlar, hayırlı alışverişler, hayırlı günler, hayırlı işler” dir. Bir seçim nedeniyle,  yanlış anlamaya neden olmaması,  tercihlerde etkilenmemek için  “HAYIR” sözcüğünün  tüm ekleriyle birlikte söylenmemesi  yasaklanıyor.
Referandumda, eşitlik ilkeleri geçerli  değil midir?  HAYIR ın alternatifi  EVET  değil midir? EVET in söylenmesi neden yasaklanmıyor.?
Bir Devletin Başbakan’ının , evet iyle hayır ıyla  ülke yararına düşünülen  bir tercihin sonucuna etki edecek şekilde müdahale etmesi, Demokrasinin hangi gerekleri içindir?
Bu gün ,  halkının konuşma  aralarında kullanacağı  HAYIR sözcüğünü yasaklayan zihniyet, yarın  tüm imkanlara sahip olduğunda yapacağı dayatmaları hayal  dahi edemiyorum.
Çıkın meydanlara, ne değişecek, ne değişmeyecek, faydası nedir, zararı nedir diye halka anlatın ve halka da, kendi  iradesini kullanma fırsatı verin. Yasaklarla, baskılarla, dayatmalarla bu millet  belki aldanabilir ama asla kandırılamaz.
Bilerek bir yanlışlık yapılmıştır. Hükümet bu yanlışı düzeltmek mecburiyetindedir. Bu genelge geri çekilmelidir. Benim her sabah söylediğim HAYRLI SABAHLAR, HAYIRLI GÜNLER, HAYIRLI  İŞLER i hiç kimse yasaklayamaz!  Çünkü hiç kimsenin haddine değil.  Hele, hele Cumhuriyet ülkesinde, Demokrasinin uygulandığı ülkede, Atatürk’ün kurduğu bir ülkede  böyle bir yasak getiriliyorsa, o ülkede Cumhuriyetten, Demokrasiden söz edilemez. O ülkenin Atatürk tarafından kurulmuş olduğundan da şüphe edilir.
HERKESE HAYIRLI  YARINLAR

Burhan Bursalıoğlu

31 Ağustos 2010 Salı

G Ü N C E L




ANAYASA REFERANDUMUNA  NE  DİYORUZ?



Ulusal Sivil Toplu Kuruluşları Birliği,  İstanbul Barosu  Başkanlığının çalışmasından yararlanılarak  hazırlanmıştır

T.C. ANAYASASI

ANAYASA  BİR  TOPLUM  SÖZLEŞMESİDİR
BİR TOPLUM SÖZLEŞMESİ OLAN  Anayasa değişikliği için olmazsa olmaz olan asgari uzlaşma ortamı sağlanmamıştır.

UZLAŞMA  YOK

İktidar partisi

ANAYASAL  GELENEKLERE

Aykırı  davranmıştır

Bu süreç
KATILIMCILIKTAN
ÇOĞULCULUKTAN
Uzak ve diğer siyasi partilere
Sivil toplum örgütlerine,
Mesleo odalarına kısaca

ULUSUMUZA DAYATMAYA
Dönüşmüştür.


Bu girişimin  İLETİŞİM ÖZGÜRLÜĞÜ, ÖZEL HAYATIN  GİZLİLİĞİ ve ADİL YARGILANMA HAKKI
Gibi en temel hak ve güvencelerin  ihlal edildiği bir iktidar döneminde başlatılmış olması
Kaygılarımızı daha da artırmaktadır

?       ?      ?

TÜRKİYE’DE YARGI BAĞIMSIZLIĞINI GÜÇLENDİRMEK YÖNÜNDE KÖKLÜ REFORMLARA GEREKSİNİM  varken, sadece HSYK  ve  ANAYASA MAHKEMESİ gibi yargının üst kurumlarında yapısal değişikliğe gitmenin bir yargı reformu olarak tanımlanması olanaksızdır.
Siyasi iktidar, özellikle son yıllarda
YARGI BAĞIMSIZLIĞI, KUVVETLER  AYRILIĞI
Ve
HUKUK  DEVLETİ
İlkeleri ile
Bağdaşmayan bir tavır içindedir.
Siyasi iktidarın

YARGIYI KUŞATTIĞI
Ve
Adalet Bakanlığının HSYK  çalişmalarını
Bilinçli olarak engellediği
Kamu oyunca endişeyle izlenmektedir.
İktidar partisince dayatılan Anayasa değişikliğinin  amacı   kendisine ayakbağı olarak gördüğünü ifade ettiği Yüksek Yargı Organlarını tasfiye etmek ve
İKTİDARA BAĞLI BİR YARGI
Yaratmaktır.

Anayasa değişikliği,
Kuvvetler ayrılığı,
Yargı bağımsızlığı ve
Anayasa’nın 2. maddesindeki
CUMHURİYET’İN değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez” niteliklerinden olan
HUKUK DEVLETİ İLKESİ  ile
Bağdaşmamaktadır.
Yapılmak istenen
CUMHURİYET’İN TEMEL  NİTELİKLERİNİ
ORTADAN  KALDIRARAK VE ÜLKEYİ
OTORİTER BİR YÖNETİM BİÇİMİNE GÖTÜRECEK OLAN
BİR REJİM
DEĞİŞİKLİĞİDİR.


Dayatılan ANTİDEMOKRATİK UYGULAMALAR KURUMLAŞTIRILMAK İSTENMEKTEDİR.
Ancak bu rejimin adı
DEMOKRASİ OLMAYACAKTIR.
Siyasi iktidar,
Anayasa değişikliği paketi ile
KUVVETLER AYRILIĞI
Sisteminde
KUVVETLER BİRLİĞİ SİSTEMİNE
Geçişi  amaçlanmaktadır.

Böylece bağımsız olması gereken  YARGI, Yasamanın ve yürütmenin, dolayisiyle, SİYASAL İKTİDARIN  denetimine ve güdümüne girecektir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin HUKUK DEVLETİ olma niteliği ortadan kalkacaktır.
 SONUÇ OLARAK
KATILIMCI VE ÇOĞULCU BİR SÜREÇ İÇİNDE GELİŞMEYEN  temel bir  UZLAŞMAYA DAYANMAYAN  ve bu nedenle
MİLLİ İRADEYİ YANSITMAYAN
böyle bir  Anayasa değişikliğinin v e bunuın bir bütün olarak halk oylamasına sunulmasının  12  Eylül Anayasası’nın hazırlanma ve kabul sürecinden  hiçbir farkı yoktur.

Bu şekilde yapılmak istenen bir halkoylaması süreci, gerçek anlamda halkın görüşünün sorulması değil,
Tıpkı 12 Eylül Anayasası gibi bir dayatma ve aldatmaca olacaktır.

SİYASİ  İKTİDAR

1-      ÖZGÜRLÜKLER VE HAKLAR ÜLKESİ YARATMAK İÇİN DEĞİL,  iktidarını daha da güçlendirmek,
2-       YARGI ERKİNİ VESAYET ALTINA ALMAK
3-      .ANTİ DEMOKRATİK ve  BASKICI BİR DÜZEN KURMAK
İstediği için değişiklik istemektedir.

SON  SÖZ

BU DEĞİŞİKLİĞİN GERÇEKLEŞMESİ DURUMUNDA, NE ANAYASA NIN RUIHU ve NE DE DEMOKRASİNİN ADI KALACAKTIR.

Bu TEHLİKELİ GİDİŞE
DUR DEMEK VE yapılmak istenenlerin  KARŞISINDA OLMAK, SAĞDUYULU VE  ÜLKESİNİ SEVEN HER VATANDAŞIN GÖREVİDİR.

ANAYASA  REFERANDUMUNDA  OYUMUZ


H A Y I R
olacaktır

28 Ağustos 2010 Cumartesi

TANITIM


İtalya'da bir Türk köyü - Turkish town in Italy !..

Burhan Bursalıoğlu

323 yıldır Türk gibi yaşıyorlar ama...Türkçe bilmiyorlar, Türkiye'yi görmemişler, ama 323 yıldır Türk gibi yaşıyorlar.

İtalya'nın Moena Köyü'ne bir yeniçerinin gelmesiyle 'Türkleşen La Turchia' köyünün şaşırtıcı öyküsü:

İtalya'nın Moena Köyü'ne sığınan bir Yeniçeri oraya yerleşip, bir de kahraman olunca köyün adı 'La Turchia' diye anılmaya başlamış. Moenalıların
en büyük isteği ise mehter takımını görmek.
İtalya'nın Manzori Dağları'nın eteğindeki 'La Turchia' adıyla da bilinen Moena Köyü, 323 yıldır hoşgörü örneği sergiliyor. Türkçe bilmeyen ama
kendilerini Türk olarak tanıtan Moenalılar, Türkleri bekliyor.

Bu şaşırtıcı öykü tam 323 yıl önce başlar. 2. Viyana kuşatması sonrası bir Osmanlı askeri, İtalya'da küçük bir kasabaya sığınır. Ölmek üzere olan bu Yeniçeri askeri, köylüler tarafından tedavi edilir.
İyileşince de köyden bir kızla evlenir. Kasaba halkının 'Il Turco' adını verdiği asker, o dönem dükalığın halktan istediği haksız vergilere karşı
köyü ayaklandırır ve korur. Kendini ve Türk adetlerini bu yörenin
insanlarına öyle sevdirir ki ölümünden sonra bile bu Türk gelenekleri
yaşatılır.

323 YILLIK EFSANE

Yaz aylarında nüfusu 2 bin 600, kışın ise 14 bine çıkan İtalya'da Manzori
Dağları'nın eteğindeki Moena Köyü, 323 yıldır hoşgörünün en güzel örneğini
sergiliyor. Halk arasında kahraman ilan edilen Yeniçeri askerinin büstünün
de bulunduğu Moena'ya halk 'La Turchia' adını verir. Bir Türk'e inanan ve asırlardır bunu koruyabilen Moenalılar, "Moena'daki bizim Türkiye mizde doğduk," diyorlar, ama tek kelime bile Türkçe bilmiyorlar. Hiçbiri Türkiye'ye gelmemiş.

Sokaklarında İtalyan değil, Türk bayrakları dalgalanıyor. Kitaplardan ve
televizyonlardan gördükleri kadar Türkiye'yi takip etmeye çalışıyorlar. Kahraman olarak gördükleri yeniçeri anısına her yıl ağustos ayının ilk haftası düzenlenen 'Moena Türk Festivali'nde belediye başkanı dahil herkes
Türk gibi giyiniyor, yeniçeri kıyafetli askerler ortalıkta dolaşıyor. Festivalde, topluluğun en yaşlısı 'Sultan' oluyor ve 'Il Turco'yu temsil
ediyor. Yeniçeri askerinin büstünün de bulunduğu meydanda festival iki gün
sürüyor.

BAŞLIK PARASI İSTİYORLAR

Moenalılar, Türk örf ve adetlerini öyle benimsemiş ki kız istemeye giden
aile başlık parası bile veriyor. Bunun adına da 'töre' diyorlar. Köyden
dışarıya gelin giderken 'Alabastia' adlı bir tören düzenleniyor.

Bu törende,
gelinin dışarıya çıkabilmesi için sultanların izni gerekiyor. İzin
toplantısı kız köyden çıkarken yapılıyor. Köyün büyükleri sultan, geri
kalanlar ise bir Türk gibi giyiniyor.

323 yıldır etkisinde kaldıkları bir Türk'ün kendilerinde bıraktığı etkileri evlerinde bile görmenin mümkün
olduğunu söyleyen Moena Belediye Başkanı Riccardo Franceschetti, "Il Turco'ya dayanan geçmişimize ilişkin kesin bir şey söyleyemeyiz, çünkü bu
konuda yapılmış bilimsel bir çalışma yok. Dedelerimizin babalarımıza
anlattığı Il Turco efsanesini bizler de çocuklarımıza inançla aktarıyoruz. Bu festival bizim için çok önemlidir, Türkler gelip buradaki küçük
Türkiye'yi görmeli. Kabul etmeliyiz ki aramızda çok güçlü bir bağ var. Bu festivalle bu bağı güçlendirmek istiyoruz.

Böylece birbirimizi daha çok ziyaret edebiliriz, bu festival aramızda yeni
bağlar kurabilir. Bu tür birlikteliklerle kültürel etkileşime gidebilir, tecrübe değişimi yapabiliriz. Bu platform üzerinde adet ve örflerimizde
senteze ulaşabiliriz," diyor.

Türkiye'nin tarihinin İtalyan tarihi gibi çok zengin olduğunu anlatan
Belediye Başkanı Franceschetti, "Türkiye'yi hiç görmedik. Çok güzel bir yer olmalı.
Türk Kültür ve Turizm Bakanı'nı önümüzdeki yıl festivale davet ediyoruz. Türk ordusunun askeri mehteran bölüğü olduğunu biliyoruz ve onları da
festivalimize bekliyoruz. Türk ordusunun mehter takımının katılımıyla
festivalimiz gelecek yıl çok daha anlamlı olacaktır." Galacenova Kültür ve
Sanat Projesi kapsamında Moena Türk Festivali'ne giden küratör Nuri Kaya ve
ekiptekiler Emre Çelik, Reyhan Ekşi, Arda Kuba festival kapsamında açtıkları
Yeniçeri Fotoğraf Sergisi'yle Moenalılardan büyük ilgi gördü. Böylesi bir
ilgi karşısında şaşkınlığa uğradıklarını söyleyen Kaya, "Daha önce bu bölgeye hiçbir Türk ekibi gitmemiş. Bizi sevinçle karşıladılar.

Türk kültürüne ait lokum gibi çeşitli hediyeleri ve Kültür Bakanlığı'ndan temin edilen tanıtım filmi ile broşürleri sergiledik. Dileğimiz Genelkurmay
Başkanlığı'na bağlı mehteran bölüğünün de bu bölgeye gitmesi. Çünkü
kendilerini Türk gibi gören Moenalılar, bu mehteran bölüğünü kasabalarında görmeyi çok istiyor," diyor.

23 Ağustos 2010 Pazartesi

REFERANDUM ÖNCESİ


OYUMUN  RENGİNİ  AÇIKLIYORUM

Burhan Bursalıoğlu

Halk oylaması başlıklı  yazımın sonunda “bundan sonraki yazımda  oyumu açıklayacağım “demiştim.
Bu yazımda, bir vatandaş ve seçmen olarak düşüncelerimi,  önümüze getirilen  Anayasa’nın değiştirilmesi istenen  maddelerini inceleyerek açıklamaya çalışacağım.
Önce bu değiştirilmesi istenen maddelerin içeriğine bakalım. Neyi ne ile değiştiriyorlar? Neden hangi amaçla değiştiriyorlar?

ANAYASA MADDE -10   KONU:  Kanun Önünde Eşitlik.
         = Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşittir.=  ve = Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür = fıkraları aynı kalıp ikinci fıkranın sonuna ( Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaşlılar,  özürlüler,  harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz) cümleleri eklendi.
Bana göre bu madde bir tuzak.

ANAYASA  MADDE – 20    KONU:  Özel Hayatın Gizliliği:
            Madde aynen kalmış. Uzun bir cümle eklenmiş. “Kişilerin kendileriyle ilgili verilerin korunmasını isteme  hakkına sahiptir “diyerek açıklamalar yapıyor.
Kişilerin özel hayatını bu kadar  önemseyen yönetim, telefon dinlemelere neden engel olamıyor?

ANAYASA  MADDE – 23     KONU:  Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti
            Yurt dışına çıkma hürriyetini kısıtlayan  vatandaşlık ödevi veya soruşturma – kovuşturma gibi sebepler maddeden kaldırılmış, kısıtlamayı hakim kararına bırakan madde eklenmiştir.
Aslında değişen bir şey yok. Bu da bir nevi tuzak.

ANAYASA MADDE: - 41   Ailenin Korunması:
            Madde aynen kalıyor, sadece  “çocukların aileleriyle ilişki kurma ve devam ettirme hakkına sahip olduğunu ve her türlü istismar ve şiddet karşısında devlet bu çocukları koruma tedbirini alır” ilave edilmiş.
Bu madde genellikle Güney doğuda emniyet güçlerine taş atan çocuklar için alınmış bir karar. Çokta önemli bir ihtiyaç değildi

ANAYASA MADDE: - 51    Sendika Kurma Hakkı.
Madde aynen kalıyor.  Sadece, “Aynı zamanda ve aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz” paragrafı çıkarılıyor.
 Bu durumda bir iş yerinde birkaç sendika üyeleri olabilecek. Bu da işçilerin gücünü parçalamak demektir. Yapılacak grevleri başlamadan sonlandırmak veya olay çıkarıp grevi yasaklamaktır.

ANAYASA MADDE: - 53  Toplu İş Sözleşmesi Hakkı.
            Başlığa  “ve toplu sözleşme hakkı “ ilave edilmiş.
Maddenin ilk cümlesi hariç diğer paragraflar tamamen kaldırılmış. Yerine “Kamu görevlileri
ve memurlar toplu sözleşme yapabilirler, ancak anlaşma olmazsa hakem kuruluna baş vurulabilir” ilave edilmiş
İşçilerle yapılan antlaşma,uyuşmazlıkla sonuçlanırsa, daha önce Bakanlar Kurulunda olan yetki,  alınıp hakem kuruluna devredilmiş oluyor. Bu kurulun kararı kesin. Kuırul üyelerini de  iktidar  seçeceğine göre değişen bir şey olmuyor demektir.

ANAYASA MADDE: - 54  Grev Hakkı ve Lokavt.
            Bu maddede “ grev esnasında meydana gelebilecek  zararlardan sendikanın sorumlu olduğu ve  ayrıca siyasi amaçlı, dayanışma amaçlı,  genel  amaçlı  grev ve lökavt, iş yavaşlatma, iş yeri işgali, verim düşürme gibi de direnişler yapılmaz “ maddeleri kaldırılıyor.

ANAYASA MADDE: - 74   Dilekçe Hakkı:
            Kişilerin dilekçeyle hak araması hakkı   “ Bu  hakkın kullanılma biçimi kanunla  düzenlenir” maddesi kaldırılarak yerine,  “Herkes bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir “  maddesi getirilip,  kamu denetçisinin TBMM nce seçileceği yöntemi ilave edilmiş.
TBMM de “dilekçe komisyonu “ adı altında , dilekçelere cevap veren bir kurul zaten vardı. Bu yeni bir olay değil. Sadece isim değiştirmişler.

ANAYASA  MADDE: - 84   Milletvekilliğinin Düşmesi.

Bu maddede, “son  paragrafta, partisi kapatılan, kapatmaya sebep olan  Milletvekili, resmi gazetede gerekçeli yayından sonra, o milletvekilinin vekilliği otomatikman sona erer. TBMM Başkanı kurula bilgi verir.” Cümlesi maddeden çıkarıldı. Böylece, partisi kapatılan vekilin vekillikten düşmesi için meclis karar vermesi gerekecek.

ANAYASA  MADDE: - 94  Başkanlık Divanı:
           
            Bu maddede Başkanlık divanına  seçilecek üyelerin süreleri değiştirilmiş.
Önemli olmayan bir değişiklik daha:

ANAYASA  MADDE: - 125   Yargı Yolu:

            2. paragrafta, “Cumhurbaşkanı ve  Yüksek Askeri Şura’nın kararları yargı denetimi  dışındadır “ cümlesinin sonuna,  “Ancak YAŞ ‘ın terfi işlemleri ve kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayrılma hariç, her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır” eklenmiştir:
Dördüncü paragrafın ilk cümlesinin sonuna “ hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz.” eklendi.
Bu maddede, her YAŞ toplantısında bir kaç  sakıncalı  subay  ordudan ihraç ediliyor. Bunu itiraz hakkı da  yoktu.  İktidar üyeleri , uymadıkları karara şerh koyarlardı. İlave edilen bu maddeye göre, ordudan her ne sebeple olursa olsun atılan bir kişi, yargıya başvurup itiraz  edebilecek.

ANAYASA  MADDE: -129 
           
            “Memurların, uyarı ve kınama cezalarının da  diğer disiplin cezaları gibi yargıya açılması “  hükmü getiriliyor. Kısaca, memur ,  en ufak bir hatada soluğu mahkemede alacak.

ANAYASA  MADDE: 144   Hakim ve Savcıların Denetimi.

            Bu maddenin başlığı “Adalet  Hizmetlerinin Denetimi “ olarak değiştirilmiş.
Diğer.. “ Hakim ve Savcıların görevlerini; kanun, tüzük yönetmeliklere ve genelgelere uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetleme,  görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırma ve gerektiğinde hakkında inceleme ve soruşturma, Adalet Bakanlığının izni ile Adalet müfettişleri tarafından yapılır. Adalet Bakanı Soruşturma ve inceleme işlemlerini, hakkında soruşturma ve inceleme yapılacak olandan daha kıdemli hakim veya savcı eliyle de yaptırabilir.” Maddesi tamamen kaldırılarak. Yerine
Adalet hizmetleri ile savcıların idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca denetimi, adalet müfettişleri  ile hakim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler, araştırma, inceleme ve soruşturma işlemleri ise Adalet müfettişleri eliyle yapılır. Buna
ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.” Metni getirilmiş.
Bu maddeye göre hakim ve savcılar, aynı meslekten olan iç denetçilerce  denetlenecek. Bunların kıdemleri denetleyeceği kişiden daha da  düşük olabilir. Soruşturma ve inceleme işleri ise Adalet Bakanlığı müfettişlerince yürütülecek.

ANAYASA  MADDE: - 145  Askeri Yargı:

Bu maddenin metni tamamen kaldırılmış.
Eski halinde, askeri mahkemeler, asker kişileri n her türlü suçlarına bakardı. Ayrıca, sivil kişilerin de askeri bölgede veya askeri suç işlediğinde, askeri mahkemelerde yargılanırdı.
Yeni konan maddeye göre,  askeri mahkemeler, Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalara Adliye mahkemeleri bakacak.
Bana göre Askeri yargı ortadan kaldırılıyor.

ANAYASA  MADDE  - 146  A-  ANAYASA MAHKEMESİ

KURULUŞ:

Maddenin tüm metni kaldırılmış.
11 asil 4 yedek  ten oluşan kurul, yeni  teklife göre, 17 asil üyeye dönüştürülüyor. Bu 17 kişinin üçünü TBMM  seçecek , diğer 14 üyeyi de Cumhurbaşkanı seçecek. Üyelerin görevi 12 yıl olup tekrar seçilebilecekler. Kişisel başvuru yapılabilecek.
17 üyenin 14 ünü partili bir Cumhurbaşkanı seçerse,  ve o Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan veya vekiller, yüce divana  giderse çıkabilecek kararı siz düşünün.

ANAYASA  MADDE:  - 147   Üyeliğin Sona  Ermesi:

Üyeler 65 yaşında emekli olacak.. 12 yıllığına seçilecek.

ANAYASA  MADDE  - 148  Görev ve Yetkiler:

Bu maddenin en önemli  değişikliği, “ Yüce  divanın kararları kesindir”  cümlesi kaldırıldı.  Ayrıca Yüce divanda yargılanacakların içine  “ TBMM  Başkanını,  Genel Kurmay Başkanı, kara, deniz hava ve jandarma genel komutanlarının da yüce divanda  yargılanmaları da dahil etmişler. Yeni konan metinde, Yüce Divan kararları tekrar gözde geçirilebilecek. Bireysel başvuru da yapılabilecek.

Korkutma maddelerinden biri.

ANAYASA   MADDE : -  149  Çalışma ve Yargılama Usulü:

Maddenin ilk paragrafındaki  “Anayasa mahkemesi, başkan ve 10 üye ile toplanır, salt çoğunlukla karar verir, Siyasi parti  kapatma ve Anayasada değişecek maddeler için aranan beşte üç çoğunluk  şartı ” nı kapsayan birinci   paragraf  kaldırılmış. Üçüncü paragraftaki çalışma usulleri açıklamasındaki “ ve üyeler arasındaki” ile, dördüncü paragraftaki  siyasi partilerin kapatılması konusunda. “ temelli kapatılması veya “ cümleleri çıkarılmış.
 İlave edilen hükümler ise,  “ Anayasa mahkemesinin dörder kişilik bölümler ve en az 12 kişilik genel kurul şeklinde çalışacağını, kararların salt çoğunlukla alınacağını, Anayasa maddelerinin değiştirilmesi ve parti kapatma kararlarında, katılanların üçte iki oyu  isteneceği” dir.
Yukarıda da söylediğim gibi 14 ü Cumhurbaşkanı tarafından seçilen Anayasa genel kurulu, kendi partisinin kapatılma korkusunu giderdiği gibi, istediği bir partiyi kapattırır, en azından Devlet yardımından yoksun bırakılmasını sağlayabilir.

ANAYASA  MADDESİ  - 156   Askeri  Yargıtay.

Son paragrafındaki  “Askeri Yargıtayın kuruluşu, işleyişi, mensuplarının disiplin ve özlük işleri, mahkemelerin bağımsızlığı, - hakimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine – göre kanunla düzenlenir” cümlesindeki “hakimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin  gereklerine “ cümlesi çıkarıldı.  Bunun yerine, “ve hakimlik teminatı esaslarına” cümlesi kondu.
 Yani maddedeki “askeri” sözcüğü çıkarıldı.

ANAYASA MADDESİ  - 157  Askeri Yüksek İdare Mahkemesi.

Bu maddede de son paragraftaki “Hakimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine” cümlesinden “ ve askerlik  hizmetlerinin” cümlesi çıkarılarak, yerine “ ve hakimlik teminatı esaslarına “ cümlşesi kondu.
Dikkat edilirse maddelerdeki askeri hizmetleri sözcükleri çıkarılıyor. Ve askeriye sivilleşmeye doğru gidiyor.

ANAYASA  MADDESİ  - 159  Hakimler Ve Savcılar Yüksek Kurulu.

Kurulu meydana getiren 7 kişiyi kapsayan madde kaldırıldı.. Yerine  22 kişiden oluşan  HSYK  oluştu.  3 daire halinde  çalışacak. Meslekten çıkarılma kararlarına itiraz  edilebilecek. Adalet bakanı yine kurulun başkanı olacak.
Bu maddenin üye seçimleri ile ilgili  değişiklikleri  tamamen kendi çıkarları için  düzenlenmiş. Çünkü 22 üyenin 14  ünü   Cumhurbaşkanı ve meclis seçecektir. Bu kurul Yargıtay ve Danıştay’a da üye vereceğine göre, iktidar kim olursa olsun  tün  yargı organlarını  tekeline almış  olacaktır.

Mart 2010 da HSYK  ye müracaat ederek, kuruluşunda boşalan  üyeler için üye isteyen Danıştay’a yasal olarak 2 ay içinde üye gönderilmesi gerekirken, HSYK  başkanı olan Adalet Bakanının isteği olmuyor diye toplantıya katılmıyor, katılmadığı için de Kurul toplanamıyor. Adalet Bakanının amacı 12Eylül’de  evet çıkarsa, , 14 ünü Cumhurbaşkanı’nın seçeceği, 22 kişilik HSYK  den istediği kişileri  Danıştay’a gönderebilecek.

ANAYASA  GEÇİCİ  MADDE  - 15

12 Eylül’de yapılan darbe mensuplarının, kurulan hükümetlerin,  Danışma   meclisinde görevli kişilerin  yargılanmasını önleyen bu madde yürürlükten kaldırılıyor.

Böylece,  Milli Güvenlik Konseyi üyelerinden sağ olanlar yargılanabilecek. Günde 20-30 gencin öldüğü bir dönemde, askeri ihtilali yaparak ülkeyi düzelten ölümlere son  veren, sokak çatışmalarını sona erdiren, kurtarılmış bölgeleri kurtaran, huzur ve sükünu  sağlayan, işleri düzeltip, idareyi tekrar sivillere bırakan  konsey üyelerini, danışma meclisi üyelerini  yargı önüne  sürükleyen zihniyete karşı çıkıyorum.

Yukarıda, açıklamalarını yaptığım değişiklikleri, Millet ve Ülkem için faydalı görmediğim için, oyum HAYIR olacak. Üstelik, yapılan görevde, bilerek veya bilmeyerek, Ulusa, Vatana, rejime, kurumlara verebileceği  zarardan yahut  aile ve kişi menfaati için işleyeceği suçtan ötürü, Yüce divana gitme korkusundan kurtulmak amacıyla baş vurulan tedbirler için değiştirilen  maddelere HAYIR diyeceğim.
Ülkemin en değerli kurumlarını tahrip ederek temel değerlerini değiştirmeyi amaçlayan, bu nedenle Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu, Anayasa Mahkemesini, Sayıştay, Yargıtay, Askeri Yargıtay  ve YARSAV  gibi uyuşma, anlaşma arz eden kuruluşlarda yapılması düşünülen taraflı değişikliklere HAYIR diyeceğim.
Yargıyı siyasallaştırma çabalarına, Askeri amacından saptırıp sivilleştirmeye çalışmaya HAYIR diyeceğim.
1980 İhtilalini benimseyip alkış tutanların, bugün alkışladıkları ihtilalcileri yargılama amacıyla halktan  evet isteyenlere HAYIR diyeceğim.
İstanbul’un gelmiş geçmiş  iyi veya kötü idare etmiş Belediye başkan ve kurulları için “  Sütü bozukların oluşturduğu bir iktidar değildi bizim iktidarımız” diyebilecek kadar ağzını bozan zihniyete HAYIR diyeceğim.
“Pakete  HAYIR  diyenlerin, ya aklından zoru var ya da vatan sevgisiyle ilgili bir sıkıntısı var” diyen Devlet Bakanı Egemen Barış’tan en az onun kadar  Vatansever olduğumu bilerek, aklımdan da asla zorum olmadığından, bu pakete HAYIR diyeceğim.
Demokrasi sözcüğünü ağzından düşürmeyip ahkam kesen zihniyet sahibinin, daha sonra “bitaraf olan bertaraf olur “ – yok edilmek,  ortadan kaldırmak – gibi despot tavırlar, tehditkar sözler için HAYIR diyeceğim.
Gece gündüz demeden, canını hiçe sayarak, Vatan’ını ve Millet’ini koruma görevi alan, rütbeli ve rütbesiz askeri, “ Vatan haini” suçlamasıyla, haklarında soruşturma açan, hapse atan, onlarca generali perişan eden uygulamaya HAYIR diyeceğim.
Elindeki kalemle,  “ ihtilal yapabilir “  korkusuyla, yazar ve gazetecileri aylar ve yıllarca hapishanelerde tutan baskı zihniyetine HAYIR diyeceğim.
YARSAV için “Yargıda dernek mi olur, bunu ilk fırsatta halledeceğiz” diyenlerin isteklerini oluşturmalarına fırsat vermemek için HAYIR diyeceğim.
Anayasa’nın kuvvetler ayrılığı ilkesini  hiçe sayan, anti demokratik ve keyfi bir biçimde, değiştirilmek istenen Anayasa paketine, ve amaçlanan oyunu bozmak için HAYIR, HAYIR, HAYIR  diyeceğim.

           

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ

  CUMHURİYET Burhan Bursalıoğlu Bu gün Cumhuriyetimizin 99. Yıl dönümü. 99 yıl önce bugün, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşla...