27 Temmuz 2011 Çarşamba

POLİTİK

KARANLIK  GELECEĞİN  HAZIRLIKLARI MI?

Burhan Bursalıoğlu


Birkaç gün önce, İstanbul Fatih’de 200 kişilik bir grup türbanlı, çarşaflı, bazı İslam ülkelerinde gördüğümüz  yüzü peçeli, bir kısmı da ilkokul öğrencileri, ellerinde pankartlarla birlikte eylem yaptılar. Eylemin amacı da,  yıllardır, ilkokul öğrencilerine söyletilen, “Türküm, doğruyum , çalışkanım….” Andımızın söyletilmesini protesto etmekti.
Mazlum ve Özgür Der.  Örgütlerinin tertip ettiği eylemde, türbanlı, Mazlum Der üyesi Zehra Türkmen yaptığı saçma sapan  konuşmada  bakın neler diyor.

İnsan kişiliğini ve inanç bütünlüğünü görmezden gelen statükoya aykırı fikir ve yaklaşımlar benimseyebilmek ve geliştirebilmek hakkını yok sayan bir anlayışla, çocuklarımız, gençlerimiz, resmi ideolojik kalıplar doğrultusunda şekillendirilmeye çalışılmıştır. Sorgulama cesaretinden yoksun nesiller yetiştirilmesi hedeflenmiş, okul kışlalaştırılmış ve öğrenciler askerleştirilmiştir.”
Okullarımızda, Zehra Türkmen’in dediği gibi, insan, kişiliğini kalıplaştıran, özgün fikir geliştirme hakkını yok sayan bir eğitim olsa idi, kürsüye çıkıp, saçmalamaz, abuk subuk laflarla ahkam kesmezdi… Okulları kışlaya, öğrencileri askere  benzetmesindeki zihniyetin amacı ortada. Asker ve ordunun varlığından ürkekliğini, tiksintisini, nefretini İlkokul öğrencilerinin şevkle ve gururla söyledikleri andımızı  küçümseyerek göstermektedir. Zehra Türkmen  daha da ileri giderek “Andımız adlı İslam akidesine aykırı ögeler içeren, kişi putlaştırmasına ve kişilik tahribine yönelik, ırkçı metnin her sabah çocuklarımıza zorla söyletmenin ayıbına, ilkelerine ve zulmüne son verilmelidir. İsteyen vatandaşa ana diliyle eğitim alma hakkı tanınmalıdır  Okullarda askeri denetim vesayet aracı olan kışla tipi eğitimin simgesi Milli Güvenlik dersi kaldırılmalıdır.”Kendisi yetmiyormuş gibi, birde yanında gelen bir ilkokul öğrencisine de, “ İnançlarına aykırı olmasına rağmen, her sabah söyletilen andın, kendisi için zulüm olduğunu “ söyletiyor.

Zorla söyletildiğini iddia ettiği andımızda, bunları bu kadar  korkutan nedir?  Ne var bu antta?
Türküm, doğruyum ,çalışkanım.
Türk olmak zulüm mü? Bu ülke Türklerin Vatanıdır.Biz Türklüğümüzle gurur duyuyor ve yurdumuzu seviyoruz. Türklüğünden, Vatanından rahatsız olanlar varsa, kimseyi tutmuyoruz.Gitsinler. Nereyi beğeniyorlarsa oraya gitsinler.
“Doğru “ olmak suç mu?  Eğrilik, sahtekarlık, riyakarlık lığı mı genç beyinlere nakşetmek yapılmalıydı.
Çalışkanım  yerine “Tembelim” denilse, daha mı iyi olurdu?
Büyüklerini  saymak, küçüklerini sevmek ve korumak dinimizin emri değil midir? Bu bayan, “Andımızın İslam akidelerine aykırı ögeler içeriyor” derken Dinimizi inkar etmiyor mu?
Varlığını, yaşamını, hayatını ve mutluluğunu Türk’lük için feda etmek, her Türk vatandaşının idealidir.  Irkçılık dahi olsa “Türküm” demek mutluluk ve gururdur.
41 yıllık meslek hayatımda hiçbir öğrencim ve velisi, and a karşı  herhangi bir tepkide bulunmamışlardır. Bırakın tepki göstermelerini, bütün öğrenciler, arkadaşlarına andı söylettirmek için öne fırlarlar, “ben ben ben “ diye isteklerini bildirirlerdi.Andın  kendine zorla söyletilip, inançlarına ters düştüğünü söyleyen  küçük ilkokul öğrencisi,  kim bilir arkadaşlarına söyletmek için kaç kez parmak kaldırmıştır?  Belki de söyletmiştir de.
Bu çocuğun beynini yıkamak,istemeden söyletilen cümleleri kendi, fikriymiş gibi lanse ettirmek, statükoculuk, putlaştırmak değil de nedir?
Çocukların, türbanlıların, kara çarşaflıların ve yüzünü gözünü peçe ile örten eylemcilerin taşıdıkları pankartlar da mide bulandırıyordu.

“IRKÇI ANDI REDDEDİYORUZ”
“ANDIMIZ BAŞ ÖRTÜMÜZDÜR.”
“ANDIMIZ  İSLAMA UYGUN OLMALIDIR”
“NİÇİN  OKULA BAŞ ÖRTÜSÜYLE GİDEMİYORUM?”
“NEDEN İNANMADIĞIM DEĞERLER ÜZERİNE AND İÇEYİM?”
“KEMALİST ŞÖVEN AND DAYATMASINA SON”
“ANA DİLDE EĞİTİM”
Ayrıca tek bir  pankartta, tespit ettikleri yasakları da  şöyle sıralamışlardı.
“ BAŞ ÖRTÜSÜ YASAĞINA,
ANDIMIZ SAÇMALIĞINA
ANADİLDE EĞİTİM YASAĞINA,
MİLLİ GÜVENLİK DESPOTİZMİNE,
KESİNTİSİZ EĞİTİM ZORLAMASINA.”

Yukardaki pankartta yazılı ifadelerinden de anlaşılacağı gibi, onlar gibi bir kısım insanlar Atatürk’ü  inkara, O’nun  İlke ve İnkilaplarını yok etmeye, Ulusumuzu parçalamaya, Türk, Kürt, Laz, Gürcü, Abaza, Çerkez, Roman, Boşnak, Ermeni, Rum, Yahudi, Hanefi, Alevi, Suni gibi kliklere parçalamaya çalışmaktadırlar.
Türkiye Cumhuriyeti halkı, dış mihrakların amaçları, içerdeki bazı grupların da bu amaçlara yardımcı  olma oyunlarına düşmemelidir.
Görüldüğü gibi, bunlar amaçlarına varabilmek için ilkokullara kadar uzanmış olmaları, geleceğimiz için kara tablo arz etmektedir.
Şunu asla unutmayalım. Parçalanmış milletlerin, dili, dini,  kanı, ırkı, bayrağı, kültürü, gelenek görenekleri Aynı olmayacağından, asla bir ulus olamazlar. Ulusu olmayan da devlet olamaz. Devleti olmayan milletler  esarete mahkümdurlar.

Türk Atalarımızın kanlarıyla sulanmış bu topraklarda  bölücülük istamiyoruz.
Laik bir Ülke olarak, hiç kimsenin baskısı altında kalmayarak, ibadetimizi özgürce yapabilmeliyiz.
Düşüncelerimizi özgürce söyleyip yazabilmeliyiz.
Milli sınırlarımız içinde rahat, serbest ve özgürce dolaşabilmeliyiz.
Atatürk İlke ve İnkilaplarından taviz vermeden, tüm yasalarımız uygulanmalıdır.
Kara çarşaf ve peçeli kıyafetlerimizle, muasır medeniyet  seviyesine ulaşmamızın hayal olacağını tüm insanlarımıza hatırlatmak isterim.
Yasama ve Yürütme organlarının, Türkiye Cumhuriyetini, saygın, güçlü, modern ve gıpta ile sözü edilen bir devlet olmayı sağlamalarını  diliyorum.  

.


23 Temmuz 2011 Cumartesi

FAYDALARINA İNANILACAK OTLAR

Burhan Bursalıoğlu

Kimine gıpta ile, kimine ağzımız sulanarak, kimine de ilgilenmeden baktığımız, tabiatın mücevherlerinin, insan sağlığına ne kadar faydalı olduğunu maalesef bilmiyoruz. Biliyorsakta ilgisiz kalıyor, "adam sende" deyip geçiyoruz.
Birkaç kez bu sayfalarda "Sağlığımız" kategorisi başlığında, sağlığımıza yararlı, bitki ve meyvelerin  faydalı olduğu hastalıkları yazmıştım.
Bu kez değişik bitkilerin, kısa kısa yarar sağladığı hastalık adlarını aşağıya yazıyorum.
Şunu unutmayın. Dünyamızda sağlık reçetelerinde gördüğümüz, vitrinlerde sıra sıra dizili ilaçların tümüne yakını tabiattaki bitki, çiçek ve meyvalardan elde edilmektedir.Onun için bu yazımın sizlere bugün değil, belki yarın fayda sağlayacağına kanaat getiriyorsanız, bir kopyasını çıkarın bir yerde saklayın.
Hepinize sağlıklı  yaşam diliyorum.


KUŞBURNU 

 Bilhassa C vitamini bakımından zengindir. Kabız ve kuvvet vericidir. Şeker hastalığına karşı da kullanılır.

MAHLEP 

 Afrodizyak, balgam söktürücü, nefes darlığı ve prostat için, ayrıca şeker hastalığına karşı kullanılır.

ARDIÇ TOHUMU 

 İdrar artırıcı, terletici, midevî ve antiseptik özellikleri vardır.

ACI BAKLA

 Şeker hastalığına karşı kullanılır.

ADAÇAYI 

 Gaz söktürücü, antiseptik, kuvvet verici ve uyarıcı.

KIZILCIK 

 Etkili ve zararsız bir ishal kesicidir.

ANASON 

 Gaz söktürücü, iştah açıcı,süt artırıcı ve uyku vericidir.

MISIR PÜSKÜLÜ 

 İdrar söktürücü ve taş düşürücüdür.

MUSKAT 

 Gaz söktürücü ve antiseptik olarak bilhassa karın ağrıları için kullanılır.

BAMYA ÇİÇEĞİ 

 Dahilen göğüs yumuşatıcı, lapa halinde haricen çıbanları olgunlaştırıcıdır.Kabızlığa karşı etkili ve zararsızdır.

NANE 

 Özellikle sinirsel kaynaklı mide bulantılarını kesici olarak etkilidir.

REZENE 

 Midevi, gaz söktürücü ve süt artırıcıdır.

SAFRAN 

 Uyarıcı, iştah açıcı, adet söktürücü, koku ve renk vericidir. Değerli bir baharattır.

SALEP 

 Afrodizyak, kuvvet verici, çocuk ishallerini kesicidir.

BÖĞÜRTLEN 

 Kabız, kuvvet verici, idrar söktürücü ve şeker hastalığına karşı kullanılır. Bademcik iltihaplarında da gargara yapılır.

ZENCEFİL 

 Yatıştırıcı ve gaz söktürücüdür.

ZERDEÇAL 

 Midevi, gaz söktürücü ve safra artırıcıdır.

LAVANTA 

 İdrar artırıcı, romatizma ağrılarını dindirici, antiseptik, sinir ve kalp kuvvetlendiricidir.

ÇÖREKOTU 

 İştah açıcı ve adet söktürücüdür.

ÇÖVEN KÖKÜ 

 Tedavide nadiren kullanılır. Bilhassa tahin helvası yapımında kullanılır. İdrar ve balgam söktürücüdür.

DAĞÇAYI 

 Uyarıcı, gaz söktürücü, iştah açıcı ve mide ağrılarını kesici özelliklere sahiptirler.

DEFNE YAPRAĞI 

 Terletici, antiseptik ve midevi etkilere sahiptir.

BİBERİYE 

 Dahilen kabız, hazım sistemi uyarıcısı, safra artırıcı ve idrar söktürücü, haricen ise iltihaplı yaraların tedavisinde kullanılır.

ÇEKEM 

 Kabız, idrar artırıcı, kusturucu, kuvvet verici ve tansiyon düşürücü etkileri vardır. Romatizma ağrılarında kullanılır.

ÇAM SAKIZI 

 Solunum ve idrar yolları hastalıklarında kullanılan etkili bir antiseptiktir.

GELİNCİK 

 Yatıştırıcı, öksürük kesici, göğüs yumuşatıcı ve hafif uyutucu etkilere sahiptir.

DEVE DİKENİ 

 Karaciğer hastalıklarına karşı ve safra artırıcı olarak kullanılır.

DUT MEYVASI 

 Meyvelerden hazırlanan şurup, gargara halinde,ağız ve boğaz hastalıklarına (pamukçuk) karşı kullanılır.

FESLEĞEN 

 Yatıştırıcı, midevi, idrar artırıcı ve gaz söktürücüdür.

HARDAL TOHUMU 

 Haricen lapası, yakısı ve banyosu yapılır. Kanı cilde toplamak ve ağrı kesmek için kullanılır.

HAVUÇ TOHUMU 

 Midevi, gaz söktürücü, gebeliği önleyici ve cinsel gücü artırıcıdır.


18 Temmuz 2011 Pazartesi

MUTLULUK




 HER GÜNÜNÜZÜ MUTLU GEÇİRMENİN YOLLARI

Burhan Bursalıoğlu

Güne nasıl başlarsanız bütün gününüz öyle geçecektir. O yüzden günü moralle başlamak çok önemlidir. Birçok insan homur homur yataktan kalkar ve bütün gün de o homurtularıyla kendisini olduğu kadar çevresini de rahatsız eder. Yatakta gözünüzü açtığınız andan itibaren günü yapılandırmak sizin elinizde. Mutlu, başarılı, insan ilişkilerinde doyurucu bir güne merhaba demek için bazı yöntemleri yaşama geçirmeniz gerekiyor. İşte mutlu bir gün için size bazı önemli sırlar:

* Sabah henüz yataktan kalkmadan (uyandığınız an) dudaklarınıza bir gülümseme gönderin.

* Her gün kendiniz için olumlu onaylamalarla uyanmayı alışkanlık haline getirmeye gayret gösterin. Örneğin şöyle söyleyebilirsiniz: "Bugünüm aydın olsun. Bugün evrenin bana vereceği tüm güzel mucizeleri kabul ediyorum."

* Pencerenin önüne gelin ve dışarıya (doğaya bakarak) nefes alıp vermeye başlayın. Bu "nefes egzersizleri"ni, nefesinizi izleyerek gerçekleştirin. Bunu birkaç kez tekrarlayın.

* Sabahleyin eğer kendinizi çok ağır ve hareket edemeyecek kadar yorgun hissediyorsanız mutlaka egzersizle başlayın güne. Ya da enerjinizi sağlamak için bol vitaminli bir kahvaltı hazırlayın. Güne enerjik başlarsanız bütün gün öyle geçer. Bunu için şu sözü aklınızdan geçirin: "Hiç kimse içindeki coşkuyu kaybetmiş bir insan kadar yaşlı olamaz!"

* Beş veya on dakika denizi ya da yeşil bir alanı seyredin. Bu ortamda varlığınızı fark edin. Sahip olduklarınız için evrene (Örneğin sevdiğiniz işte çalıştığınız için ya da sağlıklı olduğunuzdan dolayı) teşekkür edin.

* Her şeyle ama her şeyle bağ kurmaya çalışın; çiçekle, ağaçla, hayvanlarla, cansız varlıklarla... Onlarla aranızdaki bağ günü mutlu geçirmeniz için size enerji sağlayacaktır. Örneğin işe giderken yolunuzun kenarındaki çiçekleri mutlaka "görün" varlıklarından dolayı mutlu olduğunuzu düşünün. Çiçeklerle kurulan bağ çok önemlidir. Yaşam bize bizim ona sunduğumuz kadar artı (+) veya eksi (-) frekans sunar.

* Her gün birisi ya da bir şey için iyi olduğuna inandığınız bir davranışta bulunun. Örneğin "Seni seviyorum." deyin ya da ona çiçek alın. İhtiyacı olan birine iyilik yapın. Ancak asla "Ben yaptım", "Ben gittim!", "Ben hallettim!" gibi sözleri kullanmayın.

* Sabahleyin evde ve işte karşılaştığınız insanlara gülümsemeye çalışın. Bu sizin için zorsa kendinizi zorlayın. Çünkü bedenin de buna ihtiyacı var. Gülümsediğiniz zaman kendinizi daha iyi hissedeceğinizi biliyor musunuz? Ancak gülümsemenize canlılık katın, gözlerinizle de gülümsemeye çalışın. Bunun aksine kaşlarınızı çattığınız zaman da olumsuz duygularla örülü bir çemberin bedeninizi saracağını.

* Miş gibi oyununu oynayın ve "Bugün mutluyum." deyin. Mutluymuş gibi davranırsanız mutlu olmanızı sağlayacak ruhsal durumu davet eder ve bunun sonunda gerçekten mutlu olursunuz.

* Okuduğunuz gazeteyi düşünün. Olumsuz haberlere içiniz kararmıyor mu? Sabah ilk karşılaştığınız insanlara yönelik olarak kendinizle ilgili "olumlu haberler" yayınlayın! Unutmayın, iş yerinizde ve çevrenizdeki insanlar bu "haberlere" göre sizin hakkınızda fikir sahibi olacaktır. Örneğin "Bugün kendimi harika hissediyorum." deyin. Her firsatta bunu tekrarlayın. Kendinizi gerçekten iyi hissetmeye başladığınızı göreceksiniz.

* O günün kötü geçeceğine dair bir düşünce zihninizde belirdiyse bunu derhal uzaklaştırın düşüncelerinizden. Örneğin "İşe gidiyorum, müdürümün o berbat yüzünü göreceğim yine." diye düşünmek yerine, "İyi ki bir işim var, sorunlarımı paylaşacağım bir iş arkadaşına sahibim." diye düşünün. Uzmanlar, bu tür olumlu sözlerin yolda yürürken ya da gün boyunca dönem dönem tekrarlanmasını öneriyorlar.

* İşinizde veya çevrenizdeki insanlara daha farklı bakmayı deneyin. Örneğin insanlara "değer katma"yı düşündünüz mü? "Yardımcılarımın değerine değer katmak için ne yapabilirim?" diye kafa yorun. Onların daha verimli olmalarını sağlamak için ne yapabileceğinizi düşünün. Unutmayın bir insanın iyi yanını ortaya çıkarmak için önce onun en iyi yanını hayalinizde canlandırmaya çalışın.

* Eğer zorlu bir günü başlayacaksanız (Önemli toplantı, sınav veya konuk ağırlama gibi) hayal gücünüzü devreye sokun. İmgelemeniz, bedeninizin davranışlarını inanılmaz ölçüde belirler. Kendinizi zihninizin gözüyle resmedin. O gün, nasıl olmak ve nasıl görünmek istiyorsanız öyle olun. "Güçlü, güvenli ve dinlenmiş..." Bu olumlu imgenizin nasıl eksiksiz gerçekleştiğine siz bile inanamayacaksınız. Eğer günlük işleri iyi gidiyormuş gibi zihnimizde canlandırırsak işler inanın ki iyi gidecektir!

* Kendinizi sevmiyorsanız o gününüz iyi geçmeyecektir. Kendinizden nefret etmekten vazgeçin. Kendinizi küçük görmeyi bırakın. Kollarınız kendinize dolayıp, "Her şeyin güzel, saçların, dökülüyor olabilir ama sahip olduğum tek şey sensin." deyin. İnsan zayıf yanlarıyla da insandır. Güçsüzlüklerinizle barış yaptığınız zaman her şey daha kolaylaşacaktır.
 

Netten alınmıştır...

 

12 Temmuz 2011 Salı

TESPİTLER

 

 KUŞAKLARA GÖRE KIZLARIMIZ.
 Burhan Bursalıoğlu

Zaman, teknoloji,  üretim, tüketim,ahlak, inançlar,insanlar ve yaşam hatta ömür dahi değişiyor. Bir kısmımız gteçmişi ararken  bir kısmımız da bugünü tercih etmektedir.  Bundan 30 sene önce ömüre  ortalama 50-60 yıl  biçilirken, bütün olumsuzluklara, sunni besinler, kirli hava ve diğer etmenlere  rağmen yaşadığımız şu ortamda  ortalama ömür oranı 70 lerede seyretmektedir.
İşin birde arzulanan tarafı var. Aşağıdaki cetvel, kuşaklar boyu kızların yaşadıkları yıllara göre, arzu, istek ve tutkularını göstermektedir.
Değişen Dünyamız ve kızlarımız


KUŞAKLAR BOYU KIZLAR
ABLALAR -68 Gencligi
 -78 Gencligi
KARDEŞLER-1990 ve sonrası  Genclik.
Şarkı
Samanyolu
Sen Ağlama
Yakalarsam Muck Muck
Film
Love Story
Endless Love
Temel İçgüdü
Kitap
Barbara Cartland
Edebi Klasikler
Sevgili bulmanın yolları..Nasıl Zengin Olunur?
Özenilen
Belgin Doruk
Müjde Ar
Televole mANKENLERİ
İlk Aşk
Komşunun oğlu
Devrimci ağabeyler-
Yazlıktaki motosikletli
Giysiler
Çiçekli kloş elbise
Blue jean, t-shirt
Kafasına göre takılırne bulursa giyer
Randevu yeri
O ağacın altı
Köşedeki pastane
Onun evi
İlk dokunuş
Rüyalarda buluşuruz
Eylülde okul yolunda
Tanıştıktan iki saat sonra
İçecek
Limonata
Bira
Tekila
Moda yerler
Çamlıca Tepesi
Cennet Bahçesi
Kemancı sabah 5'te
İdealler
Mutlu yuva
Kadın-erkek eşitliği
Yanlız yaşam
Cinsellik
Nikahtan sonra
Evlilik umuduyla
Yemek içmek gibi ihtiyaç
Doğum kontrolü
Kürtaj
Takvim yöntemi
Prezervatif
Meslek
Öğretmen olmak
İşletme okumak
Medya dünyasına girmek
Çılgınlık
Doğum günü partileri
Okul partileri
Clubde Sabaha kadar dans
Özgürlük
Ancak evlenince
Ekonomik özgürlük
Zaten özgürler
Yalan
Otobüs bozuldu
Kız arkadaşımla kalacağım
Sevgilimle ayrı oturuyoruz
Sigara
Tuvalette Yenice sigarası
Okulu kırınca Samsun
Sokakta,Ebeveyn onunde Kısa marlobro Lights ve Kısa Camel
Uyuşturucu
Kötü adamlar kolanın içine atar
Esrar içmek nasıl birşey acaba ?
Renkli küçük haplar
Dünya
Kendi etraflarından ibaret
Keşke Amerika'da okusak
Dünya ellerinin altında
Olmazsa olmaz
Görücüye çıkmadan olmaz
Sevmeden asla
İlle de para,Bmw,yakısıklıda olsa iyi olur
Makyaj
İnce kaş, takma kirpik
Siyah kalem, çiçek kokulu dudak parlatıcısı
Kozmetik onlar için çalışıyor
Çeyiz
Sandık dolusu danteller
Annenin yaptığı kadar
Onun için çok gereksiz
İdeal erkek
Göksel Arsoy
Tarık Akan
Tarkan
Parfüm
Charlie
Fa deodorant ve mum stick
Escape
Ayrılık
İnce hastalığa kadar yolu var
Şarkılarda teselli
Çivi çiviyi söker
Ev
Pembe pancurlu küçük ev
Apartman dairesi
Terası olan stüdyo tipi ev
Platonik aşk
Sadece beklediler
Arada bir çaba gösterdik
Karşılıksız sözcüğü lügatlarında yok
Ölüm
Aşkı için
Özgürlük ve gurur için
Kimi kariyer için kimisi de boşluktan
Korku
En çok babadan
Yanlız yaşamayı hem istedik hem korktuk
AIDS'ten
Arkadaşlık
Kız kıza
Erkeklerle de arkadaş olunabilirmiş
En iyi arkadaşım erkekler
Tavır
Ben senin bildiğin kızlardan değilim
Her kuşun eti yenmez
İkile canım
Marka
Ufi yada YKM
Levi's la tanıştık
Etiketten geçilmiyor her yanları marka
Pazar günü
Banyo, radyoda maç ve okul hazırlığı
Arkadaşlarla sinemaya gitmek için randevulaşma
Cuma ve Cumartesi gecelerinin yorgunluğu çıkıyor
Yemek
Saray muhallebicisi
Sütiş
Mc Donald's
Beyaz atlı Prens
Hep beklediler
Arada bir geleceğine inanıyoruz
Onlar bu masalı bilmiyor
İç çamaşırı
Fistolu, beyaz, masum
Saten, dantelli, hafif seksi
İç çamaşırlarıyla dolaşıyorlar sokakta
Romantizm
Türk filmindeki bütün sahneler
Birbirimize şiir okuyup,yağmurda el ele dolaşmak
Mum ışığında sevişmek
Para
Parayla saadet olmaz
Biz vermeye alıştık
Para olamadan asla !
Araba
Kuyruklu 56 Chevrolet
Murat serisi
Son James Bond'un BMW'si
Hayallerinin erkeği
Her akşam eli kolu dolu eve gelen
Aldatmayan, zeki
Zengin ve çılgın
Bekaret
Kocalarına sakladılar
Bizim kafamız hala bakir
İnanmıyorum bakire misin? Dalga geçme?


7 Temmuz 2011 Perşembe

EDEBİYAT


İPLİKÇİ  SOKAĞI

Burhan Bursalıoğlu

Birkaç gün önce, bir konu için  site kooperatifimizin yönetim binasına gittim.  Mektup kutularına ve  karton kutularda tutulan,  posta ile gelen  mektup, dergi, gazete yığınlarını şöyle bir karıştırma aklıma geldi. Çünkü gelen mektupların üzerindeki adreslere, bire bir şahıslara verilmiyor. Nedense posta topluca kooperatife getiriyor, onlar da harflendirilmiş kutulara koyuyorlar. Zamanları  var sa tasnif yapılıyor.  Yoksa ,  karton kutularda  yığınlar halinde  bulunuyor. 

Postadan gelenleri karıştırırken adıma postalanmış, sarı bir zarf gözüme ilişti. Bir buçuk ay önce postaya verilmiş. Gönderenin yazıldığı köşeyi okudum.  Niyazi Yoltaş adını görünce şaşırdım. Hemen oracıkta açtım.  100 sayfalı," İplikçi Sokağı" adlı kitabı gördüm. Yazarı da Niyazi Yoltaş. Şaşırmadım desem inanmayın. İlk sayfası da imzalı.
Niyazi Yoltaş benden 2 yaş daha büyük Öz Halamın oğlu olur. Kendimi bildim bileli Niyazi Yoltaş karikatür çizen, birçok gazetelerde tefrika yapan, Yurt içi ve dışında sergiler açan,  bir sanatçıdır.  Hemen oracıkta kitabın sayfalarını çevirince, bir roman olduğu beni daha da şaşırttı.
Niyazi Yoltaş romancı mı oluyordu yoksa?

Hemen eve geldim. Bir solukta, kitabı bitirdim.
Acele edişimin bir nedeni de, kitap adının  İplıkçi Sokağı oluşuydu. İplikçi  sokağı, Kasımpaşa’da  meşhur sokaklardan biridir.  Benim de gençliğimin bir bölümünün geçtiği muhittir. Ne var ki Ben 1955 den sonra Kasımpaşa’yı tanıdım. Kitaptaki olayların geçtiği yer olan İplikçi Sokağı, taaa 1940 ları, ikinci Dünya savaşı zamanını anlatıyor. Olsun. İplikçi sokağında fazla bir değişikliğin olduğunu  da zannetmiyorum.
Romanda,  çok küçük yaşta annesini kaybeden Yaşar adlı bir çocuğun,  yatılı olarak KASTAMONU Lisesine kaydını yaptırdığı  ana kadar  geçen süreçteki yaşamını konu alıyor.
Niyazi Yoltaş Kasımpaşa’yı iyi bilen bir sanatçıdır  Olayları gerçek  duyumlardan veya bizzat  yaşamından  esinlendiğini zannediyorum. Okuyucuyu sıkmayan, akıcı bir üslupla kaleme alınan roman Niyazi Yoltaş’ın ilk denemesiymiş. 
Niyazi Yoltaş son günlerde aldığ  ödül töreninde konuşuyor

Niyazi Yoltaş denemeyi , bence geçti. Devamı gelebilir
İstiyorum ki, Niyazi Yoltaş Yaşar"ın, yatılı okul ve daha sonraki yaşam serüvenlerini kapsayan  bir romanını  da yazmalıdır. Her ne kadar, Yaşar Atabar Büyük Elçi olmuş, çocukluk aşkıyla evlenmiş olsa da,  kızı da olsa da bu süreye kadar geçen zaman içindeki olayları da bilmek isteriz.
İplikçi Sokağı romanı 2011 Ocak ayında EZGİ matbaasında basılıp,  Camgöz Kitap  yayınevinden satışa sunulmaktadır.  0212 244 51 97  İplikçi Sokağı her eve ve her kitaplığa yakışır.
Sevgili Niyazi Yoltaş’a , başladığı bu ikinci baharında başarılar dilerken, sebat edip bu güzel uğraşı sürdürmesini canı gönülden  istiyor, sevgi ve saygılarımı iletiyorum.

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ

  CUMHURİYET Burhan Bursalıoğlu Bu gün Cumhuriyetimizin 99. Yıl dönümü. 99 yıl önce bugün, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşla...