Burhan Bursalıoğlu
-Özgür ve Bağımsız - www.burhansev.blogspot.com
8 Eylül 2024 Pazar
29 Ağustos 2024 Perşembe
ULUSAL BAYRAMLARIMIZ
Bayramının 102, Yıl dönümü tüm Ulusumuza , barış, mutluluk, huzur ve sağlık getirmesini dilerim.
19 Mayıs 2024 Pazar
MİLLİ BAYRAMLARIMIZ
19 MAYIS, ATATÜRK'ü ANMA, GENÇLİK ve SPOR
BAYRAMI
Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde, ülkeyi ne ekonomi, ne sosyal ne askeri ve ne de siyasi yönde yönetemeyen padişahlık, Avrupa ülkelerine el açma, onlara tabi olma pozisyonuna düştüler. Balkan savaşı, 1. Dünya savaşı, İngiliz donanmasının İstanbul'u işgal için Çanakkale boğazından geçmeye çalışması, Avrupa'nın işgalci devletleri emellerinden vazgeçmediklerini ,Osmanlı imparatorluğunun artık hasta olduğunu söyleyip, Yunan Başbakanı Venizelos'un. '' OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN MİRASCISI YUNANİSTANDIR '' gibi laflar edişi, bin yıllık antlaşmayı bozup Osmanlı topraklarında yaşayan Rum halkını heyecanlandırıp sevinç gösterileri yapmaları, gerçek çöküşün görünen sahneleri idi. Mustafa Kemal'in Samsuna çıkışından 4 gün önce 15 Mayıs 1919 da, İngilterenin koruması altında, donatılmış Yunan ordusu İzmir'i işgal eder.
19 Mayıs, 1919 Türk Ulusu'nun karanlıktan aydınlığa çıkışının başlangıcıdır.
19 Mayıs, miyadını doldurmuş, eskimiş, hasta ve Dünya uluslarının oyuncağı olmuş olan bir devletin yıkılarak yerine, Dünya devlet ve milletlerince saygınlığını kazanmış, itibarlı, örnek alınan, genç, sağlıklı, modern bir devletin kuruluş başlangıcıdır.
19 Mayıs, Atatürk'ün gençlik için söylediği.
"MİLLETİN BAĞRINDA TEMİZ BİR NESİL YETİŞİYOR BU ESERİ ONA BIRAKACAĞIM, GÖZÜM AÇIKTA KALMAYACAK" sözleriyle, Türk Geçliğine armağan ettiği bayramdır.
Atatürk , bu bağışı yaparken, Türk Gençliğini iyi tahlil yapmış ve inanmıştı.
"BÜTÜN ÜMİDİM GENÇLİKTEDİR. HER KAFANIN ANLAMAKTA ACİZ OLDUĞU YÜKSEK BİR VARLIKTIR GENÇLİK"
" TÜRK GENÇLİĞİ, ÇOK ZEKİSİN, BU BELLİ; FAKAT ZEKANI UNUT, DAİMA ÇALIŞKAN OL.
28 Ekim 2022 Cuma
MİLLİ BAYRAMLARIMIZ
CUMHURİYET
Burhan Bursalıoğlu
Bu gün Cumhuriyetimizin 99. Yıl dönümü.
99 yıl önce bugün, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tarafından 29
Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet idaresi kuruldu.
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları,çok güçlü ordular tarafından işgal edilmiş bir ülkede, esaret istemeyen, onur ve şerefine sahip çıkan halk ve ona önderlik yapan bir avuç insanın, ciltlere sığmayan inanç ve özgürlük mücadelesi sonucu, yönetimi Cumhuriyet olan modern ve çağdaş bir devlet kurdular. Kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, müddedi dolmuş, bitmiş, çökmüş, her tarafı işgal edilmişi, yönetiminin dahi başka devletlerin himayesine girmeyi kabullenen, arzulayan Osmanlı İmparatorluğunun ileri görüşlü, bağımsızlık, milliyetçi, yurtsever sevdalısı birkaç insanın girişiyle kurulmuştur.
Bu duruma nasıl gelindi?
Osmanlı İmparatorluğunun 2. Meşrutiyeti kabul etmesi ülkede istenilen yenilikleri oluşturmadı. Yönetim ülkeyi gene bildiği gibi yönetmeye devam ederken 1914 de birinci Dünya savaşı patlak verdi. Savaş Alman ve yandaşlarının yenilgisiyle bitince, Osmanlılar da Almanlarla birlikte olduğu için , savaşkurallarına göre yenik sayılmış ve ülkemiz İtalya, Fransa İngiliz ve Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir.
Orta Anadolu’da küçük bir bölüm Türklere bırakılmış, İstanbul da galip devletler tarafından işgal edilmiş, Padişah ve hükümet, işgal komutanın emrine girmişlerdi.
Ülke Hiristiyan ordularının hakimiyetine girdi.. Her türlü mezalim yapılıyor ve Türk milletinden intikam almanın her türlüsünü yapmadan çekinmiyorlardı. Namuslarına halel gelen , onurlu kadın kız ve erkekler intihar yolunu seçiyordu.
Atatürk ve arkadaşları Türk’e yapılan bu haysiyet kırıcı durum ve dinin yok olacağı karşısında sessiz kalamazlardı.
Atatürk ve bir avuç arkadaşı ile,19 Mayıs 1919
da düşmanlarla mücadele etmek ,halkı birleştirmek ve tek
yumruk olmak için Samsun’a çıkıyorlar.
Merzifon, Amasya ve Sivas’ta yaptığı görüşme ve organizasyonlardan sonra Erzurum’a geçerek Ulusal kongreyi topluyor.
Erzurumdan sonra 4 Eylül 1919 Sivas kongresini başlatıyor. Kongrede
aldıkları kararları uygulamak için, 27 Aralık 1919 da Ankara’ya geçiyor.
Kurtuluş mücadelesinin başlatılması için 23 Nisan 1920 de TBMM Hükümetini kuruyor.
Mahalli çeteler, gönüllü halk, milis güçlerinin yanın da, silahı elinden alınmış, dağıtılmış orduyu tekrar toplayarak düzenli ordu haline getirdiği birliklerle, önce 1. Ve 2. İnönü, sonra Sakarya ve son olarak da Dumlupınar, Başkomutanlık savaşları sonunda Yurdumuzu düşmanlardan temizliyor.
Ulu önder Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nı kazandıktan sonra, Devletin başarılı olabilmesi için, çağdaşlaştırmayı amaçlayan birçok yenilikler düşünmüştür.
Bu yenilikler sosyal, siyasal, kültürel ve tarihî temeller üzerinde.
Oluşturmayı planlamıştı. Bunları toplu olarak şöyle
sıralayabiliriz:
- Millî tarih bilinci,
- Vatan ve millet sevgisi,
- Millî dil,
- Bağımsızlık ve özgürlük,
- Egemenliğin millete ait olması,
- Millî kültürün geliştirilmesi,
- Türk toplumunun çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarılması,
- Türk milletine inanmak ve güvenmek,
- Millî birlik ve beraberlik,
- Ülke bütünlüğü.
Yukarıda saydığımız fikirler 6 temel esas üzerinde uygulamaya koyulmuş ve bu güne kadar devam etmiştir.
Atatürk: “Türk
milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.” Diyerek,
yeni devletin şeklinin belirlemiştir.
Atatürk, elinde imkanlar var ken, Kurtuluş savaşını
kazanan arkadaşlarının da asla karşı çıkamayacakları
Monarşi
Meşrutiyet
Oligarşi
Demokrasi
Otoriter Yönetim
Totaliter Yönetim
Teokrasi
Teokratik Egemenlik
Komünizm
Nasyonal Sosyalizm (Nazizim)gibi yönetimlerden birini tercih
ederek tek adam olabilirdi. Yani “astığı astık, kestiği kestik”
dedirttirecek biri olabilirdi.
Ama Atatürk kendini değil, halkını düşünerek Cumhuriyeti ilan etti,.
Cumhuriyet, millet egemenliğine dayanan ve yöneticilerin belirli süreler için halk tarafından seçildiği idare şeklidir. Bu yönetim şeklinde egemenlik hakkı millete aittir. Millet egemenlik hakkını ve yetkisini seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır.
Cumhuriyet, Türkiye’de çağdaşlaşmanın, yenileşmenin ve de ileriye gitmenin yolunu da açmıştır.
Cumhuriyetçilik ilkesine göre;
· Kişinin hak ve özgürlükleri cumhuriyet yönetimi ile güvence altına alınmıştır.
· Ülke, halkın seçtiği vekiller tarafından yönetilir.
· Devlet anayasa ve yasalara göre işler.
Cumhuriyet’imizin kurucusu Mustafa Kemal
Atatürk’ü ve arkadaşlarını saygı, minnet ve şükranla anarken, 99.
Yıldönümü tüm Cumhuriyetçi ulusumuza kutlu olsun.
18 Nisan 2022 Pazartesi
MÜZİK RUHUN GIDASIDIR
MÜZİĞİMİZ TEHLİKEDE
Burhan BURSALIOĞLU
Her milletin
kendine has bir kültürü ve müziği olduğu gibi , bizim de kendi müziğimiz vardır.
Asırlardır söyleyip dinlediğimiz müzik, Türk Acem ve Arap karışımı bir müzik
türümüz vardı. Cumhuriyet'imizle birlikte
müziğimize isim verildi. TÜRK SANAT MÜZİĞİ ( TSM )ve TÜRK HALK MÜZİĞİ (THM) dendi.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde beste ve sesleriyle asırlara damga vurmuş olan Sultan Veled, Hoca
Saadettin Efendi, Gazi Giray, Hafız Post, İtri,
Tanburi Mustafa Çavuş, Hamamı Zade İsmail Dede, Hacı Sadullah Ağa,
Tanburi Ali Efendi gibi sanatçıların
eserleri hala günümüzde, kulaklarımızda hoş seda vermektedirler.
Daha sonra yetişip, yakın geçmişimizde eserleriyle, müzik
dağarcıklarımızda yerlerini alan eserlerin sahipleri: Ahmet Adnan Saygun, Cemal
Reşit Rey, Mesut Cemil, Ulvi Cemal Erkin, Şekerci Cemil Bey, Udi Nevres, Melahat Pars, Zeki Arif Ataergin
Refik Fersan ile, bir kısmı hala aramızda olan, ses sanatçılarımızın repertuvarlarını
süsleyen şarkılara can veren; Arif Sami Toker, Muzaffer İlkay, Sadi Hoşses, Alaattin Yavaşça, Selahattin İçli, Avni Anıl,
Yusuf Nalkesen Erol Sayan’lar unutulur mu? Bunlar Türk müziğimizin zirvede
kalabilmesi için ter döktüler.
1960 yıllarında, arabesk adı ile, ne Türk, ne Arap ne de Acem kültürüne uymayan bir müzik türü çıkarıldı. Kısa zamanda tutulan ve yayılmaya başlayan Arabesk Türk Sanat Müziklerini etkilemeye başladı. Müzikli eğlence yerlerinde Türk sanat ve Türk halk müzikleri ile birlikte yer almaya başladı. Plaklar, kasetler ve sidiler yapılmaya başlandı. Bunlar olurken TSM ve THM gerilemeye başladı. Öyle ki, her tarafta arabesk şarkılar çoğaldı, bu şarkıları söyleyen sanatçılar arttı, Bir nevi yer değiştirme oldu.
Arabesk yetmiyormuş gibi Batı Müziğine hayranlık başladı.
Özellikle yeni yetişen gençlerimiz bu müziği çok sevdiler. Türkçe sözlü batı
müziği, pop, caz, hip hop ve rock türündeki müzikler yarışmalarda yüksek
puanlar almaya, bu tür şarkıları söyleyenler çoğalmaya ve Avrupa’dan bu
şarkıları söyleyenler davet edilmeye başlandı.
Ben bunlara karşı değilim. Ama bunları dinlemiyorum. Bana
zevk vermiyorlar. TSM ve THM nin yukarıda saydığım müziklerden ayrı
özellikleri vardır. Çünkü, TSM ve THM güldürür,
ağlatır, oynatır, neşelendirir ve düşündürür. Batı müziğinin böyle bir özelliği
var mıdır? Hayır. Sadece olduğun yerde tepindirir. Avrupalıların klasik
müziklerini kastetmiyorum. O başka bir şey. Dünyaca kabul edilen ve her ülkenin
müzik dünyasına giren bir tür. Beethoven, Mozart Chopin, Vivaldi, Brahms, Joseph Haydn Wagner gibi İlkokullarda dahi
ders olarak okutulan, Dünyaca ünlü bu eşsiz sanatçıları ayrı tutuyorum.
Kimi belgeler, Shakespeore in, kimi belgeler de Atina’da
Sokratesin, MÜZİK RUHUN GIDASIDIR deyimini söylediğini yazar. Kim söylemiş
olursa olsun gerçekten müzik ruhun gıdasıdır.
TSM ve THM nin bir başka yönü de vardır.
Edirne, Manisa ve Amasya’da
bulunan Darül şifahanelerde, hastalara şarkılar dinletilerek
iyileşmeleri sağlanırmış. Bitkilere müzik dinletilerek coşmaları gözlenirmiş.
Müzikle hayvanlar eğitilirmiş. Bu gün dahi bu yöntemler kullanılıyor. Bazı
doktorlar, ameliyatlarda şarkı söylerler, müzik dinleyerek işlerini görürler.
Müziğin girmediği mekan yoktur. Müzikten zevk almayan canlı yoktur. Müziksiz
folklor, müziksiz neşe, müziksiz eğlence olur mu? Olmaz. Kuşların ötüşlerinden zevk almıyor
muyuz. Onları hayranlıkla dinlemiyor muyuz? Kuşların çıkardıkları sesler de
müzik değil midir, Ruhumuzu okşamıyor mu?.
2000 yılına kadar gazinolar vardı. Yemekli, canlı müzikli mekanlardı. Halk o mekanlara gider, yemeğini yer, TSM ve THM şarkılarını dinler, eşlik eder, eğlenir ve ruhunu dinlendirirdi. 2000 yılından sonra bu mekanlar yok oldu. Dolayısıyla müziğimiz de yok olmaya mahküm oldu. Geniş çevrelere hitap eden müziğimiz kıskaç altına alındı. Yeni şarkılar azaldı, yeni sesler yetişmiyor oldu. Bunlar yetmiyormuş gibi , gece saat 24 den sonra müzik çalmak da yasaklandı.
Yüzlerce TV ekranı var.
Sadece 3-5 kanal haftada bir gün müzik yayınları yapıyor. Devamlı müzik yayını
yapan TRT Müzik kanalı. O da olmasa müziğimiz tamamen ortadan kalkacak. TRT nin yaptığı yayınlarda, hemen hemen tamamı geçmiş zamanda banta alınan programlar. Ama yine de hiç yoktan iyi. Faydalı oluyor
mu? Unutturmuyor.
Benim bu konuyu yazmamdaki amaç, TSM ve THM mizi kurtarmak ve çevremize mümkün olduğu kadar etki yaparak, özellikle çocuk ve gençlerimize müziğimizi sevdirmeye, bol bol dinlettirmeye gayret etmektir. SİZLERİN DE BU KONUDA SESLERİNİZİ ÇIKARMANIZI UMUYORUM.
Ben her gün bir şarkıyı whatsApp ve facebook tan yayınlayacağım. Arzu edenler, bana mesaj atarak istediği şarkı veya türküyü isteyebilir.
Şarkılarımızın, türkülerimizin güftesini yazmak, bestesini
yapmak meseleyi halletmiyor. Bunları halkımıza iletecek sesler lazım. Kabiliyetli, güzel sesler şarkılarımızı
söylemeli ki o şarkının bir anlamı olsun.
Ülkemizde birçok billur sesli
cevherler çıktı. Halkımız bu cevherleri sevdi, tuttu, benimsedi ve aradı. Aşağıda bu seslerimizden birkaçını, söylediği
şarkılarla anımsıyoruz
Aramızdan ayrılan tüm müzik sanatına emeği geçen sanatçılarımıza Allahtan rahmet, aramızda hala bizlerin ruhunu renklendirenlere, sağlıklı, başarılı ve mutlu uzun ömürler diliyorum.
ABDULLAH
YÜCE BU NE SEVGİ AH BU NE
IZDIRAP
AHMET ÖZHAN SEN HİÇ YAŞAMAMIŞSIN
ALAATTİN
ŞENSOY İNLEYEN
NAĞMELER
ALAATTİ
YAVAŞCA ARTIK BU
SOLAN BAHÇEDE
AŞIK MAHSUNİ
ŞERİF DOM DOM KURŞUNU
AŞIK VEYSEL UZUN İNCE BİR
YOLDAYIM
AYLA
BÜYÜKATAMAN AKŞAMIN OLDUĞU YERDE
BEDİA AKARTÜRK HURMA YARİM
BEHİYE AKSOY ALDIRMA GÖNÜL
BEKİR SITKI
SEZGİN HİSARLI KIZ
BELKIZ
AKKALE İLVANLIM
BELKIZ
ÖZENER HEY GİDİ KOCA
DÜNYA
BÜLENT ERSOY YANIYORUM
ELA ALTIN HASTAYIM YAŞIYORUM
EMEL SAYIN BİR GECE ANSIZIN
GELEBİLİRİM
GÖNÜL AKKOR ANLATILMAZ BİN DERT
GÖNÜL YAZAR KİM ARAR SENİ
GÜZİDE
KASACI ALBÜMDEKİ RESİM
HAMİYET
YÜCESES GECELER
HÜLYA SÖZER AYRILIK ATEŞTEN BİR GÖMLEK
MUAZZEZ
ABACI SÖYLEME BİLMESİNLER
KAMURAN
AKKOR DÜŞMANLARIM
ÇATLASIN
MEDİHA
DEMİRKIRAN BİR BAHAR AKŞAMI
MEDİHA ŞEN
SANCAK ELBET BİR GÜN
MUALLA
MUKADDER AVÜÇLARIMDA HALA
MUSA EROĞLU MİHRİBAN
MUSTAFA
SAĞYAŞAR BİR İHTİMAL DAHA VAR
MUZAFFER
SARISÖZEN GÜN DÖKÜMÜ
MÜZEYYEN
SENAR AKŞAM OLDU
HÜZÜNLENDİM
NECDET
TOKATLI BU KADAR YÜREK
NERİMAN
ALTINDAĞ TÜFEKÇİ: KIŞLALAR DOLDU BU GÜN
NESRİN
SİPAHİ HANİ O BIRAKIP
NEŞE
KARABÖCEK GÜLÜNCE GÖZLERİNİN
İÇİ GÜLÜYOR
NEŞET ERTAŞ MÜHÜR GÖZLÜM
NİDA TÜFEKÇİ ÇAMLIĞIN BAŞINDA
NİGAR
ULUERER FİNCANI TAŞTAN
OYARLAR
NURAY
HAFİFTAŞ BİZİM ELLER
ÖZAY GÖNLÜM GIMILDANIVER – ASMAM ÇARDAKTAN
PERİHAN ALTINDAĞ KIRMIZI GÜLÜN ALI VAR
RUHİ SU ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ
SAFİYE AYLA YANIK ÖMER
SELDA BAĞCAN ADALETİN BU MU DÜNYA
SERAP MUTLU
AKBULUT BEN GAMLI HAZAN
SUAT SAYIN SEVEMEZ KİMSE SENİ
YAŞAR ÖZER GİZLİ AŞK BU
ZARA SENİ YAZDIM
KALBİM E
ZEKİ MÜREN BİR DEMET YASEMEN
ZİYA TAŞKENT KISKANIRIM SENİ BEN
ZEKAİ TUNCA RÜYALARIM OLMASA
ZEKAİ TUNCA |
TANBURİ İSAK |
ZEKİ MÜREN |
SELDA BAĞCAN |
PERİHAN ALTINDAĞ |
NURAY HAFİFTAŞ |
NİGAR ULUERER |
NEŞET ERTAŞ |
NİDA TÜFEKÇİ |
NEŞE KARABÖCEK |
NESRİN SİPAHİ |
NERİMAN ALTINDAĞ TÜFEKÇİ |
NECDET TOKATLIOĞLU |
MÜNİR NURETTİN SELÇUK |
MUZAFFER SARISÖZEN |
MUSTAFA SAĞYAŞAR |
MUAZZEZ ABACI |
MUALLA MUKADDER |
MEDİA ŞEN SANCAKOĞLU |
MEDİA DEMİRKIRAN |
HAMİYET YÜCESES |
GÖNÜL AKKOR |
ELA ALTIN |
BELKIZ AKKALE |
AYLA BÜYÜKATAMAN |
KAMURAN AKKOR |
İ T R İ |
HÜLYA SÖZER |
HAMAMI ZADE İSMAİL DEDE |
GÜZİDE KASACI |
GÖNÜL YAZAR |
EROL SAYAN |
ERDOĞAN BERKER |
EMEL SAYIN |
Dr. ALAATTİN YAVAŞCA |
BÜLENT ERSOY |
BELKIZ ÖZENER |
BEKİR SITKI SEZGİN |
BEDİA AKARTÜRK |
AŞIK VEYSEL |
GAZİ GİRAY HAN |
AŞIK MAHSUNİ ŞERİF |
ARİF SAMİ TOKER |
SAFİYE AYLA |
MÜZEYYEN SENAR |
-
Che'nin Çantasından Çıkan NUTUK Küba Devrimi’nin öncülerinden ve Fidel Castro’nun yoldaşı Arjantinli devrimci doktor Che Guevara, 196...
-
CUMHURİYET GECEMİZ Burhan BURSALIOĞLU 2013 yaz sezonumuz anlamlı ve coşkulu bir gece ile noktalandı. Cumhuriyet’...