İTALYA GEZİSİ
Burhan Bursalıoğlu
Bu gün İtalya gezimizin ilk intiba yazısını çıkarıyorum. Ve aynı zamanda bu gün 13 de çıkacağım, İzmir, Kıbrıs seyahatim sonunda Bodrum 'a varış zaman alacaktır.
İtalya gezimizin devamı tefrika şeklinde olacaktır. İkinci yazım, seyahatim nedeniyle biraz geç yayınlanacaktır. Şimdiden özür dilerim.
İtalya'da çektiğim resimlerimin çokluğu nedeniyle karışık ve isimsiz yayınlayacağım. Şimdiden özür diliyorum.
İtalya gezimizin sonunda, SONUÇ bölümünde İtalya'a ait öz eleştirimi yapacağım.
7 Haziran 2014 Cumartesi günü ETS Tur programına
katılarak bir haftalığına İtalya’ya
uçtuk.
Bu gezimize , kızım, damadım, eşim ve kayın biraderimin eşi de refakat ettiler.
Gezimizde, gördüklerimi, duyduklarımı, arada bir yorumlarımı
da ekleyerek Sizlerle paylaşmak istiyorum.
Öncelikle, ETS Tur dan başlamak istiyorum.
Gerek yurt dışı , gerekse yurt içi gezilerimi hep ETS Tur la
yaptım. Hepsinden de memnun kaldım. Tahsis ettikleri, uçak, gemi,
otobüsler güvenilir ve yeni araçlardı.
Programların iyi uygulanması ve misafirleri memnun etme, hiç
kuşkusuz rehberlerin becerisine kalmıştır. Şimdiye kadar katıldığım gezilerde,
bize rastlayan tüm rehberlerden memnun kaldım. Onlarsız gezilerin bir anlamı da
kalmaz.
Rehberlik yapmak her babayiğidin harcı değildir. Konuşma,
hitap, sabır, dürüstlük, anlayış, güler yüzlülük, zaman kavramına riayet ve
misafirlerin dışında kalan tüm
muhataplarıyla iyi ilişkiler kurmak, rehberliğin ana unsurlarındandır. Bunlardan
birinin eksikliği, hem misafirleri ve hem de rehberi üzmeye yeter.
ETS Tur
rehberlerinden son tanıştığım ve İtalya gezimizi bize sevdiren Davut
Bey, herkesin alkışladığı, taktir ettiği ve memnun kaldığı, başarılı bir
rehber. Derin bilgisi, her yapının geçmişini, içlerinde yaşamış olanların öyküleri,
köprülerin, ağaçların, bitkilerin, kiliselerin, çeşmelerin, meydan ve
caddelerin, tarihe geçmiş insanların yaşam öykülerini kendine has
üslubuyla anlatması, anlattıklarını
video ile destekleyip, uzun otobüs yolculuğumuzu verimli bir hale
getirmesi, Davut Beyin, mesleğine bağlılığını ve inanmışlığının kanıtıdır.
Programa harfiyen uygulaması, sureye sadık kalması, her misafiriyle ayrı ayrı ilgilenip,
varsa, sorunlarını çözmek, ciddiyetini
göstermektedir.
Kendini kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum.
1. BİRİNCİ GÜN:
Uçağımız saat: 15 de Milano’nun Bergamo hava alanına indi.
Rehberimiz Davut Bey in yardımlarıyla,
pasaport ve bagaj muameleleri yapıldıktan sonra ilk iş saatlerimizi bir saat
geri almak oldu. İkinci uyarı, yankesicilere karşı uyanık
olmamız gerektiğiydi. Türkiye’de 60 bin,
İtalya’da 400 bin yankesici varmış.
37 kişilik grubumuza tahsis
edilen son model MAN marka otobüsle,
PO ovasının yanından yeşillikler
arasından Venedik’e doğru yol aldık. Sağımız , solumuz yeşillikler ve göz alabildiğince düz bir ova.
Bu ova tüm İtalya’nın sebze ve ekinin üçte ikisini karşıladığı gibi
Türkiye’de ki hasılatında üç katını çıkarıyormuş.
118 adacık, 188 kanal
ve 400 köprüsü olan Venedik’e
vardık. Otobüsten inmeden panoramik
olarak SAN MARKO BAZİLİKASI, DÜKLER SARAYI, SAAT KULESİ, İŞKENCE KÖPRÜSÜ, BÜYÜK
KANAL VE RİALTO
KÖPRÜSÜ gösterilerek rehberimiz
gerekli izahatı verdi.
SAN MARKO MEYDANI: Güvercinleriyle tanınan bir meydan. Zemin
mermerlerle döşenmiş. Üzerinde San Marko’nun aslan ve San teodoro’ nun
heykelleri bulunan, granit sütunlar İstanbul’dan getirilmiş.
SAN MARKO
BAZİLASI: İncili yazan 4 kişiden biri olan San Marko’nun
kemiklerini korumak amacıyla 1063 de
başlayıp 1073 yılında tamamlanmış
olup , soğan biçimindeki kubbesi nedeniyle “ Altın Kilise “ ünvanını kazanmıştır.
ÇAN KULESİ: ( Campanile) 99 m. Yüksekliğinde ve
10. Yüzyılda yapılmış. 1902 de yıkılınca
tekrar yapmışlar. Bazilikanın şaşalı süslemeleri ile büyük bir
beğeni yaratmaktadır. Tepesinden bakıldığında Venedik’in muhteşem
manzaralarıyla karşılanıyor.
SAAT KULESİ:
15. Yüzyılda yapılmış. Daha doğrusu öyle tarihlendiriyorlar. Kadran
ayıları burç sembollerini betimlemektedirler. Kulenin üst tarafında bulunan ve
iki adet büyük bronz insan olan meşhur “Mori’ler” 500
yıldır saati çalmaktadırlar.
AHLAR KÖPRÜSÜ VE
HAPİSHANE : Dar ve düzgün
koridoru, 17. Yüzyıldan kalma Barok
Ahlar köprüsüyle, hapishane dükler sarayını bağlayan bir geçit. Hapishanede
bulunan mahkümlar işkence odalarına götürülürken, şehre son kez bakarak iç çekmelerinden ötürü bu isim verilmiştir.
BÜYÜK KANAL:
2 km. uzunluğunda “Patriçilerin “ yaşadığı 200 adet sarayların bir kısmı 12. Bir kısmı
da 18 yüzyılda yapılan mermer saraylar
bulunmaktadır.
SANTA MARİA DELLA
SALUTE KİLİSESİ: 1630 yılında
32 yaşındaki Baldas Longhena tarafından, bir milyon kazık üzerine inşa edilmiştir.
Ancak Baldas 1687 yılında öldüğünde
kilise hala tamamlanamamıştı. Kilise,
şehrin veba salgınından kurtuluşuna duyulan şükran nedeniyle yapılmıştır. İnsanlar bu olayı anmak için, her yıl Kasım
ayında mumlar yakarak Büyük kanalın
girişinde art arda sıralanmış teknelerden
oluşan köprüyü aşarlar.
GONDOLLAR: Bir motorla
gondolların bulunduğu dar kanalların yanına gittik.
Gondollar 11. Yüzyıldan beri Venedik’in bir parçası dır.
Dar kanalları aşabilecek ince bir gövde ve alt tarafı düzdür.
Kürek gücüne karşı hareket
oluşturur. Gondolun daireler çizmesini önlemek için pruvada sola doğru bir
kıvrım bulunur.
İnsanların zenginliklerini gizlemek için 1562 yılında tüm gondolların siyaha
boyanması kararlaştırılmış. Bu güne
kadar da bu emir uygulanmaya devam etmiştir. Ama her gondolun kendine özgü süsü var. Bazı
zamanlarda da, özel günlerde çiçeklerle süslenirmiş. Gondol gezilerinin pahalı
olması nedeniyle İtalya halkı pek itibar
göstermemektedir. Turistler rağbet gösteriyor.
Biz gittiğimizde çok kalabalıktı. Bize ancak 40 dakikada
sıra geldi. 20 dakikada tüm dar kanalları gezdik. Adam başı 25 yuro aldılar. Yine
motorlara binerek şehir merkezine oradan
da tahsis edilen otelimize gittik.