20 Haziran 2014 Cuma

GEZİ





İTALYA GEZİSİ
Burhan Bursalıoğlu

Bu gün İtalya gezimizin ilk intiba yazısını çıkarıyorum. Ve aynı zamanda  bu gün 13 de çıkacağım, İzmir, Kıbrıs seyahatim sonunda   Bodrum 'a varış zaman alacaktır.  
İtalya gezimizin devamı tefrika şeklinde olacaktır. İkinci yazım, seyahatim nedeniyle  biraz geç yayınlanacaktır. Şimdiden özür dilerim.
İtalya'da çektiğim resimlerimin çokluğu nedeniyle karışık ve isimsiz  yayınlayacağım. Şimdiden özür diliyorum.
İtalya gezimizin sonunda, SONUÇ  bölümünde İtalya'a ait öz eleştirimi yapacağım.

7 Haziran 2014 Cumartesi günü ETS Tur programına katılarak  bir haftalığına İtalya’ya uçtuk.
Bu gezimize , kızım, damadım, eşim ve  kayın biraderimin eşi de refakat ettiler.
Gezimizde, gördüklerimi, duyduklarımı, arada bir yorumlarımı da ekleyerek Sizlerle paylaşmak istiyorum.
Öncelikle, ETS Tur dan başlamak istiyorum. 
Gerek yurt dışı , gerekse yurt içi gezilerimi hep ETS Tur la yaptım.  Hepsinden de memnun  kaldım. Tahsis ettikleri, uçak, gemi, otobüsler güvenilir  ve yeni araçlardı.
Programların iyi uygulanması ve misafirleri memnun etme, hiç kuşkusuz rehberlerin becerisine kalmıştır. Şimdiye kadar katıldığım gezilerde, bize rastlayan tüm rehberlerden memnun kaldım. Onlarsız gezilerin bir anlamı da kalmaz.
Rehberlik yapmak her babayiğidin harcı değildir. Konuşma, hitap, sabır, dürüstlük, anlayış, güler yüzlülük, zaman kavramına riayet ve misafirlerin  dışında kalan tüm muhataplarıyla iyi ilişkiler kurmak, rehberliğin ana unsurlarındandır. Bunlardan birinin eksikliği, hem misafirleri ve hem de rehberi üzmeye yeter.
ETS Tur  rehberlerinden son tanıştığım ve İtalya gezimizi bize sevdiren Davut Bey, herkesin alkışladığı, taktir ettiği ve memnun kaldığı, başarılı bir rehber. Derin bilgisi, her yapının geçmişini, içlerinde yaşamış olanların öyküleri, köprülerin, ağaçların, bitkilerin, kiliselerin, çeşmelerin, meydan ve caddelerin, tarihe geçmiş insanların yaşam öykülerini kendine has üslubuyla  anlatması, anlattıklarını video ile  destekleyip,   uzun otobüs yolculuğumuzu verimli bir hale getirmesi, Davut Beyin, mesleğine bağlılığını ve inanmışlığının kanıtıdır. Programa harfiyen uygulaması, sureye sadık kalması,  her misafiriyle ayrı ayrı ilgilenip, varsa,  sorunlarını çözmek, ciddiyetini göstermektedir.
Kendini kutluyor ve başarılarının devamını  diliyorum.

1.       BİRİNCİ  GÜN: 

Uçağımız saat: 15 de  Milano’nun Bergamo hava alanına indi. Rehberimiz Davut Bey in  yardımlarıyla, pasaport ve bagaj muameleleri yapıldıktan sonra ilk iş saatlerimizi bir saat geri  almak oldu.  İkinci uyarı, yankesicilere karşı uyanık olmamız  gerektiğiydi. Türkiye’de 60 bin, İtalya’da 400 bin yankesici varmış.

37 kişilik grubumuza tahsis edilen son model  MAN marka otobüsle, PO  ovasının yanından yeşillikler arasından Venedik’e doğru yol aldık. Sağımız , solumuz  yeşillikler ve göz alabildiğince düz bir ova. Bu ova tüm İtalya’nın sebze  ve   ekinin üçte ikisini karşıladığı gibi Türkiye’de ki hasılatında üç katını çıkarıyormuş.
118 adacık,  188 kanal  ve 400  köprüsü olan Venedik’e vardık. Otobüsten inmeden  panoramik olarak SAN MARKO BAZİLİKASI, DÜKLER SARAYI, SAAT KULESİ, İŞKENCE KÖPRÜSÜ,  BÜYÜK  KANAL  VE  RİALTO  KÖPRÜSÜ  gösterilerek rehberimiz gerekli izahatı  verdi.

SAN MARKO MEYDANI:  Güvercinleriyle tanınan bir meydan. Zemin mermerlerle döşenmiş. Üzerinde San Marko’nun aslan ve San teodoro’ nun heykelleri bulunan, granit sütunlar İstanbul’dan getirilmiş.

SAN  MARKO  BAZİLASI:  İncili  yazan 4 kişiden biri olan San Marko’nun kemiklerini korumak amacıyla  1063  de  başlayıp 1073  yılında tamamlanmış olup , soğan biçimindeki kubbesi nedeniyle “ Altın Kilise “ ünvanını  kazanmıştır.

ÇAN  KULESİ: ( Campanile) 99 m. Yüksekliğinde ve 10.  Yüzyılda yapılmış. 1902 de yıkılınca tekrar yapmışlar. Bazilikanın şaşalı süslemeleri ile  büyük bir  beğeni yaratmaktadır. Tepesinden bakıldığında Venedik’in muhteşem manzaralarıyla karşılanıyor.

SAAT  KULESİ:  15. Yüzyılda yapılmış. Daha doğrusu öyle tarihlendiriyorlar. Kadran ayıları burç sembollerini betimlemektedirler. Kulenin üst tarafında bulunan ve iki adet büyük bronz insan olan meşhur “Mori’ler”  500  yıldır saati çalmaktadırlar.

AHLAR  KÖPRÜSÜ VE  HAPİSHANE :  Dar ve düzgün koridoru,  17. Yüzyıldan kalma Barok Ahlar köprüsüyle, hapishane dükler sarayını bağlayan bir geçit. Hapishanede bulunan mahkümlar işkence odalarına götürülürken, şehre son kez   bakarak iç çekmelerinden ötürü  bu isim verilmiştir.

BÜYÜK  KANAL:  2 km. uzunluğunda “Patriçilerin “ yaşadığı  200 adet sarayların bir kısmı 12. Bir kısmı da 18  yüzyılda yapılan mermer saraylar bulunmaktadır.

SANTA  MARİA DELLA  SALUTE  KİLİSESİ:  1630 yılında  32  yaşındaki  Baldas Longhena tarafından,  bir milyon kazık üzerine inşa edilmiştir. Ancak  Baldas 1687 yılında öldüğünde kilise hala tamamlanamamıştı.  Kilise, şehrin veba salgınından kurtuluşuna duyulan şükran nedeniyle yapılmıştır.  İnsanlar bu olayı anmak için, her yıl Kasım ayında mumlar  yakarak Büyük kanalın girişinde art arda sıralanmış teknelerden  oluşan köprüyü aşarlar.

GONDOLLAR:  Bir motorla  gondolların bulunduğu dar kanalların yanına gittik.
Gondollar 11.  Yüzyıldan beri Venedik’in bir parçası dır. Dar kanalları aşabilecek ince bir gövde ve alt tarafı  düzdür.  Kürek  gücüne karşı hareket oluşturur. Gondolun daireler çizmesini önlemek için pruvada sola doğru bir kıvrım bulunur.

  İnsanların  zenginliklerini gizlemek için  1562 yılında tüm gondolların siyaha boyanması  kararlaştırılmış. Bu güne kadar da bu emir uygulanmaya devam etmiştir. Ama  her gondolun kendine özgü süsü var. Bazı zamanlarda da, özel günlerde çiçeklerle süslenirmiş. Gondol gezilerinin pahalı olması nedeniyle İtalya halkı pek  itibar göstermemektedir. Turistler rağbet gösteriyor. 

Biz gittiğimizde çok kalabalıktı. Bize ancak 40  dakikada  sıra geldi. 20 dakikada tüm dar kanalları  gezdik. Adam başı 25 yuro aldılar. Yine motorlara binerek  şehir merkezine oradan da  tahsis edilen otelimize gittik.


MİLLİ BAYRAMLARIMIZ