22 Şubat 2012 Çarşamba

Milli, Eğitimde olanlar.



MİLLİ EĞİTİM  KURUMLARINDA  GERİYE  DÖNÜŞ MÜ?

 Burhan Bursalıoğlu

AKP iktidarının bu güne kadar, ME Bakanlığına  üç bakan görev yaptı. Özellikle Hüseyin Çelik ve Ömer Dinçer  zamanlarında, eğitimimizde  birçok  değişiklikler yapıldı. Asıl olan daima ileriye dönük yenilikler yapmaktır. Bugüne dek yapılan değişiklikler  ileri  yerine  olanı yok etmek  şeklinde olmaktadır.
Okulların isim tabelalarındaki  TC  kaldırıldı. Üzerinde yaşadığımız Devletimizin adı Türkiye Cumhuriyeti olduğuna göre tabeladaki  TC  nin ne zararı vardı anlayamadım.


Böyle öğrenciler mi isteniyor?

Tüm öğrenci yurtları yönetmeliği değiştirilerek, “ Yurtlarda dinsel propoganda  yapmak suç olmaktan  çıkarıldı” Dinimizin tanıtılmasının   propogandaya ihtiyacı mı vardı ki böyle bir değişikliğe gerek görülmüş.
Yasalara, yönetmeliklere, Milli Eğitimin temel ilkelerine aykırı  olmamasını, ders konularının  ana ilkelere ters düşmemesini kontrol eden,  Temel Eğitim politikalarını belirleyen, programları hazırlayarak  okullara tavsiye kararları alan Talim ve Terbiye nin tüm üyeleri  167  kişi  başka yerlere atandı veya emekli edildi. Ömer Dinçer de bunları kızağa çekerek , yeni elemanlar atadı.
Aynı zamanda 1739 sayılı ME Temel kanununda değişiklik yapılarak, kitapların seçimi, inceleme ve denetleme yetkileri Talim ve Terbiye Kurulundan alındı.
Cumhuriyetimizin onuncu yılı için hazırlan  Onuncu Yıl  Marşı  okullarda söylenmesi yasaklandı, kitaplardan çıkarıldı. Nedeni;  marştaki  “Demir ağlarlarla ördük, ana yurdu dört baştan” dır.
Beyoğlu Belediyesi, ilköğretim öğrencilerine dağıttığı “Trafik Rehberi “nde kazalar için şu ifadeler yer alıyor:
” Kuşkusuz trafik kazaları da diğer büyüklü küçüklü bütün olaylar gibi takdir-i ilahidir. Çünkü her  şey Allahın taktirine bağlıdır. Onun ilminin, taktirinin dışında bir şey olmaz,  olamaz. Hatta bir yaprak dahi onun izni olmadan kıpırdamaz…” 

Takip edilirse böyle yakışır.


Allah her insana akıl vermiş. Bu aklı iyi kullanın. Yaptığınız her şeyden sorumlusunuz diyor.  Allah bizim yaptığımız her şey için yönlendiriyorsa “Taktir-i İlahi” diyorsak, suç işleyenler için neden mahkemeler kurulmuştur. Neden cezalandırılıyorlar? Bu dünya’da yaptığımız her şey için, öldüğümüzde sorgu suale tabi tutulmuyor muyuz.?
Yeni ders kitaplarında, Atatürk’le  Vahdettin  arasında  uyum olduğunu çağrıştıran ifadeler bulunmaktadır.
Yeni kitaplarda, Vahdettin’in İngilizlere sığındığı ifadele yok.
8. sınıfların İnkilap Tarihi kitaplarında, Atatürk’ün eşi Latife Hanımın, başı açık fotoğrafı kaldırılarak yerine başörtülüsü konmuş.
Yeni kitaplarda,Atatürk’ün giriştiği İst,klal savaşına karşı, Vahdetinle Damaf Ferit paşanın İngilizlerle iş birliği yaptığı yer almıyor.
Yeni ders kitaplarında, Laiklik tanımlanırken, laikliğin  dinsizlik olark algılanmasını sağlayacak  “Dini olmayan şey “ ifadesi  kullanılıyor.
Liseler için hazırlanan kitaplarda Atatürkün  Nutku  konulmazken,  “Türkler bir milyon Ermeni yi, 30 bin Kürdü katletti “ diyen  Orhan Pamuk’ a yer veriyor.
Yine kitaplarda Şeyh Sait isyanı yerine “Doğu isyanı” adı kullanılmış.
2 Ekim 1920 de Konya’da, Fransız ve İngilizlerin desteğiyle, TBMM  ne kafa tutarak isyan çıkaran ve yenildikten sonra Yunanlılara sığınan  Deli baş Mehmet’ in isyanı kitaplarda yer almıyor. Bugün Konya’nın bazı yörelerinde Delibaş Mehmet evliya olarak tanıtılıyor.
İlk öğretim öğrencileri için başlatılan 100 Temel Eser uygulamasıyla yayınlanan kitaplara, Atatürk, Cumhuriyet, ve laiklik karşıtı ifadeler, hurafeler ve argo sözler, yabancı masal kahramanlarının  diyaloglarına yer verildi. Tarikat liderlerinin, yasaklanmış kitapları, takma adlarla öğrencilere sunuldu…
8 yıllık mecburi öğretim   kesintili olarak 12 yıla çıkarıldı. 4+4+4   düzeninde, 2012 – 2013  öğretim yılında uygulamaya başlanacak.  Öğrenci ilk dört yılın sonunda  istediği meslek okuluna  gidebilecek. Dışardan  bitirme  de yapabilecek.
10 yaşında bir çocuk meslek seçimini yapması mümkün mü?  Bu nasıl bir zihniyettir.? Çocuk doktor olmak istiyorsa, sanat okulu, imam hatip okulu gibi  doktorluğunda bir okulu var mı? Yok. Denecek ki düz okulları okuyacak, üniversitede o bölümü seçecek.  İyi de diğer meslekler için de aynı yöntem uygulansın. Eğitim ve öğretimi mecbur olması isteniyorsa, dışardan bitirme ne oluyor?  Okula devam mecburiyeti  yok da, 12 yıllık eğitimi tamamlama mecburiyeti mi var?

Mustafa Aydın
Sayın Başbakan, dindar gençlik  yetiştireceklerini söylerken,dininin,dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin,  kininin, kalbinin davacısı olacak da açıklama yapıyor.  Demek ki, biz yıllardır, Afrika’da yaşayan ilkel kabileler gibi yaşamışız da haberimiz yokmuş.  “Kininin davacısı” ne oluyor?  Kime kin beslenecek, kimden intikam almak için  kindar gençlik yetiştirilecek? Bu tür fikirler tehlikelidir. Bir Başbakan’a yakışmıyor.
 Akıllının birisi, Erzurum, Dumlupınar İlköğretim Okulunun Müdürü Mustafa Aydın  bir toplantıda söz alarak, yaramaz çocuklar için akla hayale gelmeyecek öneride bulunmuş.
“ Emniyette suçluların kanı alınsın gen haritası çıkarılsın. Çocuklar doğduktan sonra analizi yapılsın. Vata ve millete zararlıysa yok edilsin.” Adam öğretmen değil, sanki cellat. Hitler’in kafasını  taşıyor.Bu adama yüzlerce çocuk teslim ediliyor. Yazık,hem de çok yazık.
Öğrencilerin kılık kıyafet yönetmeliğinde de değişiklik yapılıyor.  Öncelikle kravat kaldırılıyor. Modern  insanların  vazgeçilmez giysi aksesuarlarından biri. Gerekçe olarak da, bağlantının  bir kısmı yukarıda bir kısmı aşağıda olunca çirkin görünüyormuş. Kravat takmanın bir şekli vardır. Kontrol edilsin, tüm öğrenciler aynı taksın. Suç aranacaksa kontrol yapmayanlarda aramak lazım. Bundan sonra, gömleğinin düğmeleri  göbeğe kadar açık, berduş gençlik yetişir. Kızlara,  her  kademedeki öğrencilere türban taktırılır ve etek yerine pantolon veya şalvar giydirilir. O zaman görüntü daha güzel olur!
Kartal İmam Hatip lisesinden dört kız öğrenci, bahçelerindeki Atatürk büstüyle alay eder şekilde poz vererek resim çektirmişler. İki kız, büstün başına boynuz işaret yapıyor, ikisi de parmaklarını burun deliklerine sokuyor. Büyük bir terbiyesizlik.


Alay eden öğrenciler

Bu  çocuklara, Atatürk’le alay etme,Onu küçük düşürücü davranışlara itme isteğini aşılayan öğretmenleridir. Atatürk’ü  çocuklara nasıl anlatmışlar ki, onlar da  böyle bir hareketi normal görmüşler. Atatürk düşmanlığı neden hep İmam Hatip Okullarında hortluyor? Anlamak mümkün değil.
İlköğretim okullarında her sabah söylenen “Andımız” sadece Pazartesi sabahı Bayrak merasiminde söyleniyor. O da yakında tamamen kaldırılır.

Yukarıda Milli Eğitimde yapılan  ve aklımda kalanlar ileriye dönük  yenilikler midir, yosa geriye dönük özlem giderici  uygulamalar mıdır?  Yorumu Size bırakıyorum.

MİLLİ EĞİTİMDE OLANLAR




MİLLİ EĞİTİM  KURUMLARINDA  GERİYE  DÖNÜŞ MÜ?
 Burhan Bursalıoğlu

AKP iktidarında  bu güne kadar, ME Bakanlığına  üç bakan görev yaptı. Özellikle Hüseyin Çelik ve Ömer Dinçer  zamanlarında, eğitimimizde  birçok  değişiklikler oldu. Asıl olan daima ileriye dönük yenilikler yapmaktır. Bugüne dek yapılan değişiklikler  ileri  yerine,  olanı yok etmek  şeklinde olmaktadır.

Okulların isim tabelalarındaki  TC  kaldırıldı. Üzerinde yaşadığımız Devletimizin adı Türkiye Cumhuriyeti olduğuna göre tabeladaki  TC  nin ne zararı vardı anlayamadım.
Tüm öğrenci yurtları yönetmeliği değiştirilerek, “ Yurtlarda dinsel propoganda  yapmak suç olmaktan  çıkarıldı” Dinimizin tanıtılmasının   propogandaya ihtiyacı mı vardı ki böyle bir değişikliğe gerek görülmüş.
Yasalara, yönetmeliklere, Milli Eğitimin temel ilkelerine aykırı  olmamasını, ders konularının  ana ilkelere ters düşmemesini kontrol eden,  Temel Eğitim politikalarını belirleyen, programları hazırlayarak  okullara tavsiye kararları alan Talim ve Terbiye nin tüm üyeleri  167  kişi  başka yerlere atandı veya emekli edildi. Ömer Dinçer de bunları kızağa çekerek , yeni elemanlar atadı.
Aynı zamanda 1739 sayılı ME Temel kanununda değişiklik yapılarak, kitapların seçimi, inceleme ve denetleme yetkileri Talim ve Terbiye Kurulundan alındı.
Cumhuriyetimizin onuncu yılı için hazırlan  Onuncu Yıl  Marşı  okullarda söylenmesi yasaklandı, kitaplardan çıkarıldı. Nedeni;  marştaki  Demir ağlarlarla ördük, ana yurdu dört baştan” dır.
Beyoğlu Belediyesi, ilköğretim öğrencilerine dağıttığı “Trafik Rehberi “nde kazalar için şu ifadeler yer alıyor:
Kuşkusuz trafik kazaları da diğer büyüklü küçüklü bütün olaylar gibi takdir-i ilahidir. Çünkü her  şey Allahın taktirine bağlıdır. Onun ilminin, taktirinin dışında bir şey olmaz,  olamaz. Hatta bir yaprak dahi onun izni olmadan kıpırdamaz…” 
Allah her insana akıl vermiş. Bu aklı iyi kullanın. Yaptığınız her şeyden sorumlusunuz diyor.  Allah bizim yaptığımız her şey için yönlendiriyorsa “Taktir-i İlahi” diyorsak, suç işleyenler için neden mahkemeler kurulmuştur. Neden cezalandırılıyorlar? Bu dünya’da yaptığımız her şey için, öldüğümüzde sorgu suale tabi tutulmuyor muyuz.? Dinimizde, her insanın bir yazgısının olduğu gerçeğini inkar etmiyoruz. Ama, onun yanında bir de aklımız var. Aklımızı kullanmak, olacak iyilik ve kötülük bize aittir.
Yeni ders kitaplarında, Atatürk’le  Vahdettin  arasında  uyum olduğunu çağrıştıran ifadeler bulunmaktadır.

Yeni kitaplarda, Vahdettin’in İngilizlere sığındığı ifadeleri yok.
8. sınıfların İnkilap Tarihi kitaplarında, Atatürk’ün eşi Latife Hanımın, başı açık fotoğrafı kaldırılarak yerine başörtülüsü konmuş.
Yeni kitaplarda,Atatürk’ün giriştiği İstiklal savaşına karşı, Vahdetinle Damat  Ferit paşanın İngilizlerle iş birliği yaptığı yer almıyor.
Yeni ders kitaplarında, Laiklik tanımlanırken, laikliğin  dinsizlik olark algılanmasını sağlayacak  Dini olmayan şey “ ifadesi  kullanılıyor.
Liseler için hazırlanan kitaplarda Atatürkün  Nutku  konulmazken,  Türkler bir milyon Ermeni yi, 30 bin Kürdü katletti “ diyen  Orhan Pamuk’ a yer veriyor.
Yine kitaplarda Şeyh Sait isyanı yerine “Doğu isyanı” adı kullanılmış.
2 Ekim 1920 de Konya’da, Fransız ve İngilizlerin desteğiyle, TBMM  ne kafa tutarak isyan çıkaran ve yenildikten sonra Yunanlılara sığınan  Delibaş Mehmet’ in isyanı kitaplarda yer almıyor. Bugün Konya’nın bazı yörelerinde Delibaş Mehmet evliya olarak tanıtılıyor.

İlk öğretim öğrencileri için başlatılan 100 Temel Eser uygulamasıyla yayınlanan kitaplara, Atatürk, Cumhuriyet, ve laiklik karşıtı ifadeler, hurafeler ve argo sözler, yabancı masal kahramanlarının  diyaloglarına yer verilmiş. Tarikat liderlerinin, yasaklanmış kitapları, takma adlarla öğrencilere sunuluyor…
8 yıllık mecburi  eğitim ve öğretim   kesintili olarak 12 yıla çıkarıldı. 4+4+4   düzeninde, 2012 – 2013  öğretim yılında uygulamaya başlanacak.  Öğrenci ilk dört yılın sonunda  istediği meslek okuluna  gidebilecek. Dışardan  bitirme  de yapabilecek.
10 yaşında bir çocuğun meslek seçimini yapması mümkün mü?  Bu nasıl bir zihniyettir.? Çocuk doktor olmak istiyorsa, sanat okulu, imam hatip okulu gibi  doktorluğunda bir okulu var mı? Yok. Denecek ki düz okulları okuyacak, üniversitede o bölümü seçecek.  İyi de diğer meslekler için de aynı yöntem uygulansın. Liseden sonra mesleğini seçsin. Eğitim ve öğretimi mecbur olması isteniyorsa, dışardan bitirme ne oluyor?  Okula devam mecburiyeti  yok da, 12 yıllık eğitimi tamamlama mecburiyeti mi var? 
Böyle öğrenciler mi isteniyor?

Sayın Başbakan, dindar gençlik  yetiştireceklerini söylerken, "dininin,dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin,  kininin, kalbinin davacısı olacak " şeklinde  açıklama yapıyor.  Demek ki, biz yıllardır, Afrika’da yaşayan ilkel kabileler gibi yaşamışız da haberimiz yokmuş.  Kininin davacısı” ne oluyor?  Kime kin beslenecek, kimden intikam almak için  kindar gençlik yetiştirilecek? Bu tür fikirler tehlikelidir. Bir Başbakan’a yakışmıyor.
MUSTAFA AYDIN
                                         
Akıllının birisi, Erzurum, Dumlupınar İlköğretim Okulunun Müdürü Mustafa Aydın  bir toplantıda söz alarak, yaramaz çocuklar için akla hayale gelmeyecek öneride bulunmuş.
Emniyette suçluların kanı alınsın gen haritası çıkarılsın. Çocuklar doğduktan sonra analizi yapılsın. Vatan ve millete zararlıysa yok edilsin.” Adam öğretmen değil, sanki cellat. Hitler’in kafasını  taşıyor.Bu adama yüzlerce de çocuk teslim ediliyor. Öncelikle bu adamın kanı alınıp genleri incelenmeye alınmalı. Yazık,hem de çok yazık. 
İstenirse kravat böyle görünür

Öğrencilerin kılık kıyafet yönetmeliğinde de değişiklik yapılıyor.  Öncelikle kravat kaldırılıyor. Modern  insanların  vazgeçilmez giysi aksesuarlarından biri. Gerekçe olarak da, bağlantının  bir kısmı yukarıda bir kısmı aşağıda olunca çirkin görünüyormuş. Kravat takmanın bir şekli vardır. Kontrol edilsin, tüm öğrenciler aynı taksın. Suç aranacaksa kontrol yapmayanlarda aramak lazım. Kravatın ne günahı var.Bundan sonra, gömleğinin düğmeleri  göbeğe kadar açık, berduş gençlik yetişir. 
Bu öğrencile de büstü sararak sevgilerini ifade ediyorlar

Kızlara,  her  kademedeki öğrencilere türban taktırılır ve etek yerine pantolon veya şalvar giydirilir. O zaman görüntü daha güzel olur!
Kartal İmam Hatip lisesinden dört kız öğrenci, bahçelerindeki Atatürk büstüyle alay eder şekilde poz vererek resim çektirmişler. İki kız, büstün başına boynuz işaret yapıyor, ikisi de parmaklarını burun deliklerine sokuyor. Büyük bir terbiyesizlik. 
Bunlar da alay ediyor
 
Bu  çocuklara, Atatürk’le alay etme,Onu küçük düşürücü davranışlara itme isteğini aşılayan öğretmenleridir. Atatürk’ü  çocuklara nasıl anlatmışlar ki, onlar da  böyle bir hareketi normal görmüşler. Atatürk düşmanlığı neden hep İmam Hatip Okullarında hortluyor? Anlamak mümkün değil.
İlköğretim okullarında her sabah söylenen “Andımız” sadece Pazartesi sabahı Bayrak merasiminde söyleniyor. O da yakında tamamen kaldırılır.

Yukarıda Milli Eğitimde yapılan  ve aklımda kalanlar, ileriye dönük  yenilikler midir, yosa geriye dönük özlem giderici  uygulamalar mıdır?  Yorumu Size bırakıyorum.

20 Şubat 2012 Pazartesi

SÖYLEMLER




ATATÜRK’ÜN  SPOR  HAKKINDA  SÖYLEDİKLERİ



“Cumhuriyet, fikren ilmen ve bedenen kuvvetli ve yüksek seviyeli muhafızlar ister. Yurt savunması bakımından bu derece ehemmiyetli olan izcilik, ferdi ve  Milli Eğitim bakımından da o nispette önemlidir.”
“Bir toplum yalnız  spor ile rengini ve kuvvetini değiştiremez. Orada hakim olan sıhhi, sosyal, medeni  bir çok gereç şartların  teminine yönelen teşebbüs ve tedbirlerin uygulanması lazımdır.”
“ Türk Milleti anadan doğma sporcudur. Henüz yürümeye başlayan köy çocukları bile harman yerinde güreşirken görürsünüz. Ata en çok ve iyi binen yalnız Türk Erkekleri değildir. Türk Kadını da bu işi iyi bilir.”
“Maarifin vazifelerinden birincisi çocukların terbiye ve talimi, ikincisi halkın terbiye ve talimi, üçüncüsü, milli güzidelerin yetiştirilmesi için lazım gelen vasıtaların izhar ve teminidir.”
“Türk Çocukları her kavmin çocukları gibi doğdukları andan itibaren tabiatın kendilerinde yarattığı hareket ve faaliyetlere ellerini, kollarını, bacaklarını hareket ettirmekle başlarlar.Sonra çocuk büyüyünce bulunduğu muhitin şartlarına göre, tarlalarda, bayırlarda, tepelerde, kayalık içinde, ormanda koşar, yürür, hiçte yaptığının ne olduğunu düşünmeksizin bugünkü ilim dünyasının spor  dediğini kendiliğinden yapar. Güreşir, ata biner, cirit oynar ve daha bir çok milli sporları yapar.”
“Dünya’da yenilmez kimse, yenilmeyen takım, yenilmeyen ordu, yenilmeyen kumandan yoktur. Yenilgilerden sonra, üzülmek de tabiidir. Ancak bu üzüntü insanın maneviy7atını yok edecek, onu çökertecek seviyeye varmamalıdır. Yeniden toparlanarak, kendini yeneni yenmek için olanca gücü ile, azimle  daha çok çalışmalıdır.”
“Spordan yoksun olan bir gençlik, nasıl ki Vatan müdafaası sırasında etkili olamıyorsa, insan denen varlığın kafa yapısında ne derece tekamül ederse etsin, bedeni inkişafı noksan ve yetersiz olursa, o kafayı ileriye götüremez, taşıyamaz."
“Yorgunluk her insan, her mahluk için bir haldir. Fakat insanda yorgunluğu  yenebilecek manevi bir kuvvet vardır. Ki işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür.”
“Türk Gençliğinde ve Türk Halkında spor ve beden hareketlerine sevgi ve alaka uyandırmalı, bunlar bir kitle hareketi, milli bir faaliyet haline getirilmelidir.”
“Bütün millet ve memleket evlatlarını sportmen yapabilmek için sarf edilen çalışmanın ehemmiyet ve kutsiyeti aynı derecede kıymetli ve mühimdir.”
“Muvaffak olmak için her türlü  yardımdan ziyade, bütün milletçe sporun mahiyeti, kıymeti anlaşılmak ve ona kalpten sevgi göstermek, onu vatani vazife saymak lazımdır.”
“Her ulus, çocuklarının sıhhatli ve gürbüz olmaları için, yaşadıkları bölgenin sıhhi şartlarını temin etmek, devlet halinde bulunan siyasi teşekküllerin en birinci ödevidir.”
“Beden hareketlerinde esas, nesilden,  nesile intikal eden adetlerdir. Birinci asırda bütün dünya milletleri için spor esaslarının tekniği bundan doğmuştur.”
“Zafer, -zafer benimdir- diyebilenin; başarı, -başaracağım- diye başlayanın ve-“başardım- diyebilenindir.”
Türk Çocuklarına  sporun bugünkü tekniğini öğretmek ve bunların bir kısmını bazı törenlerde ve bayramlarda dekor ortaya koymak gerekir. Buna lüzum var mı, yok mu? Soruya şöyle cevap verilebilinir. – Esasen yoktur; fakat hakikati ufak bir örnekle ispat edebilmek için gereklidir.”               
“ Spor, yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlak da bu işe yardım eder. Zeka ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zeka kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar.”
“Ben  sporcunun zeki, çevik, aynı zamanda ahlaklısını severim.”
“Her çeşit spor faaliyetini Türk Gençliğinin Milli terbiyesinin ana unsurlarından saymak lazımdır. Bu işte Hükümetin şimdiye kadar olduğundan daha çok ciddi ve dikkatli davranması, Türk Gençliğinin, spor bakımından daha milli heyecan içinde,  itina ile yetiştirilmesi önemli tutulmalıdır”
“ Müspet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde  olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kuvvetli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin  açık dileğidir.”
“Muhterem Gençler, hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır. Galip gelmek ve mağlup olmak. Size, Türk Gençliğine tevdi ettiğimiz vicdan emaneti, yalnız ve daima galip olmaktır. Ve eminim daima galip olacaksınız.”
“ Bir insan hayatında büyük bir muvaffakiyet kazanabilir! Fakat, yalnız onunla övünerek kalmak isterse, o muvaffakiyet de unutulmaya mahkümdur. Onun için çalışmak ve daima  muvaffakiyet aramak herkes için  esas olmalıdır”
“Dünya’da spor hayatı ve spor dünyası çok mühimdir. Bu8 kadar mühim olan spor hayatı bizim için daha mühimdir.. Çünkü ırk meselesidir, ırkın islahı ve ferahı meselesidir. Ve hatta biraz da medeniyet meselesidir.”
“Açık ve kati olarak söylemeliyim ki, sporda muvaffak olmak için her türlü  muavenetten ziyade,  bütün Milletçe sporun mahiyeti ve kıymeti anlaşılmış olmak ve ona kalben muhabbet ve onu  vatani vazife telakki  eylemek lazımdır.”
“Sizler, yani  yeni Türkiye’nin genç evlatları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla yorulmazlar. Türk Gençliği, gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.”
“En güzel coğrafi vaziyette ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye, endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirme kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifade etmeyi bilmeliyiz. Denizciliği Türk’ün büyük Milli Ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız.”
“Türk çöcuğu her işte olduğu gibi,  havacılıkta da, en yüksek düzeyde, gökte seni bekleyen yerini az zamanda dolduracaksın. Bundan,  gerçek  dostlarımız  sevinecek, Türk Ulusu mutlu olacaktır.”
“Türk yurdunun dağlarında, ormanlarında, her bucağında nasıl bir bilgi ve kendine güvenle yürüyor, dolaşıyorsa, Vatan göklerinde de aynı surette dolaşabilmelidir. Bu ise Türk’ü çocukluğundan vatan kuşları ile yurt havası içinde yarışa alıştırmakla başlar.”
“Kanatlı bir gençlik, Yurdun geleceği bakımından en büyük güvencedir. Bir gün batılılar, aya ayaklarının izlerini bırakacaklarsa, bunların arasında bir de Türk’ün bulunması için şimdiden çalışmalara girişmek, aşamalar kaydetmek gerekir.”
“İstikbal  göklerdedir. Göklerini korumayan uluslar, yarınlarından asla emin olamazlar.”
“Benim en çok sevdiğim spor Serbest güreştir. Hangi Türk Askerini, köylüsünü isterseniz soyup meydana çıkarınız. Dik omuzları, iyi, kusursuz teşekkül etmiş adaleleri, keskin yüz çizgileri, yanık, tatlı renkleri, kafa yapıları, insanın ruhuna itimat ve neşe veren bir eser olarak canlanır.”
“Türk sosyal bünyesinde spor hareketlerini düzenlemekle görevli olanlar, Türk Çocuklarının spor hayatını yükseltmeyi düşünürken, sadece gösteriş için, herhangi bir yarışmada kazanmak emeliyle bir spor yaptırmazlar. Esas olan, bütün, her yaştaki Türk’ler için beden eğitimi dağlamaktır.”
“ Her boy ölçüşmede arkalarında Türk Milletini bulunduğu ve Millet şerefini düşünmelerini, Türk sporcularına meslek düsturu olarak kaydediyorum.”


MİLLİ BAYRAMLARIMIZ