GEZİLERİ GÜVENDİĞİN TURLA YAPACAKSIN
Burhan Bursalıoğlu
26 Nisan 2014 Cumartesi günü, eşim, kayın biraderin eşi, dostum Mustafa ve eşiyle birlikte ETS TUR 'un düzenlediği, Safranbolu gezisine katıldık.
İki gün süren geziye, Kadıköy,Hasanpaşa otoparkından, , rehberimiz PERİHAN Hanım, kaptanımız MEHMET ve yardımcı MURAT beylerin yönetiminde, 40 yolcu , son derece lüks otobüs Neoplan ile, saat 8.30 da hareket ettik.
Güzel bir havada başlayan yolculuğumuz, ikram edilen,otobüs içi sabah kahvaltısı ile, Perihan Hanımın yolcuları tanıştırma ve Köroğlu tesislerinde verilen ihtiyaç molasından sonra, rahat geçen yolculuğumuz öğle saatinde Safranbolu'da bitti.
|
Çamaşır hane
|
Bu arada, rehberimiz olan Perihan Hanımın, gidiş - gelişte, yolda görülebilecek, önemli, dikkat çeken, bina, orman,dere,köprü, yol, dağ,tepe, ev gibi, her şey hakkında bilgi vermesi, yolculuğumuzun çok verimli ve uzun yolumuzun kısa geçmesini sağladı.
Safranbolu'nun, özellikle eski Safranbolu'nun, yani, Unesco tarafından koruma altına alınan kısmındaki tarihi konaklarının önünden geçilerek, geçmişte Bektaşilerin yaşadığı Yörük köyüne gittik
|
Leyla Gencer'in büstü |
Yörük köyü ilk bakışta terk edilmiş köy gibi göründü. Daha içerilere girildikçe, Safranbolu ev özelliğine hakim olduğunu gördük. Ama yine de köyde birkaç kişiden başkası yoktu. Evlerin ve konak biçimindeki binaların kapılarının büyük ve eskiden dış kapılarda kullanılan kilitlere benzer büyük kilitlerin olması ve bazılarında sarkan, bazılarında da kapı kanatlarını birleştirmiş gibi bağlı iplerin olması dikkatimizi çekti.. Bilinçli bir hareketmiş. Kapısında sarkık ip varsa ev sahipleri "misafir kabul ederler" ip sarkık değilse, ev sahiplerinin evde olmadığı veya müsait olmadıkları anlamı taşıyormuş.
|
Sipahioğlu konağında tavan ve şrkiller |
Yörük köyünde Sipahioğlu Konağı, köy çamaşırhanesini gezdik. Gördüklerimiz ilginçti. Sipahioğlu konağı müze şeklinde donatılmış. Halka açık. Çamaşırhane çalışmıyor. Ama eski araç gereçleriyle özelliğini muhafaza ediyor. Yörük köyünün gelmiş geçmiş Ağaları,ermişleri,büyükleri nin resimleri de çamaşırhanenin duvarında çerçeveli olarak asılı şekilde muhafaza altına alınmıştı.
|
Kaymakamın misafir odası |
Issız sokaklardan Sipahioğlu konağına yürüdük. Konağın önünde satıcılar vardı. Yörenin turistik, bilhassa ahşap eşyalarını satıyorlardı. Konağın dış görüntüsü ile iç görüntüsü korunmuş. Bir ailede gerekli tüm eşyalar sergilenmişti. Tavan ve duvarlardaki resim, figür ve şekillerinin her birinin bir anlama geldiğini söyleyen konağın görevlisi, konaktaki en küçük bir ayrıntıyı dahi kaçırmadı.
|
Kaymakamın hamamı |
Konaktan çıkarak,otobüsümüzü bıraktığımız park yerine doğru giderken, gözümüze ilişen büstün yanına gittiğimizde, büstün Leyla GENCER e ait olduğunu gördük. Rehberimiz Perihan hanım konuya açıklık getirdi.
Leyla Gencer'in annesi o köyde büyümüş. Onun anısına o büstü yapmışlar.
|
Tipik Safranbolu evi |
Otobüsümüze binerek öğle yemeği için İmren Lokum Konak Restorana gittik. Yörenin yemeklerinden oluşan, sebzeli erişte çorba, salata, sebzeli dana güveç, etli yaprak sarma, su böreği, safranlı pilav ve safranlı zerde tatlısını afiyetle yedik.
|
Kaldığımız Bağlar Saray Otel |
Lokantanın alt katında bulunan salona geçerek, lokum imalatının slayt gösterisi ve lokumun tarihçesi hakkında bilgiler verildikten sonra da dükkan bölümüne geçerek lokum alış verişi yapıldı.
Serbest zaman sonunda, bildirilen saatte otobüsümüze binerek, Unesco tarafından birçok kez ödüllendirilen ve koruma altına alınan eski Safranbolu da bulunan ve Safranbolu'yu kuş bakışı görmeye yarayan HIDIRLIK tepesine çıkıyoruz.
|
HIDIRLIK Tepesinden Safranbolu |
Burada poz poz resimler çekerek,saat kulesini ,hükümet konağını, Safranbolu'luların uçak alımı için yaptıkları yardımı sembolize eden gerçek uçağın uzakda da olsa resimlerini çektikten, gelen gelin ve damatların poz poz resim çektirdiklerini seyrettikten sonra Hıdırlık tepesini terk ediyoruz
|
Güneş saatı |
Köprülü Mehmet Paşa camiini gezdik. Avlusundaki güneş saati en çok rağbet gören yapıttı. Daha sonra (Sırayı şaşırabilirim) Cinci han ve hamamı, İzzet Paşa camiini gezdik. Caminin avlusunda İzzet Paşanın mezarı bulunuyor. Daha sonra Kaymakam konağını gezdik. Rehberimiz konak hakkındaki bilgileri verirken, odaların, misafir kabul odası, haremlik odası, selamlık odası, mutfak gibi her odanın bir görevi üstlendiğini belirtti. Banyo odaların içinde, bir kişinin oturarak yıkanabileceği genişlikte. Tuvalet göremedik. Galiba o da bahçede dir.
|
UÇAK |
Konağın bahçesi çay bahçesi olarak kullanılıyor. Orada safranlı çayımızı içerek çarşı gezmemize devam ettik.
Yemeniciler,demirciler, bakırcılar çarşılarını gezerek akşamı ettik.
Otobüsümüze binerek, yeni Safranbolu da olan Bağlarsaray otelimize gittik. Yerleştikten sonra aynı otelde akşam yemeğini yiyerek dinlenmeye çekildik.
|
Rehberimizin sürprizi Nehir kenarı molası |
27 Pazar sabahı, kahvaltıdan sonra saat tam 9 da otobüsümüze binerek Amasra'ya doğru yola çıktık.
Arabamız Karadeniz'e doğru yol aldıkça toprak görünmez oluyor, ağaçlar daha sık, daha gür ve daha gösterişli oluyor. Karadeniz her yerde kendini hissettiriyor. Murat beyin içecek ikramının bardakları elimizde iken, rehberimiz Perihan Hanım sürpriz yaparak, otobüsümüz nehrin geniş kıyısında durdu. İndik, meşrubatlarımız geldi, nehir kıyısında içerek resim kareleri oluşturuldu. Bu arada 3 nolu ETS TUR arabası da gelerek yolcularını indirdi.
|
Karadeniz'in tek adası,Amasra adası |
Sağımız ve solumuz da ki ağaçların arasından geçerek, Amasra'nın girişindeki BAKACAK tepesinde durduk.Bizden başka 4 ötobüs daha orada park ederek yolcularını indirmişti. Çok geniş olmayan düzlüğün yamaç bölümünde satıcılar tezgahlarını kurmuş, sebze, kuru sebze, yağ, reçel, turşu el işleri, tahta işleri ve meyve satıyorlar. Sattıkları her şey normalin üstünde fiyatta idi. Bir örnek, Çay tabağından biraz büyük cam tabağına tam 15 adet kara dut koymuşlar. Fiyat 5 lira.
|
Amasra kalesi surlarında ışıklı ATATÜRK PORTRESİ |
Bu tepenin de bir özelliği varmış. Fatih Sultan Mehmet bu tepeden Amasra'ya bakarak " Lala Lala, Çeşm-i Cihan bu mu ola" (Dünyanın gözü bu mudur ) diyerek hayranlığını dile getirmiş. Ne yazık ki biz o şerefe nail olamadık. Çünkü, dönüşümüzde dahi dağılmamış yoğun bir sis vardı.
Tepeden inerek Amasra'ya girdik. Park yerinde otobüsten inerek, yaya olarak Amasrayı tanımaya başladık. İlk olarak kimilerine göre Amasra , kimilerine göre zindan kalesi, kimi,lerine göre de Sorma gir kalesi olarak adlandırılan kaleye çıktık. Kale görüntüsü yok. Yüksekte ama surlar yeşilliklerin altında kaybolmuş.
Kaleden inişte,Roma döneminde inşa edilen KEMERE köprüsü ve Bizanslılar tarafından kilise olarak kullanılan, şimdi ise, Fatih camii adını alan eserlerini gördükten sonra büyük limana indik. Sahilde yürüyerek Mavi Yeşil Balık Restorana gittik. Öğle menümüz balıktı. Salatadan sonra tabakta 4 çeşit balık geldi. İsteyen istediğinden yiyor. Garsonlar ellerinde balık dolu tabaklarla gelip bitirenlerin önüne koyuyor. Doyana kadar isteyebilirsin. Yemesi kolay diye ben hep mezgit istedim.
Saat 15 e kadar verilen boş zaman içinde çarşılar ve pazar gezildi, resimler çekildi. Bu arada BARIŞ AKARSU'yun heykelini gördük. Amasra parkının içine yapmışlar.
|
Barış Akarsu Heykeli |
Saat 15 de otobüslere binerek, bu kez Devrek Zonguldak Bolu üzerinden dönüşe başladık. Bolu dan sonra yağan yağmur kaptanımız Mehmet Beyi etkilemedi. Zamanında İstanbul'a geldik.
|
AMASRA DA BÜYÜK LİMAN. |
Gemi turu da dahil olarak birkaç kez ETS TUR la gezilere katıldım. Her defasında memnuniyetle vedalaştık.
Bir turun yolcularını memnun eden tur görevlileridir. Görevli faydalı olamazsa, verimli olamazsa, tur ne kadar reklam yaparsa yapsın yolcu ikinci kere o tura asla katılmaz. Bizim memnuniyetimiz tur görevlilerin yolcularına olan davranışlarından dolayıdır.
Bu turda da, başlangıç ve bitim arasında bulunan coğrafi yapılanmaların öz geçmişiyle bilgilendiren, samimi, cana yakın, işinin ehli rehberimiz bayan Perihan hanıma, soğukkanlı, sabırlı, mesleğini iyi uygulayan, kurallara riayet eden kaptanımız Mehmet Bey e, uzun yolculuğumuzda ve molalarda kahrımızı çeken, zamanlamayı şaşırmadan ikramlarını yapan yardımcı Murat beye teşekkürlerimi sunuyor ve böyle çalışkan, insanları bulunduran ETSTUR u da kutluyorum.