S.Ö.O. MEZUNLARI DİDİM'DE
Burhan BURSALIOĞLU
Sivas Öğretmen Okulu Mezunları olarak, 1979 da başlattığımız birlikteliğimize hiç ara vermeden sürdürmeye devam ediyoruz.
Bodrum’daki sitemizden 5 araçla saat 9.30 Didim’e doğru hareket ettik.
Bu sene, 170 arkadaşla, 25 Eylül – 05 Ekim tarihleri arasında, Didim’in Akbük bölgesinde ki, Zıraat Bankası Eğitim ve dinlenme tesislerine vardık..
Tesisi anlatmaya gerek yok. Her taraf çeşitli kokular saçan çiçekler ve yeşillikler. Bloklara bile çiçek isimleri verilmişler. Bizim bloga papatya adı konmuştu. Odalara kartlı giriş ve aynı kartla elektrik sistemi de çalışmakta. Odalarda Para kasasından tutun da, klima, televizyon, telefon, buz dolabı, fön ve saç kurutma makinesi, havlular, şampuanlara varıncaya kadar her şey vardı.
Bitişik nizamla yapılan odalarda, banyo-tuvalet , balkon, dolaplar, masa sandalye, askılar, çamaşır kurutma aracı ve en önemlisi ter temiz, çarşaf,yastık ve battaniye hizmetimize sunulmuştu.
Bizleri güler yüzle karşılayan personelin davranışları, oradan ayrılana kadar devam etti ve10 numarayı da hak ettiler.
170 arkadaşla buluşma, sanki ilk defa karşılaşıyormuşuz gibi heyecanlı oluyor. Şu bir gerçek; insanlar her yıl değişmektedir. Bir yıl önceki Ahmet, Mehmet’deki değişiklikler hemen sırıtıyor. Ne yazık ki, tıp, değişikliğin olmamasına bir çare bulamadı. Gelen arkadaşlarla sarılıp koklaştık. Hepsini sağlıklı görmek beni mutlu etti. Aramızdan ayrılan 5 arkadaşımız için ise duadan başka yapacak bir şeyimiz yoktu.
Çeşitli nedenlerden ötürü gelemeyenler de vardı. Ama onların selam ve sevgi mesajlarını da ilk akşam yemekte iletildi.
Biri 2. gün, diğeri 8. gün, hoş geldin ve veda geceleri düzenlendi. Geç saatlere kadar canlı müzikle eğlenildi,
Her gittiğimiz yerde olduğu gibi çevre gezileri düzenlendi. Başta Afrodisyas, Selçuk, Efes, Meryem Ana, Kuşadası, Şirince, Bafa gölü ve tekne ile koy gezileri gibi. Ben, Meryemana, Şirince, Selçuk ve Kuşadası gezisine katıldım. Birkaç kez gitmiş olmama rağmen yine de hayretle seyrediliyor. Yeni gelişmeler insanı sıkmıyor. İnsanlar gibi zamanla, ziyeret yerleri değişmektedir. Şirince, dağın tepesine yakın bir yerde kurulmuş. Evler aynı mimari tarzda inşa edilmiş. Şarap, zeytinyağı ve reçel en çok satışa sunulan yiyecekler. Satışlarda, sabun da ilk başlarda bulunuyor.
Bu gezide, en çok dikkatimi çeken, Selçuk-Kuşadası yolu üzerinde, Maket Köy adı ile anılan, bir öğretmenin eşi ile yaptığı maketlerle, 1950 yılındaki doğduğu köydeki yaşantıları sergilemesi. Çok ilginç bir sergi. Bu konuyu bir sonraki yazımda ele alacağım.
Didim, ovaya kurulmuş, şirin ve güzel bir ilçe. Tüm Ege ve Akdeniz sahil yerleşim bölgeleri gibi. Her tarafta otel, restoran ve çay bahçeleri. Antika ve hatıra eşya satan dükkanlar ı söylememe gerek yok. Birkaç gün önce Başbakan T.Erdoğan’ın kurdelesini kesip açtığı marinaya gittik. Neden bu kadar acele ederler bilemem. Marina daha tamamlanmamış. Gösteriş olsun diye 2 tekneyi koymuşlar, öte taraftan işçiler hala çalışıyor. Tamamlanırsa güzel bir tesis olur.
Kaldığımız tesisin hiçbir tenkit edilecek yanı yok. Yemeklerden başka. Açık büfe. Üç oyun yemek. Sabah kahvaltısında, 4 çeşit peynir, 7 çeşit reçel, ek olarak tahin ve bal. Çay veya meşrubat. 3 çeşit zeytin. Domates biber, salatalık yumurta, tereyağı. Yumurtanın omletini de yaptırabiliyorsun. 2 çeşit ekmek, simit, poğaça, kuru üzüm, ceviz, badem. Öğlen 8 çeşit salata , 8 çeşit sıcak yemek. Bunların üç çeşidi, et, tavuk ve balık. Her gün bu 3 çeşit et çıkmakta ama değişik türleri yapılmakta. Tatlı olarak 5 çeşit, ilave olarak da 2 çeşit meyve çıkmakta. Akşam yemeğinde de aynı tür ve aynı sayıda yemekler. Her yemekte, içecek olarak, su, vişne, ayran ve limonata bulunmaktadır.
Ayrıca 5 çayı ve yanında 4 çeşit kurabiye olmaktadır.
Şimdi gel de şikayet etme. Büyük israf. Artan yemekler dökülüyor.El değmiş ekmekler, yani sepetlere konup, kalan ekmekler çöpe. Dahası, bütün bunlar biz gibi yaşlı insanlara fazla. Her sabah yürüyüşümü yaptığım, yemeklerime dikkat ettiğim halde 3 kilo almışım. Tabaklarını tıka basa dolduranların aldıkları kiloları geri vermek için herhalde bir yıl mücadele etmeleri
Gerek.
5 Ekim sabah kahvaltısından sonra dağılma başladı.
Ben ve Bodruma gelecek arkadaşlarla konvoy halinde yola çıktık. Bafa gölünde, Milas’ta ve uyuyan vadide mola verip, yemek işini de hallettikten sonra saat 16 sıralarında yeğenimiz Hülya’yı İstanbul’a yolcu etmek için hava alanına bıraktık. Saat 5 civarında mekanımıza vardık.
SONUÇ: 31 senedir sürdürdüğümüz bu beraberliğimizin daha bir benzeri yok. Sabırla, hevesle, heyecanla beklenen beraberlikteki ruh, Sivas Öğretmen Okulu Öğrencileri olarak Öğretmenlerimizden aldığımız eğitimden kaynaklanmaktadır. O eğitimi veren ve yaşayan öğretmenlerimiz de, bu birlikteliğimizde hep yanımızda oldular. Bize destek verdiler. Ne yazık ki kader, bazı öğretmenlerimizi aramızdan aldı. Onlara gani gani rahmet diliyorum. Halen aramızda bulunan, matematik öğretmenimiz Necmettin Özcan ve Sabiha Gülaydın öğretmenlerimize de sağlıklı uzun ömürler, aramızda oldukları için de teşekkür ediyorum.
2010 da yine buluşma dileğiyle….