TEMİZLİK
Burhan BURSALIOĞLU
Kültürümüzde, hemen, hemen her konuda çok güzel Atasözleri vardır. Temizlik konusunda” “Herkes kendi kapısının önünü temizlese, her taraf temiz olurdu” şeklindeki söz ne kadar doğru bir söz. Bu güzel sözü hatırlayıp uygulayan var mı acaba? Hiç zannetmiyorum. “Bana ne” cilik, öteden beri gelmiş, gidiyor.
Biz Türk Milleti olarak, temizliği, sanal olarak seven bir topluluğuz. Ama uygulamaya gelince, neden yapmıyoruz? Anlamak güç. “Temizliğin imandan olduğunu bilen çok, ama uygulayan yok. Temizlik sadece vücut temizliği değildir. Vücut ne kadar temiz olursa olsun, çevren pisse, vücut temizliği boşunadır. Vücut pisliği kendine zarar verir, ama, çevre pisliği tüm topluma zarar verir. Unutmayalım ki, çevrenin temizliği, oradaki insanların görüntüsüdür.
Şöyle bir çevreye çıkalım. Önce, kapımızın açıldığı sokağa bakalım. Haftada 3 gün, sokaklardan belediye çöp kamyonları çöpleri toplar. O günü, akşamdan sonra, apartmanların balkon ve pencerelerinden, çöp dolu poşetler, önce etrafa bakıp, görenin olup olmadığını gözetledikten sonra sokağa fırlatılır. Gece, köpek ve kediler tarafından çöpler etrafa saçılır. Sabah araba gelene dek o çöpler sokakta kalır, kokar ve görüntüleri mide bulandırır. Saçtığı mikroplar cabası. Değer mi yani, arabaların geliş saatine doğru, birkaç merdiven basamağı inip çöpünü belirli yere koyma çok mu zor.? Gören var mı düşüncesiyle, etrafı kaçamak bakışlarla süzmek daha mı uygun? Sorun sadece bu kadar değil tabii. Parklarda, sahillerde, belediyelerin, dinlenme açlı koyduğu bankların etrafları da sokaklardan farklı değil. Yenen kabak çekirdeği, ayçiçeği çekirdeği, kabuklu, çekirdekli yiyecekler, etrafa saçılıyor, poşet, mendil, kağıt, içki şişeleri, meze artıkları da ayrı bir çirkin görüntü oluşturuyorlar. Bu çirkinliği oluşturan insanlar, çöplerini, yanlarındaki poşet ve kağıt torbalarına koyup, yakınlarındaki çöp kutularına koymak niye zor gelmektedir? Yerlere tükürmenin, yere izmarit atmanın bir müdafaası olabilir mi? Bu hareketlerin adına, görgüsüzlük mü demeli, eğitimsizlik mi demeli, adını sizler koyun.
Bunlar düzelir mi sorusu karşısında, tereddütsüz “Evet” diyebiliriz. Bugüne dek lakayt kalan, başta belediye görevlileri, zabıta,polis teşkilatı, sivil toplum kuruluşları, eğitim kurumları, kurslar açmalı, broşürler dağıtmalı, paneller, konferanslar tertiplemeli, ceza maddelerinin rakamları çoğaltılarak uygulanmasına titizlik gösterilmeli, gazeteler, ve ücretsiz dağıtılan belediye gazetelerine ilanlar ve yazılar verilmeli, özellikle halk, görülen yanlışlıklara tepkili olunmalıdır. Belediye, sokaklarda ve caddelerde, kapalı çöp kutularını, fazla meydanda olmamak şeklinde çoğaltmalılar. Okullardaki çevremiz ve temizlik konuları kapsamı genişletilip, uygulamalar yaptırılmalıdır. Görsel ve yazılı basın olayın önemi üzerinde uyarıcı yayınlar yapmalıdır. Cadde ve sokaklar bez afişlerle, halk sık sık uyarılmalıdır. “Temizlik imandandır” sözü lafta bırakılmamalıdır. Yabancı turistlere, utancımızın görüntüsü resimlerini çekme fırsatı vermiyelim.
Temizlik ve çevre temizliği konusunda, halkımızın, “eğitimsiz” yakıştırılması silinmelidir. Bu konuda, tüm sağduyulu insanlarımızı göreve davet ediyorum.
Biz Türk Milleti olarak, temizliği, sanal olarak seven bir topluluğuz. Ama uygulamaya gelince, neden yapmıyoruz? Anlamak güç. “Temizliğin imandan olduğunu bilen çok, ama uygulayan yok. Temizlik sadece vücut temizliği değildir. Vücut ne kadar temiz olursa olsun, çevren pisse, vücut temizliği boşunadır. Vücut pisliği kendine zarar verir, ama, çevre pisliği tüm topluma zarar verir. Unutmayalım ki, çevrenin temizliği, oradaki insanların görüntüsüdür.
Şöyle bir çevreye çıkalım. Önce, kapımızın açıldığı sokağa bakalım. Haftada 3 gün, sokaklardan belediye çöp kamyonları çöpleri toplar. O günü, akşamdan sonra, apartmanların balkon ve pencerelerinden, çöp dolu poşetler, önce etrafa bakıp, görenin olup olmadığını gözetledikten sonra sokağa fırlatılır. Gece, köpek ve kediler tarafından çöpler etrafa saçılır. Sabah araba gelene dek o çöpler sokakta kalır, kokar ve görüntüleri mide bulandırır. Saçtığı mikroplar cabası. Değer mi yani, arabaların geliş saatine doğru, birkaç merdiven basamağı inip çöpünü belirli yere koyma çok mu zor.? Gören var mı düşüncesiyle, etrafı kaçamak bakışlarla süzmek daha mı uygun? Sorun sadece bu kadar değil tabii. Parklarda, sahillerde, belediyelerin, dinlenme açlı koyduğu bankların etrafları da sokaklardan farklı değil. Yenen kabak çekirdeği, ayçiçeği çekirdeği, kabuklu, çekirdekli yiyecekler, etrafa saçılıyor, poşet, mendil, kağıt, içki şişeleri, meze artıkları da ayrı bir çirkin görüntü oluşturuyorlar. Bu çirkinliği oluşturan insanlar, çöplerini, yanlarındaki poşet ve kağıt torbalarına koyup, yakınlarındaki çöp kutularına koymak niye zor gelmektedir? Yerlere tükürmenin, yere izmarit atmanın bir müdafaası olabilir mi? Bu hareketlerin adına, görgüsüzlük mü demeli, eğitimsizlik mi demeli, adını sizler koyun.
Bunlar düzelir mi sorusu karşısında, tereddütsüz “Evet” diyebiliriz. Bugüne dek lakayt kalan, başta belediye görevlileri, zabıta,polis teşkilatı, sivil toplum kuruluşları, eğitim kurumları, kurslar açmalı, broşürler dağıtmalı, paneller, konferanslar tertiplemeli, ceza maddelerinin rakamları çoğaltılarak uygulanmasına titizlik gösterilmeli, gazeteler, ve ücretsiz dağıtılan belediye gazetelerine ilanlar ve yazılar verilmeli, özellikle halk, görülen yanlışlıklara tepkili olunmalıdır. Belediye, sokaklarda ve caddelerde, kapalı çöp kutularını, fazla meydanda olmamak şeklinde çoğaltmalılar. Okullardaki çevremiz ve temizlik konuları kapsamı genişletilip, uygulamalar yaptırılmalıdır. Görsel ve yazılı basın olayın önemi üzerinde uyarıcı yayınlar yapmalıdır. Cadde ve sokaklar bez afişlerle, halk sık sık uyarılmalıdır. “Temizlik imandandır” sözü lafta bırakılmamalıdır. Yabancı turistlere, utancımızın görüntüsü resimlerini çekme fırsatı vermiyelim.
Temizlik ve çevre temizliği konusunda, halkımızın, “eğitimsiz” yakıştırılması silinmelidir. Bu konuda, tüm sağduyulu insanlarımızı göreve davet ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder