Geleneksel Dostluk
1933 yılında Ankara Erkek Lisesi'nde sınava giren çocuklardan biri sorulan bir soruya şöyle karşılık vermişti:- Fransa ile olan geleneksel dostluğumuz...Atatürk, derhal sözü keserek sormuştu:- Hangi geleneksel dostluk, bu da nereden çıktı, kim söyledi bunu?O zaman coğrafya öğretmeni ayağa kalkarak 'Ben söyledim Paşam' diye onun hiddetini azaltmaya çalışmıştı. Bana dönüp 'Sen söyle tarih hocası' deyince, hemen ayağa kalkarak cevap vermiştim.- Paşam, ortada bir geleneksel dostluk yoktur. Yalnız ortak hareketlere Fransız yazarları geleneksel dostluk niteliğini vermişlerdir. Örneğin Kırım Savaşı'nda olduğu gibi...- Aferin, bu gerçekten böyledir. Acınarak söylüyorum Türk'ün geleneksel dostu yoktur. Çıkarlar ortak olunca Avrupalılar buna hemen 'geleneksel dostluk' ismini vermişlerdir, demişti.Kemal ARIBURNU
İnsan gibi içmeyi
Atatürk'e hakaretten sanık bir köylü hakkında takibat yapılıyordu. Durumu Atatürk'e arz ettiler,- Mahkemeye veriyoruz, dediler, size küfür etmiş. Atatürk sordu:- Ben ne yapmışım ona? Evrakı tetkik edenler açıkladılar:- Gazete kâğıdı ile sardığı sigarayı yakarken kâğıt tutuşmuş ta ondan.Atatürk'e bunu söyleyen bir milletvekilidir. Atatürk sormuş,- Siz hiç gazete kâğıdı ile sigara içtiniz mi?- Hayır...- Ben Trablus'tayken içmiştim, bilirim. Pek berbat şey. Köylü bana az küfretmiş. Siz bunun için onu mahkemeye vereceğinize, ona insan gibi sigara içmeyi sağlayınız!.Hilmi YÜCEBAŞ
1933 yılında Ankara Erkek Lisesi'nde sınava giren çocuklardan biri sorulan bir soruya şöyle karşılık vermişti:- Fransa ile olan geleneksel dostluğumuz...Atatürk, derhal sözü keserek sormuştu:- Hangi geleneksel dostluk, bu da nereden çıktı, kim söyledi bunu?O zaman coğrafya öğretmeni ayağa kalkarak 'Ben söyledim Paşam' diye onun hiddetini azaltmaya çalışmıştı. Bana dönüp 'Sen söyle tarih hocası' deyince, hemen ayağa kalkarak cevap vermiştim.- Paşam, ortada bir geleneksel dostluk yoktur. Yalnız ortak hareketlere Fransız yazarları geleneksel dostluk niteliğini vermişlerdir. Örneğin Kırım Savaşı'nda olduğu gibi...- Aferin, bu gerçekten böyledir. Acınarak söylüyorum Türk'ün geleneksel dostu yoktur. Çıkarlar ortak olunca Avrupalılar buna hemen 'geleneksel dostluk' ismini vermişlerdir, demişti.Kemal ARIBURNU
İnsan gibi içmeyi
Atatürk'e hakaretten sanık bir köylü hakkında takibat yapılıyordu. Durumu Atatürk'e arz ettiler,- Mahkemeye veriyoruz, dediler, size küfür etmiş. Atatürk sordu:- Ben ne yapmışım ona? Evrakı tetkik edenler açıkladılar:- Gazete kâğıdı ile sardığı sigarayı yakarken kâğıt tutuşmuş ta ondan.Atatürk'e bunu söyleyen bir milletvekilidir. Atatürk sormuş,- Siz hiç gazete kâğıdı ile sigara içtiniz mi?- Hayır...- Ben Trablus'tayken içmiştim, bilirim. Pek berbat şey. Köylü bana az küfretmiş. Siz bunun için onu mahkemeye vereceğinize, ona insan gibi sigara içmeyi sağlayınız!.Hilmi YÜCEBAŞ
Gelin Hatayı alın
Günlerden birgün italyan Büyükelçisi Ata ile görüşmek ister ve huzura kabul edilir. O zamanın muhtelif ekonomik-siyasi konuları hakkında konuşulduktan sonra, büyükelçi "Ekselans, dün Roma ile yapmış oldugum bir görüşmede hükümetimizin Hatay'ı almak istediği kararını size iletmem söylendi" der.Odada buz gibi bir hava eser. Ata, büyükelçiye birşeyler daha ikram eder ve iki dakikalığına odadan ayrılır. Döndüğünde ayağında çizmeleri, üzerinde mareşal üniforması, belinde tabancası vardır. Doğruca masasına gider, manyetolu telefondan Mareşal Fevzi Çakmak'ın bağlanmasını ister ve Çakmak'a: " Paşa, İtalyan dostlarımız Hatay'a gelmek istiyorlarmış. Hazır mıyız" der. Fevzi Çakmak durmu anlar ve "Biz hazırız Paşam" diye yanıtlar...Ata büyükelçiye döner ve: "Biz hazırmışız. Hükümetinize söyleyin, isterlerse gelip Hatay'ı alabilirler" der.......
Günlerden birgün italyan Büyükelçisi Ata ile görüşmek ister ve huzura kabul edilir. O zamanın muhtelif ekonomik-siyasi konuları hakkında konuşulduktan sonra, büyükelçi "Ekselans, dün Roma ile yapmış oldugum bir görüşmede hükümetimizin Hatay'ı almak istediği kararını size iletmem söylendi" der.Odada buz gibi bir hava eser. Ata, büyükelçiye birşeyler daha ikram eder ve iki dakikalığına odadan ayrılır. Döndüğünde ayağında çizmeleri, üzerinde mareşal üniforması, belinde tabancası vardır. Doğruca masasına gider, manyetolu telefondan Mareşal Fevzi Çakmak'ın bağlanmasını ister ve Çakmak'a: " Paşa, İtalyan dostlarımız Hatay'a gelmek istiyorlarmış. Hazır mıyız" der. Fevzi Çakmak durmu anlar ve "Biz hazırız Paşam" diye yanıtlar...Ata büyükelçiye döner ve: "Biz hazırmışız. Hükümetinize söyleyin, isterlerse gelip Hatay'ı alabilirler" der.......
Üç ayda
Yeni Türk Alfabesi'nin ilk şekillerini kendisine götürdüğüm zaman, komisyonun, en aşağı beş senelik bir geçiş devresi düşündüğünü söylemiştim. Gazeteler evvelâ birer sütunlarını yeni harflerle hasredecekler, yavaş yavaş bu sütun sayısı artacak, nihayet bütün gazeteler yeni harflerle çıkacaktı. Mektepler için de, bu benzer dereceli usuller düşünmüştük. Dikkatle dinledikten sonra, bir daha sordu: - "Demek beş sene düşündünüz?" - Evet - "Üç ay!" dedi. Donakaldım: Üç ay! Üç ay içinde, bütün memleket neşriyatı Lâtin harflerine değişecekti. İlave etti. "Ya üç ayda tatbik ederiz, yahut hiç tatbik edemeyiz. Sizin Arap harflerine bırakacağınız sütunlar yok mu, onların adedi bire de inse, herkes yalnız o sütunu okur; ve beş sene sonra, tıpkı yarın başlar gibi, başlamaya mecbur oluruz. Hele arada bir buhran, bir harp çıkarsa, attığımız adımları da geri alırız." Falih Rıfkı Atay
Yarım Milyon
Birgün Müslüman memleketlerinden birinde (Mısır'da) bağımsızlık davası için çalışan liderlerden biri, Mustafa Kemal'i görmeye gelmişti. Kendisine:-"Bizim hareketin de başına geçmek istemez misiniz?" diye sordu. Olabilecek şey değildi ama insan yoklamalarını pek seven Mustafa Kemal:-"Yarım milyonunuz bu uğurda ölür mü?" diye sordu.Adamcağız yüzüne bakakaldı. -"Fakat Paşa Hazretleri yarım milyonumuzun ölmesine ne lüzum var? Başımızda siz olacaksınız ya..." -"Benimle olmaz beyefendi hazretleri, yalnız benimle olmaz. Ne vakit halkınızın yarım milyonu ölmeye karar verirse, o zaman gelip beni ararsınız."
Geçmiş olsun
Yugoslav Kralı müteveffa Aleksandr, Balkan Atlantı'nın imzasını takip eden günlerde memleketimize gelmişti. Atatürk'le sohbeti sırasında, şahsına ve Türk Milleti'ne karşı duyduğu yakınlığı ve iyi hisleri ifade için dedi ki: "-Cihan Harbini takip eden mütareke günlerinde, İtilaf devletleri Yunanistan'dan evvel Türkiye'yi işgali bana teklif etmişlerdi. Fakat hiç tereddüt etmeden bu teklifi reddettim, bunun üzerine Yunanlıları tercihe mecbur kaldılar."Mustafa kemal muhatabının sözlerini sükunetle dinledi ve birden yerinden kalkıp, muhatabını şaşkınlık içinde bırakarak elini sıktı: "-Size ve milletinize geçmiş olsun Ekselans..." dedi.
Birgün Müslüman memleketlerinden birinde (Mısır'da) bağımsızlık davası için çalışan liderlerden biri, Mustafa Kemal'i görmeye gelmişti. Kendisine:-"Bizim hareketin de başına geçmek istemez misiniz?" diye sordu. Olabilecek şey değildi ama insan yoklamalarını pek seven Mustafa Kemal:-"Yarım milyonunuz bu uğurda ölür mü?" diye sordu.Adamcağız yüzüne bakakaldı. -"Fakat Paşa Hazretleri yarım milyonumuzun ölmesine ne lüzum var? Başımızda siz olacaksınız ya..." -"Benimle olmaz beyefendi hazretleri, yalnız benimle olmaz. Ne vakit halkınızın yarım milyonu ölmeye karar verirse, o zaman gelip beni ararsınız."
Geçmiş olsun
Yugoslav Kralı müteveffa Aleksandr, Balkan Atlantı'nın imzasını takip eden günlerde memleketimize gelmişti. Atatürk'le sohbeti sırasında, şahsına ve Türk Milleti'ne karşı duyduğu yakınlığı ve iyi hisleri ifade için dedi ki: "-Cihan Harbini takip eden mütareke günlerinde, İtilaf devletleri Yunanistan'dan evvel Türkiye'yi işgali bana teklif etmişlerdi. Fakat hiç tereddüt etmeden bu teklifi reddettim, bunun üzerine Yunanlıları tercihe mecbur kaldılar."Mustafa kemal muhatabının sözlerini sükunetle dinledi ve birden yerinden kalkıp, muhatabını şaşkınlık içinde bırakarak elini sıktı: "-Size ve milletinize geçmiş olsun Ekselans..." dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder