25 Mart 2009 Çarşamba

DEĞER Mİ BEYLER !












Burhan BURSALIOĞLU
29 Mart mahalli seçimlere şunun şurasında birkaç gün kaldı. Seçime kadar, Belediye Başkan adayları, Belediye Meclis üyeleri , İl Genel Meclis üyeleri, Muhtarlar, azalar, destekleyiciler, tüm parti başkan ve Milletvekilleri, günlerdir yaptıkları çalışmaların semeresini alacaklar veya hüsrana uğrayacaklardır. Ama şu bir gerçek ki, 30 Mart’ta bir ohhhhh çekip, dinlenmeye çekileceklerdir. Kaybedenler,daha da rahat olacaklar ama, takkelerini, önlerine koyup çalışmalarının bir muhasebesini yapıp gelecek yıllar için ders alacaklardır.
Kazananlar kolay kolay dinlenemeyeceklerdir. Önce tebrikleri kabul edecek. Kapıya bacaya birçok insan gelecek. Kutlamanın yanında iş isteyenler, aş isteyenler, yalakalar, dost, akrabalarla dolup taşacak. Ayrıca verilen sözler listelenecek, plan ve programlar yapılacak, Yardımcı seçimleri tercihi de dinlenmeyi engelleyici uğraşlar olacaktır.
Kim olursa olsun, kim kazanırsa kazansın, kim kaybederse kaybetsin, bu Millete hizmet amacıyla göreve talip olmuşlardır. Hepsi iyi niyetle, gönülden , aşkla,cesaretle, hizmet etme duygusuyla meydana çıkmışlardır. Seçmen, az çok adayları tanıyordur. Zaten , yabancı bir kişinin aday olması yasal olarak ta mümkün değildir.
Halk, sahnede sıralanmış adayların hangisine oy vereceğini belirlemiştir. Kafasındaki adayı değiştirmesi çok olağanüstü nedenlerle mümkündür. O da çok nadirdir. Adaylar, kendilerini daha iyi tanıtma amacıyla propaganda yapmaları haklarıdır. Bağlı oldukları partiler de adaylarını desteklemek için çeşitli propaganda araç ve gereçlerini de kullanma haklarına sahiptir. Ama ne var ki, bu çalışmalar bazen çok abartılmakta, insanları isyan etme durumuna getirmektedir.
Caddelerde sokaklarda, meydanlardaki parti amblemli bayraklar, boy boy yazılı ve resimli afişler, el ilanları, broşürler, CD ler, kısa metrajlı filmler , kiralanan afiş ve ses cihazlarıyla donatılan taksi, minibüs, otobüs, deniz taşıtları, balonlar, kapı kapı dolaşarak poşetler içinde dağıtılan tanıtıcı parti ve şahıs broşürleri, kömür, beyaz eşya, mobilya, gündüz-gece demeden çalan telefonların karşı ucundaki adayın kendini tanıtıp oy istemeleri, akla gelmeyen, hayretler içinde bırakan birçok çeşitli girişimler, mahalli seçimin görünen manzaralarıdır.. Bunların görünen çirkinliklerinin, turistlere malzeme olduğunu söylemeye gerek yok. Her turist elindeki kamera ve fotoğraf makinesiyle, şaşırdıkları bu manzaraları kaydedip, “Türkiye’den manzaralar” adı altında, “bu ülkede galiba kriz yok” diyerek, hemşehrilerine malzeme sunacak.
Aslına bakılırsa turist haksızda değil. Bu kadar seçim malzemelerine harcanan trilyonlara yazık değil mi? Krizin ortasında, yüzlerce iş yerinin kapandığı, binlerce işçinin çıkarıldığı, rekor kıran işsizliğin olduğu yerde, bu kadar paranın harcanmasına değer mi bu seçim? Bu paralar nerden çıkıyor? Senin, benim cebimizden. Yollar, barajlar, kanallar, fabrikalar, hava alanları, yapılsın diye verdiğimiz vergilerden ödeniyor bunca masraf.. Değer mi? Meydanlarda yapılacak mitingler, kahve hanelerde yapılacak proje tanıtımı ve kişi tanıtıcı görüşmeler yeterli olacaktır kanısındayım. Seçmen, rengarenk afişlere, bayraklara bakarak fikrini değiştireceğini zannetmiyorum. Hangi parti ve adayın bayrağı, afişi, el ilanı, broşürü çoksa, ona oy vereceğine asla inanmıyorum. Belki birkaç kişi etkilenebilir ama yine de çoğunluk inandığı, kafasında, belirlediği kişilere oyunu verecektir. Onun için, diyorum ki, bu kadar masrafa, tantanaya, etrafı kalıntılarla kirletmeye gerek yoktur. Şimdiden, caddeler, sokaklar kalıntılarla dolmaya başladı bile.
Bu işin kaymağını yiyenler de var. Bir kısım, kumaşçılar, nayloncular, bayrakçılar, boyacılar, basımevleri, kağıtçılar, urgancılar, elektronikçiler, baloncular, beyaz eşyacılar, mobilyacılar, kara ve deniz araç sahipleri, vergi daireleri, belediyeler gibi sektörler. Diğer tüm sektörler ağlarken, bunlar, krize meydan okudular. Gönlüm, tüm sektörlerin gülmesidir. Ama, tutumlu olmamız gereken şu ortamda abartılı olarak savurganlık yapmak , ateşe körükle gitmekten başka bir şey değildir. Yarınları düşünmemektir. Yeni zamlar yapmak, yeni vergiler koymaktır. Yeni işsizler ordusu yaratmaktır. Fakiri daha fakir yapmaktır. Yaşam koşullarını daha aşağıya çekmektir. Problemler yaratmaktır. Kısaca, yıkım olmaktadır.
Yasa koyucu, bu savurganlığı önleyici tedbirler almalıdır. Yeni yasalar çıkarmalıdır. Bu Ülkeye yazıktır. Bu Millete yazıktır.Adaylara yazıktır. Yapılan bunca masrafın önüne geçilmelidir.
Tüm adaylara başarılar diliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ