27 Aralık 2009 Pazar

TARİH









1922 DE İKİ KÜRT KÖKENLİ MİLLETVEKİLİ


Burhan Bursalıoğlu



Henüz Cumhuriyet kurulmamış, Kurtuluş savaşı yeni bitmiş, 11 Ekim 1922 de, saat sabahın 6 sında , Mudanya Ateşkes antlaşması imzalandı.

TBMM. Antlaşma gereği Doğu Trakya’yı teslim alacak olan birliğin komutanlığını Refet Paşa’ya vererek, Trakya’daki halkın nabzını kolluyor, öte yandan da, yapılacak olan Lozan Konferansı çalışmalarına başlarken, acilen Saltanatın kaldırılmasına çalışılıyor... Zorla da olsa Saltanat kaldırıldı. Bir bayram havasında, coşkuyla Doğu Trakya da teslim alındı.

Türk Devletinin geleceğini tayin edecek olan Lozan Konferansı delegeleri seçilip baş murahhaslığa Dış İşleri Bakanı İsmet İnönü atandı.

Konferansa gidecek olan heyetin, hangi konularla sağlıklı karar almak için mücadele edeceklerini tespite başlandı.. Hükümet liste halinde konular İsmet İnönü’ye verildi., Sonra sıra TBMM vekillerini aydınlatmaya geldi..

3 Kasım 1922 Cuma günü, saat 14 de, Dr. Adnan Adıvar’ın başkanlığında, Cuma namazından sonra TBMM toplandı.
Gündemde, Lozan’da ele alınacak ve bize kabul ettirilmeye çalışılacak, müttefiklerin olası konuları vardı.

İsmet İnönü kürsüye gelerek, yaptığı açıklamalardan sonra “ Misak-i Milli “ ye sadık kalacağını belirtti.

Diğer önemli konu “Azınlıklar” konusuydu. Azınlıklar konusu içine Kürt sorunu da giriyordu. Çünkü, Başta İngilizler olmak üzere, zaman, zaman Ermeni Suriye ve Yunanlılar, Kurtuluş savaşı intikamını almak için, Doğu meselesi, Türk – Kürt anlaşmazlığı yaratarak, Anadolu’yu ikiye bölme girişimleri yapıyorlardı. Zaman içinde bunda da muvaffak oldular..

Mecliste Doğu Anadolu ve Kürt sorunu ele alındı. Misak-i milli Sınırlarımızdan taviz verilemeyeceğini, Anadolu’nun bölünmesine müsaade edilmeyeceğini, gerekirse silaha baş vurulacağı belirtildi.

Kürt meselesi konusunda Milletvekilleri söz aldılar.

Konuşmacıların içinde en çok dikkati çeken Dersim Millet Vekili Diyap Ağa ve Bitlis Millet Vekili Yusuf Ziya Beydi. Bunların konuşmaları merakla bekleniyordu. Çünkü ikisi de Kürt vatandaşıydı

İlk söze Diyap Ağa başladı. 1831 doğumlu ve Meclise 90 yaşındayken gelen Diyap Ağanın yaptığı kısa konuşmayı, 1931 yılında bir gazeteciyle yaptığı röportajda, sorulan soru üzerine Kendi ağzından dinleyelim:

“Aha bizim memleket ahalisi Kürt müş, orada bir Kürt Hükümeti kuracaklarmış, bunu duyunca kızdım kürsüye çıkıverdim. Gene sustular: “Lâilaheillâh Muhammedürresullâllah” dedim. “Gerek Şafiî, gerek Hambelî, gerek Hanefî hepimizin kıblesi birdir. Meclisimiz, kulübümüz, dinimiz, milletimiz birdir. Bizim içimizde ayrılık, gayrılık yoktur. Biz Kürt değil, biz Türk’üz. Hepimiz kardeşiz. Hepiniz Lâilaheillâh demişsiniz. Şimdiden sonra mı, ayrı bir din, ayrı bir millet olacağız?.Biz birbirimizle iftihar ederiz. İşte bu kadar..” “dedim, el çırptılar, İsmet Paşa ayakta kürsünün yanına gelmiş, sakalımın dibine yaklaşmıştı. O da coştu, o da el vurdu”

Diğer konuşmacı, Bitlis Vekili, Yusuf Ziya Beydi, (1925 de idam edildi.)
Avrupalılar aldatıcı sözlerle bizi birbirimizden ayırmaya çalışıyorlar. (Bugünkü gibi) Ben Kürt oğlu Kürdüm. Bir Kürt Milletvekili olarak sizi temin ederim ki, Kürtler yalnız büyük ağabeyleri Türklerin saadet ve selametini istiyorlar. Biz Kürtler, Avrupa’nın Sevr paçavrası ile verdiği bütün hakları, hukukları ayaklarımızın altında çiğnedik ve bütün manasıyla, bize hak tanımak isteyenlere geri verdik. Türklerle birlikte kanımızı döktük. Ayrılmak istemedik ve istemeyiz Delege kurulumuz, Lozan’da, azınlıklar söz konusu edildiği zaman, Kürtlerin hiçbir isteği olmadığını söylesin. Kerkük’ü, Süleymaniye’yi ve Musul’u unutmasınlar. "

Ayrıca, Diyarbakır, Siirt, Van,Genç,Bitlis Muş ve Mardin Milletvekilleri ortak açıklamalarında.
“Türk – Kürt tek kitledir. Kürtler hiçbir vakit Türk camiasından ayrılamaz…” dediler.

90 sene önceki, iki Kürt Milletvekili vatandaşımız, Avrupalıların, Türkiye üzerine oynadıkları oyunları, Türk – Kürt çekişmesi yaratarak bizleri birbirimize düşürme oyunlarını anlamışlar da, bugün dağa çıkan ve onları destekleyen bir avuç insanın, hala bu işin bir aldatmaca ve oyun olduğunu anlayamadıklarına şaşıyorum.
.

1 yorum:

  1. Hocam, o zaman devrimci kürtler, Türkler ile birlikte meclisteydi. Şimdi de ülkenin parçalanmasını istemeyen pek çok kürt olduğuna inanıtorum. Ancal nasıl 1925'de Şeyh Sait var idiyse şimde de işbirlikçi ve hainler aramızda var. O zaman tepelemeyi başardık. Yeterki birlik olalım. yine tepeleriz.

    YanıtlaSil

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ