5 Nisan 2010 Pazartesi

G Ü N C E L

A Ç I L I M

Burhan Bursalıoğlu
Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan . bir “açılım “dır tutturmuş gidiyor. Basılı, sözlü ve görsel medyalar yetmiyormuş gibi, bazı sivil kuruluşların mensuplarına, kahvaltılı toplantılarda “Kürt açılım”"Anayasa açılım"  konusunu anlatarak destek arıyor. Sanki, Ulusu oluşturan birkaç sivil dernekmiş  gibi, üyeleri bizzat aranarak davet ediliyorlar. Köydeki, kentteki, varoşlardaki vatandaşlar, çiftçiler, işçiler, memurlar, esnafların sanki oy hakları yok mu? Onlara da bir sabah kahvaltı verseler ya. ” – Başbakanla kahvaltı yaptım. “ diyebilmeleri , onları onurlandırırdı zannediyorum.

Neyse iktidarın, açılımcılarının bileceği bir şey. Bu tür açılım toplantıları , açılımcılara ne kadar faydalı olur bilemem. Bildiğim bir şey varsa, o da PKK ve DBP lerin memnun olduklarıdır. Hatta o kadar memnun ve mutlular ki, bu işi şımarıklığa kadar da götürmektedirler. Nevruz da, kendileri ile ilgili açılımı o dereceye kadar götürmüşler ki, sokaklarda sergilemek için hiçbir sakınca görmemişler. Sanki başka bir ülkede yaşıyorlar, başka yasaları var, başka bir devletin vatandaşları. Bir taraftan coşup eğlenirken, bir taraftan da , sakinliği fırsat bilip yollara mayın döşüyorlar. Geçen hafta  2 gün içinde, mayın belasından 5-6 askerimiz şehit oldu.

Hükümet başkanı, “ açılımı” ile ilgili bilgilendirme ve taraf kazanma toplantıları yaparken, PKK nın, açılım sonucu alana kadar beklemesi gerekmez mi? Peki, bu yollara döşenen mayinler ne oluyor? Bir taraf uyuşma için çare arıyor, bir taraf da, “fırsat bu fırsat mayin döşeyeyim” diyor. Aslında bu tür açılımlarla bir yere varılamaz. Birkaç sivil örgüt elemanlarını bilgilendirmekle bu iş yürümez. Toplumumuzun okadar sorunları var ki, hepsini bir torbaya koyup analiz etmek mümkün değil. Herşey sırayla olmalı. Sırayla sonuç alınmalıdır. Herşey halledilmişcesine şimdi de, Anayasa nın değiştirilmesi olayına girdiler. Tüm bunları nasıl halledecekler anlamak zor.

Başbakan’ın toplantıları, İkna turları devam ediyor. Davetliler bire bir çağrılıyor. Davete katılanlar oluyor, katılmayanlar oluyor. Katılmayanların çoğu, “yurt dışında olduğunu, hasta olduğunu, Ankarada bulunamayacağını, davet edilmediği “ şeklinde gerekçe göstermektedirler. Bir kişi hariç, katılmayanlar gerçek nedenlerini açıklayamamıştır.Suya sabuna dokunmadan, işi geçiştirme yolunu tercih etmişlerdir.

Bir kişi var ki, katılmamayışının gerçek nedenlerini, bir TV programında açıklamıştır. Herkesin yakınen tanıdığı, Levent Kırca.

Şöyle diyor; “ Bakan’ın kendisi bizzat aradı. Yine de gitmedim. Çünkü: Türk ordusu suçsuz yere içerde. Aydın, profösör içerde. Savcısı, hakimi içerde. İşci sokakta, grevde. Memur açlıktan sürünüyor. Ben bu yaklaşımları tasvip etmiyorum. Toplantılar da şova dönüşüyor. Yakın çevremden davete katılanları da kınıyorum”

Sayın Kırca’nın bu  düşüncesiden, Ergenekon ve balyoz hareketlerini kınadığını, tutuklamaları protesto ettiğini anlıyoruz. Hakkı olur veya olmaz. Bunu davaların sonucunda öğreneceğiz. Bana öyle geliyor ki, bu davalar, yorgunluk, boşa geçen zaman, mağduriyet, üzüntü, kırtasiyecilik, masraf, tedirginlik ten başka bir şey olmayacaktır. İnşallah düşündüğümüz gibi olur, PKK işi hallolur, Anayasa için  de uzlaşıcı bir yol bulunur da, Ulus olarak , kollarımızı yana açarak, arkaya gerinerek, avazımız çıktığı kadar bir oohhhhhh çeker, rahatlarız.

2 yorum:

  1. Bu ülke ancak namuslu insanların en az namussuzlar kadar cesur olduğunda düze çıkacaktır.

    YanıtlaSil
  2. Dileğiniz dileğimdir. Umut var mı derseniz, ne yazık ki çok zayıf...

    Güzel bir paylaşımdı, teşekkür ederim.

    İzninizle blogunuzu izlediğim blogların arasına ekliyorum.

    YanıtlaSil

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ