10 KASIM 1938 ÖNCESİ ve 11 KASIM
Burhan Bursalıoğlu
Bugün, Ulu Önderimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 72. ölüm yıl dönümüdür, Tüm Ulusumuzun başı sağ olsun.
Bu yazımda Atatürk’ün yaptıkları, kişiliği,yapacakları veya yapamadıklarından bahsetmeyeceğim.
Her zaman, her yerde, her insanın değişen ortamlarda , alacakları tedbirler, destekleyecekleri yahut katılacakları saflar, kurdukları, uygulayacakları planlar vardır. Bu da doğaldır. İşte bu ortamda, 10 Kasım öncesi ile,11 Kasım tarihlerinde, Ankara’da Hükümet ve TBMM ndeki hareketlilikten bahsedeceğim.
Atatürk hasta…Atatürk’ün hastalığı iyi olacak gibi değil !
Hükümette, mecliste, Türkiye’de Dünya’da kıpırdanmalar var.
Hükümet Atatürk Hükümeti…
Atatürk ölürse, Hükümette değişecek!
Oysa hükümette 10-15 yıl sürekli bakanlık yapmış kimseler var. Bakanlık bu insanların mesleği olmuş!
Örneğin,Tevfik Rüştü Aras. Örneğin , Şükrü Kaya. Bütün hükümetlerde bakanlıklarını koruyabilmişler…
Çünkü, hem işinin ehli kişiler, hem,Atatürk’ün değer verdiği, çevresinden eksik etmediği insanlardır.
Şimdi, Atatürk ölürse, yerine bir başkası geçerse, bu kişilerin durumları ne olacak?
Meclis ve Hükümet mensupları,gerek, mevkilerini korumak, gerek böyle bir durumda “boş bulunmamak “ için çevrelerini sürekli kolluyorlar.
“Mecliste eğilim kime doğru?
Kimin Atatürk’ün yerine geçme ihtimali var? Benim durumum ne olur? “ Kafalarda bu sorular
Önceleri Meclis ibresi İsmet Paşa üstünde duruyordu. Fakat İsmet Paşa’nın Cumhurbaşkanı olma ihtimalinden tedirgin kişiler de var. Bunlar, Atatürk’ün yakın çevresini paylaşan kişiler! Ama kendi çevreleri de boş değil! Belki bu çevreler, kendi yakınlarına, Atatürk’ün yerini dolduracak kişinin “kendileri” olduğunu sanıp fısıldaşıyorlar.
Atatürk Hükümetlerinin sürekli İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Diş İşleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, bunların başında geliyor. Sürekli tetikte, sürekli “Ne olacak?” “ Kim gelecek?. “ sorularının cevapsızlığı altında ezik kalıyorlar.
Celal Bayar Başvekil amma, İsmet Paşa’ya rağmen Başvekil!
Bağışlaması az İsmet Paşa, Atatürk’ün yerine geçerse, Bayar’ın durumu zor!
Bir kere, İsmet Paşa’nın rızası olmadan kabineye girmiş! Daha sonra, Kabinenin ekonomi politikasını – İsmet paşa’ya rağmen – değiştirmiş!
Bunu İsmet Paşa bağışlar mı?
Eğer bir hükümetin, Başvekili, İçişleri Bakanı, Dış işleri Bakanı huzursuzsa “hükümette huzursuz “ demektir.
Peki ya Meclis?
TBMM de huzursuz!
“Huzursuz”, çünkü Milletvekillerini, gerçi Atatürk seçmiş, listeye almıştır ama CHP Başkan vekili ve Başvekil İsmet İnönü ile CHP Genel sekreteri ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya da alınmalarını onaylamıştır. Atatürk, arkadaşlarından birinin karşı olduğu adayı listeye almazdı. Bu nedenle Milletvekilleri, bu üç etkili insanla uyum içinde değilse, hiç olmazsa birisi ile uyum içinde olmaya özen gösterirlerdi.
Bu koşullar altında TBMM ‘de hareket halinde yaşayan üç grup vardı. Ve bunlar uyum içinde varlıklarını sürdürürlerdi.
İsmet İnönü’nün Hükümetten ayrılması, bu dengeyi bozdu. İsmet Paşa’yı tutanlar arasında bir panik yaşandı.. Bazıları Atatürkçülere yanaştı; bazıları Celal Bayar’la olmayı denediler; bazıları Şükrü Kaya’nın oltasına düştü. Fakat yine de TBMM de İnönü’yü tutan ve bunda direnen küçük bir grup, Refik Saydam’ın çevresinde kaldı.
Atatürk’ün kaybedilmesi durumunda, Milletvekillerinin bir yerlerde yuvalanmaları lazımdı. Herkes kendi çıkarı, yeniden seçilme nedeniyle bir gruba katılması düşüncesi içindeydi. Ellerini çabuk tutmak gerekiyordu.
İsmet İnönü başvekillikten ayrılınca yıldızı sönmeye başlamıştı. Onun için ona pek güvenilmiyordu.
Elini çabuk tutan, hem CHP Genel sekreterliğin yapan, hem, hem İçişleri Bakanı ve hem de Atatürk’ün itibar ettiği yakın arkadaşı Şükrü Kaya idi.
1938 Eylül sonları ve Ekim başlarında meclisin en güçlü grubu Şükrü Kaya grubu idi.
Yeni başvekil Celal Bayar da Şükrü Kaya ile iyi ilişkiler içinde idi. Meclise tekrar girebilmenin yolu Şükrü Kaya grubuna katılmaktan geçiyordu.
Meclisteki gruplaşma aslında tam olarak da kesin değildi. Bugün A grubunda olan, yarın B grubunda bulunabiliyordu. Çünkü gruplar çıkarlar ve yakınlıklarla, daha yakın ilgi gördüğü gruplar tercih ediliyordu. Onun için kesin olarak gruplarda bulunanların sayıları kemikleşmiş olmuyordu.
Atatürk’ün mecliste büyük bir çevresi vardı. Ama , hastalık yüzünden azalarak “yakın çevre” haline dönüştü. Bu çevreden başlıcaları: Celal Bayar, Şükrü Kaya, Tevfik Rüştü Aras, Salih Bozok, Kılıç Ali, Hasan Rıza Soyak, ve birkaç yakını idi. Son haftalarda İnönü çevresi ile de ilişkilerini bozmadan General Kazım Özalp, Atatürk’ün sıcak çevresine girmeyi başarmıştı.
Atatürk 10 Kasım 1938 de , saat 9.05 de vefat etti.
11 Kasım 1938 de TBMM yeni Cumhurbaşkanı seçmek için toplandı.
Atatürk ölmeden mecliste bulunan Milletvekilleri çıkarlarını düşünerek, gruplar oluşturmalarına karşı, 11 Kasım’da ki oylamada, İsmet İnönü’yü oy birliği ile , Türkiye Cumhuriyeti’ nin ikinci Cumhurbaşkanı seçmeleri, Vatan sevgisinin, kadirşinaslığın göstergesi olarak algılandı.
İsmet İnönü, Celal Bayar’ı tekrar Başbakan olarak atadı. Ocak 1939 tarihine kadar birlikte çalıştılar.
Kabinede iki değişiklik yapıldı.
İç işleri Bakanı Şükrü Kaya’nın yerine Refik Saydam, Dış İşleri Bakanı Tevfik Rüştü
Aras’ın yerine de Şükrü Saraçoğlu getirildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder