VAY Kİ VAYYY!
Burhan Bursalıoğlu
Şu son hafta, Ülkemizdeki olaylar ayyuka çıktı. Birbirleriyle ilgili değil, ama tek odakltan kaynaklandığı malüm.
İnanın çok üzülüyorum. Türkiye Cumhuriyeti bu hallere mi düşecekti? Ordu, yargı, mahalli idareler, Devlet daireleri, okullar ve halkımız kaygılı, kuşkulu, üzgün ve ümitsiz.
Son olayların birkaçını hatırlayalım.
DOST GÖRÜNEN DÜŞMANLARIMIZ
27 Aralık 2010 tarihinde blogumda, Yunanistan Milli Eğitimindeki okullarda okutulan tarih kitapları konuları içinde, Türk Milletinin kendilerine barbarca davrandıkları, asıp kestikler ifadelerin bulunduğunu; bunlar kitaplarında okutulurken, bir tarafta da Başbakanımızla buluştuklarında sarmaş dolaş oldukları, hangisine inanacağımızı, sarmaş dolaşların sahte dostluğun ifadesi olduğunu belirtmiştim.
T.ERDOĞAN ve KAROLOS |
Birkaç gün önce Ermeni Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’la Yunan Cumhuırbaşkanı Karolos Papulyos Atinada bir araya geldiler. Her zaman olduğu gibi yine Türkler hakkında atıp tuttular. Ne işkenceliğimiz, , ne gaspcılığımız, ne cellatlığımız, ne de soykırımcılığımız kaldı. Beni doğruladılar.
Peki, bizim yöneticilerimiz duymadılar mı yoksa? Sesleri solukları çıkmadı. Demek başka işlerle uğraşıyor, başka planlar yapıyorlardır.
SARKİSYAN |
İMAM POLİSLER
8 yıldır Ülkemizi yöneten hükümet kendi planlarını zaman zaman uygulamaktadır. Bana göre, çok uzun iktidarda kalabilmek için bazı kuruluşlara yandaşları doldurmak veya onları etkisiz hale getirmek gerektir. Nedir bunlar? TBMM, Yargı, ordu, Milli Eğitim, üniversiteler, mahalli kollu kuvvetler ve basın . Bunlar elde edilince, yönetimde istenilen her şey yapılabilir. Bunlar gerçekleşti mi? Kısmen.
Yargıyı kendilerine bağımlı hale getirdiler, Orduyu sindirdiler, emekli ve muvazzaf general ve subayları bir yılı aşkın tutuklu tutuyorlar, okullardaki müfredatlarda değişiklik yaptılar, taraflı öğretmenler ve yöneticiler e görevler verildi, üniversite rektör ve dekanlar değiştirilerek, taraflılar göreve getirildi, türban serbest oldu, basın baskı altında, , yönetimi tenkit eden yazarlar kovduruldu veya bir bahane bulunarak uzaklaştırıldı, TBMM de çoğunluk zaten iktidarın, Sıra kollu kuvvetler e geldi. İmam okullulara kıyak yapmak için kanun teklifi hazırlandı. “İmam hatip öğrencileri polis olabilmeli”.
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu bu konuda “ İmam hatiplerde okuyan çocuklarımız da bu ülkenin çocukları. Ben bu kanun teklifini destekliyorum.” Diyor. “Hayır kabul edilemez” diyecek değil ya!.
Polis kolejleri, okulları yeteri kadar mezun vermiyor mu? Vermiyorsa, okullar açılsın, yeterli öğrenci alınsın. İmam –hatip okullarına giden öğrenciler neden o okulları tercih ediyor? İmam-hatip olmak için. Peki polislik ne oluyor? Bize bu iş garip geliyor ama, kanun teklifini verenlere normal geliyor.
Birkaç yıl sonra, karakol komseri, polis Hasan’ ı yanına çağırıp, “Hasan, ….camiin imamı hastalanmış, bugün ezanları sen oku, namazları da kıldır “ Veya “ Hacı Ahmet efendi rahmetli olmuş, yıka da namazını kıldır” gibi alışmadığımız sahnelerle karşılaşabiliriz.
19 MAYIS DÖNEMİ BİTTİ!
Aralarında, İç İşleri Bakanı Beşir Atalay’ın da bulunduğu, 81 ilin valiler toplantısında Yalova Valisi Dursun Ali Şahin yaptığı konuşmada, 19 Mayıs Spor ve Gençlim Bayram törenlerinin kaldırılmasını önererek, “Bu dönemler artık geçti, Çocukları robot gibi kullanmak hoş değil. Bunlar doğu blokundan ithal edilen şeyler” diyor. Sayın Atalay orada olmasına rağmen hiçbir tepki ve karşı durma göstermiyor.
Şimdi soruyorum. Bu vali nerden mezun? Mülkiyeden olamaz. Mülkiyeden yetişen insanlar bu ülkede şerefle görev yapmışlardır. Onlarla gurur duyduk. Yoksa, bu ve bunun gibi düşünenler, öğretmenleri tarafından törenlere alınmadılar mı?.
..
İLKÖĞRETİMDE TÜRBAN
Şanlı Urfa’nın Hilvan ilçesindeki Mustafa Kemal ve Yavuz Sultan Selim İlköğretim okullarında 8 – 12 yaşlarında, 35-40 türbanlı kız öğrenci okula alınmadıkları için, veliler okulu basıp Müdürle görüşmek istediler. Müdür görüşmeyi reddedince veliler Milli Eğitim Müdürüne gidip, çocuklarını okula almadıklarını söyleyerek şikayette bulundular. Müdür, “Kıyafet yönetmeliğine göre hareket ediliyor. Yacağımız bir şey yok. Durumu üst makamlar ilettik” şeklinde velilere cevap veriyor.
Velinin birisi kızını savunuyor. “ Kızım inancını yaşıyor.” Nerede eğitimciler? Kimsenin sesi çıkmıyor.
Ne günlere kaldık, ne durumlara düştük!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder