1 Şubat 2014 Cumartesi

EĞİTİM



EMİRGAN  İLKOKULU


 
 
Burhan Bursalıoğlu

Bu gün benim için önemli bir gün.  1 Şubat 1990 yılında, Emirgan ilkokulu  Müdürü  iken isteğim üzerine emekli oldum. 2 Şubat' 1990 da özel  okulda müdürlük görevine başladım. 24 yıl olmuş. O tarihte doğan bir çocuk, okullarını, askerliğini, bitirmiş, evlenmiş ve çocuğu da olmuştur. Ama ben hala Emirgan ilk  okulundan kopamıyorum.,
Bu günün ikinci önemli olayı da, Emirgan ilkokulu Aile Birliğinin tertiplediği  İstinye Kaçkar restorant da biletli  kahvaltıydı.
Bu kahvaltı zorunlu ve bir mecburiyetten doğmuştu.
Şöyle ki: İstanbul Özel İdaresi  malı olan  okul binası,  Okul yönetimine sormadan. ne maksatla olduğu hala bilinmeyen bir nedenle onarıma alındı.
 İki sezondur, öğrenciler, başka okullarda sığınmacı gibi eğitim görüyorlar.  Onarım süreci içinde, binanın ilk okul olarak değil, başka amaçlarla kullanılacağı, hatta İmam Hatip  Okulu olarak tedrisata açılacağı dedikoduları , başta  okul idaresi ve Emirgan halkını rahatsız etmeye başladı. Aslını öğrenmek için , yetkililerden de inandırıcı cevap alınamadı. Bunun için Emirgan  Sevenler Derneği  başta olmak üzere, diğer, Sivil Toplum Kuruluşları, Emirgan halkı, Okul idaresi, ve Okul Aile birliği harekete geçerek direnmeye başladılar.
Uzatmayalım, Mart ayında okulun aynen eskisi gibi tedrisata devam etmesi için teslim edileceği, Milli Eğitim Müdürlüğünce açıklandı. Ama arkasından ilave edildi. "Hiçbir araç gerece karışmam"
Okul Müdüresinin  ricalar sonucu, sıraları veren Milli Eğitim hiçbir malzemeyi veremeyeceğini tekrar etti. Depolara konan eskimiş ders araçları, malzemeler, masa sandalyeler, tahtalar,  biyoloji, sosyal bilgiler, matematik gibi ders araçları artık görev yapmaktan uzak. Yenilenmeleri gerek. Para yok.
Benim müdür olduğum 1985 de, okul binasının onarıma alınması için müracaat etmiştim. Binanın iç  döşemeleri ahşap olup,  dayanağı olmayan taşların üzerinde bulunan direkler üzerinde bulunuyorlardı. Her adımda döşeme deprem gibi sallanıyor, tahtalar arası da açılmıştı. Gerçekten de eğitime elverişli olmadığı gibi, öğrenciler için de tehlike yaratıyordu.
İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü  3 kişilik, M.  EĞ. Müdürlüğüne bağlı bilirkişi gönderdi. İnceleme yaptılar, "Tehlike yok" raporu verdiler. Durmadım, Sarıyer Belediyesinden yardım istedim. Bayındırlıktan iki bilirkişi gönderdiler, "Eğitim olmaz, çocuklar için tehlike arz ediyor" şeklinde rapor verdiler. Raporu, Milli Eğitime gönderdim. Bunun üzerine M. Eğ. Müdürü, yanına yardımcıları ve Daimi Encümenden bir kişi alarak okula geldi. Sağa sola baktı, "Onarım için paramız yok, zaten döşemeler o kadar tehlike yaratmıyor" dedi. Daimi Encümen azasının itiraz   etmesine  rağmen. Müdür bey " Olmaz " diyerek çekip gittiler.
İşin peşini bırakmayacağımı kafama koymuştum. Kaymakam raporu da işe yaramadı. Son çare olarak İstanbul Teknik Üniversitesi  Dekanlığına müracaat ederek, Bilirkişi göndermelerini istedim.
15 gün sonra 3 kişilik Prof. lardan bilirkişi heyeti gelerek, inceleme yaptı. Heyet, Milli Eğitimin  reddetmesi mümkün olmayan , hatta, hemen okulun kapatılması gerekli rapor verince, onarım izni çıktı.
Döşemeler beton, ocaklar kalktı, kalorifer döşendi, bodruma tuvaletler ve kalorifer kazanları kondu. Bahçe düzenlemesi ve yan tarafa  müstahdem evi yapıldı.
Bunları neden anlatıyorum?
1985 deki onarımı zorla yaptırdık. İhtiyacımız olan araç gereçleri ikiletmeden, M.Eğ.Müdürlüğü hemen karşıladı. Bugünkü onarımı kendileri istedi ve yaptılar, ama, araç ve gereçleri vermiyorlar. Bunun anlamını çözemedim. Sanki "Alın binanızı, başka bir şey istemeyin,  kendi yağınızla kavrulun." diyorlar gibi geldi bana.
Her yerde kamu binaları yapılıyor. Bir bakanlığa bağlı bir lojman, ek bina, veya yeni bina yapıldığını farz edelim. O binanın  iç döşemesini çalışanlar mı karşılıyor, yoksa o binanın bağlı olduğu Bakanlığın ödeneğinden mi karşılanıyor?  Okul da bir Bakanlığa bağlı, giderleri Bakanlık karşılamalı. Okul, o Bakanlıkta görev yapan , başta Bakanı ve diğer çalışanları yetiştiren bir kurum. Bakanlık ne yapıyor? Sadece düzeni sağlıyor, çalışma programı oluşturup işleyişini takip ediyor.
 Bana, İlkokuldan mezun olmadan , Bakan, müsteşar, müdür olmuş birini gösterebilir misiniz? Cevap:  "HAYIR"  Demek ki, Bakan olunması için İlkokulu bitirmek gerekmektedir. O halde, bu insanlar, okudukları okulların ihtiyaçlarını neden karşılamazlar? 200 bin lira gönderseler, bütçe batar mı? Milyon dolarların  konuşulduğu bu günlerde, 200 bin liranın lafı mı olur. Olmaz ama oluyor işte.
Mart ayında dört duvarı teslim alacak olan okul idaresi, araç gereç için çaba harcamaktadır. Bu günkü kahvaltı onun içindi.
Kahvaltı faydalı oldu. Sarıyer Belediye Başkanı Sayın Şükrü Genç, Okul Müdüresi Emine Kızıldağ, öğretmenler, eski öğrenciler, dernek başkan ve yardımcıları, Okul Aile Yönetim Kurlu üyeleri ve  misafirler iştirak ettiler. Çok samimi havada geçen yemekte ben de mutlu oldum.Öğrencilerimi, velileri, öğretmen arkadaşlarımı ve uzun zamandır karşılaşamadığımız Sayın Şükrü Genç'i gördüğüm için mutlu oldum.
Okul Aile Birliğinin Emirgan İş Bankasındaki  11410184325  nolu hesabına,  "damlaya damlaya göl olur" misali, yardım sevenlerden  güçleri  nispetinde katkı bekliyor.
Ayrıca, okulun ihtiyacı olan ders araçları ve genel malzeme,  üretimi ve satanlarında bağışlar bekleniyor.
Mart ayında okula girecek öğrenciler, tam takır, dürt duvar yerine, yeni araç ve gereçlerle döşenmiş, huzur içinde eğitimlerini devam ettirecek bir okul görmelerini umuyor ve istiyoruz.





 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ