HAYVAN BARINAKLARINI UNUTMAYALIM
Burhan Bursalıoğlu
17 Ocak 2016 Pazar günü, yağmurlu bir havada, yanımıza istenen ihtiyaçları alarak, oğlum, gelinim, ve torunumla birlikte Beykoz köpek barınaklarına gittik.
Orman bölgesine girdiğimiz de cadde boyu, bırakılmış, kimi tasmalı, kimi tasmasız, her cins köpek kalabalığı ile karşılaştık. Sağlı sollu, onar, yirmişer köpek kulübeleri ve caddenin kenarlarına park etmiş arabalar vardı.Bunlar, her Salı, Perşembe ve Pazar günleri barınaklar dışındaki 23 noktada toplanan köpeklere yiyecek getiren gruplarmış. Bir kaç grup köpek yığınlarından oluşan noktaları bölüşmüşler be onların bakımını üstlenmişler. O gruplara katılmak serbestmiş.
Biz Beykoz barınaklarının önünde park edip arabanın kapısını açtığımızda, etrafımızı saran barınak dışındaki büyük köpeklerden biri hemen içeri atladı. Zorla çıkarabildik. Bu köpek, sahibi tarafından araba ile gezmeyi alıştırıp, sonra da bırakılan köpeklerden biri olduğunu tahmin ettik.
Barınak görevlisine yiyecek ve battaniyeleri teslim ettik. Kimliklerimizi de alarak, bize barınakları gezmemize izin verdi.
Resim çekmenin yasak olduğunu söylemesine rağmen birkaç poz kaçak resim çekmeyi başardık. 200 ün üzerinde köpek bulunan barınaklarda , iki, üç köpeğin rahat hareket edeceği ve iç kısımda da yatabileceği büyüklükte, yan yana telle çevrili kulübelerden oluşan barınaklar çok geniş bir alana yapılmış. Her kulübede , köpeklerin cinslerine göre birer ikişer, bazılarında da üçer köpek bulunuyordu.
Ziyaretçi bizden başka kimse yoktu. Bizi gören köpeklerin tümü bağırarak tel örgülere tırmanıyor, adeta " Bizi buradan çıkarın, bize özgürlük verin" diyorlardı.
Yağmurun altında yarım saat bütün köpekleri dolaşıp,onlarla konuşup, parmaklıklar arasından soktuğumuz elimizi, parmaklarımızı yalatıp vedalaştık.
Burada bakımı yapılan köpeklerin beslenmesi, korunması, halkın yaptığı yardımlarla iyi bir şekilde yürütülüyor. Buna rağmen hala ihtiyaç duyuluyor.
Dışarı çıktığımızda bir sürü köpek etrafımızı sararak onlarla oynaştık. Hepsi de kendine göre sevimli hayvanlardı. Üstümüze atlıyor, çekiştiriyor, sarılıyor, bir şeyler anlatmaya çalışıyorlardı.
İnternetten gördüğüm kadarıyla tüm ilçelerimizde ve illerimizde değişik hayvan barınakları bulunuyor. Genellikle bu konuya eğilen Belediye Başkanları ile hayır sevenlere teşekkürü bir borç biliyorum.
SONUÇ:
Evcil hayvan beslemek her yönüyle, insanlığımızın bir ihtiyacıdır. Geçici zevkimizi tatmin ermek için hayvanı beslemeye başlayıp, bir müddet sonra sokağa bırakmak insanlık değildir.Ya almayacağız, alınca da ölünceye kadar ona bakacağız.
Bu sevimli hayvanları, esir edilmiş savaş askerlerine benzetiyorum. Esirler sonunda ya öldürülür veya ölür, ya da bağlı bulunduğu ülke tarafından anlaşma ile geri alınır, yani özgür olur. Bu hayvanlar da öyledir. Ya barınaklarda ölürler, ya da hayvan sevenler tarafından alınıp, ikinci baharları yaşatılır.
Onları bakacak yaşam imkanlarımız yoksa dahi, zaman zaman fırsat buldukça onları ziyaret etmek insanlık borcumuz olmalıdır.
İmkanı ve yeri müsait olanların, barınaklardan o güzelim hayvanlardan almalarını yaşam zorunluluğu nedeniyle tavsiye ediyorum. Unutmayın ki dertlerini söyleyemeyen her hayvanı beslemek en büyük hayır yapmaktır.
HAYVANLAR ÖLMESİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder