24 Kasım 2017 Cuma

BELLİ GÜNLER





ÖĞRETMENLER GÜNÜ
Burhan Bursalıoğlu

Bu gün 24 Kasım 2017 .0ğretmenler günü.

 Ne yazık ki,  sokaklarda boş gezen  atanmamış öğretmen adayları için geçen yıllarda ümitle beklediğimiz iyi haberler gelmedi. Bu bayram da geçmiş yıllar gibi buruk ve ümitsiz geçecektir. 

Yaşadığımız  dönemde öğretmene, eğitimimize ve insanımıza değer verilmemektedir.
Ama bu gün  göstermelik kutlamalar yapılacaktır. Öğretmeni, öğretmenliği, Eğitimi, bilgiyi, çağdaş düşünceyi övecekler, göklere çıkarıp kuru kuru alkışlayacaklardır.

EMİRGAN İLKOKULU ÖĞRETMEN KADROSU

Çalışan öğretmenin beşte dördü gazete, kitap,dergi alamıyorsa, beşte üçü borçla yaşıyorsa, beşte dördü ek iş yapmaya çalışıyorsa, onda dokuzu tatil yapamıyorsa, öğretmeni, kaliteli - kalitesiz, başarılı - başarısız diye ayırıyorlarsa, bir eğlenceye, sinemaya, tiyatroya gidemiyor sa en önemlisi de, her yıl değişen müfredat nedeniyle başlarını döndürüyorlarsa, sen istediğin kadar tören yap, öğretmen ve  eğitimi öv ve alkışla. Bir ümit ışığı yoksa, Öğretmen okulları yoksa gerisi boş.
Değişen müfredat ve sistemler nedeniyle,  Dünyada çok geri kalmış, adını dahi duymadığımız ülke eğitimlerinin arkasında kalmamız utandırılacak bir gerçek değil midir?
1980 den sonra açılan Öğretmen Evleri, öğretmenler için dinlenme, okuma, yemek, düğün ,nişan  ve sünnet, konferans, panel ,münazara gibi etkinlikler için öğretmenin faydalandığı kendi mesleki yuvaları idi. Ucuz tatil imkanını bulabilmek amaçlı, sahil şeritlerinde kurulan dinlenme tesisleri de öğretmen ve ailelerinin tatilde ilk düşündükleri mekanlardı. Ne yazık ki bu iki tesislerin bir çoğu satıldı.
Perişan bir durumda olan öğretmene yapılan bunlar,acaba 'öğretmen sevdasından' mı kaynaklanıyor?

Ben Dünya ülkelerinde çalışan öğretmenlerin ekonomik, sosyal ve özgür yaşamları ile bizimkileri karşılaştırmayacağım. Çünkü onlarda, tanınmamak , bir öğrencisine rastlamamak için , başına bir bere gözüne bir gözlük geçirip simit satan,  kahvede garsonluk yapan, tablasında tespih, iğne, tırnak makası v.s. satan, otobüs terminallerinde çığırtkanlık yapan, çocuk ve ailesinin başkalarına muhtaç olamaması  için çalışan , onurlu  öğretmen ve emekliler yoktur.
Buna rağmen öğretmen, mesleğinin hakkını vermek için canla, başla  uğraş vermektedir.

Eğitimimiz her geçen yıl aşağılara çekimektedir. Bunun bir çok faktörü var. Önemli birkaç nedeni şunlardır.

Eğitimimizi yozlaştıran  faktörlerden biri,  Dünya'nın hiçbir ülkesinde , bakanlar değiştiğinde, gelen bakan müsteşarını, genel müdürünü değiştirmez. Bizde maşallah, yeni bakan geldiğinde hademesine varıncaya kadar kadro yenilemesidir.  Her şey yeni baştan başlanır. El alem aya giderken biz yaya kalırız. Bunun da sorumlusu öğretmen olur.
SİVAS ÖĞRETMEN OKULU 1954 ÖĞRETMEN KADROSU

Bir diğer faktör ise, Başbakanlar, hükümetini kurarken 'İşe göre adam' atayacağına, 'adama göre iş ' ataması yapmaktadır. Örneğin, şantiyelerden gelme  bir mühendis Milli Eğitim bakanı olarak atanabiliyor. Nasıl bir ölçüm yapılıyor anlamış değilim.
Durum bu olunca, herhalde aya gideceğimizi kimse iddia edemez.
BÜYÜK EĞİTİMCİ HÜSEYİN HÜSNÜ TEKIŞIK VE EŞİ
( İKİSİDE VEFAT ETTİ )

Bu gün Eğitimimiz, her ne kadar,  güneş doğmadan başlıyor, güneş battıktan sonra bitiyorsa da ayakta durmasını sağlayan  eğitimcilerin, öğretmenlerin fedakârlıklarından dır.! Elbette ki, hiçbir emek zayi olmaz… Ve hele bütün ömrünü insana, onun yetişmesine adayan öğretmenlerin kutsi emeği bir millet hayatında bıraktığı izleri bildiğimiz halde, bunu görmemezlikten gelip, öğretmene ve yetiştirdiği insana ikinci sınıf muamelesi yapanların, orta çağın cahillerinden  ne farkları var?


   “Bir şeyi bilmek onu anlamakla olur” Bilginin, değerini, kıymetini ancak onu anlayanlar bilebilir. Ham yobazdan, kaba softadan, gözü ve gönlü kör olandan, kulağı sağır ve kalbi taş gibi veya ondan daha katı olandan ne merhamet beklenebilir ve nede mukaddes değerlere saygı!

EMİRGAN İLKOKULU


Bilgiyle dirilenler ölmezler…” sözüne de burada geliniz hep birlikte şapka çıkaralım.
Bu ülke insanının iki şeyle mücadelesi olacağına da burada vurgu yapmak istiyorum, “Fakirlik ve cehalet…” Her ikisi de, bütün fenalıkların veya kötülüklerin anası olarak tarif edilir.
. Louis D. Brandeis şöyle der, “Her münakaşanın temelinde birisinin cahilliği yatar”
Çok defa haddi ve hududu aşanlara, ‘yuh olsun, edep yahu’ deriz!
Eğitim ve öğretim bizlere hayat okulunun ilk basamağında, ‘edebi…’ tarif eder. Omuzlarımıza da, sevgi halesi içerisinde, ‘emanetleri korumamızı’ sürekli telkin eder.
Aile, Okul, Öğretmen ve Çevre… Bir zincirin birbirinden ayrılma kabul etmeyen halkalarıdır. O halkanın, orkestra şefi olarak da, öğretmendir.

Bir karıncadaki çalışma azmi, bütün çiçeklere konan bal arısının emeğinde kendisini tarif edebileceğimiz en çileli ve en arzulu bir mesleğin yüceliğinde bir Hak  aşığı misali pervane gibi dönen öğretmeni bu kutsi yolda gönlümüzce alkışlamak istiyor ve tüm öğretmenlerimizin bayramını kutluyorum.

Türk öğretmeni, Vatan bayrağını Ata’nın bizlere sunduğu  bilgiyle ve ustaca  dalgalandırmaya devam edeceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ