KÖY ENSTİTÜLERİNİN 79. KURULUŞ YILI
Burhan Bursalıoğlu
Bu gün, Köy Enstitülerin kuruluşunun 79. yılı.
1938 Temmuzunda, bölgede bir Köy enstitüsü kurulması için Tunceli bölgesine giden İsmail Hakkı Tonguç anlatıyor:
" Tunceli köylerindeydim. Elazığ üzerinden dalıp köyleri gezmeye başladım. Ankara'daki ilk kursta yetişmiş olan bir eğitmenin köyüne gittim. Eğitmen, çocuklara Türkçe okuma yazmayı öğretmişti ama, sınıfa birlikte geldikleri köyün yaşlılarıyla eğitmenin çevirmenliği aracılığıyla konuşulabiliyordu. Tahtaya kaldırdığı çocuklardan birine, elindeki tebeşiri o yaşlılardan birine vermesini söyledim. Yaşlı adam aldığı tebeşiri eğitmene uzatarak bir şeyler söyledi. Eğitmen çevirdi:
' Ben bunu tutmasını bile bilmem, nerede kaldı ki yazayım. Bizi böyle cahil bırakanlar mezarlarında rahat etmesinler. Bizi arayan soran mı vardı? Şu dağların arasında çobanlık, eşkiyalık yaparak geçinmeye uğraştık. Hayvandan farkımız yoktu. Bizi güden çıkmadı.
Türkiye Cumhuriyeti, Okuma yazma oranının % 7 olduğu, halkın % 80 inin köylerde yaşadığı bir ortamdan doğmuştur. İlk işin Eğitim olduğu bilincinde olan Atatürk ve yöneticilerin işleri zordu. Ama boş durmadılar. Amaçlı ve inançlı vatanseverlerin gayret ve gece gündüz çalışmalarıyla, en kısa zamanda, geniş halk topluluğuna ışık tutacak, cahillikten kurtaracak, ekonomiyi canlandıracak elemanlar yetiştirmenin ilk adımının Köy Enstitülerinin kurulması olduğuna karar verdiler ve başta M.E. Bakanı Saffet Arıkan ile, İlk öğretim
Genel müdürlüğüne getirilen, " Köyün kenarına aydın insanın mezar taşını dikmedikçe bu işler kökünden çözümlenemez" diyen, İsmail Hakkı Tonguç görevlendirilmiştir.
Atatürk'ün ölümünden sonra istifa eden, Saffet Arıkandan sonra M.E. B. olan Hasan Ali Yücel:
" Bir defa köy enstitüsü okul değil, bizim klasik anlamda anladığımız şekilde okul değildir Yoksa tüm dünya insanlar için okuldur. Geniş anlamda elbette orası da bir okuldur; yani bir şey öğretilen yerdir. Ama öğretmen oturur, öğrenci gelir, öğretim programı vardır, kitap vardır dersin öğretmeni söyler öbürleri de Arif'in keçisi gibi dinlerler, mesele, birer diploma alınır, devlet hazinesine eller dalar ve oradan geçinip gidilir. Bu değildir. Nedir? Biz köylere Kurtuluş Savaşından beri sosyal hayatımızda yaptığımız büyük devrimleri götürecek adamı yetiştirmek isteriz."
dedikten sonra 17 Nisan 1940 yılında resmen Köy Enstitüleri kurulmuştur.
Çok iyi giden çalışmalar, yöneticilere de moral veriyordu. Hatta bir gün İsmet İnönü, Savaştepe Köy Enstitüsünü ziyaret eder. Okulun Müdürü Sıtkı Akkay İnönü'ye okulun işliklerini, tarım alanlarını gezdirir. O zaman öğrenci olan Hasan Kudar sonradan o günü anlatıyor "İsmet İnönü tarım alanlarımızı gezerken, yamaçta koyunları yayan bir kız arkadaşımıza rastlamıştı. Yanına yaklaşıp torbasında ne olduğunu görmek istemişti. Arkadaşımız kumanya torbasını açmış, bir çeyrek peynir ekmekle son okuduğu kitabı göstermişti Cumhurbaşkanına. Çok duygulanmıştı İnönü. Yanındakilere dönüp: ' Gördünüz mü, ekmekle kitap bir tutuluyor enstitülerde. Ne zaman erinden komutanına, Cumhurbaşkanından sade vatandaşına değin ülkemde insanların azığının yanına kitap konabilirse, o zaman kurtulacaktır Türkiye' dedi.
Ne yazık ki bu sözleri o tarihlerde söyleyen İnönü, 1946 lardan sonra CHP ve DP nin toprak ağaları, zamanın MEB Sirer'in, İ.H. Tonguç'a"Bindiğim atın benden akıllı olmasını istemem ben. Biz yöneticilerin kapısına kazma kürekle dayanmalarını mı istiyorsun bu köylülerin" diyecek kadar köy enstitülerine düşmanca davranan insanların fikirlerine uyarak, Köy enstitülerinin kapanmasına ses çıkarmamıştır.
Tüm Eğitim Camiasının 17 Nisanları kutlu olsun.
KÖY ENSTİTÜLERİNDEN FOTOĞRAFLAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder