1 Ağustos 2019 Perşembe

D Ü Ş Ü N C E M






SEÇİLENLER Mİ, ATANANLAR MI?

BURHAN BURSALIOĞLU


          Dünyada devlet yönetim biçimleri çok çeşitlidir. Bu çeşitlilik, etnik yapıya, kol kuvvetine, sosyal yapıya, halk tercihine, tabiat şartlarına ve dış etmenlerine göre değişmektedir.
Başlıca yönetim biçimleri;

 MONARŞİ; 
         Bir kişinin kayıtsız şartsız devleti yönetmesidir. Halk yönetime katılamaz. Seçim olmadığı  için meclis yoktur.

MEŞRUTİYET:
          Padişahlık, kırallık gibi yönetimlerde halk yönetime doğrudan katılmaz. Sadece padişah veya kıralın yanında üst yöneticilerden oluşan  bir meclis bulunur. Osmanlıda buna Divan denir.

OLIGARŞİ:
         Ülkeyi zenginler, aydınlar veya askerler  gibi grupların yönettiği bir yönetim şeklidir.

OTORİTER YÖNETİM:
           Siyasal iktidarın, yetkilerini tek elde topladığı yönetim biçimidir. Meclis ve parti bulunur ama, son söz Devlet başkanınındır.

TOTALİTER YÖNETİM;
            Hiç bir vatandaşın özgürlüğüne  yer vermeyen ve  vatandaşın yaşamını her yönüyle devlet otoritesine tabi kılmayı  amaçlayan yönetim biçimidir.

 TEOKRASİ:
            Devletin dini kurallara  dayanarak yönetilmesi biçimidir. Din kuralları bu tür yönetimlerde anayasa olarak kabul edilir.

TEOKRATİK EGEMENLİK:
            Ülkeyi idare etme yetkisinin, tanrıdan alındığına ve egemenliğin kaynağının  tanrı olduğuna dayanan yönetim biçimidir.

FAŞİZM:
             Her şey devlet içindir. Hiç bir şey devlete karşı değildir. Tek parti vardır ama, baskıcı devlet yönetimidir.

NASYONAL SOSYALİZM: "NAZİZİM"
            Tek parti ve siyasi görüş vardır. Baskıcı rejimdir. Hitler Almanyası gibi.

KOMÜNİZİM:
           Sanayi devriminin getirdiği sorunlar ve işçi sınıfının sömürülmesine karşı çıkan bir akımdır. Her şey  halk adına devletin denetimindedir.

DEMOKRASİ:
           Ülkeyi yönetme hakkının millete ait olduğu, halka bir çok özgürlüklerin tanındığı, çok partili sistemin geçerli olduğu sistemdir.

CUMHURİYET:
          Halka, seçme ve seçilme hakkını tanıyan, meclisi olan, belirlenen zamanlarda Cumhurbaşkanının, meclisin, mahalli yöneticilerin seçiminin yapıldığı, kısaca halkın yönetime katıldığı bir sistemdir.

                                 BİZDE

          Ülkemiz Cumhuriyet'le idare edilmektedir.  Anayasası olan, çok partili, halkın seçme seçilme özgürlüğü olan , meclisi olan, halkın egemen, yasal eşitlik ve hukukun üstünlüğü olan bir yönetim biçimi ile yönetilmekteyiz.
           Bu yönetimde, seçilenler ve atananlar vardır. Seçilenler, halkın özgür düşüncelerince tercih ettiği yöneticilerdir. Atananlar ise, üst yöneticilerinin, kendilerini ve yaptıkları işleri temsil etmek için atadıkları insanlardır.

                                   ASIL MESELE

           Bu bilgileri neden yazıyorum?
           Ülkemizde, bence, bazen ters giden olaylar oluyor. Aslında ters  değil,ama, ters oluşturan yasalarımız var.
           Bir kaç gün önce Rize'nin Fındıklı ilçesinde bir parka verilen ad la ilgili sorun yaşandı. Hala da devam ediyor.
         
 Seçilmiş belediye başkan ve meclis üyelerinin  aldığı bir kararla, şehir parkının adı değiştirilmiş. Yasa gereği bu kararın Kaymakamca onaylanması gerek.. Atanmış kaymakam, halkın seçtiği yerel yönetimin kararını onaylamıyor. 
              Burada bir terslik olmuyor mu? Halkın iradesiyle seçilmiş bir meclisin oy birliği ile aldığı kararı atanmış bir yönetici reddediyor.  Atanmış yönetici, seçilmiş yöneticinin üstünde bir selahiyete sahip olmuyor mu? 
          Yasal olarak, kaymakam, belediyeyi teftiş edebiliyor, denetleyebiliyor. Ama , aldığı kararları onaylamayabiliyor. Bu    ne kadar doğrudur? 
          Bir müddet sonra başka bir yere atanacak veya emekli olacak veya merkeze çekilecek olan bu yönetici nin engellediği, ilçenin , halkın yararına yapılan güzellikler, ilçenin gelişmesini
engellemiş olmaz mı?
            Bir yerleşim alanında, halkın seçtiği yöneticiler, yaşadıkları yerin, parkına, caddesine, sokağına, yoluna, köprüsüne, mahallesine hangi adı verirlerse versinler, kaymakama göre ne. O bugün varsa, yarın yoktur. 
Bu tür , bence yanlış uygulamalar iller için ,yani valiler için de geçerli. 
        Vali veya Kaymakam belediyeleri denetleyeceklerse, halkın yararına olan işleri engelleme yerine, mali bütçelerini denetlesinler. Park,sokak ve caddelerin adıyla uğraşmasınlar.
          SORUYORUM:
         Bir kent için, yerleşim bölgesi için, o mahallin, gelşmesi, güzelleşmesi, ad vermesi için, atanan mı, seçilen mi yetkili olmalıdır?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ