31 Ekim 2009 Cumartesi

GÜNCEL
















BU YIL DA BÖYLE GEÇTİ…


Burhan BURSALIOĞLU


Çok şiddetli olmayan, iyi ile kötünün, neşe ile üzüntünün oluşturduğu bir kış sezonunun sonunda, yine yazlık mekanımızda soluğu aldığımızı yazmıştım.

Hasretle kavuşan komşular, dostlar, tanıdıklar. Bırakılan köpek, kedi, ağaçlar, çiçekler, bahçeler, deniz ve güneş. Sadece bunlar mı? Plajlarda, ,açık havada, kapalı kapılar ardında, uzun süren söyleşiler, dedikodular, siyasi düşünceler, edebi fıkralar (!) günlük yaşamın, vazgeçilmez eğlence konuları. Hele bir tanesi var ki, her toplulukta baş konuyu teşkil etmektedir. Sağlık.

Buradaki insanlarımızın genellikle yaşlı olmaları, hastalıklar konusu başı çekmektedir. Gündemdeki, domuz gribi midir, Hint gribi midir, her ne ise, her toplulukta, her sohpette, her kafadan değişik seslerin çıkmasını sağlıyor. Tedbirler, aşı… Aşı olalım mı, olmayalım mı, zararı var mı, yok mu, yan etkisi için kimse bir şey söyleyemiyor, acaba öldürücü mü, faydası zararından fazlaymış, zararı neymiş? gibi saatleri alan sohbetler. Birçok insan da, kendi hastalığını unutup, karşısındakinin şikayet ettiği hastalığı için tavsiyelerde bulunma, ilginç söyleşilerden olmaktadır.

Her toplulukta, zaman, zaman, insanın yaradılışında olan, kavgacılık, asabilik de ortaya çıkmaktadır. İncir çekirdeğini doldurmayan bahanelerle, kısa süre çıkan çatışmalar da plajlardaki eğlencelerdendir.

Yazların iyi taraflarından biri de misafir beklemektir. Bizler emekli, işi olmayan kişiler olduğumuz için, belirli kalma bir süremiz yok. Ama çalışanlar için bu süre kısıtlıdır. Kısıtlı sürelerini değerlendirmek için birkaç gün de olsa bizim gibi tanıdıklarının yanına gitmeyi uygun bulurlar.Haber gelince evde sevinç çığlıkları duyulur. Yataklar hazırlanır. Eksik yiyeceklerin takviyesi yapılır. Günler sayılmaya başlar. Bu işi de Torunum Şevval çok iyi becerir. . Kim gelecekse, geliş günlerini, matematiksel rakamları her geçen gün azaltarak sayması, sıfırlanınca duyduğu heyecan nedeniyle akşam erken yatıp sabah erken kalkma taktiği, geceyi kısaltarak yolcuların daha çabuk geleceklerine olan inancını her zaman muhafaza etmektedir.. O gün, çok sevdiği denizden dahi feragat edebiliyor.

Tatil, yazlık, sadece bunlardan ibaret değil tabi. Neşenin yanında hüzünde olmaktadır. İşin kötü tarafı bu. Kötü sürprizler. Ani bir hastalık, bir felaket, bir kaza, bütün neşenizi kaçırmaya yetiyor.29 Temmuz’da kaybettiğimiz, çok sevdiğimiz, sakin, kibar, haza bir beyefendi, Ali Ülgür’ün beklenmedik , Allahın rahmetine kavuşması, başta bizler, site ve Ataköy sakinlerini büyük yasa boğdu. Umarım gelecek yaz böyle sürprizlerle karşılaşmayız.

Burada grup, grup eğlenme babında oyunlar da oynanmaktadır. Yüz yıllık ağaçların tabii gölgelik yaptığı, adeta park havası yaratılan Ilgın plajında tavla partileri, Bağla plajında genelde okey ve briç oyunları düzenlenmekte, hanımlar arasında 51, okey oyunları da vakit geçirmek amacıyla oynanmaktadır. Ilgın plajından denize giren, Şevval’in arkadaşı nedeniyle, arada bir Şevval’i oraya götürdüğümde tavla partilerine de katılıyorum. Oradaki düzenlemeyi de, Öğretmen arkadaşımız Ahmet Karslı yapmaktadır. Burada, beziği iki kişi oynamakta. Biri ben, biri de Metin Güvenç. İyi de arkadaşız. Birlikte olduğumuz her zaman, bezik takımları yanımızda olur. Sık, sık beraber olur, oyun ihtiyacımızı gideririz. TV den maç seyrederken dahi , devre arasını değerlendirir, kaldığımız yerden beziğe devam ederiz.

Sitemizin üçüncü plajı olan Kargı plajı müdavimlerinin başında yılların eskitemediği Nigar Uluerer bulunmaktadır.

Yaz da, tatilde, dinlenme de geride kaldı.

Okullar açıldı. İzinliler işlerinin başına döndü. Yaşlılar torunlarının yanına gitti. Herkes, kışı geçirecekleri mekanlarına gittiler. Buralar boşaldı. Ama bu insanlar yanlış yaptılar. Buranın sarı yazı başladı. Deniz harika ve sıcak, hava temiz, gökyüzü parlak, yıldızlar parlak, bulut yok, oldu mu da bembeyaz bulutlar, etraf yemyeşil, yağan sıcak yağmurdan sonra da mis gibi toprak kokusu ve birazdan da topraktan fışkıracak katır tırnakları, papatyalar, anemonlar, gelincikler buraları gelin gibi süsleyecektir. Yazın sıcağı, gürültüsünden uzak, bam başka bir Bodrum oluşmakta.

Ama ne yazık ki, bizim de gitme zamanımız geldi. Buradan iki nedenle ayrılacağım. Biri, saatlerin geri alınması ve günlerin kısalması nedeniyle Şevval’in anne ve babasının gelene kadar geçen süre içinde tedirgin olması.. Dünkü görüşmemizde, “ Dedeciğim, sizi çok özledim. Saatler geri alındı, karanlık erken oluyor, korkmaya başladım, gelmeniz yakınlaşmıştır herhalde, Yolunuzu bekliyorum. “ dedi. Dedeler hiç torunlarını kırar mı?

İkincisi de, 22 Kasımda, Emirgan İlkokulu Mezunlarının yapacağı toplantıya katılmak.

Önümüzdeki hafta içinde İstanbul’a dönüyorum.

Burada kalanlara sağlıklı , sıcak bir kış geçirmelerini diliyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ