11 Ocak 2010 Pazartesi

S A Ğ L I K

BEKLENMEDİK HASTALIK

Burhan Bursalıoğlu

8 Ocak 2010 Cuma günü sabahleyin, arabamı peryodik bakım için servise götürdüm. Öğleye yakın çıktım ve eve geldim. Herşey normaldi.
Saat 14 sıralarında boğazımda bir yanma, arkasından da öksürük başladı. Gündemde domuz gribi var ya, endişelendim, hemen doktora gittim.
Durumu anlattım, boğazıma baktı, oturdu, reçete yazmaya baqşladı. Bir taraftan da konuşuyor.
_ Önemli birşey değil. Bir antibiyotiğin var, sabah akşam 5 gün içeceksin. Bir gargaran, günde üç defa gargara yapacaksın.Bir öksürük şurubun var, onu da üç kez alacaksın. Bir de hapın var, onu da üç kere 8 saatte bir alacaksın.

Reçeteyi elime sıkıştırdı. Doğru eczaneye gittim, ilaçları yaptırdım. Akşam olmuştu. Şöyle bir ilaç tanıtımlarına bakayım dedim. 1000 lik antibiyotik AMOKLAVİN, Soğuk algınlığı ve gripte BENİCAL, öksürük için LEVOPRONT, gargara için de OROHEKS PLUS.
Aslında antibiyotiği kullanmak istemiyordum. Çünkü onun bir arkadaşıma verdiği zararı bildiğimden tereddüt ediyordum.

Tereddütümü gidermek için kalp doktorum, Kardiyoloğ Prof. Dr. Serap Erdine'yi ( Öğretmen okulundan fizik öğretmenim Fazıl Berki Erdine'nin kızı ) aradım, durumu anlattım ,ilaçların adlarını söyledim, yorumunu rica ettim.Bana Benikal i hiç almamamı, tansiyonun çıkar ve kalp çarpıntısı yapar, diğerlerine hemen başlamamı, bol su ve sulu şeyler almamı, ateşin çıkarsa MİNOSET almamı söyledi.,teşekkür ederek ilaçlara başladım.
Eşim Candan'a ," benim odamı değiştirin. .Kuşların odasına g,itmek istiyorum." dedim. İtiraz etmedi. Odadaki, indir yat, koltuğunu (çekyat değil) hazırladılar , o günden itibaren kuşlarımla birlikteyim.

Gece yarısında, boğaz ağrım fazlalaştı, boğazıma sanki bir şey tıkanmıştı. Öksürük te çoğalmış, sanki boğazımı yırtacak gibi sertleşmişti. Kuru bir öksürüktü. Tesellim ateşim olmamasıydı. Domuz gribinde ateşin baş rol oynadığını bildiğim için endişelenmekte haklıydım. Gerçi ölümden korkmuyordum ama, bir domuz uğruna da ... Niyazi olmak istyemiyordum.

Hani derler ya, "Her erkeğin yaşamında 3 kutsal kadın vardır" Bü teşhise şapka çıkarılır. Anne, Kızı ve Eşi. Bu üç kutsal kadınlardan olan eşimden bahsedeceğim.
2009 12 Ağustos' ta , evliliğimizin 50. yılını kutladık. Dile kolay , yarım asır. İyi ve kötü günlerimiz oldu. Önemli olan birbirimize ihtiyacımız olduğu zamanki davranışlardır. Mutluluk ve sıkıntılarımızda tek paylaşıcımız, destekcimiz, hayatımızın, olmazsa olmazı. 50 yıllık deneyimimizde, Candan'ın bana karşı olan titizliğini ben ona , onun kadar gösteremediğimi belirtmek istiyorum. Bu da galiba, erkekliğin sertliği mi desem, gruru mu desem, erkeklik rolümü desem, ne derseniz deyin.

Yattığımdan beri, bugün üçüncü gün, her dakika, "ilaçlarını aldın mı, saatli ilaçların hangisi, karnın acıkmıştır, çorba getireyim mi,komposto getirdim,portokal suyu getirdim, ıhlamur getirdim bunu iç, göğsüne sıcak yaşmak koyayım, viks süreyim, sırtın açılmış, ayakların üşür, yorganın altına çek, mandalina ye, muz getirdim ye, ateşine bakalım... böyle ilgisi devam edip gidiyor. Soru sorması bahane, Bir şeyi sordu mu emrivaki uyguluyor. Binlerce lira maaş verip bir hemşire tutsak, Candan kadar iyi bakamaz. Bazı kaprislerime Candan tahammül eder ama hemşire bırakır gider
.
Tanrı kadınlara büyük bir dayanma gücü vermiş. Biz erkekler onlar kadar dayanıklı değiliz. Gelen telefonlara neşe ile, moral bozmadan cevap vermesi, çarşıya, pazara alışverişe koşması da caba.

Bu kadınlar halikaten birer melekler. Tabi aralarında, kocasını evden kovan, döğen, yaralayan hatta öldüren canavar kadınları istisna olarak kabul ediyorum. Onlar denizde bir bardak su gibi.

Benim erkek va kadınlara tavsiyem olacak.

Her iki taraf da eşlerinizi el üstünde tutun, olanlarla iktifa edin, münakaşalarınızı saygı çerçevesi içinde yapın. Sesinizi yükseltmeyin. Sorunlarınızı birlikte çözün. Çocuklarınız sorunlarınızdan uzak tutun. Birbirinize sevginizi zaman zaman söyleyin. Diliniz yamulmaz, Bir çiçekle batmazsınız. Fikirlerinizi zorla kabul ettirmeyin. Muhakkak bir orta yolu vardır. Hele ,hele ayrılmayı hiç aklınıza getirmeyiniz. Bu günkü ortamda evlili yapmak cambazlık demektir.

Bu gün yatakta oluşumun, Cuma'yı saymazsak 3. günü. Yavaşta seyretse, öksürük ve boğazlarım iyiye doğru gitmektedir. Umarım, 2 gün sonra tamamen iyileşirim.

Hastalığımın mikrobik olduğu kesin. Adına bronşit diyelim. Bronşit tedavi edilmezse,Fananjite çevirir. Ailemizde hasta olmadığına göre bu mikrobu, toplu taşıma yapan araçlardaki sıkışıklıklardan almışımdır. Bu konuya ileride değineceğim.
Hoşca kalın, sağlıkla kalın.

1 yorum:

  1. Hocam büyük geçmiş olsun, acil şifalar dilerim. Hocamın mailleri kesilince doğrusu merak etmiştim. Kendinize iyi bakın

    YanıtlaSil

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ