18 Mart 2010 Perşembe
TARİH SAYFALARINDAN
ÇANAKKALE SAVAŞININ ANZAK' LARCA
HİKAYESİ
Burhan Bursalıoğlu
Bu gün 18 Mart. Çanakkale Savaşını başlatan İngiliz ve Dominyon ordu ve donanmalarının mağlubiyetlerinin tesçil edildiği gündür.
Tarih, özellikle, Türklere karşı yapılan saldırıların daima hüsranla bittiğini ispat etmiştir. En yakın örnekler de, Çanakkale ve Kurtuluş savaşıdır.
Çanakkale savaşına katılan bir Avustralya’lının, Çanakkale Savaşı hakkındaki düşüncelerini aşağıda okuyacaksınız.
50.000 askerden oluşan güçlü bir ordu ve deniz birlikleri, Türk tehdidinin sonu olucaktır. – ÇORÇİL-
“İngiliz’ler, Türkler’in başkenti İstanbul’u ele geçirerek Almanların müttefiki olan Türkler’i savaş dışı bırakmak istiyorlardı. Bu strateji, Süveyş Kanalı üzerindeki İngiliz hakimiyetini pekiştirmek, İngiliz ve Fransızlar’ın, müttefikleri Rusya’ya, Türk karasuları üzerinden destek vermeleri için 15 Şubat 1915 günü İngiliz gemileri Çanakkale boğazındaki Türk savunma hatlarını top ateşine tutmaya başladı.
Bu deniz saldırısı başarısız oldu.
Bunun üzerine,Gelibolu Yarımadası’nı işgal ederek Türk savunmasının üstesinden gelmek ve donanmanın Çanakkale Boğazı’ndan geçmesine olanak sağlamak için bir plan yapıldı.
Esas olarak İngiliz, Avustralya, Yeni Zelanda , Hint ve Fransız askerlerinden oluşan Akdeniz keşif kuvvetleri ordusu Mısır’da ve Gelibolu Yarımadası yakınındaki Yunan adalarında toplandı. Helles Burnu’na ana çıkartma İngiliz kuvvetleri tarafından gerçekleştirildi. İngiliz çıkartmasından hemen önce, Avustralya ve Yeni Zelandalı’lardan oluşan bir birlik (ANZAK ) daha kuzeydeki Karatepe’ye çıkacaktı.
25 Nisan 1915 yılı sabaha karşı, Avustralya İmporotorluk kuvvetleri kuzey sahiline ve yakındaki Arı Burnu’nun güneyindeki Anzak koyuna çıkartma yapmaya başladılar. Onları Yeni Zelanda piyade birliği gizliyordu . O günkü hedefleri , Sarı Bayır sırtlarının güney yamaçlarını ele geçirmek ve Türkler’in Helles Buırnu’na ulaşmalarını engelliyebilmek için denizden içerideki Mal Tepe’ye saldırmaktı.
Kıyıya çıkan asker birlikleri, çalılarla kaplı dik yokuşları tırmanarak, daha yüksek mıntıkayı ele geçirmeye çalıştılar.
Az sayıdaki Türk savunma birlikleri başlangıçta geri itildiler.Bazı Avustralya ve Yeni Zelanda birlikleri çarpışa çarpışa Çanakkale Boğazı ’nı görebilecekleri yerlere kadar gelmeyi başardılar. Ne var ki, günün ilerleyen saatlerinde Türklerin direnişi güçlenmeye başladı.Gece çöktüğünde hedeflerin hiç birisine ulaşılamamıştı. Savaş alanındaki komutanlar geri çekilme önerisinde bulundularsa da, kendilerine, siper kazarak dayanma emri verildi. Gelibolu yarımadas’ının 25 Nisan günü ele geçirilen bu bölgesi harekatın geri kalan süresi boyunca “ANZAK” olarak anıldı.
25 Nisan günü İngilizler , aynı zamanda Gelibolu yarımadası’nın güney ucundaki Heles Burnu’na da çıkartma yaptılar.Bu birlikler kuzeydeki Kilitbahir platosuna ilerlemek niyetindeydi. Ancak, Türklerden gelen güçlü savunma karşısında ,İngilizler, yarımadanın ucundaki küçük bir alanda çakılı kaldılar. Helles’te, içine düşülen konumdan kurtulmak ve Kirikya köyü ile ,Alçı Baba tepesini ele geçirmek için , İngiliz, Avustralya, Yeni Zelanda ve Fransız birlikleri 6 Mayıs’da başlayacak birleşik bir saldırı planladılar .
Başlangıçta fazla bir ilerleme gösterilemedi.
8 Mayıs’da Avustralya ve Yeni Zelandalı’lara hücum emri verildi. Açık ve korunaksız alanda Alçıtepe doğrultusunda ilerleyen birlikler düşman ateşini o kadar yoğun ve keskin buldular ki, kimi askerler kendilerini korumak için küreklerini yüzlerine sper yapmak zorunda kaldılar.Türk hatlarına ulaşılamadı. Bini aşkın Avustralyalı ile sekiz yüzü aşkın Yeni Zelandalı öldü ve ya yaralandı.
Vakit öğle olduğunda Çanakkale Boğazı’nı ele geçirmek için yapılan ilk saldırı başarısızlıkla sonuçlandı. İngilizler elde ettikleri ufak mevzilere tutunmuşlardı. Türk ordusu, Avustralya ve Yeni Zelanda’lıları Anzak’tan çıkarmak için büyük bir karşı saldırıya girişmekte kararlıydı.
19 Mayıs sabah erken saatlerde, daha gün ağarmadan, Türk askerleri dalgalar halinde düşmanlarına karşı hücüma giriştiler. Fakat karşılaştıkları yoğun ateş, Türk’lerin Anzak siperlerine, bir iki nokta dışında girmelerine olanak vermedi. Türklerin altı saate yakın süre ile uyguladıkları baskılar her defasında geri çekilmeyle sonlandı. Her iki tarafta oldukça fazla zaiyat vermişlerdi. Gelibolu harekatı başladığında bu kadar uzun süreceğini, bunca yaralı verileceğini kimse beklemiyordu. İlk saldırı sırasında yaralananların sayısı, yeterli hazırlıktan yoksun sıhhiye ekiplerinin yetişebileceklerinin çok üstünde idi. Büyük saldırılar sırasında yaralananlara gerekli müdahalede bulunabilmesi için saatler geçmek gerekiyordu. Sonradan, hastane gemilerine ve limni, adası, Mısır ve Malta’daki ana hastanelere gerekli ulaşım sağlandı.
Yaz sıcakları başlayınca, Gelibolu yarımadasında koşullar daha da kötüleşti. İlkel temizlik koşulları, pire salgınına ve diğer hastalıklara yol açtı. Binlerce asker dizanteri, ishal ve zehirli hummaya yakalanarak savaş alanından tahliye edildiler. Boğa eti, bisküvit, reçel ve çaydan oluşan her gün aynı tayin durumu daha da kötüleştiriyordu. Özellikle askerlerin üniformalarında ki bitler, onlara büyük ızdırap veriyordu. Zafer ümitleri sönerken askerin morali de çökmeye başladı. Bir çokları, Gelibolu Yarımadasını asla sağ terketmeyeceklerine inanmaya başladılar.
İnsiyatifi elde tutmak için İngilizler Ağustos başlarında yeni bir saldırı planladılar.
İngilizler, Suvla koyuna çıkacaklar ve Anzak mevzilerinden kuzeye doğru Conkbayırı’na giden tepelik alanı ele geçirmek için büyük bir saldırıya girişeceklerdi. Yalnız Çam ve Nek olarak bilinen dar bir şeride karşı destek saldırıları düzenlenecekti.
6 Ağustos öğleden sonra, Avustralyalı’lar yalnız Çam’daki Türk ileri mevzilerine saldırdılar ve Türkler’in azimli karşı saldırılarına rağmen, burayı ele geçirmeyi başardılar. Bu çarpışmaların büyük bölümü Türk siperleri içerisinde göğüs göğüse gerçekleştirildi. Dört dalga halinde gelen Avustralya askerleri 7 Ağustos sabahı düşman hatlarına ulaşmadan kılıçtan geçirildi. Avustralya resmi tarihçileri, sonraları bu hafif süvariler hakkında, “Viktorya ve batı Avustralya gençliği nin goncaları bu saldırı sırasında düştüler” diye yazacaktı.
Ağustos harekatının esas saldırısı , Yeni Zelanda, Avustralya, İngiliz ve Hint karma kuvvetleri tarafından Conkbayır’ı ve çevredeki tepelere karşı gerçekleştirildi. Bu pozisyonlar ele geçirilebilir ve elde tutulabilirse Anzak’ taki Türk hatlarının tehlikeye düşeceğine ve Çanakkale Boğazına doğru bir açılımın mümkün olabileceğine inanılıyordu.
Birlikler, 7-9 Ağustos tarihleri arasında Conkbayır tepesinin dik yamaçlarına ve derin vadilerine saldırıya giriştiler. Bazı birlikler bu yabani arazide kayboldular. Planlanan saldırılar gecikmeli ve yeterli destekten yoksun olarak gerçekleştirildi. Dişini tırnağına takarak çarpışan Yeni Zelanda birlikleri büyük kayıplar vererek zirveyi ele geçirdiler.Çanakkale Boğazı artık görüş alanları içine girmişti. Yeni Zelandalı’ların yerine İngilizler geçti. 10 Ağustos’ta, Türk’ler kararlı şekilde karşı taarruza geçerek Conkbayır zirvesini geri aldı.
Böylece Ağustos saldırıları başarısızlıkla sona erdi.
Ağustos’tan sonra, İngilizler Gelibolu da başka büyük harekata girişmediler. İngiliz Hükümeti Çanakkale Boğazına umulan açılımın gerçekleştirilmemesi karşısında telaşlanmaya başlamıştı. Ayrıca tüm harekat gitgide daha fazla sorgulanıyordu. Kasım gelipte kış bastırdığında, nöbet yerlerinde donup ölenler oldu. Uzuvlarının donması ve soğuğa maruz kalma nedeniyle 16 bin askerin tahliye edilmesi gerekti.
Sonunda harekatın amacına ulaşmayacağı sonucuna varıldı. Ve Gelibolu Yarımadası’ndaki İngiliz ve Dominyon birliklerinin geri çekilmesine karar verildi.
Ağır kayıplar verilmeden, geri çekilmenin mümkün olmayacağına çokları inanmıyordu. Türkler bu çekilişin farkına varmasınlar diye büyük önlemler alındı.
8 ile 20 Aralık 1915 tarihleri arasında Suvla va Anzak koylarından 90 bin, 8 ile 9 Ocak 1916 da, Helles deki askerler başarıyla geri çekildi. Bu operasyonlarda az miktarda zaiyat verildi.
İngilizler, Türk Ordusunun kendi askerleri karşısında herhangi bir varlık gösteremeyeceklerini ve Gelibolu harekatını çabucak tamamlayacaklarını sanıyordu.
Tam tersine, karşılarında kararlı ve becerikli bir hasım buldular. Kritik saniyelerde, süratlı , kararlı şekilde harekete geçen Türk ve Alman Komutanları, İngiliz İmparatorluk kuvvetlerinin şiddetle ihtiyaç duydukları açılımı yapmalarına fırsat tanımadılar.
Türk’lerin büyük kayıplar verdiği 19 Mayıs’taki karşı saldırıdan sonra Avustralya ve Yeni Zelandalı askerler Türk’lere büyük saygı duymaya başladılar.
Avustralya’lıların Türk sperlerinden birine yaptığı “Teslim Ol “ çağrısına karşılık, Türk’lerden gelen cevap, Gelibolu’lu Türk’lerin ruh hali hakkında fikir vermektedir.
Cevapta şöyle denilmektedir.
“Geride doğru dürüst Türk kalmadı sanıyorsunuz. Amma geride Türk’ler ve onların oğulları var.”
İşin zor kısmını atlattınız. Şimdi kendinizi emniyete alıncaya kadar siper kazın,kazın,kazın.
(İng. Baş. Kum. General Sir Lan Hamilton )
Ölümle birlikte yaşadılar, Hastalıkla birlikte sofraya oturdular.
( Bir şiirden )
Burada bizi cehennem bekliyor.
(C.A.Mc Anulty )
Sayısız ölüler, sayısız. Saymak mümkün değil.
(Memiş Bayraktar. - Türk askeri)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
-
Che'nin Çantasından Çıkan NUTUK Küba Devrimi’nin öncülerinden ve Fidel Castro’nun yoldaşı Arjantinli devrimci doktor Che Guevara, 196...
-
CUMHURİYET GECEMİZ Burhan BURSALIOĞLU 2013 yaz sezonumuz anlamlı ve coşkulu bir gece ile noktalandı. Cumhuriyet’...
burhan hocam, çok güzel ve etkileyici bir yazı. elinize dilinize sağlık
YanıtlaSil