İDAM CEZASI
Burhan Bursalıoğlu
Bir toplumda, fertlerin uyması için bazı kurallar, yasalar konur. Bunu koyarken de, bir kişinin özgürlük sınırı diğerinin özgürlük sınırına kadar olduğu hesaba katılır. Bu düzenlemelerden sonra bir kişi diğerinin sınırını aşarsa, özgürlüğüne tecavüz sayılır. Bu da suçtur.
Toplumdaki fertlerin hepsi aynı karakterde, aynı ruhta, aynı düşüncede ve aynı davranışta değillerdir. Birinin hoşlandığına bir diğeri aşırı tepki gösterebilir. Birinin sevdiğini diğeri sevmeyebilir, hatta nefret edebilir ve hatta yaşamasıni dahi fazlalık olarak görebilir. Bunun gibi birçok ayrılıklar, farklılıklar vardır.
İşte bunları yasa tasnif eder, topluma zararlı olan, kaygılandıran, huzur bozan, bir diğerinin özgürlük sınırını aşanlar için cezalar oluşturur. Çünkü o davranışlar hukuken suç olarak yasada yer alır.
Bu cezaların en ağırı da idamdır. Biraz daha hafifi müebbettir.
Biliyorsunuz, AB nin koymuş olduğu bazı kriterler vardır. AB ye girmek isteyen devletlerin bu kriterlerin hepsine uyma zorundadırlar. Bunlardan biri de , yasalarında idam cezası olanlar , yasadan bu cezayı kaldırma mecburiyetine tutulmasıdır.
1984 yılında cezann uygulanması 5218 nolu yasayla durdurulmuştur. 26 Haziran 2003 tarihinde de Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin Mecliste kabulu va imzasından sonra , tamamen idam yasadan kaldırılmıştır. Böylece toplumda işlenen en kötü suçun cezası hafifletilerek müebbete çevrilmiştir.
1961 yilindan itibaren AB ye girmek isteyen Türkiye, yasalarda birçok değişiklikler yaptı, yapmaya da devam ediyor.
Şimdiye kadar neler değişti, neler değişecek, bunlara değinmeyeceğim. Toplum için bir karar alınacaksa, bunun getirisiyle götürüsü bir kefeye konup farklılıklar tespit edilir. Ona göre hareket edilir. Bizde bu yapılmadı. Direkt Avrupa’nın isteğine uyuldu.
1984 tarihinden sonra cinayetlerin çoğaldığı bir gerçek.” .”Nasıl olsa ucunda ölüm yok. Girerim, bir af çıkar çıkarım, Şunu öbür dünyaya göndereyim, Devlet , nasıl olsa içerde bana bakacak diyenler çok.
İdamın kaldırılması, bu insanlara tekrar suç işleme fırsatı vermiyor mu? Mağdur olan kişilerin ve yakınlarının intikam hırslarını körüklemiyor mu? Bu kişiye, içerde, bir başkasını daha öldürme fırtsatı vermiyor mu? Bu kişilere, içerdeki hafif suçlu insanlara karşı efelenme, baskı kurma fırsatı vermiyor mu? Devlete yük olmuyorlar mı? İdamın caydırıcılığına inanmıyorlar mı?
İdamın kaldırılışı yıllar oldu. Acaba, yetkili kurullar, cinayetlerin daha da çoğaldığını farkında değiller mi? Bunun için tedbir düşünmüyorlar mı?
Özellikle son aylarda işlenen seri cinayetler için neler yapılıyor? Faili yakalayıp içeri atmak adalet mi?
Son üç dört gündür İzmir’deki seri cinayetlerde, keyfi olarak, tanimadığı üç genç kızı öldürdü. 5 ve 6, yı da öldürecekken farkediliyor, Bodruma giderrek sevgilisini de öldürecekken yakalanıyor. Ne olacak şimdi? Müebbet verilecek, Af yasası çıkana kadar yatacak. Ölene veya çıkana kadar Devlet, onun gag dediğinde yemek, gug dediğinde suyunu verecek. Olan kime oluyopr? Suçsuz 3 genç kız ve onlarca ailesine.
Şunu, açıkca ve gönülden teklif ediyorum. Tüm basın, Resmi ve özel kurumlar, Sivil Toplum Örgütlerinin destekleriyle, yetkili kimlerse, “İdam cezasının tekrar yasaya konması” kampanyası başlatılmalıdır. İddiam şu ki, Bu Milletin artık tahammülü kalmadı. Hergün işlenen cinayetlerle, kurban giden masum insanların ölüm haberlerinden usandı. Faillerin, içerde de olsa keyf çatmasına esef ederek, “Bu mu adalet” diye isyan aşamasına geldi. Diyorum ki, Bu toplumun %95 i, belki de tamamı, bu kampanyaya “evet” diyecektir. Meclis te, sonuca göre gereğini yapmalıdır. Her şeyi ile taklidini yaptığımız, Dünya’nın en medeni ulusuna ve idaresine sahip ABD dahi çeşitli ölüm cezaları tatbik ediliyor. ABD bu yönünü neden almıyoruz?
Varsın AB ye girmeyelim. 50 yıl oldu almadılar. 50 yıl daha bekleme tahammülümüz olmayacak. Zaten AB de 10 yıla kalmaz dağılır.
Sevgili hocam,
YanıtlaSilTartıtığınız, en azından tartışmaya açtığınız konu bence önemli ve güncel. Ne yazık ki bir hukukçu olarak, idam cezası tartışmalarında düşüncem bu cezanın kaldırılmasının ülkemize bir yarar sağlamadığı yönünde.
AB dayatmasıyla, hukuksal olgunluğa erişmemiş toplumumuza, apo sebebiyle dayatılmış olan idam cezasının kaldırılmasının ne yazık ki hukuksal yada insani yönden bir katkısı olmadı.
Seçim kaygılarıyla dilediğince genel ya da özel af çıkaran parlementodan ya da cezanın şu kadarı bu kadarı gibi infaz kesitileri yapan usül hukuk nedeniyle ne yazık ki verilen cezaların hiçbir caydırıcılığı olmuyor. Yaşarsak görürüz, 44 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası alan Mardinli köylüler, 10-15 sene sonra aramızda dolaşırlar.
Verilen cezanın hiçbir indirime tabi olmadan günü gününe infazı olgunluğuna ulaşmadığımız takdirde katillerle koyun koyuna yaşayan bir toplum olmaya devam edeceğiz.