CUMHURİYET ÖNCESİ
İSYANLAR
Burhan Bursalıoğlu
Önceki yazımda, İstiklal Savaşımız süresi içinde, başarıyı baltalamak, kötü durumumuzdan istifade ederek kendi emellerini gerçekleştirmek amacıyla kurulan dernek ve cemiyetlerden söz etmiştim.
Bu yazımda gerek dernek ve cemiyetlerin çıkardığı, gerek kişisel çekememezlik veya şahsi menfaatları nedeniyle ve gerekse de, ikici şahısların temsil ettikleri devletlerin temsilcilerinin kışkırtmaları nedeniyle çıkarılan isyanlardan bahsedeceğim.
Türkiye’de , “bir kurtuluş savaşının yapılmadığını “ söyleyen bazı zihniyet sahiplerine sormak gerek. Padişah Vahdettin Mustafa Kemal ‘e “ Gel arkadaş, Osmanlı hanedanı 600 yıl bu ülkeyi yönetti. Artık yorulduk, topluca yurt dışına çıkacağız, sen memleketi istediğin rejimle idare et. “ mi söyledi. Sormak lazım “ Savaş falan olmamışsa isyanlar, ayaklanmalar, süikaslar neden olmuştur acaba? “ Bütün dünyanın gözü önünde yapılan, ve tüm Türk halkının bizzat içinde yaşadığı, kan döktüğü, yedi düvelle boğuştuğu, ailelerin söndüğü, buna karşı yeni ve modern bir devletin kurulmuş olduğunu göremeyen gözlerin var olduğuna gerçekten inanmak hayret verici.
ANZAVUR İSYANI:
Kurtulyş Savaşının başlamasıyla birlikte, işgal ordu komutanlarınin kışkırtmaları, Padişah ve taraftarlarının el altından yaptıkları destekler neticesinde Milli kuvvetleri ortadan kaldırmak amacıyla Hilafet Ordusu adı altında kurulan Kuvva-i İnzibatiye tarafından çıkarılan iki aşamalı isyandır. Birinci isyan 1 Ekim 1919 da başlatılıp 25 Kasım 1919 da bitmiş, ikinci isyan da 16 Şubat 1920 tarihinden 16 Nisan 1920 tarihine kadar sürmüştür.
Anzavur Ahmet, bulunduğu Çerkez köyünde, Kuvva-i İnzibatiye nin kışkırtmalarına paralel Milli güçleri kötüleyici konuşmalar yaparak isyan bayrağını açtı. Pomaklardan Gavur İmam la Şah İsmail, yanlarına aldıkları adamlarla birlikte Anzavura katıldılar.
14. Kolordu kumandanı Yusuf İzzettin Paşa, bütün milis kuvvetlerinin Balıkesirde toplanmalarını emretti. Anzavur ve birlikleri yağmaladığı Biga’dan Susurluk ve Gönene geçmiş, izini takip eden Yusuf İzzettin Paşa, Anzavuru 16 Nisan 1920 tarihinde Susurluğun Yahya köyünde sıkıştırarak bozguna uğratmıştır.. Anzavuır Ahmet önce Karabigaya oradan da İstanbula kaçarak kurtulmuştur.
ALİ BATI İSYANI:
Ali Batı, Midyat’ta aşiret reisi olup , İngilizlerin kışkıtmasıyla 11 Mayıs. 1919 da isyan çıkarmıştır. Ali Batı’nın asıl amacı Doğuda bir Kürdistan devleti kurmaktı. Ali Batı’nın Nuseybin’e girdiğini haber alan Mardin’deki 5. Tümenı n komutanı , 3. Tabur Komutanı Yüzbaşı Yusuf Ziya’yı görevlendirdi. Birliği ile Nuseybin’e giden birlikler, Ali Batı kuvvetlerini Karakurt köyü yakınlarında kıstımış, kaçan Ali Batı’yı 18 Ağustos 1919 da Medah bölgesinde ölü olarak ele geçirmiştir
BOZKIR İSYANI:
Bozkırlı Zeynel Abidin, 27 Eylül 1919 tarihinde çıkarılan birinci ayaklanmada Konya Valisi, Cemal Bey ve İngiliz papazı ile işbirliği yapmıştır. Aldığı yardım ve cesaretle Bozkıra girmiş, karşı koyanları öldürmüş, jandarmanın silah ve cephanelerine el koymuştur. Beyşehir’den gelen süvarileri de esir alan asiler, Konya’dan yapılan telkin ve konuşmalar nedeniyle dağılmışlardır.
Ama asiler Konya’nın güvenlik altına alınacağını duyan Bozkır’lı Zeynel Abidin başta olmak üzere, Hoca Sabit, Hoca Abdullah ve hoca Abdülhalim ikinci isyanı başlatmışlardır. Yine Bozkır’ı ele geçirmişlerdir. Yarbay Arif Bey kuvvetleriyle asilerin üzerine yürümüş ve Adana yakınlarında 4 Kasım 1919 da tüm asileri yoketmiştir. Elebaşları kaçarak zaman zaman başka isyanlarda görev almışlardır.
YOZGAT İSYANI:
15 Mayıs. 1920 ile, 30 Aralık 1920 tarihleri arasında Hürriyet ve İtilaf Fırkası reisi Çapanoğlu Edip ile kardeşi Celal tarafından Yozgat’ta çıkarılan isyandır.
Bu isyan da iki aşamalıdır. Birincisi Yıldızelinde, Erzurumlu Hüseyin, Nazım ve Kara mustafa’nın başını çektiği ayaklanma 30 Aralık 1920 de Milli Kuvvetlerin tarafından bastırılmıştır.
İkinci ayaklanma, avukat Zileli Ali, bucak müdürü Naci ve arkadaşlarıyla başlatılmış, az bir süre içinde isyan büyümüş ve Yozgat’a kadar uzanmıştır. Milli Hükümet tarafından görevlendirilen Çerkez Ethem, kuvvetleriyle Yozgat’a girerek isyancıları bozguna uğratmış, elebaşlarını yakalayarak idam etmiştir.
AFYON AYAKLANMASI:
Yozgat isyanının çıktığı zamanda, Yunanlıların kışkıtması ve yardımları üzerine “ Din elden gidiyor” propogandası yapan Çopur Musa’nın çıkardığı isyandır. Milli kuvvetlerin karşısında dağılan Çopur un kuvvetlerinin bir kısmı kaçarak canını kurtarmış, bir kısmı da öldürülmüşlerdir. Çopur Musa Yunanlılara kaçmıştır.
ZİLE AYAKLANMASI:
Mayıs 1920 de Damat Ferit Paşadan destek alan, Zileli dava vekili Ali Bey, Eski nahiye müdürü Naci Bey ve İhsan Bey 30 atlıyla Zilenin köylerine propoganda yaparak kuvvet topladılar. Hükümet 3 Haziran 1920 de Süvari binbaşı Hilmi Bey’i birliğiyle birlikte Zile’ye gönderdi. Zile halkının isyancıların yanında olduğunu gören Hilmi Bey Zile’ye girmedi. Postacı Nazım adindaki memur Ankaraya telgraf çekerek. TBMM tanımadığını söyleyerek 400 kişilik bir kuvvetle Zile’nin korumasına geçti. Ankara hükümetinin Tokat’taki 5. Tümeni Zile’ye gönderdi Ama Zile eşrafının postacı Naci’ nin yanında olduğunu anlayınca, Sivas ve Erzurum dan takviye birlikleri geldi. Zorlu uğraştan sonra Milli kuvvetler 12 Haziran 1920 de Zile’ye girerek isyanı bastırmiş oldu.
MİLLİ AŞİRET İSYANI:
Doğuda bir Kürdistan Devleti kurma amacıyla, İngiliz ve Fransızların kışkırtmaları sonucunda 8 Eylül 1920 de, başlarında Milli Aşiret reisi İsmail ile Halil, Bahur, Abdurrahman ve mahmut ayaklandılar. 24 Ağustos 1920 de büyük bir kuvvetle Viranşehiri alarak, Karakeçi aşiretinden birçok insanı öldürmüş olmalarına rağmen, milli kuvvetlerle birlik olan Karakeçi aşireti sonunda asileri dağıtmış, bir çoklarını da yoketmişlerdir.
KONYA AYAKLANMASI:
Bozkır ayaklanmasının elebaşlarından olan Delibaş Mehmet, Ankara hükümetini tanımadığını ilan ederek, çoğu asker kaçağı olan 500 kişilik birliğiyle beraber, 2 Ekim 1920 de Konyanın Çumra nahiyesine girdi. İsyan Koçhisar, Karapınar, Karaman Akşehir ve Alanya’ya kadar yayıldı. Bütün telsiz hatları kesildi. Vaziyeti öğrenen Ankara yönetimi, Dahiliye Bakanı Miralay Refet Bele’yi ayaklanmayı bastırmakla görevlendirdi.
6 Ekim 1920 de Konya’nın kuzey batısında toplanan birliklerin üzerine yürüyen asiler kayaya çarpmış gibi geriye çekildiler, Milli kuvvetler Konya’ya girdi. Millilere, Demirci Mehmet Efe ile Yarbay Osman Beyin de katılmasıyla isyancılar dağıldı, bir kısmı Isparta’ya cekildi. Demirci Mehmet Efenin 22 Kasım 1920 de İsparta’ya girmesiyle ayaklanmada bitmiş oldu.
CEMİL ÇETO İSYANI:
İngiliz ve Fransızların yaptıkları yardımlarla, Doğuda bir Kürt devleti kurma amacıyla, 7 Haziran 1920 de Bahtiyar aşiret reisi Cemil Çeto ve oğlu tarafından çıkarılan isyandır. İngiliz ve Fransızların yardımlarına rağmen kısa zamanda milli kuvvetlere yenilen Çeto ile oğlu idam edilmişlerdir.
BOLU VE DÜZCE İSYANI:
13 Nisan 1920 de yine İngilizlerin ve padişahın yardımlarıyla, İstanbul’da Kuva-y i inzibatiye birlikleri, Düzce’de ayaklanma başlattılar. Asiler,başlarında, Berzak Sefer Çerkez Koçi Bey, Maan Ali ile askeri müfrezeyi basarak komutanı esir aldılar. Kısa zamanda ayaklanma Bolu, Beypazarı Gerede ve Mucur’a sıçramıştır. Ankara Hükümet i isyanın bastırılması için Binbaşı Şemsettin ve Kaymakam Arif Bey kumandasında bir bir4liği görevlendirmiştir.
Milli kuvvetler asilerle yaptığı çatışma sonunda, Bolu, Beypazarıo, Nallıhan, Çarşamba, Mudurnu, Düzce Hendek ve Gerede yi geri almış, asileri temizlemiş ve elebaşları nı idam etmişlerdir. İsyanın bastırılış tarihi olan 26 Mayıs 1920 da Milli kuvvetler Yozgat isyanını bastırmak için bölgeden ayrılınca Abaza ve Çerkezler fırsat bilerek Bolu dağında, Milli kuvvetlşere pusu kurarak bir çok subay ve askeri şehit etmişlerdir. Bunun üzerine takviye gönderilen Milli kuvvetler tekrar bölgeyi ele geçirerek asilere gereken ceza verilmiştir.
ÇERKEZ ETHEM AYAKLANMASI:
Yunanlılar İzmir’e çıkınca Çerkez Ethem, Kuvay-i Seyyare adını verdiği toplama süvari kuvvetlerle Salihli cephesini kurmuş ve kendini de komutan ilan etmişti. Çerkez Ethem başlarda amacı Yunan ve istilacı kuvvetlere karşı gelmekti. Nitekim, Anzavur, Düzce, Adapazarı ve yozgat ayaklanmalarının bastırılmasında büyük roller oynamıştır.
Genel kurmay başkanı olan İsamet İnönü Ethem’in kuvvetlerininm disiplin altına alınması için emir verince, bat ı cephesi emri yerine getirmek için harekete geçince, Ethem bu duruma karşı çıkarak TBMM Başkanlığına gönderdiği telgrafta, “ Bilecik’ten Ankara’ya giden Mustafa Kemal’in yanında bulunan İstanbul Hükümetinin temsilcilerinin serbest bırakılmasını istedi. Bunun üzerine Meclis Kuvay-i Seyyare ye karşiı çıkarak Ethem ve kardeşi Tevfik Beylerin Vatana ihanet ettiği gerekçesiyle teslim olmalarına ve yakalanmalarına karar verdi. Mecliste mebus olarak bulunan üçüncü kardeş Reşit Bey meclisin bu kararına tepki göstererek kardeşlerine katılmıştır.
Üç kardeş, Kuvay-i Seyyarenin tuttuğu Gediz, Kütahya ve Uşakta iken Yunanlılarla görüşmeye başladılar. 1921 in Ocak ayında, İsmet İnönü ve Refet Bele’nin komutasındaki Milli kuvvetler Çerkez Etemin üzerine çullandı. Ethem kuvvetleri çok zayiat verdi. Birlik küçüldü. Milli kuvvetlerde 1. Süvari grubunun komutanı olan binbaşı Derviş Bey Ethemim arkadaşı idi. Etheme teslim olmasını arkadaş tavsiyesi olarak söyleyip ikna etmeye çalıştı. Ethem silahları bırakmayı kabul etti ama teslim olmadan Yunanlılara sığındı. Böylece Çerkez Ethem ayaklanması da sona erdi.
KOÇGİRİ İSYANI:
1920 yıllarında, Doğuda özellikle Erzincan ve çevresinde eşkiyalık geçim kaynağı olmuştu. Eşkiyalığı ortadan kaldırmak için Zara’dan İmralı’ya gönderilen süvari Alayının varlığı, eşkiyaları rahatsız etmeye başladı. Bunun üzerine İmralı Bucak Müdürü Haydar’ın akrabaları, süvari birliğinin buradan çekilmesini sağlamak için, TBMM Başkanlığına, mektup gönderdiler. Bir taraftan da ayaklanma hazırlıklarına giriştiler. Bağımsız bir kürt devletinin kurulacağı propogandasıyla işe başlayan asiler, 8 aşiret reislerini de yanlarına alınca şımardı ve TBMM ne 8 Nisan 1921 de gönderdikleri mektupta, bölgede bir Kürt vilayeti kurulmasını, Kürt birinin Vali olarak atanmasını da istediler.
Bu ayaklanmanın bastırılması için merkez ordusu komutanı Nurettin Paşa görevlendirildi. Nurettin Paşa kısa zamanda, Zara, Koçhisar, Kangal, Kemah Muş, Ovacık ve Koçgiri çevresinde, 15 yerde girdiği çarpışmada eşkıya grupları sindirilmiş, 1921 yılının Mayıs sonunda tamamen asiler temizlenmiş ve teslim olanların dışında yakalanan 500 asi idam edilmiştir.
KUVAY-İ İNZİBATİYE ( HALİFE’NİN ORDUSU)
İzmit civarında bulunan Kuvay-i Milliye İngilizlerin işine gelmiyordu. Boğazların kontrolu Millilerin eline geçer korkusuyla Padişaha Kuvay-i İnzibatiye adı altında ordu kurdurdular. İdaresini de saray paşaları yapıyordu. Bu ordu, Kuvay-i Milli birliklerinden sayıca ve cephane bakımından üstündü. Kuvay-i İnzibatiye Geyve’ye saldırarak yalkı Millicilere karşı kışkırtmaya başladılar.
Kuvay-i Millinin başına gelen Ali Fuat Paşa ustaca ve cesurca yönettiği ordusuyla Padişah ordusuna karşı büyük başarı kazanıp, bölgeden uzaklaştırdı.
PONTUS İSYANI:
1904 yılında kurulan Pontus cemiyeti, İtilaf Devletlerinin, Yunanlıların İzmir’e çıkmalarını desteklemelerinden ve Anadolu’un zayıf duruma düşmesinden cesaret alarak Kuzey Anadolu’da harekete geçmişlerdir. İhtiyar, kadın çocuk demiyorlar, katlediyorlardı.
Samsun, Ladik, Çarşamba, Terme, Merzifon, Tokat, Vezirköprü ve Amasya yörelerindeki Ermenilerle birleşerek büyük ve vahşice, kendilerine yakışır katliamlarda bulunmuşlardır.
Topal Osman çetesiyle Milli Kuvvetlerle birleşerek asilerin üzerine gidip teker teker kentleri ele geçirdi ve asileri ortadan kaldırdı.
SONUÇ:
Kurtuluş Savaşı sonrasında o bölgede bulunan Rumlar sürülmüş ve Pontus Devleti kurma hayalleri de Yunanlıların kursağında kalmıştır.
İstiklal Savaşı öncesi ve sonrasında, yukarıda yazdığım öneml isyan ve ayaklanmaların dışında da onlarca , münferit, bölgesel küçük küçük ayaklanma ve isyanlar olmuştur
Cumhuriyetten sonra oluşan isyanları yazıma almadım. Çunkü o isyanlar Cumhuriyetin ilanından , hatta yapılan birçok devrimlerden sonra olmuştur. Yukarıda aldıklarım ise, yapılan Kurtuluş Savaşını baltalamak, caydırmak , Padişahhı kurtarmak ve manda taraftarlarının isteklerinin gerçekleşmesi ile işgal edilmiş bir ülkede bulunan azınlıkların hayallerinde olan müstakil bir devlet kurmaktı. Onun için Cumhuriyet öncesi isyanlar, bana göre daha manidar ve daha tehlikeliydiler.
Doğruluğuna çok inandığım bir sözdür "Cahile laf anlatmak" diye başlar.
YanıtlaSilOnlar bunları ne kadar okusalar da anlamayacak,görmeyecek beyinlere sahipler.:/