CUMHURİYET BAYRAMI
SIFIRLANDIRILAMAZ
Bu gün Cumhuriyet’imizin 89.
Yılı. Son iki yıl hariç her yıl bayram
olarak 29 Ekim’lerde, Türkiye sınırları içinde, dış ülkelerde, Türkiye
Cumhuriyeti’nin temsil edildiği her yerde ve Kıbrıs’ta , Türk Vatandaşı kimliği
taşıyan, azınlıklar da dahil olmak üzere
kutlanmaktadır. Son iki yıl çok
basit nedenlerden ötürü kutlamalar eğlenceler, gösteriler ve mutat
resepsiyonlar yapılmadı.
Bu sene de,bazı yasaklar geldi.
Ankara’da düzenlenmek istenen yürüyüş Ankara valisi tarafından yasaklandı. Harp
Okulu öğrencilerinin son iki seneye
kadar yaptıkları yürüyüş de trafiğin aksamaması gerekçe gösterilerek izin
verilmedi. Bildiğimiz, Amasya Valisi
tarafında yapılması düşünülen resepsiyonun bir pastanede yapılması haberi
gündeme düştü. Sanki Amasya’da salon yokmuş gibi bu çok önemli geceyi bir
pastanede düzenlemek, Amasya’ lılara bir hakaret olarak düşünüyorum.
Resepsiyonun yapılmaması bence daha mantıklı olurdu.
Cumhuriyet’imize ve onun kurucusu Atatürk’e yapılan aşağılayıcı
davranışlar, onur kırıcı uygulamalar, düşmanca davranışların nedenlerini ,inanın anlayamıyorum.
Cumhuriyet’imizin kurucularının
hepsi rahmetli oldu. Başta Atatürk olmak üzere Cumhuriyet kurucularına karşı
unutturma kampanyası başlatıldı. Atatürk resim ve posterler çöplükte,
büstleri ve maskları parçalanmış bir
durumda yerlerde sürünüyor. Ders kitaplarından
resim ve metinler çıkartılmış, Onuncu yıl marşı ile alay edilir duruma
geldik. İmam hatip öğrencileri heykellere çıkıp
el hareketleriyle düşmanca davranışlar içinde alay etmekteler. Milli
Bayramların tamamen kaldırılması için kısım, kısım kırpılmakta, bazı
etkili eylem, gösteriş ve toplantılar yasaklanmaktadır. Atatürk devrim ve
Cumhuriyet’in bekçileri olarak
tanıdığımız Türk Silahlı Kuvvetleri
kuşa çevrildi. Tüm Atatürkçü paşa
ve subaylar tutuklandı. Ordudaki
Atatürk’çü subaylar tasfiye edildi. Böylece
her yapmak istediklerini korkusuzca
yapma ortamı hazırlanmış oldu. Ulus
Devleti bitirilmek isteniyor. Milli değerlerin ortadan kaldırılmasına çalışılıyor. Yapılan ve
yapılacak olanlarla nereye varacaklarını bilmiyoruz. Bir hedefleri nin olduğunu
sık sık söylüyorlar . 2023. Yani Cumhuriyetin 100. Yılı. Tabii o tarihe kadar yönetimde kalırlarsa,
bizlerin de ömrümüz yeterse göreceğiz.
Ama yine de diyorum ki, bu insanlar yakın tarihimizi anlatan kitapları
okumamışlar Cumhuriyet tarihinin sayfalarını karıştırmamışlar. Cumhuriyetimizin
nasıl kazanılmış olduğunu bilmiyorlar. Bilseler, O insanların
kemiklerini sızlatacak ne söz söyler ne de
yapılmış olanları yıktırırlardı.
Bu günkü mevcudiyetlerini, bu
günkü mevkilerini , rahatlıklarını, aileleri ile huzurlu oluşlarını, mutlu
oluşlarını, babalarını tanımış, baba sevgisini tatmış olmalarını, varlıklarını, köle olmaktan kurtulmalarını, ulusun hür ve
bağımsızlığını sağlayanın, parasız, ordusuz, silahsız, bir avuç arkadaşıyla, kelle koltukta, dünyanın en güçlü
devletlerine karşı koyanlara, Atatürk
,İsmet İnönü, Kazım Karabekir,Kemalettin Sami Paşa, Halit Paşa, Kazım Özalp Paşa, Fethi Okyar’a , kısaca
yaşamlarını O insanlara borçlu olduklarını bilmiyorlar.
Cumhuriyetimizi n hangi imkansızlıklarla
, nice şehit ve gaziler vererek
kurulduğunu bilmiş olsalar, Türk’ün
geleneğinde olduğu gibi, “ Ölenin
arkasından kem söz söylenmez.”
İnanışımıza göre konuşmaz ve onları küçüksemezlerdi.
İstiklal Savaşımızın kazanılmasında,
düşmanların Anadolu’dan kovulmasında, camilerimizin kiliseye dönüşmemesinde, minarelerin
sessiz kalmamasını, bayrağımızın yerine
başka bir devletin bayrağının
asılmamasını sağlayan, babası belli olmayan çocukların doğmalarını engelleyen
Türk Ulusunun ve Türk devletinin dünya üzerinden silinmesine müsaade etmeyen
yürekli insanlara borçlu olduklarını
bilirlerdi. Türk Ulusu yekvücut , tek yumruk olmuştu. Düşmanların başına balyoz gibi indi. Ve o vuruşun ardından
oluşan Cumhuriyet ve onun getirdiği Devrimler, yenilikler bir bir yok edilmeye
uğraşılıyor. O şerefli kahramanlar unutturulmaya çalışılıyor, Atatürk köşeleri
okullardan kaldırılıyor. Andımız yasaklanıyor, heykellere saldırılarak tahrip
ediliyor. Heykellere çiçek konması
yasaklanıyor. Evet, bu çiçek konmasının
yasaklanması hangi mantığa uygun
anlayamadım. Aslında hiç birini anlayamadım da, bu bana biraz değişik geldi.
Atatürk’ün mozolesine çelenk koyanlar, heykellere konmasını yasaklıyor. Acaba
diyorum ileride mozoleye çelenk konması, hatta Anıtkabir ziyareti de
yasaklanacak mıdır?
Bazı olaylar da tek başına
olmaktadır. Yöneticiler bu gibi olaylar karşısında da suskun durmaktalar.
Yasaklar delinmekte, demokrasinin olduğu bir ülkede bir veya birkaç kişi ,
vatandaşın hür iradesine karşı gelmektedir. Bunların önü alınmazsa ileride ne
olur bilinmez.
Masallar vardır, inanılması
mümkün olmayan olaylar dizisidir. Bazı
insanlara, elde avuçta hiçbir malzeme, makine , insan gücü olmadan, her
tarafımız son model silahlarla
donatılmış düşman ordularıyla çevrilmiş
düşmanı yeneceksin, 600 yıllık bir
İmparatorluğa son vereceksin, ve Cumhuriyetle idare edilecek yeni bir devlet
kuracaksın, halkına özgürlük yolu açacaksın, onlara medeniyet ve bağımsızlığı
getireceksin, Din özgürlüğü ve laikliği bahşedeceksin, kısa zamanda bunları
yapacaksın. İnanılacak gibi değil. İşte bunlar bazı insanlarımıza masal gibi
geliyor. Çünkü, gerçekleri
kabullenemiyorlar.
O günleri görmeden , yaşamadan,
okumadan yorum yapanlar, bu günlerle kıyaslayıp alay edenler de var. Koca bir devlet kuran Mustafa Kemal Atatürk,
çayını tatlandırmak için tek şekerin yanına ikinci bir şekeri bulamazken,
yaverine,camideki insanlardan topladığı 1000 lirayı getiren Ankara Müftüsüne, şekeri, kahvesi
olmayan yaverin durumu belli etmemek
için, müftüye –“ Size bir şey ikram etmek isterdim, ama, çayı ve kahveyi
sevmediğinizi biliyorum.Onun için bir şey ikram edemiyorum”
diyişine karşılık, gerçeği kavrayan
müftü de yaveri bozmamak için, “Haklısınız. Ben ikisini de kullanmıyorum. Sizi fazla
meşgul etmeyeyim. Giriştiğiniz bu
kutsal işinizde Allah size yardım edecektir.” Diyerek ayrılıyor.
Bu günkü imkanlarla o
zamanki imkanları karşılaştırarak 90 yıl öncesiyle alay edenler
de var. Bugün Başbakan’a 7. modern
uçak siparişi veriliyor.
Dar ve tahta sıralarda oturan milletvekilleri,şimdi lüks deri koltuklarda oturuyor. 90 yıl önceki Vekiller, han köşelerinde, arkadaşlarının bir,iki gözlü odalarında kalırken, şimdikiler lüks ev ve
dairelerde kalıyorlar. Vekillerin Meclisteki odaları yenileniyor, Marmara mermeri İznik çinisi ve Afrika’dan ısmarlanan ahşap
malzemeleriyle onarılacak. Meclis Başkanlık Konutu adı verilen lüks evlerin yapımında en son yenilikler yapılacak, 2500 yıl bozulmayan Küfeki taşları ve Afrikada yetişen iroko ve venge ağaçlarının tahtaları kullanılacak. 90 yıl
önce Meclise yaya veya fayton,at gibi vasıtalarla gidilirken, bu gün Vekillerin
altında özel şoförlü yüzbinlerce
değerinde lüks mersedesler var. Vekillerin yardımcıları , danışmanları ve
sekreterleri, Meclis başkanının 60 danışmanı da caba.
Her vekil
seçildiği bölgenin sorunlarıyla ilgilenmek ve onlara çözüm üretmek mecburiyetindedir. Onun için, o dönem
seçilemeyen eski vekilleri danışman olarak değil de, bölgesini iyi tanıyan
birisini danışman yapmak daha uygun değil midir. Yardımcıya ne ihtiyaç var anlamış değilim.
Şimdi, bu insanlar, kendilerini
Meclise girmelerini sağlayan, bu
kadar imkanlar tanıyan, mutlu, huzurlu ve rahat yaşamalarını sağlayan Cumhuıriyet’in ve onun kutlama
programlarının, şimdilik, bir kısmına
yasak getirmektedirler.
Devlet Erkanı, Belli günlerde
Anıtkabire giderek
mozoleye çelenk koyuyor, bir taraftan da Atatürk ve İstiklal savaşı şehitlerimizi temsil eden abidelere
çiçek konması yasaklanıyor. Umarım
ileriki tarihlerde mozoleye çiçek konması yasaklanmaz.
Büyük Önder, büyük Kumandan, en
büyük Türk, Mustafa Kemal Atatürk beyinlerimizde öyle yerleşti ki, onu oradan koparmak mümkün olamayacağı
gibi Cumhuriyet’in yerine bir başka rejimin
konması da imkansızdır.
Bir gün bu yanlışlardan
dönülecektir. Ne de olsa Türkiye tarihi okumasalar da hepsi Cumhuriyet
çocuklarıdır. Temennim, en kısa zamanda doğru yolu bularak, bu Milleti fazla
üzmemeleridir.
Cumhuriyet’imizin 89.
Yılı tüm Ulusumuza kutlu olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder