29 Ekim 2012 Pazartesi

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ





CUMHURİYET  BAYRAMI  SIFIRLANDIRILAMAZ
 Burhan Bursalıoğlu
Bu gün Cumhuriyet’imizin 89. Yılı.  Son iki yıl hariç her yıl bayram olarak  29 Ekim’lerde, Türkiye  sınırları içinde, dış ülkelerde, Türkiye Cumhuriyeti’nin temsil edildiği her yerde ve Kıbrıs’ta , Türk Vatandaşı kimliği taşıyan, azınlıklar da dahil olmak üzere  kutlanmaktadır.  Son iki yıl çok basit nedenlerden ötürü kutlamalar eğlenceler, gösteriler ve mutat resepsiyonlar yapılmadı.
Bu sene de,bazı yasaklar geldi. Ankara’da düzenlenmek istenen yürüyüş Ankara valisi tarafından yasaklandı. Harp Okulu öğrencilerinin  son iki seneye kadar yaptıkları yürüyüş de trafiğin aksamaması gerekçe gösterilerek izin verilmedi.  Bildiğimiz, Amasya Valisi tarafında yapılması düşünülen resepsiyonun bir pastanede yapılması haberi gündeme düştü. Sanki Amasya’da salon yokmuş gibi bu çok önemli geceyi bir pastanede düzenlemek, Amasya’ lılara bir hakaret olarak düşünüyorum. Resepsiyonun yapılmaması bence daha mantıklı olurdu.
Cumhuriyet’imize ve onun  kurucusu Atatürk’e yapılan aşağılayıcı davranışlar, onur kırıcı uygulamalar, düşmanca davranışların  nedenlerini ,inanın anlayamıyorum.
Cumhuriyet’imizin kurucularının hepsi rahmetli oldu. Başta Atatürk olmak üzere Cumhuriyet kurucularına karşı unutturma kampanyası başlatıldı. Atatürk resim ve posterler çöplükte, büstleri  ve maskları parçalanmış bir durumda yerlerde sürünüyor. Ders kitaplarından  resim ve metinler çıkartılmış, Onuncu yıl marşı ile alay edilir duruma geldik. İmam hatip öğrencileri heykellere çıkıp  el hareketleriyle  düşmanca davranışlar  içinde alay etmekteler.  Milli  Bayramların tamamen kaldırılması için kısım, kısım kırpılmakta, bazı etkili eylem, gösteriş ve toplantılar yasaklanmaktadır. Atatürk devrim  ve  Cumhuriyet’in bekçileri olarak  tanıdığımız Türk Silahlı Kuvvetleri  kuşa çevrildi. Tüm  Atatürkçü paşa ve subaylar  tutuklandı. Ordudaki Atatürk’çü subaylar  tasfiye edildi. Böylece her yapmak istediklerini  korkusuzca yapma ortamı hazırlanmış oldu.  Ulus Devleti bitirilmek isteniyor. Milli değerlerin  ortadan kaldırılmasına çalışılıyor. Yapılan ve yapılacak olanlarla nereye varacaklarını bilmiyoruz. Bir hedefleri nin olduğunu sık sık söylüyorlar . 2023. Yani Cumhuriyetin 100. Yılı.  Tabii o tarihe kadar yönetimde kalırlarsa, bizlerin de ömrümüz yeterse göreceğiz.
Ama yine de diyorum ki,  bu insanlar yakın tarihimizi anlatan kitapları okumamışlar  Cumhuriyet  tarihinin sayfalarını karıştırmamışlar. Cumhuriyetimizin nasıl  kazanılmış olduğunu  bilmiyorlar. Bilseler, O insanların kemiklerini sızlatacak ne söz söyler ne de  yapılmış olanları yıktırırlardı.  Bu günkü mevcudiyetlerini,  bu günkü mevkilerini , rahatlıklarını, aileleri ile huzurlu oluşlarını, mutlu oluşlarını, babalarını tanımış, baba sevgisini tatmış olmalarını, varlıklarını,  köle olmaktan kurtulmalarını, ulusun hür ve bağımsızlığını sağlayanın, parasız, ordusuz, silahsız, bir avuç  arkadaşıyla, kelle koltukta, dünyanın en güçlü devletlerine karşı koyanlara, Atatürk  ,İsmet İnönü, Kazım Karabekir,Kemalettin Sami Paşa, Halit Paşa,  Kazım Özalp Paşa, Fethi Okyar’a , kısaca yaşamlarını  O insanlara  borçlu olduklarını bilmiyorlar. Cumhuriyetimizi n  hangi imkansızlıklarla , nice şehit ve gaziler  vererek kurulduğunu  bilmiş olsalar, Türk’ün geleneğinde  olduğu gibi, “ Ölenin arkasından  kem söz  söylenmez.”  İnanışımıza göre  konuşmaz  ve onları küçüksemezlerdi.
 İstiklal Savaşımızın kazanılmasında, düşmanların Anadolu’dan kovulmasında, camilerimizin kiliseye dönüşmemesinde, minarelerin sessiz kalmamasını,  bayrağımızın yerine başka bir devletin  bayrağının asılmamasını sağlayan, babası belli olmayan çocukların doğmalarını engelleyen Türk Ulusunun ve Türk devletinin dünya üzerinden silinmesine müsaade etmeyen yürekli insanlara  borçlu olduklarını bilirlerdi. Türk Ulusu yekvücut , tek yumruk olmuştu.  Düşmanların başına  balyoz gibi indi. Ve o vuruşun ardından oluşan Cumhuriyet ve onun getirdiği Devrimler, yenilikler bir bir yok edilmeye uğraşılıyor. O şerefli kahramanlar unutturulmaya çalışılıyor, Atatürk köşeleri okullardan kaldırılıyor. Andımız yasaklanıyor, heykellere saldırılarak tahrip ediliyor. Heykellere çiçek  konması yasaklanıyor. Evet,  bu çiçek konmasının yasaklanması  hangi mantığa uygun anlayamadım. Aslında hiç birini anlayamadım da, bu bana biraz değişik geldi. Atatürk’ün mozolesine çelenk koyanlar, heykellere konmasını yasaklıyor. Acaba diyorum ileride mozoleye çelenk konması, hatta Anıtkabir ziyareti de yasaklanacak mıdır?
Bazı olaylar da tek başına olmaktadır. Yöneticiler bu gibi olaylar karşısında da suskun durmaktalar. Yasaklar delinmekte, demokrasinin olduğu bir ülkede bir veya birkaç kişi , vatandaşın hür iradesine karşı gelmektedir. Bunların önü alınmazsa ileride ne olur bilinmez.
Masallar vardır, inanılması mümkün olmayan olaylar dizisidir.  Bazı insanlara, elde avuçta hiçbir malzeme, makine , insan gücü olmadan, her tarafımız  son model silahlarla donatılmış düşman  ordularıyla çevrilmiş düşmanı yeneceksin, 600 yıllık  bir İmparatorluğa son vereceksin, ve Cumhuriyetle idare edilecek yeni bir devlet kuracaksın, halkına özgürlük yolu açacaksın, onlara medeniyet ve bağımsızlığı getireceksin, Din özgürlüğü ve laikliği bahşedeceksin, kısa zamanda bunları yapacaksın. İnanılacak gibi değil. İşte bunlar bazı insanlarımıza masal gibi geliyor.  Çünkü, gerçekleri kabullenemiyorlar.
O günleri görmeden , yaşamadan, okumadan yorum yapanlar, bu günlerle kıyaslayıp alay edenler de var.  Koca bir devlet kuran Mustafa Kemal Atatürk, çayını tatlandırmak için tek şekerin yanına ikinci bir şekeri bulamazken, yaverine,camideki insanlardan topladığı 1000 lirayı  getiren Ankara Müftüsüne, şekeri, kahvesi olmayan yaverin  durumu belli etmemek için,  müftüye –“ Size bir şey ikram  etmek isterdim, ama, çayı ve kahveyi sevmediğinizi biliyorum.Onun için bir şey ikram edemiyorum” diyişine karşılık,   gerçeği kavrayan müftü de yaveri bozmamak için, “Haklısınız. Ben ikisini de kullanmıyorum. Sizi fazla meşgul etmeyeyim.  Giriştiğiniz bu kutsal  işinizde Allah size yardım  edecektir. Diyerek ayrılıyor.
Bu günkü imkanlarla o zamanki  imkanları  karşılaştırarak 90 yıl öncesiyle alay edenler de var. Bugün Başbakan’a   7.  modern   uçak siparişi   veriliyor.  Dar ve tahta sıralarda oturan  milletvekilleri,şimdi  lüks deri koltuklarda oturuyor.  90 yıl önceki Vekiller,  han köşelerinde, arkadaşlarının bir,iki gözlü  odalarında kalırken, şimdikiler lüks ev ve dairelerde kalıyorlar. Vekillerin Meclisteki  odaları yenileniyor, Marmara mermeri  İznik çinisi ve Afrika’dan ısmarlanan  ahşap  malzemeleriyle  onarılacak. Meclis Başkanlık Konutu adı verilen lüks evlerin yapımında en son yenilikler yapılacak, 2500 yıl bozulmayan Küfeki taşları ve Afrikada yetişen iroko ve venge ağaçlarının tahtaları kullanılacak. 90 yıl önce Meclise yaya veya fayton,at gibi vasıtalarla gidilirken, bu gün Vekillerin altında özel şoförlü  yüzbinlerce değerinde lüks mersedesler var. Vekillerin yardımcıları , danışmanları ve sekreterleri, Meclis başkanının 60 danışmanı da caba.
 Her vekil  seçildiği bölgenin sorunlarıyla ilgilenmek ve onlara çözüm üretmek  mecburiyetindedir. Onun için, o dönem seçilemeyen  eski vekilleri  danışman olarak değil de, bölgesini iyi tanıyan birisini  danışman yapmak  daha uygun değil midir.  Yardımcıya ne ihtiyaç var anlamış değilim.
Şimdi, bu insanlar,  kendilerini  Meclise girmelerini sağlayan,  bu kadar imkanlar tanıyan, mutlu, huzurlu ve rahat yaşamalarını sağlayan  Cumhuıriyet’in ve onun kutlama programlarının, şimdilik, bir kısmına  yasak getirmektedirler.
Devlet Erkanı, Belli günlerde Anıtkabire    giderek  mozoleye çelenk koyuyor, bir taraftan da Atatürk ve İstiklal  savaşı şehitlerimizi temsil eden abidelere çiçek konması yasaklanıyor.  Umarım ileriki tarihlerde mozoleye çiçek konması yasaklanmaz.
Büyük Önder, büyük Kumandan, en büyük Türk, Mustafa Kemal Atatürk beyinlerimizde öyle yerleşti  ki, onu oradan koparmak mümkün olamayacağı gibi Cumhuriyet’in yerine  bir başka rejimin konması  da  imkansızdır.
Bir gün bu yanlışlardan dönülecektir. Ne de olsa Türkiye tarihi okumasalar da hepsi Cumhuriyet çocuklarıdır. Temennim, en kısa zamanda doğru yolu bularak, bu Milleti fazla üzmemeleridir.
Cumhuriyet’imizin 89. Yılı tüm Ulusumuza kutlu olsun.
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ