KURBAN BAYRAMIMIZ
Burhan Bursalıoğlu
Bugün Dini Bayramlarımızdan ikincisi olan Kurban Bayramını kutlamaya başladık.
İslam Alemi'nin coşkuyla kutladığı iki Bayramımız var. Bu yıl birincisi olan Ramazan Bayramını, her nekadar, terörün ve trafik canavarının verdiği maddi ve ölümlü zararları olmuşsa da, ve her nekadar, bazı insanlarımızın, Bayramı evinde dost ve akrabaları ile geçirme yerine, soluğu deniz kenarında almışsalar da, yine de örf ve adetlerimize uyguna yakın bir şekilde geçirdik.
Aradan 2 ay gibi bir zaman geçti ve Kurban Bayramımıza kavuştuk. Bu iki Bayram arasında terörün doruğa tırmanmış olması, onlarca şehit ailelerinin feryatları, sel sularının yaptığı maddi ve manevi kayıpları, değişen okul yönetmeliklerin halkımızda oluşturduğu tedirginlik, adli yargılamaların devamı, inanın ne geçmiş bayramın izlerinin bıraktığı olumlu yönlerinin zevkini çıkarmak, ne de, bu bayramı karşılama hazırlığı yapma gibi,geçmiş zamanlardaki gibi bir seviç ve heyecan içinde olamadık.
İki ay önceki olumsuzluklar fazlası ile hala devam ediyor. Üstelik, kesilecek kurbanların yeri ve acemi kasapların işkence ile kesecekleri kurbanların görüntüleri de ayrı bir üzüntü.
Etrafıma bakıyorum. Hiç kimsede özel bir hazırlık yok. Bir heyecan, bir hareket, alışveriş yok. İmkanları olan Güney illerine veya yurt dışına gitmektedirler. Sanki insanlar bayramı yalnız geçirme taraftarı gibi. Aile, dost, akraba, arkadaşları ile birlikte bayramı geçirmek yerine, mekan değiştirmeyi tercih eder durumdalar. Oturup, bayram ziyaretçilerini bekleme yerine, denize girmeyi, özgürce dolaşabileceği, görmediği ülkeleri gezmek onlar için Bayramdan kaçmak gibi değil midir. Ben öyle algılıyorum.
Peki, bayram dan uzaklaşan ailelerin , yetişmekte olan çocuklarına, bayramın kutsallığı, bayram sevinci, bayramın gelenekleri, örf ve adetleri nasıl öğretilecektir. Yaklaşan Bayram heyecenı, çocuklara alınacak hediyelerin zevki nasıl tattırılacaktır? O çocukların sevinci ve gelecek bayramları dört gözle bekleme duyguları nasıl aşılanacaktır.?
Benim çocukluğumda, yaz kış olsun, bayram hangi mevsime rastlarsa rastlasın, önce ev temizliği yapılırdı. Boya, badana ve tamirat ön şarttı. Ramazan Bayramında tatlılar,çocuklara elbise, ayakkabı gibi hediyeler alınır, onları yastığımızın altında saklardık. Bayramlaşmaya gelecek olan çocuklar için mendil ve bozuk para ,şeker alınırdı. Tepsi, tepsi tatlılar hazırlanırdı. Kurban Bayramında aynı hazırlıklar yapılır, ayrıca kurbanlıklar alınır, en az bir hafta o hayvan bakılır, boynuna kurdale takılırdı. Çocuklar onu gezdirirdi.
Bayram namazından sonra herkes bayramlaşır, evde çocuklar yeni giysilerini giyer, büyüklerimizden başlayarak bayramlarını ellerini öperek kutlar, harçlığımızı alır, yakın ve mahallemizdeki evleri ziyaret ederdik. Dargınlar barışır, düşmanlar dost olurdu. Zamanımızda yozlaşma görüyorum. Aynı apartmanda, karşı karşıya oturanlar birbirine ziyarette dahi bulunmuyorlar. Merhaba bile demiyorlar. Bu durum Sosyologlar tarafından enine boyuna incelenip durum raporu çıkarılarak nereden nereye indiğimizi göstermeliler.
Bu bayramın bir başka üzücü yönü de kurbanlıkların kesildikten sonra birakılan atıklar. Geçmiş yıllarda gördüğümüz çirkin manzaralar, umarın bu bayram sonrasında görmeyiz. Belediyelerimizin alacağı önlemler ve bu önlemlere uymayı görev addeden kurban kesicilerinin davranışları sonucunda dünyamıza karşı gülünç duruma düşmeyiz.
Tüm halkımızın, bütün olumsuzluklar yanında. Kurban Bayramını, mutlu , sağlıklı, üzüntüsüz, doğal afetsiz, terörden uzak geçirmelerini diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Güzel tespitler.Herşey gönlünüzce olsun.İyi bayramlar.
YanıtlaSil