12 Ekim 2012 Cuma

SÖO BİRLİKTELİĞİ




SÖO MEZUNLARI TOPLANTISI İYİ GEÇMEDİ.

Burhan BURSALIOĞLU

29 Eylül sabahı Bodrum'dan3 araba ve eşlerimizle birlikte 9 Sivas Öğretmen Okulu Mezunu
arkadaşlarımla Kuşadası- Davutlar'da bulunan Egerie Bach tatil köyüne doğru yola çıktık. 2 saat sonra tatil köyüne vardık.

34. buluşmada arkadaşlarımızla karşılaşma heyecanını beklerken, karşımıza Rus ve Bulgar turistleri çıktı. Burası Rus ve Bulgar turistlere hitap ediyormuş. Duvarlardaki uyarı yazıları ve levhalar Bulgarca ve Rusça.

Bizden önce gelen ve bizden sonra gelen arkadaşlarımızla sarmaş dolaş olduktan sonra,odalarımızın anahtarlarını saat: 15 den sonra verdiler. Bir kısım turistlerin boşalttığı odaların temizliği için bekletilmişiz.
TURİSTİK  TESİS
 
Genel olarak, yabancılara hizmet veren bu tatil köyü sanki kendi haline bırakılmış, bakımsız,kullanılacak araç gereçler in bir kısmı bozuk,kırıl ,boyasız,çatlak veya çalışmaz durumda idi. 34. yılımıza kadar gittiğimiz hiçbir yerde bu kadar bakımsız,terkedilmiş hiçbir turistik tesis görmedik. Yemekhane çok geniş. Açık ve kapalı bülümleri var. Ama hizmet sıfır. Açık büfe, çeşitli yemekler,çeşitli salata ve tatlılar. İlk günden barsakları bozulanlar,hastalananlar son güne kadar devam etti. Su bardakları,çay bardakları ve çay kaşıkları plastikten,ekmekler bütün olarak masaya konmuş yanında da bir ekmek bıçağı, herkes ihtiyacı kadarını keserek alıyor. Şikayetlerimizin sonucunda sadece çay bardakları kulplu porselenlerle değiştirildi.
BİSİKLET VE YÜRÜYÜŞ PARKURU

Çevre bakımı sıfır. Bütün çiçekler solmuş,kuruyan yapraklar temizlenmemiş,çöpler köpekler tarafından dağıtılmış, kısaca hoş olmayan görüntüler. Mücadele yapılamadığından da sivrisinekler pek çoktu. İlk günden itibaren sineklere yem olduk.

Sonradan öğrendik ki, Bu tesis Zıraat Bankası tarafından 49 yıllığına kiraya verilmiş. Kiracı birkaç sene tesisi kullanmış ve geçen yıl da bir başkasına nasıl satmışsa satmış. Yeni alanlar tesisi yıkıp büyük bir otel yapacaklarmış. Netekim 9. günümüzde birileri geldi, kurban kestiler, çıkacağımız gün, daha tesis boşaltılmadan, 20-30 işçi ve dozerler gelerek yıkıma başlandı. Akşam için uçak bekleyen, otobüs saatini bekleyen oradaki arkadaşlarımızdan öğrendiğimiz kadarıyla, yataklar, televizyonlar, masa sandalyeler toplanmış ve yıkım da tamamlanmak üzereymiş. 

Ertesi sabah  Pazar günü, yani 30 Eylül , saat 07 de kalkarak sahilde yürüyüşe başladım. 10 kilometrelik ,3 metre genişliğinde yürüyüş ve 3 metre genişliğinde de bisiklet parkuru yapılmış. Yürüyüş parkuru  ile deniz arasındaki ince ve sarı kumdan oluşan kumsal, her tarafta 50-60 metre  genişliğinde. Parke taşlardan döşenen yürüyüş ve bisiklet parkurundan sonra 70-80 metre yeşil alan bırakılmış. Yeşil alandan sonra  site evleri.  Tüm site evleri  denize dik şekilde planlanmış. Bütün  evler denizi görüyor. Güzel bir planlama ile yerleşim alanı oluşmuş. Ne yazık ki, sitelere ait olan yeşil alanlar çok temiz, belediyeye ait olan bölgeler ise çöp yığını. Ana caddelerin kaldırımları, ağaçların altları da çöplük. Belediyenin sanki temizlik birimi yok.

Hakkı ÇAĞLAR, Metin GÜVENÇ, Ben, H.H.Tekışık,İzzettin UZUNCAve İlhami Erdağı

Tesisin en olumlu çalışması, her sabah oda bakıcı kadınların gelip temizlik yapması, etrafı ve yatakları düzeltmeleri, pikelerle değişik duruşlarda kuğu modelleri yapmaları. Onlardan herkes memnundu.

Yarı açık, Pegasus adı verilen oyun bölümünde hiçbir oyun aleti yoktu. Buna karşılık su, çay,neskafe ücretsiz ve devamlı idi. Birçok arkadaş dışardan oyun kağıdı, okey takımı aldılar, denizden arta kalan vakitlerini oyun oynayarak geçirdiler.

Tesisin bütün olumsuzluklarına karşı kendi imkanlarımızla geziler oluşturduk. Tekne ile koy gezileri, Meryem Ana, Efes, Selçuk, güzelce gezilerinin yanında, Yunanistan' ın Sisam adası gezisi gibi.

35 arkadaş birleşerek yakında bulunan müzikli gazino da 2 gece yemekli eğlence düzenledik.
BEKLENMEYEN KAYIPLARIMIZ
 
Bu arada, 2 günlüğüne, Ankara dan Hüseyin Hüsnü Tekışık, Cemil Mıhçı ve İzmir'den İzzettin Uzunca geldiler. 2. eğlence gecemizde 1945 ve 1948 mezunları bu efsane öğretmenlerimiz de aramızdaydı.

BEDRİYE SAĞLAMER 

                                                              İSMAİL  GÜLAMBER

Gelenler gelmeyenleri merak ederken,İzmirde ikamet eden, her toplantımıza eşiyle iştirak eden Sivas Öğretmen Okulu 1953 mezunu, 1933 Diyarbakır doğumlu İsmail Gülamber arkadaşımızı ve iki gün sonra da, yine İzmir'de ikamet eden 1951 SÖO mezunu Sivas 1932 doğumlu Bedriye Sağlameri' kaybettiğimizin haberi neşemizi alıp götürmüştü. Bedriye ve İsmail arkadaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum. Aile, dost  ve SÖO mezunlarına da başsağlığı, kalanlara da uzun ömürler diliyorum.

Üzüntümüz   bukadarla da kalmadı.

34. buluşma organizesini arkadaşımız Turgut Terzioğlu yapmıştı. Turgut titiz bir insandı. Olumsuzlukları asgari.ye indirmrk için çabalayıp dururdu. Bu arada Sivas Öğretmen Okulunun açılışının 100. yılına rastlayan 2014 yılı için bir kitap hazırlama girişimini başlatmıştı. Birlikteliğimizin dokuzuncu günü, sabah 8.30 da Meryem ana ve efes gezilerine katılacaklarını yolcu ettikten sonra bana, bilgisayarının tamirde olduğunu, bu nedenle, hazırlayacağı kitap için. Milli Eğitim Bakanlığından, Sivas Öğretmen Okulunun kuruluşundan kapanışına kadar olan süre içinde mezun olanların diploma defteri süretini istediğini, Bakanlık bir sidi gönderdiğini, henüz içinde ne olduğunu bilmediğini, benim bilgisayardan sidiye bakmamızı rica etti. Ben de bilgisayarı alarak Pegasus salonuna getirip sidiyi incelemeye başladık. Turgut , sidide 1950 ile 1968 yuılları arasında mezun olanları gördu ve kızdı. "-Ben yüz yıllık mezunların listesini istedim Bakanlık eksik göndermiş" diyerek üzüntüsünü ifade etti. Ekleyerek" Kışın Sivas'a giderken Bakanlığa uğrar hepsini alırım" dedi. Kendi ve etrafımızda toplanan arkadaşların diploma defterindeki resim ve notlarına bakarak kimin notları daha yüksekmiş şeklinde yorumlar ve gülüşmelerle önemli bir zaman geçirdik. Daha sonra Turgut Terzioğlu arada tavla oynuyor ve arkadaşların problemlerini çözmeye çalışıyordu. Gece yarısı herkes problemsiz odalarına çekildi.

Sabahleyin 6.45 de yürüyüşüme çıktım. 08 de kahvaltımı yaptım. Kalktım, bir arkadaşım telaşla yanıma gelerek, "Turgut'u kaybetmişiz" deyinca şaşırdım. "Haydı canım sana şaka yapmışlar " dedim. Dedim ama telaşlı hali dikkatimi çekti Yemekhanenin .kapalı bölümüne geçtim, hemen hemen herkesin ayakta ve grup oluşturduğunu görüncer "birşeylerin olduğunu " sezinleyip ben de heyecanlandım. Bu sefer beni gören yanıma gelip "Doğru mu' diye olayın yanlış veya doğruluğunu benden öğrenmeye çalıştılar, ama ben de onlar kadar biliyor, üstelik ben olayın bir şaka olabileceğini düşünüyordum. Çünkü dün beraberdik. Herhangi bir rahatsızlığı yoktu. Geziyor, yiyor, içiyordu. Bunun bi.r şaka olabileceğini düşündüm. Herkesteki telaş beni araştırmaya itti. Müessese görevlisi arada bir şakalaştığım bir bayana rastladım. Turgutla ilgili birşey duydun mu dedim. Bana üzüntülü olarak gerçeği anlattı. Gece ona telefon etmişler. Turgut Beyin rahatsızlandığını, Turgut'u Kuşadası hastanesine , göğsünde yanma şikayeti ile götürüldüğünü, orada kardiyoji olmadığını, bu nedenle hastanın Söke Devlet Hastanesine sevkedildiğini, kendisinin de Sökede bulunması nedeniyle ilgilenmesi istendiğini  anlattı.. Hastahaneye gitmiş, müdahale eden doktoru tanıyormuş Ondan bilgi almış. Kalp kontrolünde bir şey çıkmamış. Böbreklere sonda takmışlar, bir damla bile gelmemiş. Böbrekleri çalışmadığını söylemişler. Akciğerlerde su varmış. Nefes almakta güçlük çekiyormuş. Onun için ciğerlere hava vermişler, ama kurtaramamışlar. Bu bilgileri Egerie Bach ın görevlisinden aldım. Gece 2.30 civarında vefat eden Turgut'un İstanbul'daki çocuklarına haber veriliyor ve sabah çocuklar Söke^ye geliyorler. Eşinin durumunu anlatmaya gerek var mı? Perişandı. Saat 11.30 da topluca hastaneye giderek, 12 de cenaze arabasıyla, Turgut'u İstanbul'a uğurladık.Eşi çocukları ve yakınları da diğer özel arabalarla İstanbul'la gittiler. Ertesi Salı günü tatil köyünü terkettik. O gün ikindi namazında Karacaahmet mezarlığındaki camide namazı kılınarak, SÖO Mezunları adına yaptırılan çelenkler eşliğinde Ümraniye, Kocatepe mezarlığına defnedildi.

 TURGUT TERZİOĞLU

34. birlikteliğimizin son dokuzuncu gününde oluşan bu acı olay hepimizi üzdü. O gün sanki bitmeyecekti. Zamanın çabuk geçmesini, br an önce oradan ayrılmamızı istedik. o gün de geldi ve ayrıldık.

Turgut fazla gülen, neşeli bir insan değil di. Buna rağmen çok sakin, sessiz,hoşgörülü, iyi niyetli, yardım sever bir arkadaşımızdı. 1959 yılında Sivas Öğretmen okulundan mezun, 1942 Kemah doğumlu idi.

Turgut Terzioğlu'na Allahtan rahmet,Ailesine , arkadaşlarına, dostlarına ve Sivas Öğretmen Okulu mezunlarına da sabır diliyorum.

 

1 yorum:

  1. Burhan Bey,
    Yazınızı okudum, bir kez daha içim dağlandı. Sevgili babamızı yitirmek gerçekten hepimizi çok üzdü. Size son derece özeniyorum, o son günlerinde yanında olmayı ne çok isterdim. Anılarınızla babamız hep bizimle. Sizler sağolun,
    Saygılarımla,
    Volkan Terzioğlu

    YanıtlaSil

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ