Ç O K Y A Z I K
Burhan Bursalıoğlu
Bir ülkenin
geleceğini garanti altına alan sistem eğitimdir. Bu da eğitimin
millileştirilmesiyle mümkündür. Kişileştirilen eğitim, o ülkenin sonunun parlak olmadığının işaretidir.
Eğitim
sistemiyle oynanılmaz. Ufak tefek değişiklikler yapılabilir. İlaveler, çağın
gelişimine ayak uydurmak için yapılır. Ama çıkarmalar , geçmişi inkardır. Eğitim sistemi içinde, toplumun eğitimi için
konan konular ders programlarından , ders kitaplarından çıkarılırsa bu , o
toplumu çıkarılan bilgilerin bilinmesinden
mahrum etmek demektir. Amaçlardan sapmak demektir. Tarihi,
tabiatı,teknolojiyi , kısaca bilimi
inkar etmek demektir.
600 yıllık Osmanlı İmparatorluğunda halk, cahil ve bilgisiz bırakılmış.
Cumhuriyet'in ilanından hemen sonra
başlatılan Eğitim seferberliği, Ülkemize en faydalı, en kolay, çok kısa
zamanda verim alabilecek sistemler
incelenerek, halkımızı okur-yazar duruma
getirilerek, bilimde , teknolojide, ekonomide ve sosyal yaşamda, ileri ülkeler halkı seviyesine getirilmeye çalışılmıştır. Bunda da muvaffak
olunmuştur.
Ama ne yazık
ki, zaman zaman siyasi çıkarlar nedeniyle, bir kısım güçlü kişi ve grupların
istekleri nedeniyle, eğitimimizin
yan sistemleri kesintilere uğramıştır,
değişikliklere uğramiştır, ama ana sistem
aynen uygulanmıştır.
Köy
Enstitülerin kaldırılması, Öğretmen okullarının kaldırılarak, öğretmen liseleri durumuna
getirilmesi, sonradan onların da kaldırılmaları, Eğitim Fakültelerin açılması, İlahiyat
fakülteleriyle bir tutulması, İlahiyat fakültesi öğrencilerin öğretmen olarak
atanması, sınavlarda yapılan türlü çeşitli değişiklikler, müfredat
programlarında yapılan çıkarmalar,Türkiye
Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ü, Atatürk
ilke ve İnkilaplarını ders
kitaplarından çıkarma, poster ve resimleri duvarlardan indirmeleri, Bakanlıktan
başlayarak yapılan kadrolaşmalar, 4+4+4 gibi
toplumu modernilikten, medeniyetten uzaklaştıran, halkımızı şaşkınlığa
çeviren bu beklenmedik sistemden sonra da, son olarak okullarda kıyafetin
serbest bırakılması , önlüğün ve formanın kaldırılması Milli Eğitimimize indirilen darbedir.
Bana söyler misiniz, bunların hangisi fakir hangisi zengin? |
Sayın
bakan önlük için " Önlük çağ dışı,
türban çağdaştır" diyor. Bu nasıl bir
görüştür? Dünya'nın her yerinde okul
öğrencileri tek tip önlük veya , tek
tip kıyafetle eğitimlerini devam
ettirirler. Ve dünya'nın hangi
gelişmiş, modern ve medeni ülkesinde öğrencilerin başları kapalıdır? Sayın
Bakan hiç mi yurt dışına çıkmıyor? Bir Bakan olarak hiç mi yurt dışındaki
okullara gidip, kıyafetler, önlükler hakkında
faydaları ve zararları hakkında bilgi almıyor? Veya, ortaya koyduğu bir sistemin zararlarını,
faydalarını, toplumu etkilemesi,
tepkileri ve tasvipleri hiç mi teraziye koyup tartmıyor?
Serbest kıyafetli öğrenciler. Giysilerdeki farklılıklara bakın. |
Aynı okulda,
hatta aynı sınıfta zengin ve fakiri birbirinden ayıracak olan serbest kıyafet,
o çocuğun ruh yapısını bozmaz mı? "Bozmaz" diyen Bakanlık Müsteşarı Emin Zararsız bakın ne diyor.
"Aynı mahallenin aynı sokağın çocukları aynı okula gidiyorlar. Gelir
seviyelerı aynı olan insanların çocukları, bu nedenle farklılıklar olmaz".
Müsteşar ın okullara gitmediğini, öğretmenlik
yapmadığını, cadde ve sokaklarda gezmediğini zannediyorum. Ona göre mahalle,
sokaklar caddeler, zenginler için ayrı
kurulmuş, fakirler için ayrı kurulmuş.
Müsteşara göre çarşılar, okullar, çamiler , iş yerleri, fırın, lokanta,
mağazalar da ayrı, Zenginlerinki ve fakirlerinki. Yoksa şimdi aynı düşünceyimi gerçekleştirecekler. Zenginin
okulu, fakirin okulu, Zenginin öğretmeni, fakirin öğretmeni.? Bunlar zaten var olan sınıfsal ayırımı körüklemek mi
istiyorlar? Müsteşarın yeri, bu kafayla
Milli Eğitim değildir. Halkı iki sınıfa ayırdığı için istifa etmelidir.
Bu çocukların içinde çok zengini de var, çok fakiri de. Hangileri? |
"Milli"
si kalmayan Eğitimimizin başında bulunan zatın ne olduğu, hangi zihniyette bulunduğu,
söylevlerinden ve kitaplarından biliyoruz.
"Devletin İslami yapıya geçmesinin zamanı gelmiştir"
fikrini kitabında belirtenin elindeki fırsatı kullanıp, Üniversite
öğrencilerini maşa gibi kullanıp, türbanı yasallaştırmasının tek amacı tüm
okullarda kızların türbanlaştırılmasını sağlamaktır. Kıyafetin serbest kalması,
( Kısa kol gömlek ve şort giyme hariç) okullarımızın görüntüsünü arap
okullarına benzetmektir. Bu mu çağ
içi?
Önlük ve
forma bir semboldur. Ayırımı ortadan kaldırır. Birleştiricidir. Dostluğu
pekiştirir. Kıskançlığı yok eder. Kindarlığa meydan vermez. Güç ve çalışma isteği oluşturur. Kısaca,
önlük veya forma taşıyan öğrenciler, Cumhuriyetimize yakışan adam gibi adam yetişirler.
Ayrıca,
velilerin durumunu hiç düşünmüyorlar mı?
Aldığı önlüğü veya formayı , hafta sonları yıkar bir sene , hatta 2,3
sene de giydirebiliyordu. Ama şimdi
durum değişti. Çocuğunun aşağılık duygusuna kapılmaması için, kim bilir ne
sıkıntılar çekecek. Kim düşünür fakiri? Tuzu kuru olanlar mı?
Bakanlık bu
yanlışından derhal ve en kısa zamanda geri adım atmalı ve Bakanlıkta çağ dışı görüşlere sahip olan görevlilerin de işlerine son vermeli, arkadan
da kendisi Bakanlıktan çakilmelidir.
İsmail Safa
Özler'in, Mustafa Necati'nin, Hasan Ali Yücel'in, ve Mustafa Üstündağ'ın
kemiklerinin sızlatılmasına daha fazla
devam edilmemeli. Yazıktı, günahtır bu Millete. Ortaçağ ortamına dönmeyi hak etmedik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder