KÖY ENSTİTÜLERİN KAPATILMASI
Burhan Bursalıoğlu
Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Hatun Birsen Başaran, Ali Dündar, Mehmet Uslu ve Dursun Akçam gibi Edebiyat alanında Ülkemizin ve Dünyanın taktirini kazanan Edebiyatçılarımızı yetiştiren Köy Enstitülerimizin kuruluşunun 73. yıl dönümü 17 Nisan da kutlanacak.
Bugüne dek, her yıl Köy Enstitülerinin kuruluş sebep hikayeleri anlatılmıştır. Ben bu yazımda Köy enstitülerin kapatılması üzerinde kısaca duracağım.
1946 yılında hükümetin yaklaşan seçimleri yitirme kaygısıyla CHP içinden muhalif
milletvekillerinin başını çektiği örgütlü muhalefetin kampanyasıyla,
müfredatında ve yapılanmasında kuruluş amaçlarından uzaklaşan değişiklikler
yapıldı. İlerleyen yıllarda da, daha önceleri sıkı sıkıya bağlı olduğu "iş
için iş içinde eğitim" ilkesinden uzaklaştırıldı. Önceleri yaratıcılığın
ön plana çıktığı eğitim anlayışının yerine giderek geleneksel, ezberci eğitimin
yerleştiği öğretmen okullarına dönüştürülerek 1954'te kapatıldılar.
Cumhuriyet Halk Partisi içinden Köylüyü
topraklandırma Yasasına karşı çıkan bir kesim parlamenter Demokrat Partiyi
kurdu. Bu parlamenterler içinde Atatürk Devrimlerine karşı olup tek parti
düzeninde bu düşüncelerini açığa vuramayanlar olduğu, Atatürk devrimlerine
muhalefet hisleri besleyen ancak bu karşıtlıklarını ortaya koymaya cesaret
edemeyen siyasi ve toplumsal yapının bir karşı devrim atağı başlatarak Köy
Enstitülerinin kapatılmasını sağladığı iddia edilmiştir. Hasan oğlan Köy
Enstitüsü eski müdürü Rauf İnan ve Hıfzı Veldet Velidedeoğlu Köy
Enstitülerinin kapatılmasının Atatürk Devrimleri karşıtlarınca başlatılan bir Karşı
Devrim hareketi olduğunu söylemişlerdi. 1945 yılında Köy Enstitüleri
hakkında komünistlerin, dinsizlerin yetiştiği fuhuş yuvaları olduğu söylenerek
saldırı kampanyaları başlatılmıştı. Parlamentoda bütçe görüşmelerinde
milletvekili Emin Sazak'ın Köylere giden enstitü mezunları kendilerini birer
Atatürk zannediyorlar demesi üzerine Hasan
Ali Yücel, Bu çocukların her birinin birer Atatürk olması temenni edilir
şeklinde cevap vermişti.
Köy Enstitülerine yöneltilen ve kapatılmaları ile
sonuçlanan belli başlı eleştiriler birkaç ana başlık altında toplanabilir.
Enstitülerde öğrenciler tek tip üniforma giyiyordu ve enstitü müdürü bile buna
uyup aynı üniformayı giyiyordu. Öğrenciler bizzat yönetime katılıyorlardı. Bu
ve benzeri sebepler ile enstitülere komünistlik suçlamaları yapılıyor arada bir
ihbar mektuplarını dikkate alan polisin baskınlarına uğruyordu. Kız
öğrencilerin erkek öğrenciler ile karma eğitim görmesi sonu gelmez dedikodulara
neden oluyordu. Köylüler okul ve enstitü inşaatlarına yardım ile devlet
tarafından mükellef kılınmıştı. Bu zorlamalar köylülere angarya olarak
geliyordu.
Öğrencilerin boğaz tokluğuna öğrenim görecekleri kendi okullarının
inşasında çalıştırılmaları eleştirilmekteydi.Köylere atanan öğretmenler yörenin
toprak ağalarıyla sorunlar yaşıyorlardı. Bu geçimsizlikler köy öğretmenlerinin
toprak ağalarının seçtirdiği milletvekillerine şikayet olarak ulaşıyordu. Bu
durum toprak sahiplerinin durmaksızın Ankara'ya baskı yapmalarına neden
oluyordu.
Köy Enstitülerin kapatılmasını isteyen güçler, yukardaki uydurma nedenleri yayıyor ve iktidara baskı yapıyordu.
Köy Enstitülerini kuran , ülkenin kalkınmasında birinci derecede rol oynayacağına inanan başta Cumhurbaişkanı İsmat İnönü olmak üzere bazı bakanlar da, ne yazık ki,1946 seçimlerini kaybetmemek için Köy Enstitülerin kapatılmasına karar verdiler. Karar 1954 de uygulanacaktı. 1950 seçimlerinde iktidara gelen Demokrat Parti1 1954 de Köy Enstirülerini kapatarak, okul adlarındaki Köy Enstitüleri ibaresi kaldırarak Öğretmen Okulu olarak değiştirdiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder