Yaşar Kemal'in
hayatının bilinmeyenleri
Türk Edebiyatının
büyük çınarı Yaşar Kemal 92 yaşında,
28.Şubat 2015 Cumartesi günü hayatını
kaybetti.
Solunum güçlüğü ve
kalp ritmi bozukluğu nedeniyle 45 gün ,
İst.Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi hastanesinde ,yoğun bakımda tutuluyordu.
Hastane yetkililerin açıklamasına göre, çoklu organ yetmezliğinden hayatını kaybettiği açıklandı.
Usta yazar Yaşar Kemal, (Kemal Sadık
Gökçeli) geride sayısız roman, hikaye ve şiir bırakan Yaşar Kemal, adeta
feleğin çemberinde geçen bir hayat yaşadı. Yaşadıklarını yazdı, onlar da roman
oldu. İşte Yaşar Kemal'in hayatıyla ilgili bilinmeyenler...
Yaşar Kemal, Çukurova’da başlayan yazın hayatına, 26 roman, 11 deneme, 9 röportaj, 2 öykü, 1 şiir alanında eser
sığdırarak, Türk edebiyatında büyük halk şairi Karacaoğlan gibi efsane bir yere
sahip oldu.
Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli olan "Türk edebiyatının koca çınarı" Yaşar
Kemal, 1923’teOsmaniye’nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite köyünde, Van
Gölü yakınlarındaki
eski adı "Ernis" olan Ünseli köyünden Birinci Dünya Savaşı’ndaki Rus
işgali yüzünden göç etmek zorunda kalan Halime-Sadık çiftinin çocuğu
olarak dünyaya geldi. Nüfus cüzdanına ancak ilkokulda sahip olabilen Yaşar Kemal’in doğum tarihi kayıtlara 1926 olarak geçti.
ÇOCUKLUĞU
Yaşar Kemal, "romanlarının ülkesi" Çukurova’da, roman gibi bir çocukluk geçirdi. Evlerinde Kürtçe, köylerinde ise Türkçe konuşulurdu. Türkmen köyüne göç etmiş Van muhaciri ailesiyle köylüler
arasındaki ilişkiyi yıllar sonra Yaşar Kemal, "Doğduğum bu Türkmen köyünde bizi Kürt diye hiç ayrı saymıyorlardı.
Biz de kendimizi onlardan hiç ayırmıyorduk. Bütün köylülerle akraba gibiydik" diye anlatmıştı.
KAZADA KAYBEDİLEN GÖZ
Talihsiz bir olay
sonucunda bir gözünü kaybetti. Yaşar Kemal, 3,5 yaşındayken, evlerinin
avlusunda koyun kesen halasının eşini izlerken, bıçak deriden kayıp sağ gözüne saplandı ve bu gözü kör oldu. Bu
olaydan bir yıl sonra babası cinayete kurban gitti.
BABASININ ÖLÜMÜ
Babasını, Van’dan göç
ederken ölümden kurtarıp büyüttüğü oğulluğu Yusuf, camide namaz kılarken
kalbinden bıçaklamıştı. Bu olaya tanık olan Yaşar Kemal, kekeme oldu ve 12
yaşına dek konuşmakta zorlandı. Yalnızca türkü söylerken kekemeliği geçiyordu.
Babasının ölümüne çok
üzülen Yaşar Kemal, uzun süre mezarlıkların önünden dahi geçemedi. Okur-yazar
olduktan sonra kekemelikten kurtuldu. Babasının ölümünün ardından annesi, evli
olan ve Yaşar Kemal’in "iyi bir
adamdı" diye nitelediği amcası Tahir’in ikinci eşi olurken, aile
yoksullukla karşı karşıya kaldı. Yaşar Kemal ise "çocukluğunun
krallığında" canının her istediğini yapıyor, aşıkların anlattığı
destanları, eşkıya hikayelerini dinleyip ileride romanlarda anlatacağı bir
atmosferde kendisini geliştiriyordu. "Yaşar
Kemal Kendini Anlatıyor" kitabında çocukluğunu "Ben köyden ayrılıp şehre düşünce çocukların çocuk
olduğunu anladım. Elbette çocuktuk biz de ama hiç kimse bize küçültücü bir
davranışta bulunmadı. Bizim köyde çocuklar da insandı" sözleriyle aktardı.
Küçük yaşlarda ozanların
anlattığı efsaneler, okudukları şiirler Yaşar Kemal’i derinden etkiledi. Yaşar
Kemal de küçük yaşına rağmen ozanlara öykünerek türküler, şiirler söylemeye
başladı. Kendisiyle atışan görme engelli Aşık Ali’nin "Sen bu yaşta bu kadarsan sonunda Karacaoğlan gibi olacaksın"
sözleri onu çok mutlu etti.
Yaşar Kemal, Kürtçe
konuşulan bir evde büyümesine karşın niçin Kürtçe yazmadığı konusunda
eleştirilere maruz kaldı. Yaşar Kemal, şunları aktarmıştı: "Evde çoğunlukla Kürtçe konuşuluyordu. Evdekiler kırık
dökük bir Türkçe öğrenmişlerdi. Biz çocuklara gelince evde de dışarıda da hemen
hemen hiç Kürtçe konuşmuyorduk. Evdekiler bize Kürtçe ne söylerse söylesinler
biz onlara Türkçe cevap veriyorduk. Bizimkiler de bize hiç kızmıyorlardı. Ben
şimdi Kürtçeyi ne konuşulursa konuşulsun anlıyorum. Uzun olmamak koşuluyla da
konuşabiliyorum ama bir hikaye anlat derlerse anlatamıyorum. Tabii yazamıyorum
da... Yazılanları da öyle pek anlayamıyorum. Türkçeyi ne zaman öğrendim,
Kürtçeyi ne zaman anlamaya başladım anımsamıyorum."
OKULU TERCİH EDİYOR
İlkokulu bitirdiğinde
Yaşar Kemal’in önünde iki seçenek vardı: Kendisinin ileride Karacaoğlan gibi
bir aşık olacağından emin Aşık Rahmi ile Anadolu’yu köy köy dolaşmak ya da ortaokula gitmek... Uykusuz
gecelerin ardından ortaokula gitme kararı aldı. Adana’nın yolunu tuttu. Yaşar Kemal, çırçır fabrikasında
çalışıp okuduğu ortaokulu son sınıfında maddi imkansızlıklar nedeniyle terk
etmek zorunda kaldı. Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği’nde ırgat katipliği,
Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk, Zirai Mücadele’de ırgat başlığı,
daha sonra Kadirli’nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği, pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık,
traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı.
Çukurova’dan ve Toros’lardan derlediği
ağıtları içeren ilk kitabı "Ağıtlar",
Adana Halkevi tarafından 1943’te yayımlandı. Yaşar Kemal 17 yaşındayken, İstanbul’dan Adana’ya sürgün gelen Arif Dino’nun "Eskiyene kadar tekrar tekrar okuman
için" diyerek 3 adet hediye ettiği "Don Kişot" romanı ona yeni kapılar açtı. Kemal, “İspanyol yazar Cervantes ile kurduğu bağı "Don
Kişot’u okuyunca yeni bir dünya buldum. Günlerce etkisinde kaldım. Cervantes bütün
insanlığımı, yüreğimde sakladığım birçok gizi açıklamıştı. Bir karanlığa
gömülmüş, sonra da içimde bir yücelme olmuştu" sözleriyle aktarmıştı. İstanbul’dan Adana’ya sürgün edilen Arif ve Abidin
Dino kardeşler, onun yaşamında önemli yer tuttu.
BIÇAKLANIYOR
Yaşar Kemal, Adana
Kadirli’de arzuhalcilik yaparken "komünizm propagandası suçlamasıyla"
karşılaştı. Evi birkaç kez jandarma baskınına uğradı, hakkındaki bir ifade
nedeniyle gözaltına alınıp tutuklandı Cezaevinde kendisine, "Senin ailen bana çok yardım etti, hayatımı
kurtardı desem doğru olur ama bu hapishanede tek düşmanın benim. Benden kork.
Katillikten, hırsızlıktan, ırza
geçmekten düşseydin başım üstünde yerin vardı" diyen eşkıya Hilmi’nin
bıçaklı saldırısına maruz kaldı.
Bir öyküsünü okuyan ve anlatımına hayran kalan mahkeme başkanının "Buralarda durmayın. Sizi öldürürler, yazık olur" şeklindeki sözleri üzerine önce Ankara’ya, oradan da İstanbul’a gitti.
YAŞAR KEMAL CUMHURİYET’te
İlk olarak 1951-63
arasında Cumhuriyet gazetesinde fıkra ve röportaj yazarı olarak çalışan Kemal,
burada "Yaşar Kemal"
ismini kullandı. Bu arada 1952’de ilk öykü kitabı "Sarı Sıcak"ı, 1955’te ise bugüne dek 40’tan fazla dile
çevrilen romanı "İnce Memed"i
yayımladı. 1962’de girdiği Türkiye
İşçi Partisi’nde genel yönetim kurulu üyeliği ve merkez yürütme kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Yazıları ve
siyasi etkinlikleri dolayısıyla birçok kez kovuşturmaya uğradı. 1967’de
haftalık siyasi dergi Ant’ın kurucuları arasında
yer aldı. 1973’te Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kuruluşuna katıldı ve 1974-75
arasında ilk genel başkanlığını üstlendi. 1988’de kurulan PEN Yazarlar Derneği’nin de ilk başkanı oldu. 1995’te Der
Spiegel’deki bir yazısı
nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı, aklandı. Aynı yıl bu
kez Index on Censorhip’teki yazısı nedeniyle 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum
edildiyse de cezası ertelendi.
Roman ve öykülerinde çoğunlukla Çukurova’da
yaşanan insan dramlarını işledi. Büyük ün kazanan "İnce Memed" romanı 40 dile çevrilirken, büyük dünya yazarları
arasında yer aldı. "İnce
Memed"in de aralarında bulunduğu 9 eseri filme çekildi.
2. Abdülhamit’in baştabibi Jak Mandil
Efendi’nin torunu Thilda Kemal ile
evliliği ona dış dünyanın da kapılarını araladı. Türkçe, İngilizce, Fransızca ve İspanyolcayı iyi bilen Thilda Kemal, Yaşar
Kemal’in, 17 eserinin yabancı dillere çevirisini yaptı. 50 yıl evli kalan ve
bir çocukları olan çifti ölüm ayırdı. Thilda
Kemal, 17 Ocak 2001’de hayatını kaybetti. Yaşar Kemal, Ayşe Semiha Baban ile ikinci evliliğini yaptı.
NOBEL ALAMADI
Yaşar Kemal, pek çok kez
Nobel’e aday gösterilmesine karşın bu ödül kendisine verilmedi. Yakın dostu Zülfü Livaneli, Nobel ödülünün küçük
hesaplar ve kıskançlıklar dolayısıyla Yaşar Kemal’e verilmediğini, "Sevdalım Hayat" kitabında
açıkladı.
Yaşar Kemal’e Nobel
ödülü verilemedi ama, yazdığı
kitaplardan ötürü 38 ödül aldı.
Büyük usta Yaşar Kemal'i uğurladık
Yaşar
Kemal'in cenazesi,
2 Mart Pazartesi, Teşvikiye Camisi'nde kılınan öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda 50 yıl
evli kaldığı ve 2001'de hayatını kaybeden Thilda Kemal'in kabrinin yanına
defnedildi.
Cenazeye
katılanlar Yaşar Kemal'ın eşi Ayşe Semiha Baban ve manevi oğlu Ahmet
Güneştekin'e taziyelerini sundu.
Cami girişinde taziyeleri kabul eden Ayşe Semiha Baban, "Hepimizin başı
sağ olsun. Hepimizin kaybı” dedi.
Yaşar Kemal’e Allahtan
rahmet diliyor, yattığı yerin aydınlık ve nur içinde olmasını diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder