Burhan Bursalıoğlu
Türk Edebiyatının mümtaz ismi A. Hamdi Tanpınar,
“Yıllarca emek verip eğittiniz bizleri
Unutmak mümkün mü öğretmenim sizleri” sözleriyle, öğretmenlerin en mukaddes meslek sahibi olduklarını işaret ediyordu.
Bizler, insanları “yaratılmışların en şereflisi”, "Yüce Yaratıcının, “Yeryüzündeki halifesi” olarak tarif ederiz.
Doğrudan insana yönelen bir hizmet kadar mükemmeli elbette düşünülemez! Gazi Mustafa Kemal Atatürk,
“Muallimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti sizin maharetiniz ve fedakarlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır.!”derken, Ulusumuzun geleceğinin öğretmenlerin fedakarlığına bağlı olduğunu belirtmek istiyordu. O nedenledir ki, “Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir.” diyerek, Eğitimin ve öğretmenlerin görevlerinin ne kadar zor, ne kadar kutsal olduğunu, bir milletin varoluş ve yok oluşun baş mimarı olabileceğini belirtmek istemişti.
ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KANUNLAŞTIRAN, ESKİ MEB HASAN SAĞLAM
Türk öğretmeninin yaptığı ve yapacağı fedakarlık, bırakacağı eserler asırlar boyu devam edecektir.
Batılı bir düşünür:
Gençken bilgi ağacını dikelim ki, yaşlandığımız zaman gölgesinde barınacak bir yerimiz olsun” der.
Hz. Ali(kv), “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” Bilginin egemen olduğu bir ülkeyi düşünün. O ülke, insanlarının, en hür, en mutlu ve en zengin olduğu bir ülkedir. Tarih, bunun misalleriyle doludur!
Bir söz vardır, “Cahilden korkunuz…” diye!
Terry diyor ki, “Bilgi cesaret verir, cehalet küstahlık”
Ham yobazdan, kaba softadan, gözü ve gönlü kör olandan, kulağı sağır ve kalbi taş gibi veya ondan daha katı olandan ne merhamet beklenebilir ve nede mukaddes değerlere saygı!
12.yy’da yaşamış büyük bir dilci, edebiyatçı, yazar ve tefsirci olan Zemahşeri şöyle der; “Karanlık geceleri ben uykusuz geçirirken, sen sabaha kadar uyuyorsun. Ondan sonra bana yetişmek istiyorsun. Ne gezer.”
Bu ülke insanının iki şeyle mücadelesi olacağına da burada vurgu yapmak istiyorum, “Fakirlik ve cehalet…” Her ikisi de, bütün fenalıkların veya kötülüklerin anası olarak tarif edilir
Louis D. Brandeis şöyle der, “Her münakaşanın temelinde birisinin cahilliği yatar”
Çok defa haddi ve hududu aşanlara, ‘edep yahu’ deriz!
Eğitim ve öğretim bizlere hayat okulunun ilk basamağında, ‘edebi…’ tarif eder. Omuzlarımıza da, sevgi halesi içerisinde, ‘emanetleri korumamızı’ sürekli telkin eder. Aile, Okul, Öğretmen ve Çevre… Bir zincirin birbirinden ayrılma kabul etmeyen halkalarıdır. O halkanın, orkestra şefi olarak da, öğretmenin olduğunu söyleyebiliriz!
Montaigne, “Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez!” Ne ilkesiz, gayesiz, ülküsüz ve ne de hedefsiz bir eğitim düşünemeyiz.
SİVAS öĞRETMEN OKULUNDAN YETİ,ŞECEK ÖĞ. ADAYLARICahit Külebi, “Çemişgezek’te, Patnos’ta, Malazgirt’te doğanlar/ Malazgirt’e, Çemişgezek’e, Patnos’a gitmezseniz/ Çocuklarınız öksüz kalır, yetim kalır, köylere ışık iletmezseniz”Aydınlık bir Türkiye, kendi iç dünyasına hakim insanların yaşadığı ve mukaddesleri etrafında halkalanmış bir ideal ülke olarak tanımlanır!
Şairimiz Ceyhun Atuf Kansu,
“Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
Baharda Polatlı kırlarında açan
geldi mi Kop Dağına göçen
Yürükler yaylasında, Toroslarda eğleşen/
Muş Ovasından, Ağrı eteğinden,
Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden
Çiçek getirin, örtün beni,
türkülerinin içine gömün beni.”
Bir karıncadaki çalışma azmi, bütün çiçeklere konan bal arısının emeğinde kendisini tarif edebileceğimiz en çileli ve en arzulu bir mesleğin yüceliğinde bir Hak aşığı misali pervane gibi dönen öğretmeni bu kutsi yolda gönlümüzce alkışlamak isteriz!
Bir şiirimizde, “Tuzak olur
Toprak haki, tuz ak olur
İlim, hikmet göç etti mi
Nefis cana tuzak olur” diyorduk.
Bu gün öğretmen ve Türk Eğitimi, son yüz yılın en kötü dönemini yaşamaktadır. Dünya'yı kasıp kavuran Corona virüsünün tahribatından öğretmenlerimiz ve Eğitimimiz nasibini en kötü şekilde almaktadır.
- KÖY ENSTİTÜSÜNDEN YETİŞECEK ÖĞRETMEN ADAYLARI
- Son iki yıl öğrencilik yapan çocuklarımızın alması gereken bilgilerden yoksun olması, gelecekte nasıl bir kıyım yapacaktır bilemiyoruz. Teknolojik imkanlarla bir kısım öğrencilere verilen dersleri alamayan yüzde elli öğrenci bulunmaktadır. Bu çocukların kayıplarını telafi etmek için, gene iş öğretmene düşeceğini zannediyorum. Türk öğretmeni bunun da üstesinden gelecektir.
Ne var ki, okulundan mezun olup, diplomasını alan, altı yüz Öğretmen adayları sokaklarda atama beklerken , zararların telafisinin zor olacağını da belirtmek istiyorum. Milli Eğitim Bakanlığının bunlara bir çare düşüneceğini, mağdur olan bu öğretmen adaylarının, en kısa zamanda atanmalarının yapılmasını arzuluyorum.
Aydınlık Türkiye’nin en fedakar, en çilekeş kadroları olarak tarif edeceğimiz öğretmenlerimizin, 24 Kasım Gününüzü en içten duygularla kutluyor, aramızdan ayrılan meslekdaşlarımıza da Allahtan rahmet diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder