17 Temmuz 2009 Cuma

ATATÜRK SERİSİ - 7 -



ATATÜRK’ÜN TABUTUNUN AÇILDIĞI GÜN -- 1 --

9 KASIM 1953


Burhan BURSALIOĞLU



8 Kasım 1953 Pazar gece saat: 23.00 de Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu’nun ev telefonu çaldı. Prof. Mutlu Ankara Tıp Fakültesi Histoloji ve Ambriyoloji Kürsüsü Başkanı’ydı. Patalogdu. Arayan ise, Ankara Valisi Kemal Aygün’dü.

Aygün, Mutluya: “Hocam, 10 Kasım günü Atamızın naşını Anıtkabire taşıyacağız. Bunun için bir komite kurduk. Naaşı geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz Ancak bozulmadan korunduğunu belgelemek için muayene etmenizi rica ediyoruz.”

Mutlu önce reddetti. 40 derece ateşle yatan Mutlu, hastalığını gerekçe göstererek, görevi bir başkasına verilmesini istedi. Ama Aygün israr etti. “Ben sizi sarar sarmalar götürürüm, bu tarihi bir görev” diyerek Mutlu’yu ikna etti.

9 Kasım sabahı Etnografya Müzesine gitti. Başbakan Adnan Menderes, Meclis Başkanı Refik Koraltan ve eski meclis başkanı Abdulhalik Renda orada idiler.

Ata’nın gül ağacından tabutu , 4 Kasım da , geçici kabrinden çıkarılıp müzenin holündeki mermer katafalka konulmuştu. Bir hafta boyunca, sırayla öğrenciler, subaylar ve generaller katafalk başında nöbet tutmuşlardı.

Nihayet tabutun açılma günü gelip çatmıştı.. Komite üyeleri de gelmişti. Mutlu “Başlayalım “ talimatını verdi. Bunun üzerine tabutun vidaları söküldü. Tahta tabutun içinde madeni bir sanduka bulunuyordu. Bu sandukada gaz birikmiş olma ihtimali düşünülerek önce bir burgu ile delik açıldı. Gaz ya da koku çıkmadı. Sandukanın içi, muhafaza solusyonu ile ıslatılmış tahta talaşı doluydu. Bu talaş, naaşın ayak yönüne doğru toplandı. Talaşın arasında, ağzı kapalı ve içi sıvı dolu bir şişe bulundu. Bu cesedi muhafaza için kullanılan solusyondan bir numuneydi. Üzerinde terkibi yazılıydı. Ata’nın naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra kahverengi bir muşambayla kaplanmıştı.

Sargıları açmaya başladılar. Herkes nefesini tutmuştu. Çünkü Naaş çürüyüp, bozulmuş, çıkan gazlar tabutu patlatmış, nöbetci er kokudan bayılmış”. Diye bir sürü söylenti geziniyordu.. 15 yıl sonra Ata’nın yüzünü göreceklerdi. Kefenin sargıları aralanınca Prof. Kamile Şevki Mutlu, orada bulunanların yardımıyla katafalka çıktı ve Atatürk’ün yüzüne baktı. Ata’nın derisi kahverengi bir hal almış, ama yüz hatları bozulmamıştı.

Menderes sapsarı olmuştu. Mutlu gördüğü tabloyu daha sonra şöyle anlatacaktı. “Yüzünü örten ıslak pamuk kütlesi kaldırılınca Ata’nin heykel gibi duran yüzü ile karşılaştım. Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz kapağının üzerine düşmüştü. Atatürk, Dolmabahçe sarayında uyuyor gibiydi”.

Prof. Mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun başına çağırdı. Onlar da tek tek tabutun içine baktılar. En başta Başbakan Adnan Menderes vardı Koyu renk takım elbisesi içindeki Menderes’de yanındakilerin yardımıyla katafalka çıktı, ürkek bir şekilde aşağı, tabuta doğru baktı. O an ne olduğunu Prof. Kamile mutlu’dan dinleyelim.

“ Menderes çok heyecanlıydı. Rengi sap sarı oldu. Bir de baktım ki, müzenin kapısına doğru gidiyor. Atatürk’ün yüzüne bakmadı tahmin ediyorum. Kendisinde o kuvveti bulamadı.

En son Abdulhalik Renda kalmıştı. O da Ata’yla karşı karşıya gelir gelmez tabutun yanına yığılıverdi.

Salondaki herkes Atatürk’ü tek tek gördükten sonra naaş, tekrar solusyonla ıslatıldı. Naaş pamuklarla örtüldü ve vücudu beyaz kefenle sarıldı. Bu sırada bir komiser, orada görevli adli tıp doçenti Dr. Cahit Özen’in yanına yaklaşıp avucunda taşıdığı bir kağıt gösterdi ve şöyle dedi. “Bu kağıdı Atatürk’ün hemşiresi Makbule Hanım gönderdi. Kefenin içine, Atatürk’ün göğsü üstüne konmasını istiyor.” Doc. Dr. Kağıda bir göz attı. Eski Türkçe bir şeyler yazılıydı. “Böyle bir kağıdı Atatürk kabul etmez. Bize kızar, darılır “ dedi. Komiser kağıdı katlayıp cebine koydu ve uzaklaştı.

Bütün işlemler bittikten sonra, salonda bulunanlar naaşın iki yanından geçip hep bir ağızdan besmele çektiler ve cesedi yeni tabuta yerleştirdiler. Bu tabut da 15 yıl içinde yattığı büyük gül ağacı tabutun içine konuldu. Üzeri bayrakla örtüldükten sonra kapatıldı.

Ve 10 Kasım 1953 sabahı, Ata’nın naaşı, 15 yıl önce, onu Dolmabahçe’den Ankara’ya taşıyan top arabasına yerleştirilip son durağı olacak olan Anıtkabir’e taşındı. Artık Ebediyen orada kalacaktı.

Atatürk’ün tabutu, Menderes’in huzurunda açılmış, Ata’nın 15 yıl Etnografya müzesinde bekletilen naaşı 12 askerin omuzları üzerinde, taşınarak, 136 asteğmenin çektiği top arabasına nakledildi. Matem marşı eşliğinde Anıtkabir’e götürüldü. Radyodan da naklen yayınlanan o görkemli tören, en az 15 yıl önceki kadar hüzünlüydü.

DEVAMI VAR


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ