22 Nisan 2016 Cuma







23 NİSANLAR KURTULUŞUN ve ŞEHİT ÇOCUKLARIN SİMGESİDİR


Burhan Bursalıoğlu

600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nun son yılları  perişandı.   Avrupa devletleri “ Hasta adam” lakabı takmışlardı.  İmparatorluk alay konusu olmuştu. Topraklarımız savaşsız parçalanmış, Avrupanın sömürgeci devletlerince işgal edilmişti. Başkent İstanbul’a girilmiş, meclis dağıtılmış ve işgal komutanlığı padişaha istediklerini yaptırıyordu. Şeref ve onur beş paralık edilmişti.
Diğer tarafta insanlar gidişten hiç memnun değillerdi.  Birşeylerin  yapılması  gerekliydi. Ama, istibdat  yönetimi fırsat vermiyor,  yakalanan  yazarlar, gazeteciler, şairler, sanatçılar, işgal kuvvetleri aleyhine konuşanlar, tepki gösterenler ya sürgüne ya da  hapishaneye gönderiliyordu.
Ama bu durumdan kurtulmaya çalışan yer altı örgütleri  zincirin kırılmasına uğraşıyorlardı.

Nihayet, zinciri kırmayı başaran Mustafa Kemal, uzun yıllar düşündüğünü uygulamaya koymak için 19 Mayıs 1919 da Anadolu’ya geçerek, aklındaki, onurlu, modern demokratik ve düşmanlarınca gıpta ile bakılacak bir devlet kurmaktı.
Bu amacına ulaşmak için Kurtuluş Savaşı vermenin   gerekli olduğuna  inanmıştı.

 Anadolu’nun, Ankara civarı hariç her tarafı işgal edilmiş olduğundan, onları Yurttan çıkarmadan amacına ulaşılamıyacağına inana Mustafa Kemal  resmi girişimlere başladı. 23 Nisan 1920 de Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetini kurdu. Düşmanlarla  2  yıl,  imkansızlıklarla,  yırtık  asker kıyafeti, delik postallar, kuru ekmek ve peksimetlerle savaşan, ama, milliyet sevdası ve iman dolu duygularla , 30 Ağustos 1922 de Büyük Taarruz zaferini kazanarak, düşmanları yurt dışına sürdü.

 29 Ekim 1923 de   idealini gerçekleştirerek Cumhuriyet’i ilan etti.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra, önemli olan 4 tarihin bayram şenliği içinde anılması için, Meclisin kabulü ile, 19 MAYIS’ı  gençlere,  23  NİSAN’ı  çocuklara, 30 AĞUSTOS’u askere, 29 EKİM’i de, Cumhuriyet’in kuruluşu nedeniyle, Türk Ulusuna adandı. Bunun için gereken yasalar kabul edilerek, her yıl bu dört Ulusal bayramlarımızı coşku ile, stad, meydan ve okullarımızda kutlamaktayız.
Ancak, son 10 yılda bazı gerekçeler ileri sürülerek, kutlamalar kesintiye uğratılmıştır.

Son olarak, yarın  96.  Yılını kutlayacağımız ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI’  mızın törenleri  “ şehitler var”  gerekçesiyle iptal edildiği açıklandı.
Yıllar öncesine  gittim.  Henüz çocuktum. İlkokuldaydım. 2. Dünya savaşı sonlarına gelinmişti. 23 Nisan Bayramına az bir süre kala, kimsesiz ve şehit çocuklar yararına, Çocuk Esirgeme Kurumu adına, yardım toplamak için, her okuldan öğrenciler  seçilir, büyükçe, sarı renkte, galiba pirinçten bir kumbara, boynumuza astığımız, içinde toplu iğne, ÇEK in  kağıttan, amblemi, yuvarlak rozetler olan tabla ile ( ki, ben 3 yıl görevlendirildim) sokak sokak, çarşı Pazarı, büyük bir özveri ve onurla dolaşır, yakasında  rozet olmayan herkese rozeti takardık. Yakasına rozet takılan kişi  gönlünden geçen bir miktar parayı kumbaraya atardı.

Kimin kumbarasından çok para çıkarsa, ÇEK  ona armağan verirdi. Birinci gelmem için  babam ve tanıdıklarımdan  çok para atmalarını isterdim. Bu sayede ilkokullar arasında 2 yıl birinci geldim. İlk yıl, okullara tavsiye edilen kılasik eserlerden 2 adet, ikinci yıl da, Türk yazarlarından 3 adet roman armağan vermişlerdi.
Bayram arifesinde, okullarımızı, sınıflarımızı süsler, cadde ve binalar bayraklarla donanır, caddelere taklar yapılırdı. Kutlamalar okul bahçelerinde, hükümet konağı meydanlarında  yapılırdı.

23 Nisan 1920 tarihi, Kurtuluş Savaşının resmi ve programlı tatbikinin başlangıç günüdür. Şehitler vermeye, çocukların babasız ve yetim kaldığı sürecin başladığı  tarihtir. Bu nedenle, öksüz ve yetim kalan çocuklar için Atatürk’ün önerisiyle, Ankara’da  “ANKARA HİMAYE-İ  ETFAL CEMİYETİ” kuruldu.
23 Nisan Bayramı 1926 da Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya başlandı. 
1928 de “23 Nisan HAKİMİYETİ MİLLİYE  ve ÇOCUK BAYRAMI, 1929 da da bir günlük bayram bir haftaya çıkarıldı.
1935 de de HİMAYE-İ ETFAL CEMİYETİ  “ÇOCUK ESİRGEME KURUMU” adını aldı.
23 Nisan, çocuklara sahip çıkmanın simgesidir. Bu Bayramı engellemek, şehitlerimizi ,yetim  ve  kimsesiz    çocuklarımızı tanımamak değil midir?

Acaba diyorum; belleğimde kalan birkaç olayı hatırlatarak bir sonuca varabilir miyiz? Veya, nereye doğru yönlendiğimizi anlayabilir miyiz?
“ Bilimsel,laik ve demokratik eğitim” sloganıyla yürüyüş yapan öğretmenlere hapis cezası  verildi.
 “ Düz Devlet lise ve orta okullar  İmam Hatip okullarına dönüştürüldü”.
“Kurtuluş savaşını konu alan kitapları öğrencilerine tavsiye eden öğretmene soruşturma açıldı”             
“Tişörtlerinde Atatürk portresi olan çocukların öğretmenine ceza verildi.”
“İlkokullara   kadar  inilerek ,tüm  okullarda türban serbest bırakıldı
“Ailece pikniğe giden öğretmen ve ailesi hakkında, bir basında “ öğretmen öğrencileriyle rakı içtiler” iftirası sonrasında, gazeteyi dava edip tazminat kazanan öğretmen hakkında soruşturma açıldı”.
“Bir ana okulunda ders veren bir imam, çocuklara (cennetin dünyadan daha güzel olduğunu, ölümün sonunda cennete gidileceğini, onun için ölümün güzel bir vaka olduğunu)  anlatması sonucu, eve giden çocuk babasına  ölmek istediğini açıklıyor.
Kız ve erkek öğrencilerin  aynı merdivenleri kullanması,  Milli Eğitim Müdürünü rahatsız ettiğini açık açık söylüyor.
Edebiyat  öğretmeni, Atatürk’ün Gençliğe hitabesini  açıklarken, parçada geçen ” “iktidar” sözcüğünden gocunan yöneticiler, öğretmeni sürgün ediyorlar.

 Öğrencilerine, “Gazi Paşa  ve  Şu Çılgın Türkler”  romanlarını tavsiye eden öğretmen soruşturma geçiriyor.
Tabelaların çoğundan TC  ibaresi kaldırılıyor.
Atatürk büst ve heykelleri tahrip ediliyor.
Okullarda “Andımız “ kaldırıldı. Anayasanın iptaline rağmen hala  asmayanlar  var.
Cadde, sokak, alan, park  ve spor  salon ve statlardan Atatürk  adı kaldırılıyor

Şu ana kadar, yeni yapılan 22  stadın  12  sinin  Atatürk adı değiştirildi. Ya katkı yapanın ya şehrin ismi verilerek arkasına  “arena”  ekleniyor. Vodafon arena, Telekom arena, samsun arena, torku arena, çaykur didi arena, çotanak arena gibi.  Adı İnönü olan 3 stadın  adı değişti.  7 tanesinin adları önemli kişileri taşıyordu. Onlar da değişti. O kadar çok şey yaşamımızdan silindi, değişti ve yasaklandı ki, hepsini yazmak için sayfalar yetmez.
Bu değişikliklerle ,  Atatürk , arkadaşları  ve bıraktıkları eserler  unutulmaya çalışılmıyor mu?
Ülkemizde her gün 3-5 şehit haberleriyle sarsılıyoruz.  Şehit aileleri kan ağlıyor. Ama hayat devam ediyor.

Sportif faaliyetler   devam ediyor. 10 binler yarışmalara koşuyor. Televizyonlar, radyolar, gazinolar, sinemalar,  barlar normal programlarını uygularken , şen ,şakrak zaman geçiriyorlar. Kimse de  şehitleri düşünmüyor.  Nişan ve düğünler yapılıyor, önemli kişiler buralarda boy gösteriyorlar. “Şehitimiz var”  demiyorlar.
Vodafon Arenanın açılışı yapıldı. Bütün yöneticiler orada idi. Göstermelik top bile oynadılar. “Oynamayalım, şehitlerimiz var”  demediler.
23 Nisan  gelince mi şehitle düşünülmeye başlandı ?
Morali bozuk olan Milleti bırakın da, hiç olmazsa çocuklarının hazırladığı gösterilerle moral bulsunlar.
Bahanelerle bu Ulus  kandırılamaz. Açıkca,  gerçek niyetleDİLİYORUM.r  söylensin de biz de bilelim.

TÜM  ULUSUMUZUN  BAYRAMINI  KUTLAR,  SAĞLIK, ESENLİK  VE  MUTLULUKLAR  
DİLERİM




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ