16 Ağustos 2016 Salı

MİLLİ SPOR







TÜRK  SPORUNA  MİLLİ  DİYEBİLİR MİYİZ?  

Burhan Bursalıoğlu

Son yıllarda, sporumuzda bir  şeyler oluyor.  Yarışmalarda göğsüne ay yıldızı takmış, Türkiye adına madalyalara koşmaya çalışan esmer, Türkçe bilmeyen insanları görüyoruz.
Bunlar kimler, nerden gelmişler, neden gelmişler sorularının cevabını alınca şaşırıyoruz.

Spor Bakanlığının istekleri ile, aradaki aracılarla, Afrika’nın  fakir ülkelerindeki isim yapmış sporcularına yapılan  tatmin edici teklifler sonucu Ülkemize getiriliyor, Vatandaşlık veriliyor ve “haydı aslanlar, bize madalya getirin” deniyor.
Bunlara ne gibi imkanlar tanınmış bilinmiyor. Sorulara cevap da verilmiyor.  Ama Ülkemizin yerli sporcularını imrendirecek  olanaklar sağlandığı bir gerçek. Ayrıca her getirilen madalya ve  rekorlar için de altın, ev ve araba  hediyeleri de caba.
Doğru oturup , doğru konuşalım.

Bu devşirme sporcular, Türkiye sınırları içinde mi doğmuşlar? Hayır.
Bunlar Türkçe biliyorlar mı? Hayır.
Türk kültürünü almışlar mı? Hayır.
Türkiye sınırları içinde aile bağları var mı? Hayır.
Hatta ve hatta, Türkiye’yi bir Dünya  haritasında gösterebilirler mi?  Belki, kendilerini devşirmeye gelenler haritada Türkiye’yi gösterip, “Bakın çok yakınsınız. Sık sık Ailelerinizi görmeye gelebilirsiniz” gibi ikna sözleri söylenmiş olabilir . Ama gene de şu anda gösterebileceklerinden şüpheliyim.

Bunlar, vatandaşlığa alındığına göre,  Vatandaşlık görevlerini biliyorlar mı? Zannetmiyorum.
Askerlik yapacaklar mı?  Yani, Türkiye için savaşacaklar mı? Asla.
Öyle ise, bunlar bize madalya getirsinler diye mi satın alıyoruz. Bunlara harcanan  yedekte çok paramız varsa, yerli sporcularımıza harcansa daha Milli olmaz mı?

Bunlara gösterilen yakınlıktan maksat, yarışmalarda, Bayrağımızın göndere çekilmesi ve İstiklal Marşımızın  çalınması mı?  Maksat bu ise ki, bu olduğunu zannediyorum, bunu, bayrak sevgisinden yoksun, İstiklal marşımızı bilmeyen bir insandan beklemek yüreğimi acıtıyor. Çünkü onlar, İstiklal marşımız çalınırken, Bayrağımız göndere çekilirken, bizler gibi duygulanmaz, göz yaşı dökmezler.

 Onlar  o atmosferde sadece alacakları  altın sayılarını, evlerin  şeklini,  değerlerinin ne kadar ettiğini ve gelecek hediyeleri düşünürler. Aldıkları başarılı derecelerdeki gösterdikleri sevinç, göğüslerindeki bayrak için değil, kendileri içindir.
Ayrıca bu devşirme vatandaşların, yarın bir başka ülkenin vatandaşı olmayacağı garantisi var mı? Yok.

Pekala , yukarıda söylediğim amaç dışında, acaba,  “Benim zamanımda….. bu kadar  madalya alındı, şu kadar rekor kırıldı, Türk sporu benim zamanımda altın devrini yaşadı “ gibi  böbürlenmek için, bu yolu deneyen yöneticiler mi var?
Zamanla ortaya çıkar.

Avrupa  Atletizm yarışmasına 48 sporcuyla katıldık. Bunların 16 sı devşirme.  % 30 ediyor.
Rio Olimpiyatlarına  103 sporcuyla katılıyoruz, 25 i devşirme. % 25  ediyor.
Avrupa Atletizm Şampiyonasından 9 madalya getirdiler, Rio Olimpiyatlarında dökülüyorlar.

Her iki Uluslar arası  yarışmalara , göğüslerinde Ay yıldız olan yarışmacıların asıl ülkelerine göre sayıları ve branşları:
KENYALI:  8  SPORCU . ATLETİZM
ETİYOPYALI:  5  SPORCU.
JAMAİKALI:  2  SPORCU.
UKRAYNALI:  3   SPORCU.
ETYOPYALI  2  SPORCU.
ÇİN Lİ:  5  SPORCU.
KÜBALI:  1  SPORCU

BULGAR:  1  SPORCU.
ABD Lİ:  1  SPORCU.
FRANSIZ:  1  SPORCU.
GÜRCİSTAN LI:  1  SPORCU.
AZERİ:  1  SPORCU.
TÜRKİSTANLI: 1  SPORCU.
 RUS:  1 SPORCU.
MACAR 1  SPORCU
DAĞISTANLI:  1 SPORCU
ÖZBEKİSTANLI:  1  SPORCU

Bunlar sadece  yarışmaya katılanlar. Çalışmalara devam edip sırasını bekleyen de bir çok devşirme var.

Bu listede dikkatimi çeken ve kahreden , Rusya dan  devşirdiğimiz güreşçi.  Türkistan dan aldığımız halterci.
İnanın Ülkemiz ne durumlara  düşmüş haberimiz yok.
Bir zamanlar Dünyayı titreten güreşçilerimizin kemikleri sızlıyordur. Hala sağ olanların da herhalde yürekleri  kan ağlıyordur. Dışardan güreşçi siparişi  veriyoruz. Ayıptır, ayıp. Utanmak lazım.

Bunlar altın alsalar ne yazar? Sevinemiyorum, gururlanamıyorum.20- 30 bin nüfuslu ülkelerden gelen yarışmacılardan  beklenen başarıya sevinenler, Sadece, onları satın alanlar olsa gerek.
Soruyorum, sporun başında bulunan yöneticilerden. Ve onlara satın alma yetkisi veren yöneticilerden kaçı Ülkemizi yurt  dışında   sporcu olarak temsil etmiştir. Bunlar, Yurt dışında Ülkesini temsil eden  yerli sporcularımızın, heyecanını, duygularını, göndere çekilen bayrağımızın   nazlı nazlı dalgalanışı, İstiklal marşımızın çalınmasında dökülen göz yaşlarının manasını biliyorlar mı? Bilemezler. Çünkü onlar Türk sporcularının önlerini kestikleri için, ihanet etmiş oluyorlar.

EŞREF APAK – ASLI ÇAKIR  ALPTEKİN – SÜREYYA AYHAN – NEVİN  YANIT – GAMZE  BULUT – FATİH  AVAR- EMEL DERELİ – KAYA  SALMAN  gibi yetenekli sporcularımıza  gereken ilgi ve takip gösterilse, , sadece yarışma arifesinde aranan, diğer zamanlarda, yarışmacıların, neler yaptıkları, nerede kaldıkları, neler yedikleri merak edilip takip edilselerdi, dopink olayı olmazdı. Yüzlerce, binlerce sporcu adayı  korumaya alınmış olsa idi, Afrika pazarlarında, diğer ülkelerin kenara itilen  sporcularını  almaya gerek kalmazdı. 

Yerli sporcularımızın başarısı 3-5 kişiyi değil, 8o bin kişiye göz yaşı döktürürdü.
Alman federasyonu Başkanı Clemens Prokop, Avrupa Atletizm Şampiyonası sırasında: “ SPORCU DEVŞİRMEDE İSTİSMAR VAR. BU TAM BİR MASKARALIK” deyip, sorununun üzerinde duracağını ilave etmişti.  Alman ve Hollanda  basını  da: “ CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN TAKIMI, BAŞARIYI  PARA İLE SATIN ALIYOR”  diye manşet atmışlardı.
Bu  işe bir çare bulunsun.  Devşirmeler zaten olimpiyatta dökülüyorlar. Haklılar, rahatlık varken  kim düşünür madalyalı.

Şimdi son bir sorum: Her iki  büyük yarışmalara götürülen spor ekibimize  MİLLİ  diyebilir miyiz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ