SÖO
MEZUNLARI TOPLANTISI İYİ GEÇMEDİ.
Burhan BURSALIOĞLU
29 Eylül sabahı Bodrum'dan3 araba ve eşlerimizle birlikte 9 Sivas Öğretmen
Okulu Mezunu
arkadaşlarımla Kuşadası- Davutlar'da bulunan Egerie Bach tatil köyüne
doğru yola çıktık. 2 saat sonra tatil köyüne vardık.
34. buluşmada arkadaşlarımızla karşılaşma heyecanını beklerken, karşımıza
Rus ve Bulgar turistleri çıktı. Burası Rus ve Bulgar turistlere hitap
ediyormuş. Duvarlardaki uyarı yazıları ve levhalar Bulgarca ve Rusça.
Bizden önce gelen ve bizden sonra gelen arkadaşlarımızla sarmaş dolaş
olduktan sonra,odalarımızın anahtarlarını saat: 15 den sonra verdiler. Bir
kısım turistlerin boşalttığı odaların temizliği için bekletilmişiz.
TURİSTİK TESİS
Genel olarak, yabancılara hizmet veren bu tatil köyü sanki kendi haline
bırakılmış, bakımsız,kullanılacak araç gereçler in bir kısmı bozuk,kırıl
,boyasız,çatlak veya çalışmaz durumda idi. 34. yılımıza kadar gittiğimiz hiçbir
yerde bu kadar bakımsız,terkedilmiş hiçbir turistik tesis görmedik. Yemekhane
çok geniş. Açık ve kapalı bülümleri var. Ama hizmet sıfır. Açık büfe, çeşitli
yemekler,çeşitli salata ve tatlılar. İlk günden barsakları
bozulanlar,hastalananlar son güne kadar devam etti. Su bardakları,çay
bardakları ve çay kaşıkları plastikten,ekmekler bütün olarak masaya konmuş
yanında da bir ekmek bıçağı, herkes ihtiyacı kadarını keserek alıyor.
Şikayetlerimizin sonucunda sadece çay bardakları kulplu porselenlerle
değiştirildi.
|
BİSİKLET VE YÜRÜYÜŞ PARKURU |
Çevre bakımı sıfır. Bütün çiçekler solmuş,kuruyan yapraklar
temizlenmemiş,çöpler köpekler tarafından dağıtılmış, kısaca hoş olmayan
görüntüler. Mücadele yapılamadığından da sivrisinekler pek çoktu. İlk günden
itibaren sineklere yem olduk.
Sonradan öğrendik ki, Bu tesis Zıraat Bankası tarafından 49 yıllığına kiraya
verilmiş. Kiracı birkaç sene tesisi kullanmış ve geçen yıl da bir başkasına
nasıl satmışsa satmış. Yeni alanlar tesisi yıkıp büyük bir otel yapacaklarmış.
Netekim 9. günümüzde birileri geldi, kurban kestiler, çıkacağımız gün, daha
tesis boşaltılmadan, 20-30 işçi ve dozerler gelerek yıkıma başlandı. Akşam için
uçak bekleyen, otobüs saatini bekleyen oradaki arkadaşlarımızdan öğrendiğimiz
kadarıyla, yataklar, televizyonlar, masa sandalyeler toplanmış ve yıkım da
tamamlanmak üzereymiş.
Ertesi sabah Pazar günü, yani 30 Eylül , saat 07 de kalkarak sahilde yürüyüşe başladım. 10
kilometrelik ,3 metre genişliğinde yürüyüş ve 3 metre genişliğinde de bisiklet
parkuru yapılmış. Yürüyüş parkuru ile deniz arasındaki ince ve sarı kumdan oluşan
kumsal, her tarafta 50-60 metre genişliğinde. Parke taşlardan döşenen yürüyüş ve bisiklet
parkurundan sonra 70-80 metre yeşil alan bırakılmış. Yeşil alandan sonra site evleri. Tüm
site evleri denize dik şekilde planlanmış. Bütün evler denizi görüyor.
Güzel bir planlama ile yerleşim alanı oluşmuş. Ne yazık ki, sitelere ait olan
yeşil alanlar çok temiz, belediyeye ait olan bölgeler ise çöp yığını. Ana
caddelerin kaldırımları, ağaçların altları da çöplük. Belediyenin sanki
temizlik birimi yok.
Hakkı ÇAĞLAR, Metin GÜVENÇ, Ben, H.H.Tekışık,İzzettin UZUNCAve İlhami Erdağı
Tesisin en olumlu çalışması, her sabah oda bakıcı kadınların gelip temizlik yapması,
etrafı ve yatakları düzeltmeleri, pikelerle değişik duruşlarda kuğu modelleri
yapmaları. Onlardan herkes memnundu.
Yarı açık, Pegasus adı verilen oyun bölümünde hiçbir oyun aleti yoktu. Buna
karşılık su, çay,neskafe ücretsiz ve devamlı idi. Birçok arkadaş dışardan oyun
kağıdı, okey takımı aldılar, denizden arta kalan vakitlerini oyun oynayarak
geçirdiler.
Tesisin bütün olumsuzluklarına karşı kendi imkanlarımızla geziler
oluşturduk. Tekne ile koy gezileri, Meryem Ana, Efes, Selçuk, güzelce gezilerinin
yanında, Yunanistan' ın Sisam adası gezisi gibi.
35 arkadaş birleşerek yakında bulunan müzikli gazino da 2 gece yemekli
eğlence düzenledik.
BEKLENMEYEN KAYIPLARIMIZ
Bu arada, 2 günlüğüne, Ankara dan Hüseyin Hüsnü Tekışık, Cemil Mıhçı ve
İzmir'den İzzettin Uzunca geldiler. 2. eğlence gecemizde 1945 ve 1948 mezunları
bu efsane öğretmenlerimiz de aramızdaydı.
BEDRİYE SAĞLAMER
İSMAİL GÜLAMBER
Gelenler gelmeyenleri merak ederken,İzmirde ikamet eden, her toplantımıza eşiyle iştirak eden Sivas
Öğretmen Okulu 1953 mezunu, 1933 Diyarbakır doğumlu İsmail Gülamber
arkadaşımızı ve iki gün sonra da, yine İzmir'de ikamet eden 1951 SÖO mezunu Sivas
1932 doğumlu Bedriye Sağlameri' kaybettiğimizin haberi neşemizi alıp
götürmüştü. Bedriye ve İsmail arkadaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum. Aile, dost ve SÖO mezunlarına da başsağlığı, kalanlara da uzun ömürler diliyorum.
Üzüntümüz bukadarla da kalmadı.
34. buluşma organizesini arkadaşımız Turgut Terzioğlu yapmıştı. Turgut titiz
bir insandı. Olumsuzlukları asgari.ye indirmrk için çabalayıp dururdu. Bu
arada Sivas Öğretmen Okulunun açılışının 100. yılına rastlayan 2014 yılı için
bir kitap hazırlama girişimini başlatmıştı. Birlikteliğimizin dokuzuncu günü,
sabah 8.30 da Meryem ana ve efes gezilerine katılacaklarını yolcu ettikten
sonra bana, bilgisayarının tamirde olduğunu, bu nedenle, hazırlayacağı kitap
için. Milli Eğitim Bakanlığından, Sivas Öğretmen Okulunun kuruluşundan
kapanışına kadar olan süre içinde mezun olanların diploma defteri süretini
istediğini, Bakanlık bir sidi gönderdiğini, henüz içinde ne olduğunu
bilmediğini, benim bilgisayardan sidiye bakmamızı rica etti. Ben de bilgisayarı
alarak Pegasus salonuna getirip sidiyi incelemeye başladık. Turgut , sidide
1950 ile 1968 yuılları arasında mezun olanları gördu ve kızdı. "-
Ben yüz
yıllık mezunların listesini istedim Bakanlık eksik göndermiş" diyerek
üzüntüsünü ifade etti. Ekleyerek"
Kışın Sivas'a giderken Bakanlığa uğrar
hepsini alırım" dedi. Kendi ve etrafımızda toplanan arkadaşların diploma
defterindeki resim ve notlarına bakarak kimin notları daha yüksekmiş şeklinde
yorumlar ve gülüşmelerle önemli bir zaman geçirdik. Daha sonra Turgut Terzioğlu
arada tavla oynuyor ve arkadaşların problemlerini çözmeye çalışıyordu. Gece
yarısı herkes problemsiz odalarına çekildi.
Sabahleyin 6.45 de yürüyüşüme çıktım. 08 de kahvaltımı yaptım. Kalktım, bir
arkadaşım telaşla yanıma gelerek, "
Turgut'u kaybetmişiz" deyinca
şaşırdım. "
Haydı canım sana şaka yapmışlar " dedim. Dedim ama telaşlı
hali dikkatimi çekti Yemekhanenin .kapalı bölümüne geçtim, hemen hemen herkesin
ayakta ve grup oluşturduğunu görüncer "birşeylerin olduğunu "
sezinleyip ben de heyecanlandım. Bu sefer beni gören yanıma gelip "
Doğru
mu' diye olayın yanlış veya doğruluğunu benden öğrenmeye çalıştılar, ama ben de
onlar kadar biliyor, üstelik ben olayın bir şaka olabileceğini düşünüyordum.
Çünkü dün beraberdik. Herhangi bir rahatsızlığı yoktu. Geziyor, yiyor,
içiyordu. Bunun bi.r şaka olabileceğini düşündüm. Herkesteki telaş beni
araştırmaya itti. Müessese görevlisi arada bir şakalaştığım bir bayana
rastladım. Turgutla ilgili birşey duydun mu dedim. Bana üzüntülü olarak
gerçeği anlattı. Gece ona telefon etmişler. Turgut Beyin rahatsızlandığını,
Turgut'u Kuşadası hastanesine , göğsünde yanma şikayeti ile
götürüldüğünü, orada kardiyoji olmadığını, bu nedenle hastanın Söke Devlet
Hastanesine sevkedildiğini, kendisinin de Sökede bulunması nedeniyle
ilgilenmesi istendiğini anlattı.. Hastahaneye gitmiş, müdahale eden doktoru tanıyormuş
Ondan bilgi almış. Kalp kontrolünde bir şey çıkmamış. Böbreklere sonda
takmışlar, bir damla bile gelmemiş. Böbrekleri çalışmadığını söylemişler.
Akciğerlerde su varmış. Nefes almakta güçlük çekiyormuş. Onun için ciğerlere
hava vermişler, ama kurtaramamışlar. Bu bilgileri Egerie Bach ın görevlisinden
aldım. Gece 2.30 civarında vefat eden Turgut'un İstanbul'daki çocuklarına haber
veriliyor ve sabah çocuklar Söke^ye geliyorler. Eşinin durumunu anlatmaya gerek
var mı? Perişandı. Saat 11.30 da topluca hastaneye giderek, 12 de cenaze
arabasıyla, Turgut'u İstanbul'a uğurladık.Eşi çocukları ve yakınları da diğer
özel arabalarla İstanbul'la gittiler. Ertesi Salı günü tatil köyünü terkettik.
O gün ikindi namazında Karacaahmet mezarlığındaki camide namazı kılınarak, SÖO
Mezunları adına yaptırılan çelenkler eşliğinde Ümraniye, Kocatepe mezarlığına
defnedildi.
TURGUT TERZİOĞLU
34. birlikteliğimizin son dokuzuncu gününde oluşan bu acı olay hepimizi
üzdü. O gün sanki bitmeyecekti. Zamanın çabuk geçmesini, br an önce oradan
ayrılmamızı istedik. o gün de geldi ve ayrıldık.
Turgut fazla gülen, neşeli bir insan değil di. Buna rağmen çok sakin,
sessiz,hoşgörülü, iyi niyetli, yardım sever bir arkadaşımızdı. 1959 yılında
Sivas Öğretmen okulundan mezun, 1942 Kemah doğumlu idi.
Turgut Terzioğlu'na Allahtan rahmet,Ailesine , arkadaşlarına, dostlarına ve
Sivas Öğretmen Okulu mezunlarına da sabır diliyorum.