Vücudunuzdaki organların en duyarlı uçları ayağınızın altında yer alır. Bu noktalara masaj yaparsanız, ağrılarınızdan ve acılarınızdan kolayca kurtulursunuz. Gördüğünüz gibi kalp ile ilgili uçlar sol ayak altındadır.
Hangi organının nasıl bağlı olduğu nokta ve oklarla gösterilmektedir.
Bu organlara bağlı tüm sinirlerin burada sonlandığı gerçekten doğrudur. Allah vücudumuzu öyle mükemmel yaratmış ki bunu dahi düşünmüştür. Bu sistem ile bizim yürümemizi sağlamış ve yürütmüştür ki bu noktalara her baskı yaptığımızda tüm organlarımız harekete geçsin ve düzgün çalışsın. O zaman yürümeye devam edin....
Bunları biliyor musunuz?
Kan grubu ve Rh
Kaç kişide var?
O +
40 %
O -
7 %
A +
34 %
A -
6 %
B +
8 %
B -
1 %
AB +
3 %
AB -
1 %
Kan Grubunuz Kişiliğinizi Anlatır mı?
Bir Japon enstitüsüne göre, kan grupları, kişilik özelliklerimizi göstermektedir. Peki sizce?
0 Grubu
Lider olmak istiyorsunuz ve hedefinize varıncaya dek savaşıyorsunuz. Tam bir trend kurucususunuz, sadık, tutkulu ve kendine güvenensiniz. Zayıf taraflarınız: kıskançlık ve kibir ve fazla iddialı olmanız.
A Grubu
Uyumdan, barış ve düzenden hoşlanıyorsunuz. Başkalarıyla iyi çalışıyorsunuz ve duyarlı, sabırlı ve duygusalsınız. Zayıf taraflarınız arasında inatçılık ve dinlenmeyi bilmemeniz gelir.
B Grubu
Tamamen kendinize özelsiniz ve kendiniz merkezlisiniz, içtensiniz ve bu içtenliğiniz herşeyi kendi bildiğiniz gibi yapmanızı sağlıyor. Yaratıcı ve esneksiniz, kolayca her tür duruma uyabiliyorsunuz. Aşırı özgür olma ısrarcılığınız bazen sizi aşıyor ve bir zayıflık gibi olabiliyor.
AB Grubu
Cool ve kontrollü, genelde herkes sizden hoşlanıyor ve her zaman insanları rahatlatıyorsunuz. Doğal bir eğlendiricisiniz ama aynı zamanda taktikçi ve doğrucusunuz da. Cool and controlled, you're generally well liked and always put people at ease. You're a natural entertainer who's tactful and fair. Ancak soğuk ve duygusuzsunuz ve karar vermekte güçlük çekiyorsunuz.
Ağrının ana kaynağı bulmak esastır. Boyun omurları, disk, boyun kasları, kola giden sinirlere ve omuriliğe bası "ağrının" kaynağı olabilir.
1) Kötü duruş ve boyunu kötü kullanma: Günlük hayatta boyun sağlığına uygun olmayan her yanlış hareket ve duruş; omur, disk, eklem ve bağ dokusunda yıpranmaya sebep olur. Boyunda doğal eğimin kaybolması boyunu kötü kullanmanın en önemli bulgusudur.
2) Boyun incinmesi: Boyunun imkan verdiği normal hareketinden daha fazla bir zorlama sonucunda disk, kemik, bağlar ve eklemlerde incinmeler olabilir. Genelde araç içi trafik kazası sonrası boyundaki aşırı haraket ve zorlamadan dolayı giderek artan boyun ve kol ağrısı izlenebilir. Buna Kamçı Sendromu (Whiplash) denir. Geç dönemde bu tip olgularda boyun omurlarınının; aşırı hareketliliğine bağlı ağrı ve instabilite görülebilir.
3) Boyun Tutulması, Kas spazmı: Genellikle boyunu destekleyen kasların aşırı gerilmesi ile oluşur. Ağır bir şey kaldırmak, aşırı spor, iş aktivitesi, yanlış masa başı çalışması kas spazmına neden olabilir. Ayrıca yanlış pozisyonda uyuya kalma, yüksek yastık ve kötü seyahat şartları da boyun tutulması yapabilmektedir. Çoğu zaman basit tedaviler ile spazm ve tutulma çözülmektedir. "Miyofasial ağrı, Fibromiyalji , Fibrosit ve Miyozit" diye de adlandırılan uzun süreli kas ağrısında, kas içersinde ağrıyı tetikleyen noktalar ve ellede hissedilebilen düğmecikler mevcuttur.
Boyunda uzun süreli kalıcı eğriliğe tortikollis diyoruz. Klippel-Feil, Turner Sendromu gibi doğuştan sebeplerin iyi araştırılması gereklidir.
4) Boyun Fıtığı: Her iki boyun omuru arasında yastık görevi yapan jölemsi kıkırdak disk dokusunun omurilik ve kola giden sinirlere doğru taşmasıdır. Basının büyüklüğü ve etkinliğine göre boyun ve kol ağrısı, kol kaslarında kuvvet kaybı, ellerde his kusuru, uyuşma ve beceriksizlik görülebilir. Eğer omur iliğe doğru bası olur ise yürüme zorluğu, bacaklarda kuvvetsizlik ve idrar şikayetleri de görülebilmektedir. Konservatif tedaviye rağmen şikayetler geçmiyor, ciddi omurilik ve sinir basısı var ise; o zaman tedavi cerrahidir.
5) Diskte dejenerasyon, Kireçlenme: Yaşın ilerlemesi, omurganın kötü kullanılması sonucu kemik yapıda, bağlarda ve disklerde yıpranma başlar. Jöle kıvamındaki disk keçeleşir, kuvvet emme özelliği ve esnekliğini kaybederek çöker.
Kemiğin kalsiyum içeriği azalır. Vücut doğal tepkisi olarak bu yıpranmış dokuları kireçlendirir. Oluşan yeni kemikçikler, taşlaşmış bağlar ve daralmış disk mesafeleri sinirlere bası yaparak boyun, kol ve genel vücut ağrısına sebep olabilmektedir. Omurilik basısı yaparak el ve ayaklarda uyuşma, kuvvetsizlik oluşabilmektedir. Mutlak tedavi edilmelidir.
6) Gerilim, stres, sigara: Boyun ağrısını artıran ve kronikleştiren en önemli sebeplerdiir. Ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunlarımız boyun ağrısını artırır. Boyunda sürekli gerginlik ve ağrılı noktalar tespit edilebilir. Gülmek, düzenli çalışmak, sosyal uğraşılar ve hayata bağlılık boyun ağrısına karşı en önemli silahımızdır.
Özellikle ileri yaşlarda ellerde uyuşma, kuvvetsizlik ve beceriksizlik, yürümede zorluk ve el-ayaklarda his kusuru görülebilmektedir. Omuriliğin ve/veya sinirlerinin geçtiği kanalların daralması ve omurilik beslenmesinin bozulması ile seyreder. Hastalığın erken dönemde tespit edilmesi ve erken tedavi gereklidir. Erken dönemde yapılan cerrahi girişim omurilikte oluşabilecek kalıcı hasarları önlemektedir.
8) Romatizmal Hastalıklar: Vücudun bağışıklık sisteminin kendi hücrelerine savaş açması sonucu oluşur. Omurgadaki normal kemik ve kıkırdak dokuları hasara uğrar. Romatoid artrit, anklozan spondilit gibi hastalıklar boyun hareketlerinde kalıcı kısıtlılık yapabilir. Sabahları görülen yarım saatten fazla süren eklem sertliği ve hareket zorluğu romatizmal hastalıklar için tipiktir.
9) Osteoporoz, kemik erimesi: Osteoporoz temel olarak kadın hastalığıdır. Kemiklerde kofluğa ve yumuşamaya yol açarak kolay kırılmaya ve dolayısıyla ağrıya sebebiyet verir. Beslenmede kalsiyum ve D vitamini eksikliği, hareketsiz yaşam, erken menopoz, aşırı alkol tüketimi, kortikosteroidler osteoporoz riskini arttırır.
10) omurga kırıkları, omur kayması: Omurlar normalde oldukça sağlamdır. Bazen kaza ve başka sebeplerden zarar görüp çatlayabilir, bütünüyle kırılabilir. Travma şiddetiyle boyun omurları kayarak omuriliğe zararverebilir. Ciddi omurilik ve sinir kesileri görülebilir. Kaza sonrası boyunun mutlak boyunluk ile tespit edilmesi hayat kurtarıcıdır.
11) Kol ve el sinirlerinin tuzaklanması (sıkışması): Boyunda omurilikten çıkan sinirler ele doğru giderken yol üzerinde bağ dokusu tarafından tuzaklanır. Buradaki sıkışma sonucu el ve kollarda kuvvetsizlik, uyuşma ve ağrı oluşur.
Özellikle elin ilk 3 parmağında geceleri görülen uyuşma "karpal tünel sendromu" için tipiktir. Bu tip ağrı ve uyuşma olan hastalarda mutlak EMG testi ile ayrıcı tanıya gidilmelidir. Konservatif tedavi ile sonuç alınamayan hastalarda cerrahi olarak basının kaldırılması gereklidir.
12) Diğer sebepler: Boyun tümörleri , omurilik tümörleri ve omurilikte yarıklar oluşturan "Syringomyeli", kemik enfeksiyonları (tüberküloz, bruselloz) da boyun ve kol ağrısı nedeni olabilir.
Omuz ekleminden kaynaklanan (Bursitis, Kapsülitis, Tendinit) ağrılar boyun ve kol ağrılarını taklit edebilir. Özefagus, trakea, tiroidit ve akciğer hastalıkları da nadiren boyun ağrısı nedenidir.
benim size önerim ; boyun MR çektirdikten sonra bir fizik tedavi uzmanına muayene olmanızdır.
geçmiş olsun dileklerimi sunar , acil şifalar dilerim.
(...) - Yav bırak Mustafa abi yaa, sen mi kurtarıcan memleketi Allah aşkına! > - Ama işgal zırhlıları... > - Boşver şimdi sen işgal zırhlılarını filan... Gün gelir, memleketin malını > mülkünü tapusuyla İngiliz'e satar bunlar. > - Yok canım! > - Yeminle söylüyorum, İngiliz vatandaşı bakan bile getirip koyarlarsa şaşma. > - Ama ahval ve şerait... > - Güzel abim yaranamazsın... Bak şimdi binicez bu dandik gemiye, taaa Samsun'a > gidicez, savaş, boğuş, kendimizi paralayacağız, diyelim becerdik, devrim mevrim, > anlata anlata dilinde tüy bitecek, sonra sen kahırdan ölücen, önce biraz > ağlıycaklar, sonra gene "Son Osmanlı Padişahı" diye pankart açacaklar, mezarında > dönücen. > - Saltanat kalsın diyosun yani... > - Alışmadık kıçta don durmaz abi, egemenlik megemenlik vereceğine, iki çuval > kömür ver, daha iyi... Aha buraya yazıyorum, açlıktan nefesleri kokarken > padişahlarına saltanat uçakları alırlar, bu gemiyi de jilet yaparlar, söylemedi > deme. > - Efkárlandım be... > - Yakma o cigarayı gözünü seveyim, yarın öbür gün belgesel yaparlar, keş gibi > gösterirler seni haberin olsun. > - Hal çaresi nedir peki? > - Al padişahın kızını, yırtalım. > - Millet ne olacak? > - Onlar da ulemaya sorsun artık ne olacaklarını, bize ne, kendi düşen ağlamaz. > - Laik olmasınlar mı, birey olmasınlar mı, kendi lisanları olmasın mı, şıhlara > şeyhlere mi bırakalım kaderlerini? > - Bak ne güzel söylüyorsun, kader der geçerler, takalım takkemizi bakalım < BR>> dalgamıza, iş çıkarma başımıza... > - İyi de, yazık olmaz mı? > - Asıl bu yaptığını yaparsan yazık olur... Bazıları sana inanacak, etkilenecek, > senin fikirlerini yaşatmaya kalkacak, hayatları kayacak, evleri basılacak, içeri > tıkılacaklar, kimine saçını örtmediği için fahişe diyecekler, kimine milletin > malını Arap'a satmayın dediği için komünist diyecekler, kimine Ne Mutlu Türküm > Diyene dediği için faşist diyecekler, darbeci diyecekler... Yorma ahaliyi, kula > kulluk edelim, rahat edelim. > - Yok arkadaş, ben bi deniycem. > - E sen bilirsin.
30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI TÜM ULUSUMUZA, HUZUR, SAĞLIK VE MUTLULUK GETİRMESİNİ DİLER, BAYRAMIMIZI KUTLARIM
Z A F E R
Bugün güneş sevinçli, gülümsüyor yurduma, Vatanı saran düşman ermiş muradına, Bakın nasıl kaçıyor hiç bakmadan ardına, Zafer Türk milletinin, kavuştu öz yurduna.
Dört yıl gece gündüz savaşmıştık durmadan, Rahat nefes almadık vatanım kurtulmadan, Önümüzde altın saçlı ay bakışlı kumandan, Düşmanları mahvettik silahımız olmadan.
Kadın, erkek yanyana, taş, değnek, kürek ile, Düşmanları kovarken tepeler geldi dile, Ölüm korkusu yoktu, ölürken bile bile, İşte bu ruh bizleri destan etmiş dillere.
Nazile DEMİR
Zafer Türküsü
Yaşamaz ölümü göze almayan, Zafer göz yummadan koşana gider. Bayrağa kanının alı çalmayanın, Gözyaşı boşana boşana gider.
Kazanmak istersen sen de zaferi, Gürleyen sesinle doldur gökleri. Zafer dedikleri kahraman peri, Susandan kaçar da coşana gider.
Bu yolda herkes bir, ey delikanlı! Diriler şerefli, ölüler şanlı. Yurt için dövüşen başı dumanlı, Her zaman bu şandan, o şana gider.
Birkaç gün önce, sevdiklerim, eşim Candan, kızım Şenay, damadım Haşmet, kızımın oğlu torunum Tolga, oğlumun kızı torunum Şevval, Ayşe teyzemiz ve dostumuz Şenuslu ailesinden Sırrı bey, Mualla hanım ve oğulları Barbaros ile, sitemizin çalışkan kişilerinden İlkay Şeker ve ortağı Sefer İlkay’yın sahip oldukları gezi teknesiyle, şöyle bir yakın koyları gezelim dedik.
Kaptanımız İlkay, Bağla’nın Kargı koyundan saat 11 de hareket etti.
Kargı koyu ve plajı, 1173 haneli sitemizin, çoğu insanlarımızın denize girdiği bir yer. Temiz,berrak, suyun rengi,sanki “bana gel” der gibi. Birkaç yıl önce kooperatif başkanımız olan Sabahattin Bey tarafından yaptırılan, 5 metre genişliğinde, İzmir Kordon boyunu andıran beton gezi kordonu ve denize inmek için konan merdivenlerle birlikte, insanımıza hizmet vermektedir.
İşte bu koya, etrafı yerleşim alanı olmasına rağmen, marina yapılacağı söyleniyor. Görevliler gelip ölçüp biçtiler, Bundan da işin gerçekleşeceği anlamı çıkmaktadır. Böyle bir şey olursa, Kargı koyunun durumunu siz düşünün. Mavi bayraklı plajlar siyah bayrağa dönüşecek. Deniz sandal, tekne ve yatların atıklarıyla çirkefleşecek. Bu duruma halk nasıl bir tepki gösterir bilmiyorum, ama, bence bu bir doğa cinayetidir.
Neyse, teknemiz Dinazor burnunu dolaşarak, mavi koyu es geçip, Macix laif oteli müşterileriyle bizim sitenin insanlarının bir kısmının denize girdiği, Bodrum’un en güzel koylarından biri sayılan Bağla koyuna uğramadan Aspat dağının eteklerine, küçük akvaryuma geldik.
Aspat dağının etekleri, bembeyaz kalkerli kayalıklardan oluşmuş. Kimi insanlar, özel şemsiye ve şezlonglarını getirerek, deniz ihtiyaçlarını buralarda gidermektedirler. Kaptanımız buraya demir atarak, denize ilk giriş yerimiz oldu..
Aspat dağı burnunu dönünce, yine güzel koylardan biri olan ve Aspat Bic Kulübünün tesislerinin bulunduğu Aspat koyla tanıştık. Bir zamanlar bu tesislerde, “Biri bizi gözetliyor “ yarışmacıları yarışmışlardı.
Aspat koyundan sonra Karaincir koyuna geldik. Sahil boydan boya rengarenk şemsiyelerle donatılmıştı. Her işletmeci kendilerine ait plajlara aynı renk şemsiye koyunca , kıyı renk cümbüşüne dönmüş oluyor. Bu sahilde plaja girmek için şezlong kiralamak ihtiyacı duyulmaktadır.
Karaincirin denizi de çok güzel. Yüzlerce insan sahilleri doldurmuştu. Bir saatlık molamızda biz de deniz ihtiyacını gidererek, Şevval’in denizde gösterdiği numaralar seyre değerdi.
Saat 13 de Karaincir’den demir aldık.
Açıktan Görecel adasına hareket ettik. Bu adaya giderken dümeni aldım, gösterilen hedefe problem yaşamadan, müzik çalarak, oyun oynayarak neşeli şekilde vardık.
Birer doğa harikaları olan, Göreceli adası, Haremtan koyu bizim yemek molası yerimiz oldu. Denizin kabarttığı iştahla, getirdiğimiz yemekleri yiyerek kendimize geldik.
Burada uzun kaldık. Yanımda getirdiğim olta takımlarıyla balık tutmaya çalıştık İğnelere taktığımız ekmeklerle balıklara da iyi bir ziyafet çektik. Balıklar, benim ve Şevval’in oltasındaki ekmekleri yediler ama hiç biri oltaya takılmadı. Ege balığı çok akıllı.
Göreceli adasından hareketle Haremtan koyundan sonra, meşhur Bardakcı koyuna demirledik. Koyu, olduğu gibi kuş bakışı olarak gören otel Kulüp Em ihtişamıyla karşımızdaydı. Tepeye çıkılmasını kolaylaştırmak için de teleferik kurmuşlar.
Çay faslını burada halledip denize girdik.. Saat 17 ye doğru demir alarak Bağla’ya doğru hareket ettik. Saat 18 civarında sitemizin su deposu olarak yapılan, bizlerin “kadeh” olarak isim taktığımız yapının hizasındaki Mavi koy a demirledik. Burası aslında bizim muhit, ama bu koyun bukadar güzel olduğunun farkında değilmişiz. Mavi koy adını, denizin mavı renginden, sakinliğinden ve çok temiz olduğundan almış. Mavi koy da da yüzülerek saat 19 a doğru Kargı koyu iskelesine doğru hareket ettik. 19.15 civarında iskeleye yanaşarak, bir günlük küçük mesafeli koy gezimiz de sona ermiş oldu.
Bodrum sadece yerleşim bölgeleriyle, kalesi ile, tersaneleriyle ve içmeleriyle akla gelmemeli. Bodrum’un en güzel doğal yapısı koylarıdır., denizidir. Koylarımıza sahip çıkarsak uzun müddet insanımıza hizmet verir. Devletin, marina gibi tesislere izin verirse, sonumuz hüsrandır. Buna izin verilmemelidir. Haksızlıklara tepki gösteren halkımız gereğini yapacağı kanısındayım.
01. Saçlarını okşa, 02. Yücelt, 03. Şımart, 04. Gözlerinin içine bak, 05. Geleceğe ait planlar yap, 06. Dil dök, 07. Yalvar, 08. Destek ol, 09. Yemeğe götür, 10. Alışverişe götür, 11. Tekneye bindir, 12. Güldür, 13. Zeka oyunları yap, 14. Müzik dinlet, 15. Teşvik et, 16. Teskin et, 17. Affet, 18. Hayran kal, 19. Banyosunu hazırla, 20. Güven ver, 21. Kapıyı tut, 22. Asansörde kat düğmesine bas, 23. Arabasının kapısını aç, 24. Isıt, 25. Sarıl, 26. Öp, 27. Ona hasta ol, 28. Kulağına fısılda, 29. Ayaklarına masaj yap, 30. Konsere götür, 31. Onu her yerde ve her zaman bekle, 32. Tanrıçan yap, 33. Onunla birlikte rejim yap, 34. Onunla birlikte spor yap, 35. O uyumadan uyuma, 36. O uyanmadan uyanma,.... ... 1000. Ne istediğini önceden anla, 1001. Günde yedi kez özür dile, 1002. Sürekli onu dinle, 1003. Yorganı çekince ses etme, 1004. Yorganı titretme, ..... .. 6789. Spor araba al, 6790. Saat al, 6791. Yüzük al, 6792. Küpe al, 6793. Traş ol, 6794. Saç seklini değiştir, 6795. Kareli gömlek giy, 6796. Yemin et, 6797. Dayan, 6798. Katlan.
Sayın Şemseddin Koçak; bu sütunlarda Eğitim Fakültelerinin, İlahiyat Fakültelerine bağlanmasını öneren bir yazı yazdı. . Sayın Koçak’ı , yukarda başlığını verdiğim yazıyı yazma cesaretini gösterebildiği için kutluyorum. Bugüne kadar, herhangi biri çıkıp, “Eğitim Fakülteleri, İlahiyat Fakültelerine bağlansın” önerisi getirdiğini hatırlamıyorum. Bu teklif belki de bir “ilk” tir. Bu nedenle cesaretine hayranım. Durup dururken, birdenbire bu öneri nereden aklına geldi? Neden gerek duydu? Nedenini işaret ettiği, pekte aralarında fazla bir fark olmayan başarı puanlamaları nedeniyle mi? Yoksa bir “tez” mi hazırlıyor? Veya “adam sende, elimde dökümanlar ,istatistikler, puanlamalar var. Bu teklifi ortaya atsam, ne olur? Hiçbir şey.” demiş olabilir mi acaba? Çünkü teklife galiba kendisi de inanmıyor. Yazı başlığının sonuna koyduğu (!) işaret bunu gösteriyor. Yazıda ileri sürdüğü başarı puanları nedeniyle, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği başarı puanlarının her yıl ilk sıralarda oluşunu bir gerekçe olarak ele alıyor. İyi de, bu başarıyı getiren en büyük faktörün ne olduğunu söylemiyor. İlahiyat Fakültelerine giden öğrencilerin çoğu, belki de hepsi, İmam-Hatip okullarından geldiklerini söylemiyor. Bu Fakültelerin her bölümünde dini ağırlıklı ders okutulmaktadır. Nasıl ki, Öğretmen okullarından mezun olup, Enstitülerde üstün başarı gösteriyorlar idiyseler, İmam-Hatip Okullarından mezun olanların da İlahiyat Fakültelerinde başarı göstermeleri gayet doğal değil midir? Şunu da unutmamak lazım. İlahiyat Fakültelerine girenler bilinçli ve isteyerek girmektedir. Halbuki diğer fakültelere girenler istekleri doğrultusunda değil, aldıkları puanların uygun olduğu fakültelere girebiliyorlar. Tesadüfen girdiği bir okul ve bölümdeki başarı oranını da sizler düşünün. Sayın Koçak’ın, 2002 tarihinden itibaren puanlamasını tuttuğu Fakültelerin başarı puanları nedeniyle, İlahiyat fakültesine katılmayı önerebilecek pek çok bölümler var. Bunun yanında, İlkokul Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği puanlarına çok yakın olan Felsefe grubu , Rehberlik ve psikolojik Danışmanlık, Muhasebe ve finansman, Türk Dili ve Edebiyatı, Bilgisayar Öğretim Teknolojisi, Coğrafya, İlk Öğretim Matematik, Sınıf Öğretmenliği, Sosyal Bilgiler, Tarih, Türkçe bölümleri de yüksek başarı puanlarına sahip olduklarını unutmamak lazım. Bunların puanları da, İlkokul Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği puanlarına eş değer gibi. Diyelim ki, Eğitim Fakülteleri, İlahiyat Fakültelerine katıldı .Bu demek değil midir, tüm eğitim kurumlarının öğretmenleri, din eğitimi yapan İlahiyat Fakültesi mezunları olacaktır. Bu laik bir Ülkede, bir Üniversite öğretim görevlisine ters gelmiyor mu? Bana ters geliyor. Kabullenilmesi mümkün değil. 85 yıldır uygulanan eğitim sistemimize, zaman zaman çomak sokanlar oldu. Zararlarını gördük. Eften püften nedenlerle kaldırılan Köy Enstitüleri, Öğretmen Okulları, daha sonra Öğretmen liseleri, 45 gün kurslarla öğretmen yapılan, çocuk psikolojisinden anlamayan, öğretmenlik formasyonu olmayan 70 bin kişi öğretmen olarak Milli Eğitim ordusuna iltihak ettirildi.Bugün hala kura ile öğretmen atanıyor. Sonuç ortada. Her çomakta geri gitmekteyiz. Eğitim demek, öğrencilerinin Sayın Koçak’a sitayiş dolu gönderilen mektupları değildir. Eğitim, hırsızlık yapanın kolunu kesmek, ahlaksızlık yapanı sallandırmak, yaramazlık yapanı cezalandırmak değildir. Eğitim bu insanları yola getirmek , topluma kazandırmak için uygulanan, insani kurallar silsilesidir. Bir pire için, bir yorgan yakmayalım. Her şeyin aksayan taraflarını islah edelim Yanlışları düzeltirken başka taraflara zarar vermeyelim. Sayın Koçak bir anısında, İlköğretim müfettişi iken, geneleve tahkikat için görevlendirilmenin ne kadar yanlış ve ters olduğunu anlatmıştı. Bu gibi aksaklıkların düzeltilmesi önümüzde dururken, ve bunu kimse görmezken, parlak bir maziye sahip, ve bu güne kadar milyonlarca faydalı insan yetiştiren öğretmenlerin yetiştiği okulu kapatmanın bir anlamı yok. Tekrar ediyorum, Sayın Koçak’ı taktir ediyorum. Ama, bu önerilerini desteklemiyorum. Umarım öneri yetkililer tarafından da kaale alınmaz. Sayın Koçak’tan bu öneriyi, yine aynı sayfalardan geri çekmelerini bekliyorum. Sağlıcakla kalın.
Yiyeceklerin etkileri ile ilgili olarak bilinen doğru ve yanlışları haberleştiren İngiliz The Times gazetesi, acı biberin gerçekten bağımlılık yaptığını, yaşlandıkça kilo alındığı inanışının ise gerçeği yansıtmadığını yazdı. Şeker boğaz ağrısına iyi gelir: Doğru Şeker, bal ve pekmez, boğazdaki tahriş olmuş mukus zarının üzerini kaplar ve ağrıyı hafifletir. Hardal, yabanturpu ve güçlü soğanlar da mukusu sökerek boğaz ağrısını rahatlatır.
Bakır eksikliği saçların ağarmasını hızlandırsa da, bu minerali içeren yengeç, istiridye, ayçekirdeği, fıstık ve badem gibi yiyeceklerin yenmesiyle saç ağarması önlenemez. Saçlardaki pigment eksikliği renk kaybına yol açar.
Acı biber bağımlılık yapar: Doğru
Acı biber yendiğinde hissedilen acı, vücudun "doğal ağrı kesici" olarak bilinen endorfin hormonunu salgılamasına yol açar. Endorfin, aynı zamanda haz hissi de verdiği için insanlar bir süre sonra bu hazzı yeniden hissetmek için daha acı biberler yemeye başlar.
Pişirmek mineralleri yok eder: Yanlış
Demir, çinko, iyot, selenyum gibi çoğu mineral, besinlerin pişirilmesiyle kaybolmaz. Yalnızca potasyum pişirme sıvısına karışır ve bu sıvı kullanılmazsa mineral yok olur.
Çekirge, ıstakozdan daha besleyici: Doğru
İki çekirgede 28 gram protein (erkeklerin günlük ihtiyacının yarısı, kadınlarınkinin yüzde 75'i) ve 6 mg demir (günlük ihtiyacın yarısı) bulunur. Bütün bir ıstakoz ise 22 gram protein, 0.8 mg demir içerir.
Pizza abur cubur grubuna girer: Yanlış
Yarım margarita pizza ve balzamik sirkeli bir salata yiyerek yalnızca 360 kalori ve 12 gram yağ tüketmiş olursunuz. Ayrıca, bir porsiyon sebze yemiş olursunuz.
Kadınlar yağlı ve tatlı yiyecekleri sever: Doğru
Birçok araştırma, kadınların bisküvi, kek gibi yağlı ve şekerli yiyecekleri, erkeklerinse cips gibi yağlı ve tuzlu yiyecekleri tercih ettiğini gösteriyor.
Yaşlandıkça kilo almak kaçınılmazdır: Yanlış
Yaşlandıkça kas kütlemiz azalsa ve kalori yakma hızımız düşse de, düzenli egzersiz yaparak bu durumun önüne geçebiliriz. Üstelik spor salonuna gitmeden evde basit hareketlerle kilo almayı önleyebilirsiniz.
Elma uçuğu iyileştirir: Doğru
Bir elmada 150 "süper besleyici" maddenin yanı sıra vitaminler, mineraller ile tansiyon ve kolesterolü düşüren pektin maddesi bulunur. Elmanın içindeki kuersetin maddesi, uçuğa yol açan virüsleri öldürür. Kuersetin maddesi kabuğun hemen altında bulunduğu için elmayı kabuğuyla yemek en iyisidir.
Genellikle,eklem. Kas ve sinirsistemini etkileyen hastalıklaraROMATİZMA denir. Romatizma ağrıları , vücudun her tarafında görülebilir.Şişmanlık, hormondengesizliği, karaciğer yetersizliği, beslenmedengesizliği, mide ve barsak bozuklukları, çürük dişler, sinüzit, bademcik iltihapları ve yaşlılık, romatizmayıhazırlayan sebeplerin başında gelir. Ayrıca. Soğuk ve rutubet de çok önemli rol oynar.
Romatizmalı yerlerde, ağrı, yanma, veyaüşümeve şişlikler görülür. Ağrılar, bazen dayanılmaz dereceye varır.Hareket etmekte de güçlük çekilir.Tedavi edilmezse:kalp kapağı hastalığı. ( MİTRALDARLIĞI )veya bir başka hastalığasebep olabilir.3 çeşit romatizma vardır.
1-AKUT EKLEM ROMATİZMASI: Eklemleri, sinirsistemini ve kalbi etkiler.Üst solunumyollarına yerleşen mikroplardan kaynaklanır. BunaROMATİZMALATEŞde denir.
2-ROMATOİT ARTRİT:Zamanla kaybolup tekrar ortaya çıkabilen bir çeşit hastalıktır.BunaMAFSAL İLTİHABIda denir.
3-DEJENERATİF ROMATİZMA:50 Yaşlarındansonra ortaya çıkan ve eklemlerin yıpranmasındankaynaklananbir çeşithastalıktır.BunaOSTEOARTRİTdenir.
TEDAVİ MAKSADIYLA AŞAĞIDAKİREÇETELER UYGULANIR
Reçete- 1.MALZEME;Kafuri, sirke, zeytinyağı.
HAZIRLANIŞI: Bir çay bardağı sirke ile, bir çay bardağı zeytinyağı karıştırılır.Üzerine dört çorba kaşığı ufalanmış kafuri konur. Eriyinceye kadar bekletilir.Sonra yünlü bir bezin üzerine yeterince dökülüp,ağrıyan yere sarılır.Aynı işlem ,sabah akşam tekrarlanır.
Reçete: 2- MALZEME:Üzerlik tohumu( Peganum harmala )sirke ve su.
HAZIRLANIŞI:Dört bardak suyaikiçorba kaşığı üzerlik tohumu konur.10 dakikakaynatıldıktansonra süzülür,suyuna bir su bardağı sirke karıştırılır.Yeterince alınıp, ağrıyan yerler ovulur.
Reçete- 3.MALZEME: Kına, hardal , zeytinyağı.
HAZIRLANIŞI:Bir kahve fincanı kına ile, bir çorba kaşığı hardal karıştırılır. Üzerine azar azar su dökülerekyoğrulur. Ağrıyan yerlere sürülür.
HAZIRLANIŞI:50 gr. Hardal ile, 50 gr.Kafuri karıştırılır.Toz haline gelinceye kadar dövilür.Üzerine bir kahve fincanıalkol ve 6 yumurtanın beyazı dökülüp iyice karıştırılır.Ağrıyan yere yeteri kadar sürülür. 20 dakika sonra ılık suyla temizlenip kurulanır.
Reçete-5-MALZEME: Tereotu, yabani pazı.
HAZIRLANIŞI:Bir avuç kıyılmış tereotu ile, bir avuçyabani pazıkarıştırılır. İyicedövüldükten sonra ağrıyan yerlere sürülür.Yarım saat sonra, ılık suyla temizlenip kurulanır.
HAZIRLANIŞI:250 GR. İnce sofra tuzu ile,10 çorba kaşığı döğülmüş hardal karıştırılır.Üzerine azar azar zeytinyağı dökülerek, melhem haline getirilinceye kadar karıştırılır.Bir gece boyunca normal oda sıcaklığında bırakılır.Yatmadan önce ağrıyan yerlere sürülür.Sabahleyin ilik suyla yıkanıpkurulanır.
Reçete -7.MALZEME: Lahana, zeytinyağı.
HAZIRLANIŞI: Ağrıyan yerlere konacak kadar lahana yaprağı, bir şişe yardımıyla yufka gibi açılır. Üzerlerine zeytinyağı sürüldükten sonra ağrıyan yerlere sarılır.Aynı işlem3saatte bir tekrarlanır. Bu reçete defne yaprağı ile de hazırlanabilir.
Reçete -8.MALZEME: Karabiber, zeytinyağı, su.
HAZIRLANIŞI:2su bardağı suya, 3çorba kaşığı toz karabiber ve3kahve fincanı zeytinyağı konur.Su buharlaşana kadar kaynatılır. Arta kalan kısım ağrıyan yerlere sürülür.
HAZIRLANIŞI: 10 ÇORBA KAŞIĞI DÖĞÜLMÜŞ KURU SARIMSAK;İKİ ÇORBA KAŞIĞI,DÖĞÜLMÜŞ HARDAL,İKİ ÇORBA KAŞIĞI TOZ KARABİBER;İKİ ÇORBA KAŞIĞI DÖĞÜLMÜŞ ANASON KARIŞTIRILIR. ÜZERİNE15ÇORBA KAŞIĞI ERİTİLMİŞ KUYRUK YAĞI VE BİR KAHVE FİNCANI SU DÖKÜLÜR. SU BUHARLAŞINCAYA KADAR KAYNATILIR.YETERİ KADAR ALINIP AĞRIYAN YERLERE SÜRÜLÜR.
Reçete – 10.MALZEME: Taze kırmızı acı biber, zeytinyağı:
HAZIRLANIŞI:2 su bardağı zeytinyağına, 3çorba kaşığı, çok ince kıyılmış taze ,acı kırmızı biber konur.Bir hafta bekletildikten sonra, ağrıyan yerlere yeteri kadar sürülür. Yarım saat sonra, ılık suyla yıkanıp kurulanır.
HAZIRLANIŞI: 4 bardak suya, bir tutam lavanta çiçeği,bir tutam ayrıkotu,ve 4ince dilim limon konur. 15dakika kaynatıldıktan sonra, temiz ve ince bir tülbentten süzülür. Sabah, akşam birer fincan içilir.
Reçete – 12.. MALZEME: Elma, su.
HAZIRLANIŞI:4 bardak suya bir tane kabukları soyulmuş elma doğranır. Kaynatıldıktan sonra, temiz bir şişeye süzdürülerwek12saatbekletilir.Sabahları aç karnına birer kahve fincanıiçilir.
Aynı içecek,kabukları soyulmamış limonla da yapılır.
Reçete-13.MALZEME: Söğüt yaprağı,su.
HAZIRLANIŞI:4Bardakkaynar suya, bir çorba kaşığı ufalanmış söğüt yaprağı konur. 20 dakika bekletildikten sonra süzülür.Saat: 10 ve15de birer su bardağı içilir.
Reçete 13ün hazırlanışı gibi,Menekşe – Su;Altınbaşakoyt – Su; Kavak tomurcuğu – Su malzemeleri ile de hazırlanır.
HAZIRLANIŞI:1 bardak suya bir kahve fincanı, dövülmüş keten tohumu karışıp,lapa haline gelinceye kadar ısıtılır.Sonra ,temiz bir beze dökülür. Üzerine hardal unu serpilip , ağrıyan yere sürülür. Aynı işlem sabah, akşam tekrarlanır.
Reçete:15.MALZEME: Ihlamur, su.
HAZIRLANIŞI: 20 su bardağı kaynar suya, 2 avuç ıhlamur konur.20 dakika bekletildikten sonra banyo suyuna süzülüp, içinde15 dakika yatılır.
BU ÇEŞİTEV BANYOLARINDADİKKAT EDİLMESİ GEREKENHUSUSLAR
Banyo küvetine en az 100 litre su konulmalıdır.
Suyun sıcaklığı37dereceden fazla olmamalıdır.
Banyoda20dakikadan fazla bulunulmamalıdır.
Banyo küvetinden çıktıktan sonra soğuk su dökünmelidir.
DİKKAT:Yaşlılar, zayıflar, böbrek veya idrar yollarında hastalık olanlar soğuk su dökünmemelidir.
Haftada en fazlaiki banyo yapılmalıdır.
Banyodan sonra havluya sarılıp, yarım saat kadar yatılmalıdır.
HAZIRLANIŞI:2 su bardağı kaynak suya,, 2 avuç kekik, iki avuç kuş dili,ve 4tutammercanköşkkonur. 20 dakika bekletildikten sonra,banyo suyuna süzülüp içineyatılır.
20 su bardağı suya , 2 avuç papatya5 dakika;20 su bardağına250 gr. Adaçayı, 5dakika;20 bardak suya, 5avuç ardıç yaprağı ve bir su bardağı ardıç tohumu 15dakika; 20 bardak suya, 250 gr. Lavanta çiçeği 5 dakika; 20 su bardağı suya , yarım kilogram çam yaprağı 5dakikakaynatılıp,banyo suyuna süzülür ve15 dakika yatılır.
AYRICA:El ve ayak bileklerine kenevir ipi sarılır, veya bakır bilezik takılır.
Geceleri, ACIHIYAR( Ebu Cehil karpuzu ) dövülüp suyu çıkarılır,ağrıyan yerlere sürülür.
Ağrıyan yerler, kiraz çekirdeği yağı ile ovulur.
Hergün bir su bardağı çilek suyuveya yılan balığı yağı ile ovulur.
Yaz aylarında her gün yarım saat,kuru ve rutubetsiz deniz kumunda yatılır.
Ağrıyan yerlere arı sokturulur.
Hadromatizmada,yatak istirahati şarttır.
ROMATİZMALILARIN YEMEMESİ VE İÇMEMESİGEREKENYİYECEKLER
Yağlı et sulaı- hayvani yağlar- şekerli ve tatlılar – konserve – balık – av etleri -kuzu,oğlak ve hindi eti – sakatat – pastırma,sucuk – salam – baharatlı yiyecekler – ekşi şeyler – turşu – tereotu – ıspanak -lahana – mantar -içki – çay – kahve.
Mide va barsaklarından rahatsız olanların aspirin de içmemeleri tavsiye edilir.Et,süt,yumurta,tuz ve hayvani yağlar damümkün olduğu kadar azaltılır.
YENİLİP İÇİLEBİLİR YİYECEKLER
Bol limonlu sebze çorbaları -yağsız sığır ve koyun eti -piliç – yağsız, taze ve ızgarada pişmiş balık – yoğurt – byaz peynir -taze tereyağı – enginar -kuşkonmaz – kereviz -turp – havuç – taze fasüye -maydanoz – sarımsak -zeytin – yer elması -pırasa -hıyar – domates – marul – şalgam – elma – armut – portakal – limon – mandalina – muz – muşmula – greyfurt – kavun – kitaz – çilek – incir – erik – madensuyu -meyve suyu.
ATEŞLİ VE HADROMATİZMALILARIN DIŞINDAKİLERİN YARARLANABİLECEKLERİ KAPLICALAR