21 Aralık 2012 Cuma

ŞUNDAN BUNDAN






MEMUR  EMEKLİSİ , ŞİMŞEK'in KABUSU

 Burhan Bursalıoğlu
 
AKP nin İngiltere'den getirdiği Maliye Bakanı MehmetŞimşek, sık sık memur ve öğretmen maaşlarının fazla olduğunu söyleyip duruyor.

Önce öğretmen ve memur emeklilerinin maaşlarının dış ülke emeklilerine göre daha fazla olduğunu söyledi.

2013 Bütçe görüşmelerinde zam konusunda, memur emeklilerinin fazla maaş aldıklarınısöyleyerek 'den örnek vermiş. Orada 100 liraya çalışan  memur emekli olunca 25 lira alırmış.  Türk memuru emekli olunca , çalıştığı zamanki maaşına yakınını alıyormuş.


Sayın Şimşek galiba İngiliz memurunun aldığı maaşla, Türk memurunun aldığı  maaşın alım güçlerini hesap etmiyor.  Türkiye'de  memur 100 lira alıyorsa, İngiltere'de aynı işi yapan memur 800 lira alyor. Şimşek bunu neden söylemiyor? Söyleyemez, çünkü söylerse zam oranı yükselecek.  Kendi maaşlarına zam  yaparken  bu tür karşılaştırmalarını yapmıyorlar. Örneğin İngiltere'deki bir  Bakanla, Türkiye'de  ki bir bakanın aldıkları maaşları neden karşılaştırmıyorlar?

Sayın Şimşek, Meclisteki konuşmasını haber olarak veren gazeteleri   "Ergenekoncu gazeteler  sözlerimi çarpıtarak verdiler " diyor. Ayrıca, atanmayan öğretmenlere de "Kalitesiz " diyor.  Yoruma gerek var mı?

Atanmayan öğretmenlerin kalitesiz olduğunu söyleyen Bakan, onların kalitesini ölçmüş mü acaba?. Kalitesizlerse kabahat kimde?  Ya müfredatta, ya onları yetiştiren öğretmenlerde, Kabahat öğretmende ise, büyük kabahat  onları Fakültelere atayanlarda değil mi? Kimin hatasını kime yüklüyorsunuz?  Kabahat öğrencide ise  okuldan at, neden mezun edip sokaklarda süründürüyorsun.?

 Benim yorumum, Maliye Bakanı Şimşek , memur ve emeklilere karşı  çok cimri. 

Sayın Şimşek, emeklilerle  ve öğretmenlerle   dalga geçmesin. İşini  gerçekleri  bilerek yapsın.

 

ÇAYLAAAAAAAAAAARRRR

 Giresun Valisi sayın Dursun Ali Şahin  bir genelge  yayınlayarak, sözde halkın sağlığını  düşündüğünden,  kafe, çay ocakları, kahvehanelerde çayların tek şekerle içilmesini istemiş.

Bir Vali halkın yiyecek içecek miktarına karışır mı? Valinin görevi, yiyecek içeceğin  üretiminin  sağlığa zarar vermeyecek şekilde  olmasın sağlamaktır. Adam çayını kaç şekerle içerse içsin, sana ne?

Vali üç beyaza takmış galiba. Bir müddet önce de  buna benzer şekilde tuz  genelgesi yayınlamıştı. Sırada un   var.  Yakında unla ilgili, "pastahaneler zararlı un mamulleri üretiyor kapansın.  Fazla ekmek zararlı, fırınlar  üretimlerini yarıya düşürsün " diye  genelge yayınlarsa   şaşırmayalım.

 

 DEVLETİMİZİN  İMAJI  ZEDELENİYORMUŞ!

İç İşleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin, polisin orantısız güç kullanmasına sinirlenmiş "Kolluğun fazla güç kullanması sonucu muhatapların ölümüne sebebiyet vermektedir. Dolayısıyla, Devletimizin imajı zedelenmektedir. Çağdaş, demokratik devletlerde, kolluk birimlerinin temel görevleri, halkın huzur ve güvenliğini, asayışını temin etmektir. Orantısız  güç kullanmamaya özen gösterilmeli." diyor. Sanki muhalefetten biriymiş gibi konuşmuş.

 Kendisi,  bu kolluk kuvvetlerin başında değil mi?  Yoksa kolluk kuvvetler sayın Bakanı dinlemiyor mu? Kanımca dinlemiyor. Bu konuşmadan 5-6 saat sonra evlere baskın yapılarak ODTÜ öğrencileri evlerden alınıyor. 

Dilin kemiği yok. İsteyen istediği gibi konuşuyor.  Konuşsunlar, Bir şey demiyoruz. Devletin imajının zedelenmesi  istenmiyorsa,  samimi ve ciddi  olunmalı. Sözünün arkasında olmalı ve gerekirse  yumruğunu masaya vurabilecek kadar da cesur olmalı.

 

SENİ TUTAN MI  VAR?
Siirt Valisi Ahmet Aydın, twitterde ABD Başkanı Obama'ya mesaj göndermiş." Ben Türkiye'denim. Siiir'te Valiyim. Sizi seviyorum, hayatınız ve başkanlığınız çok başarılı. Sizin gibi olmayı umut ediyorum" diyor.

Sayın Aydın; Obama gibi olman için Onun yanında olman , yani ABD  ne gitmen gerekli. Siirt'te iken  Obama olunmaz.  Gidersen seviniriz.

 

 SÖZ DİNLEYENLER
Sayın Başbakan " Bizim ecdadımız bu değil" dediği "Muhteşem  Yüzyıl"  dizisinin yapımcıları, "Leb demeden leblebiyi     anladılar. Dizide, cariyeleri kapattılar, Hürrem Sultana namaz kıldırdılar, türban giydirdiler, mucize yarattırdılar, ortama uygun değişikler yaptılar. Aferin  onlara.Rahmetli Meral Okay'ın kemikleri sızlamıştır.

"Korku  dağları bekliyor."     Başka ne demeli.?

FİYASKO

Kıyamet kopmadı. Maya'ların mayası tutmadı.  Ama Şirince'de Şirince'lilerin mayası tuttu.  Kısa gün de olsa oraya oldukça yatırım yapıldı.  5-6 bin kişilik yere  on binler nasıl sığdı bilmiyorum.  Çadırlar, arabalar sığınma  görevi yapmışlardır.

Bizim halkımız çok enteresan bir  halk.  Bizim halkımız  içinde  " başına düşen kuş pisliğinden medet umanlar" oldukça daha çok  Şirince gibi yerlere   gideriz.

 

18 Aralık 2012 Salı

SPOR






GALATASARAY-FENERBAHÇE  MAÇI SONRASI
 Burhan Bursalıoğlu

16 Aralık Pazar günü Galatasaray Arena stadında Galatasaray-Fenerbahçe  derbi adı ile tarihe geçen  süper liğ maçı yapıldı.

 Maç Galatasarayın 2-1 galibiyetiyle bitti. Maç bitti, futbolcular karşılıklı olarak birbirlerini kutladılar, forma değiştirdiler, bazı futbolcular karşı takımın teknik drektörüyle kucaklaştı.  Seyirciler mutlu , dağıldılar.

Buraya kadar herşey normal. Aslında normal de denmez. Çünkü statda tek taraflı seyirci vardı.  İstanbul Valiliği  üç büyüklerin kendi aralarında yapacağı  maçlarda, rakip takımın seyircisinin maça alınmaması kararı verince, Pazar günkü maçta Fenerbahçe seyircisi, maçı dışarda, kahvehanelerde, evlerde izlemek mecburiyetinde kaldı. Bu durum  5-6 sezondur devam ediyor.  Onun için maçın bitimine kadar geçen süreyi , bu nedenle normal olarak kabul edemiyorum. Söz buraya gelmişken Valiliğin almış olduğu bu karar, gerekçelerinde de belirttikleri  gibi, çıkabilecek olayları  engellemek amacı taşıyor. Daha önce meydana gelen karşılıklı olaylar, statlara verilen hasarlar, yaralanan ve ölen taraftarlar nedeniyle bu yasak getirildi.
BUNLAR NASIL TARAFTAR?

Statlardaki kavgalar, atışmalar, hakaretler bitti ama sokaklardaki olaylarda bir azalma olnadı , üstelik arttı da.

Maçtan sonra, İstanbul'un çeşitli bölgelerinde,özellikle Galatasaraylılara, storlara, otobüs ve Galatasaraylıların yolculuk yaptığı  toplu taşıtlara zarar veren saldırılar yapıldı. Ülkenin çeşitli illerinde de buna benzer ufak tefek olaylar oldu. Değişik ortamlarda bunun tersi de olmaktadır. İnsana, mala verilen zarar her geçen dönemde azalacağı yerde artmaktadır.

Bu olayları yapan insanlar holigan denen, Özellikle futbolda fanatizmi besleyen ve çevreye zarar vermeye eğilimli taraftar, serseri, haytalardır.
KÜÇÜK YAŞTA HOLİGAN YETİŞİYOR


. Bence bu insanların taraftar olduğunu zannetmiyorum. Holigan denen bu saldırgan insanlar provakotor olabilir, kişilerce tutulmuş  insanlar olabilir, hasta olabilirler. Çünkü olaylarda bu saldırganları yatıştırmaya çalışan  taraftarları görmekteyiz. Canla başla olayların önüne geçmeye çalışmaktalar. Yenilmenin, yanmek kadar sportmenliğe yakıştığını bilen gerçek taraftar bu insanlar. Bu iyi niyetli insanların, tuttuğu takımın  maçını seyretmekten alıkonması adalet mi? Birkaç saldırganın çıkardığı olaylar nedeniyle, gerçek  taraftara verilen ceza, sportmenliğe maalesef ters düşmektedir.
HOLİGANLARIN MARİFETLERİ

Müsabaka, yarışma bir oyundur, eğlencedir. İnsanlar boş zamanlarını seyrederek değerlendiriyorlar. Bu da  onların en doğal hakkı olmalıdır.  Bir maçın seyir yasağı medeni insanlara yakışmıyor. Kaldı ki, en  geri kalmış toplumlarda dahi  yarışmalar birlikte seyrediliyor, her takımın taraftarı  ayrı ayrı tezahürat yapıyor.

Bizde mağlubiyete tahammül edemediği için kendini asan, galibiyette,  karşı takım taraftarını tahrik eden fanatik taraftarlar var. Bu insanları doğru yola getirmek gerekmektedir. Bu nasıl olur? Eğitimle tabii.  Aileden, ilkokuldan, üniversite sıralarına , hayatının sonuna kadar  geçen süreçte  taraftar ve bir spor yarışması nasıl seyredilir  eğitimi alması ve bu eğitimin verilmesi gerekmektedir. Bunun en iyi öğreticisi de görsel ve yazılı basın ve spor kulüpleri  yöneticileridir.
YENİLEN TAKIMIN STADI

Bizde görsel ve yazılı basın,olaylara körükle gitmekte, olayları çıkarmakta, adeta  yarış etmekteler. Gün olmuyor ki  basında,  bu resim  .....taraftarını kızdıracak, bu konuşma.....taraftarı üzecek,  falan yönetici, falan takımı küçümsedi, falan kişi .....takımın yöneticisi ve taraftara sataştı  gibi, tahrik edici, düşman oluşturucu haberler çıkmasın. Önce bunlar eğitilmeli. Yorum yapanlar, tarafsız olmalılar. taraflı olanlarda karşı takımların ne taraftarlarını ne de yöneticiler hakkında olumsuz olmamalılar. Sevinç ve üzüntü sahalarda kalmalı. Taraflar kol kola dışarı çıkmalılar, Birlikte, he rbirinn   üzerinde tuttuğu takımın formasıyla  birlikte müsabakalara gitmeliler. Gençliğimin ortamı yakalanmalıdır. Rakip taraftarlarla maçlara gider, çekirdeklerimizi çıtlatırken,  maçımızı seyreder, güzel   hareketleri  alkışlar, yanlış ve aleyhteki hareketlere üzülür, ama asla çirkin söz ağzımızdan çıkmazdı. Maç sonunda birlikte stadı terkeder, kritikleri yorumlardık
YAKALANAN HOLİGANLARDA ÇIKAN  DÖĞÜŞ ARAÇLARI

. Öyle bir ortam istiyorum.  El birliği ile bu ortam yaratılmalı. Sözlü ve yazılı basın, yazar ve muhabirler,  yorumcular,kulüp yöneticileri, sporcular,  kamu yöneticileri, taraftar ve tarafsızlar, tüm spor severler  mücadele etmeliler. Şiddeti ortadan kaldırmak,  birlikte stat ve salonlara gidebilmek,  sokaklarda renklere düşmanca  değil, dostca bakmak  için bu millete büyük görev düşmektedir. Bu görev başarıya   ulaşırsa  ki ne pahasına olursa olsun ulaşmalı, sporumuz kurtulur, dünyaya da örnek olur. 

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ

  CUMHURİYET Burhan Bursalıoğlu Bu gün Cumhuriyetimizin 99. Yıl dönümü. 99 yıl önce bugün, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşla...