20 Mart 2009 Cuma

Mezun olduktan kimimiz 40, kimimiz 50 yıl sonra ziyaret ettiğimiz okulumuz







SİVAS ÖĞRETMEN OKULU MEZUNLARINDAN, OKUL ANILARI







16 Mart Öğretmen Okullarının 161. yılını kutladık., Bu sayfada, Sivas Öğretmen Okulu ndan mezun olan ve bize öğretmenlik yaparak, feyzlerinden ilham aldığımız bazı öğretmenlerimizin, çıkardığımız albüm nedeniyle, 16 yıl önce , bana verdikleri anılardan bir demeti sunuyorum.
Zaman , zaman anılara devam edeceğim.

Burhan BURSALIOĞLU

Y.İzzettin UZUNCA’ dan – İlköğretim Müfettişi - Emekli


Yıl 1947, soğuk bir Kasım gecesi , Erzurum’dan gelerek Sivas tren istasyonuna üç beş arkadaş iniyoruz. Erzurum’da gündüzlü iken Sivas Öğretmen okuluna yatılı verilmişiz.
Gece soğuk. Ne yapacağımızı bilmez haldeyken bir ses “ Öğretmen okulu talebeleri…Öğretmen okulu talebeleri… diye bağırıyor. Koşuyoruz. Orta yaşlı bir adam “ Haydı faytona sizi okula götüreceğim; müdür bey sizi bekliyo “ diyor. Tahta bavullarla faytona doluşuyoruz.. Gece yarısı okula vardığımızda, Müdür Şevki Oktay bizleri “Hoş geldiniz evlatlarım “ diye karşılıyor. Hemen yemekhaneye alıp karnımızı doyuruyor ve yatakhanemize bizleri yerleştiriyor.
Erzurum dan bir telefon haberi ile gece yarısına kadar öğrencilerini bekleyen müdür…
Bu ancak, Sivas Öğretmen Okulu ruhudur. 1993
* * *

Fazıl Berki ERDİNE ‘ den - Zamanımızın kimya öğretmenimiz. – Nur içinde yatsın

Sevgili Burhan unutamadığım bir anı istedi.
Sizlerle beraber olduğum yılların hiçbir anını unutamadım ki…
Hangisini anlatayım.
Sevgi, saygı dolu Hüsnü Ercan’ı mı, Ayhan Bilgin’i mi desem?
Hüsnü tüberkülozlu. Ziyaretine gittiğimde, götürdüğüm meyveleri soyup verirdi. Moralini yükseltmek için çekinmeden yerdim.
Ayhan annesini kaybetti Tosya’ya götürdüm. Anneme anne,babama dede derdi. Evin insanı olmuştu.
Hüsnü’yü apandisitten, ayhanı kalpten kaybettik. Ruhları şadolsun..
Tanrı hepimize de sağlıklı, mutlu yıllar versin. 1993

* * *

Hasan AKINER’ den – İlköğretim müfettişi – Emekli

1938 in Ekim’inin sonlarında, Ulus gazetesinde Sivas Öğretmen Okuluna kabul edilenler arasında adımı gördüm. Öğretmen olabilmenin sevinç ve heyecanı içinde, 3 arkadaşımla Sivas’ın yolunu tuttuk. Sonbaharın güzel günlerinden biriydi. Açık güneşli havası, hafif meltemi ile bizleri büyüledi. Karmakarışık duygularla okula ulaştık. Kapıda, spor giysili birisi dolaşıyordu.
“Amca biz yeni öğrencileriz “ dedim. Önce kaşlarını çattı, sora gülümseyerek bizi içeriye aldı.
Konuştuğumuz, Edebiyatçı Necdet Sancar değil miymiş!.. 1993

* * *

Necmettin ÖZCAN’ dan - Zamanımızın Matematik öğretmeni: Ankara’da
yaşıyor


Bir gün, Öğretmenler odasında otururken, rahmetli Rıza dikmen içeri girdi.
“Kardeşim, sen bu çocuklara ne yaptın? “
“ Ne yapmışım? “ dedim.
“ Okul çapında bir anket yaptım. Sorulardan biri - En çok sevdiğiniz öğretmenin ismini yazınız – dı. Bütün okul istinasız senin adını yazmış. Ne yaptın da bukadar sevildin? “ dedi.
“ Ben bütün öğrencilerimin adını, soyadını, sınıfını, şubesini,numarasını, memleketini bilirim. Bu benim onlara olan ilgimden, sevgimden ileri gelir. Onlar da buna karşılık vermişler “ dedim.
“ Haklısın “ dedi. 1993

18 Mart 2009 Çarşamba

ÇANAKKALE ZAFERİ KUTLU OLSUN



" Savaşta yağan mermi yağmuru, o yağmurdan ürkmeyenleri, ürkenlerden daha az ıslatır " diyebilen, Anafartalar Kahramanı Albay Mustafa Kemal'in, emperyalist güçlere karşı kazandığı Çanakkale Zaferinin 94. yıldönümü tüm Türk ulusuna kutlu olsun.

16 Mart 2009 Pazartesi

EĞİTİM SİSTEMİMİZ - 6 -














Sivas Öğretmen Okulunun 1954 yıli idareci ve öğretmen kadrosu

Öğretmen Makbule Özdoğan başkanlığında ki
1955 yılı, Sivas Öğretmen Okulu Yeşilay görevlileri


ÖĞRETMEN OKULLARI 161 YAŞINDA

Burhan BURSALIOĞLU

16 Mart 1848 tarihinde, sadece öğretmen yetiştirme amacına yönelik, Abdülmecit döneminde, Ahmet Cevdet Paşa’nın öncülüğünde, İstanbul’da darülmuallim okulu açıldı. Bu okul, zaman, zaman değişikliklere uğradı. 1870 de darülmuallimin-i sübyan, 1877 de darülmuallimin-i idadi, 1891 de darülmuallimin-i ali olarak , öğretmen yetiştirme sınıflarına göre adları değişti. Okula medrese öğrencileri alınıyor, 2 yıllığı okuyan ilkokul, 3 yıllığı okuyan da lise öğretmeni oluyordu. Öğrencilik dönemlerinde maaş alır, mezun olunca da 80 altın, donanım bedeli ödenirdi.

TBMM. Döneminde, Bilim Kurulu tarafından okula, “Yüksek Muallim Mektebi” adı verildi. 1924 de, Erkek Muallim Okulu adı ile, Malatya, Burdur, ve Diyarbakır’da açıldı.
Şehir ve kasabalara öğretmen yetiştiren Muallim Mektepleri dışında, köy ve kırsal alandaki okullara öğretmen yetiştiren okullar yoktu. Buna çare arayan eğitimciler, 1935 de başlayıp 1937 de ki denemelerden sonra 1940 da yasal olarak kurulan Köy Enstitüleri, köy ve kırsal alan okullarına öğretmen yetiştirmeye başladı.

Köy Enstitüleri, Cumhuriyet’in, eğitim ve sosyal alanda, en özgün ve en çok ses getiren bir sistemidir. Bu okullar, Cumhuriyet’in amaç hedefleri, ülke gerçekleri ve çağdaş eğitim ve öğretim verileri arasında başarılı sentezin ürünüdür. Ülkemizin yaratıcılığı, yurtseverliği, beyin gücünü kullanma, ulusun en zeki ve yoksul çocuklarının kendi emekleriyle ücretsiz öğrenim görebileceklerini, demokrasinin yaşayarak öğrenilebileceğini kanıtlamış olmasına rağmen 1954 de çıkarılan yasa ile kapatılmıştır.

Köy Enstitüsü gerçeğine Nisan ayında uzun, uzun bahsedeceğim.

Girişimciliğe, gelişmeye ve yeniliğe dayalı, imkansızlıklar nedeniyle, adı - sanı duyulmayacak binlerce çocukları yetiştiren, memlekete kazandıran, aynı zamanda, yatılılık özelliğiyle, sevgi ve arkadaşlık duyguları geliştiren Öğretmen Okulları, mesleki birikim ve heyecanın kazandırıldığı, birlik ve beraberlik duygularının geliştirildiği, körpe beyinlerin, Yurt ve insan sevgisiyle şekillendirildiği aydın kişi olarak, insanlığa kazandıran bu eğitim yuvalarında yetişen öğretmenlerin, 1973 de çıkarılan, 1739 sayılı, Milli .Eğ. Temel kanunu gereğince, yüksek öğrenim görme zorunluluğu getirildi. Bu nedenle, İlkokullara sınıf öğretmeni yetiştirme amacıyla, 1974-75 öğretim yılından itibaren Öğretmen okulları nın bir kısmında, 2 yıllık Eğitim Enstitüleri açıldı. Yine aynı yasa gereği, Öğretmen okulları nın sayıları azaltılarak, kalanların da Öğretmen lisesi olarak adları değiştirildi. Buradan mezun olanlar öğretmen olamıyor, Eğitim enstitüleri ne gidebiliyorlardı.

M.Eğ.Temel kanununda, öğretmeni tarif ederken “ Öğretmenlik; genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyonla sağlanan özel bir ihtisas mesleğidir” der. Uygulama ise bunun tam tersi olmuştur. 1982 yılında 41 sayılı kanun hükmündeki kararname ile, 2 yıllık Eğitim Enstitüleri, Eğitim Yüksek Okullarına dönüştürülerek, Eğitim Fakülteleri ne bağlandı. Eğitim Yüksek Okulları nın süresi, 1989-90 öğretim yılından itibaren 4 yıla çıkarıldı. Eğitim Enstitüleri, maalesef , siyasi partilerin ideoloji yatağı haline getirildi. Gün geçmiyor ki, olaylar ve ölümler olmasın. Yüksek okullardaki anarşiyi dindirme ve okullardaki açığı giderme amacıyla, 1978 de 80 bin öğretmen adayına 40 gün verilen kurslar sonucu öğretmen diploması verildi. 40 bin kişiye, mektupla öğretim yöntemiyle öğretmen diploması verilerek ilkokullara öğretmen olarak gönderildiler.. 30 günlük kursla, ilkokul öğretmenleri ortaokul ve liselere öğretmen olarak atandı. Eğitimle ilgisi olmayan, fakültelerden mezun öğrencilerin diplomalarına da “ öğretmenlik yapabilir” ifadesi ilave edilerek, öğretmen olarak atandılar. Öğretmen yetiştirme sistemi 1990 yıllarında iyice sıfırlandı. Değişik üniversitelerden 150 bin mezun öğrenci, ilköğretim okullarına atandı. Bunlara , hizmet içi eğitim dahi verilemedi. Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmen yetiştiren okulları YÖK e devredince, Öğretmen okulları Genel Müdürlüğünü de kaldırdı.Yollar iyice tıkandı. Devreye giren YÖK . Dünya Kalkınma Bankası ile birlikte yürütmeye başladıkları “Hizmet Öncesi Öğretmen Yetiştirme” projesi başlatıldı. Bu projede, özel eğitim yöntemlerine ağırlık verildi. 8 yıllık kesintisiz ilköğretimin hedeflenmesi önceleri iyi karşılandı. Ama, Eğitim Fakültelerinde öğretmenlik programı derslerinin tek tipe indirgenerek, dinamizmin zayıflatılması, Eğitim Fakülteleri ne yeterli öğretim üyesi sağlanamaması, Fakültelere, ihtiyaçtan daha çok öğrenci alınması, programın başarısını, başarısızlığa itmiştir. Bu nedenle, öğretmenlik hakkını elde eden 100 binlerce aday, yıllarca kuralara katılmakta, kazananlar atanmakta, kaybedenler, bir yıl daha umutla sokaklarda iş aramaktadırlar.

Küçük yaşta, Öğretmen Okulları na alınan körpe dimağlar, zaman içinde, iyiyi, güzeli, doğruyu yanlışı ayıran, milli duyguları, Atatürk ilkelerine bağlılığı, meslek bilinciyle, sağlığını, nefesini , gençlik yıllarını, enerjisini, çocukları için harcayan ve böyle yetişen, Öğretmen okulu mezunu öğretmenlerin yerini, bir başka yerden yetişen, öğretmenlik formasyonu almayan, çocuk eğitim dersi almayan, onların seviyesine inmeyi bilmeyen kişiler tutabilir mi? Onlar, azmi, sabırı, hoşgörüyü, gönüllülüğü, yetiştiriciliği, öğreticiliği, eğiticiliği, yaratıcılığı, kurtarıcılığı, değişimciliği ve örnek oluşculuğu öğrenmemişse, öğretmen okulu mezunuyla eşleşmesi mümkün mü? Tabii bu ifadede , mesleği gerçekten seven, kendini hazırlamış, derslerde sadece çocukların yetişmesi için gayret gösteren, sınıfında kendi özel problemlerini düşünmeyen, evinde ertesi günün hazırlığını, planını yapan, okul içi ve dışında, arkadaşlarıyla, velilerle, çevresindeki insanlarla sevgi ve saygı ile yaklaşan, her zaman ve her yerde bağışlayıcı, sorun giderici, sevilen, temiz ahlaklı ve yukarıda özelliklerini saydığım karakterde olan öğretmen ve adaylarını ayrı tutuyor, onlara ayrıca teşekkür ediyorum.

Bu arada, bizleri yetiştiren , tüm öğretmen okullarında öğretmenlik yapan, çok üstün karakter ve bilgilerle mücehhez öğretmenlerimizin özveriyle bizleri yetiştirmiş olmalarını da asla unutmuyorum... Onları saygı ile anıyorum.

SONUÇ: 161. yılını kutladığımız Öğretmen okulları nın kuruluş günü olan 16 Mart’ı davullu zurnalı geçiştirmemiz gerekirken, varlığı olmayıp, etkilerinin hala geçerliliğini koruduğu, ama yavaş, yavaş onun da kaybolduğu bir sistemin tekrar yaşatılmasını, Öğretmen Okulları nın yeniden kurulmasını diliyor ve arzuluyorum. Öğretmen Okulları ndan mezun olan öğretmenlerin ve onlara feyz veren çok değerli öğretmenlerimizin, aramızdan ayrılanlara Allah’tan rahmet , hayatta olanlara sağlıklı uzun yıllar diler, 16 Mart’larını kutlarım.

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ

  CUMHURİYET Burhan Bursalıoğlu Bu gün Cumhuriyetimizin 99. Yıl dönümü. 99 yıl önce bugün, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşla...