28 Ekim 2022 Cuma

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ

 



CUMHURİYET



Burhan Bursalıoğlu

Bu gün Cumhuriyetimizin 99. Yıl dönümü.

99 yıl önce bugün, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tarafından 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet idaresi kuruldu.

Mustafa Kemal  Atatürk ve arkadaşları,çok güçlü ordular tarafından işgal edilmiş bir ülkede,  esaret istemeyen, onur ve şerefine sahip çıkan halk ve ona önderlik yapan bir avuç insanın, ciltlere sığmayan inanç ve özgürlük mücadelesi sonucu, yönetimi Cumhuriyet olan modern ve çağdaş bir devlet kurdular. Kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, müddedi  dolmuş, bitmiş, çökmüş, her tarafı işgal edilmişi, yönetiminin dahi başka devletlerin himayesine girmeyi kabullenen, arzulayan Osmanlı İmparatorluğunun ileri görüşlü, bağımsızlık, milliyetçi, yurtsever sevdalısı birkaç insanın girişiyle kurulmuştur.



Bu duruma nasıl gelindi? 

Osmanlı İmparatorluğunun 2. Meşrutiyeti kabul etmesi ülkede istenilen yenilikleri  oluşturmadı. Yönetim ülkeyi gene bildiği gibi yönetmeye devam ederken  1914 de birinci Dünya savaşı patlak verdi.  Savaş Alman ve yandaşlarının yenilgisiyle bitince, Osmanlılar da Almanlarla birlikte olduğu için , savaşkurallarına göre yenik sayılmış ve ülkemiz İtalya, Fransa İngiliz  ve Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir.

 Orta Anadolu’da küçük bir bölüm Türklere bırakılmış, İstanbul da galip devletler tarafından işgal edilmiş, Padişah ve hükümet, işgal komutanın emrine girmişlerdi. 

Ülke Hiristiyan ordularının hakimiyetine girdi.. Her türlü mezalim yapılıyor  ve Türk milletinden intikam almanın her türlüsünü yapmadan çekinmiyorlardı.  Namuslarına halel gelen , onurlu kadın kız ve erkekler intihar yolunu seçiyordu.

Atatürk ve arkadaşları Türk’e yapılan bu haysiyet kırıcı  durum  ve dinin yok olacağı karşısında  sessiz kalamazlardı. 



Atatürk ve bir avuç arkadaşı ile,19 Mayıs 1919 da  düşmanlarla  mücadele etmek ,halkı birleştirmek ve tek yumruk olmak için  Samsun’a çıkıyorlar.

Merzifon, Amasya ve Sivas’ta yaptığı  görüşme ve organizasyonlardan sonra Erzurum’a geçerek Ulusal kongreyi topluyor.

 Erzurumdan sonra 4 Eylül 1919 Sivas kongresini başlatıyor. Kongrede aldıkları kararları uygulamak için, 27 Aralık 1919 da Ankara’ya geçiyor. 

 


 Kurtuluş mücadelesinin başlatılması için  23 Nisan 1920 de TBMM Hükümetini kuruyor.

Mahalli çeteler, gönüllü halk, milis güçlerinin yanın da, silahı elinden alınmış, dağıtılmış orduyu tekrar toplayarak  düzenli ordu haline getirdiği birliklerle, önce 1. Ve 2. İnönü, sonra Sakarya ve son olarak da  Dumlupınar, Başkomutanlık savaşları sonunda Yurdumuzu düşmanlardan temizliyor. 

Ulu önder Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nı kazandıktan sonra, Devletin  başarılı olabilmesi  için,  çağdaşlaştırmayı amaçlayan birçok  yenilikler düşünmüştür.



Bu yenilikler sosyal, siyasal, kültürel ve tarihî temeller üzerinde. Oluşturmayı planlamıştı.  Bunları  toplu olarak şöyle sıralayabiliriz:
- Millî tarih bilinci,
- Vatan ve millet sevgisi,
- Millî dil,
- Bağımsızlık ve özgürlük,
- Egemenliğin millete ait olması,
- Millî kültürün geliştirilmesi,
- Türk toplumunun çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarılması,
- Türk milletine inanmak ve güvenmek,
- Millî birlik ve beraberlik,
- Ülke bütünlüğü.
 

Yukarıda saydığımız fikirler 6 temel esas üzerinde  uygulamaya koyulmuş ve bu güne kadar devam etmiştir.

Atatürk: “Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.” Diyerek, yeni devletin  şeklinin  belirlemiştir.
Atatürk, elinde imkanlar var ken, Kurtuluş savaşını kazanan arkadaşlarının da asla karşı çıkamayacakları 

Monarşi
Meşrutiyet
Oligarşi
Demokrasi
Otoriter Yönetim
Totaliter Yönetim
Teokrasi
Teokratik Egemenlik
Komünizm
Nasyonal Sosyalizm (Nazizim)gibi yönetimlerden birini tercih ederek  tek adam olabilirdi. Yani “astığı astık, kestiği kestik” dedirttirecek biri olabilirdi.



Ama Atatürk kendini değil, halkını düşünerek Cumhuriyeti ilan etti,.

Cumhuriyet, millet egemenliğine dayanan ve yöneticilerin belirli süreler için halk tarafından seçildiği idare şeklidir. Bu yönetim şeklinde egemenlik hakkı millete aittir. Millet egemenlik hakkını ve yetkisini seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. 

Cumhuriyet, Türkiye’de çağdaşlaşmanın, yenileşmenin ve de ileriye gitmenin yolunu da açmıştır. 

Cumhuriyetçilik ilkesine göre; 

·         Kişinin hak ve özgürlükleri cumhuriyet yönetimi ile güvence altına alınmıştır. 

·         Ülke, halkın seçtiği vekiller tarafından yönetilir. 

·         Devlet anayasa ve yasalara göre işler. 

Cumhuriyet’imizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü ve arkadaşlarını saygı, minnet ve şükranla anarken, 99. Yıldönümü tüm Cumhuriyetçi ulusumuza kutlu olsun.

 

18 Nisan 2022 Pazartesi

MÜZİK RUHUN GIDASIDIR

 

                                     MÜZİĞİMİZ  TEHLİKEDE

            Burhan BURSALIOĞLU

        Her milletin kendine has bir kültürü ve müziği olduğu gibi , bizim de kendi müziğimiz vardır. Asırlardır söyleyip  dinlediğimiz  müzik, Türk Acem ve Arap karışımı bir müzik türümüz vardı. Cumhuriyet'imizle birlikte  müziğimize isim verildi. TÜRK SANAT MÜZİĞİ  ( TSM )ve TÜRK HALK MÜZİĞİ  (THM) dendi.

            Osmanlı İmparatorluğu döneminde  beste ve sesleriyle  asırlara damga vurmuş olan Sultan Veled, Hoca Saadettin Efendi, Gazi Giray, Hafız Post, İtri,  Tanburi Mustafa Çavuş, Hamamı Zade İsmail Dede, Hacı Sadullah Ağa, Tanburi Ali Efendi gibi  sanatçıların eserleri hala günümüzde, kulaklarımızda hoş seda vermektedirler.

Daha sonra yetişip, yakın geçmişimizde eserleriyle, müzik dağarcıklarımızda yerlerini alan eserlerin sahipleri: Ahmet Adnan Saygun, Cemal Reşit Rey, Mesut Cemil, Ulvi Cemal Erkin, Şekerci Cemil Bey,  Udi Nevres, Melahat Pars, Zeki Arif Ataergin Refik Fersan ile, bir kısmı hala aramızda olan, ses sanatçılarımızın repertuvarlarını süsleyen şarkılara can veren; Arif Sami Toker, Muzaffer İlkay, Sadi Hoşses,  Alaattin Yavaşça, Selahattin İçli, Avni Anıl, Yusuf Nalkesen Erol Sayan’lar unutulur mu? Bunlar Türk müziğimizin zirvede kalabilmesi için ter döktüler.

1960 yıllarında, arabesk adı ile, ne Türk, ne Arap ne de Acem kültürüne uymayan bir müzik türü çıkarıldı. Kısa zamanda tutulan ve yayılmaya başlayan Arabesk Türk Sanat Müziklerini etkilemeye başladı. Müzikli eğlence yerlerinde Türk sanat ve Türk halk müzikleri ile birlikte yer almaya başladı. Plaklar, kasetler ve sidiler yapılmaya başlandı.  Bunlar olurken  TSM  ve THM gerilemeye başladı. Öyle ki, her tarafta arabesk  şarkılar çoğaldı, bu şarkıları söyleyen sanatçılar arttı, Bir nevi yer değiştirme oldu.

Arabesk yetmiyormuş gibi Batı Müziğine hayranlık başladı. Özellikle yeni yetişen gençlerimiz bu müziği çok sevdiler. Türkçe sözlü batı müziği, pop, caz, hip hop ve rock türündeki müzikler yarışmalarda yüksek puanlar almaya, bu tür şarkıları söyleyenler çoğalmaya ve Avrupa’dan bu şarkıları söyleyenler davet edilmeye başlandı.

Ben bunlara karşı değilim. Ama bunları dinlemiyorum. Bana zevk vermiyorlar. TSM ve THM  nin  yukarıda saydığım müziklerden ayrı özellikleri vardır. Çünkü, TSM ve THM  güldürür, ağlatır, oynatır, neşelendirir ve düşündürür. Batı müziğinin böyle bir özelliği var mıdır? Hayır. Sadece olduğun yerde tepindirir. Avrupalıların klasik müziklerini kastetmiyorum. O başka bir şey. Dünyaca kabul edilen ve her ülkenin müzik dünyasına giren bir tür. Beethoven, Mozart Chopin,  Vivaldi, Brahms,  Joseph Haydn Wagner gibi İlkokullarda dahi ders olarak okutulan, Dünyaca ünlü bu eşsiz sanatçıları ayrı tutuyorum.

Kimi  belgeler,  Shakespeore in, kimi belgeler de Atina’da Sokratesin, MÜZİK RUHUN GIDASIDIR  deyimini söylediğini yazar. Kim söylemiş olursa olsun gerçekten müzik ruhun gıdasıdır.  TSM ve THM nin bir başka yönü de vardır.  Edirne, Manisa ve Amasya’da  bulunan Darül şifahanelerde, hastalara şarkılar dinletilerek iyileşmeleri sağlanırmış. Bitkilere müzik dinletilerek coşmaları gözlenirmiş. Müzikle hayvanlar eğitilirmiş. Bu gün dahi bu yöntemler kullanılıyor. Bazı doktorlar, ameliyatlarda şarkı söylerler, müzik dinleyerek işlerini görürler. Müziğin girmediği mekan yoktur. Müzikten zevk almayan canlı yoktur. Müziksiz folklor, müziksiz neşe, müziksiz eğlence olur mu?  Olmaz. Kuşların ötüşlerinden zevk almıyor muyuz. Onları hayranlıkla dinlemiyor muyuz? Kuşların çıkardıkları sesler de müzik değil midir, Ruhumuzu okşamıyor mu?.

2000 yılına kadar gazinolar vardı. Yemekli, canlı müzikli mekanlardı. Halk o mekanlara gider, yemeğini yer, TSM ve THM şarkılarını dinler, eşlik eder, eğlenir ve ruhunu dinlendirirdi. 2000 yılından sonra bu mekanlar yok oldu.  Dolayısıyla müziğimiz de yok olmaya mahküm oldu. Geniş çevrelere hitap eden müziğimiz kıskaç altına alındı.  Yeni şarkılar azaldı, yeni sesler yetişmiyor oldu. Bunlar yetmiyormuş gibi , gece saat 24 den sonra müzik çalmak da yasaklandı.

 Yüzlerce TV ekranı var.  Sadece 3-5 kanal haftada bir gün  müzik yayınları yapıyor. Devamlı müzik yayını yapan TRT Müzik kanalı.  O da olmasa  müziğimiz tamamen ortadan kalkacak.  TRT nin yaptığı yayınlarda,  hemen hemen tamamı  geçmiş zamanda banta alınan programlar.  Ama  yine de hiç yoktan iyi. Faydalı oluyor mu?  Unutturmuyor.

Benim bu konuyu yazmamdaki amaç, TSM ve THM mizi kurtarmak ve çevremize mümkün olduğu kadar etki yaparak, özellikle çocuk ve gençlerimize müziğimizi sevdirmeye, bol bol dinlettirmeye gayret etmektir.  SİZLERİN DE BU KONUDA  SESLERİNİZİ ÇIKARMANIZI UMUYORUM. 

Ben her gün bir şarkıyı whatsApp ve facebook tan  yayınlayacağım. Arzu edenler, bana mesaj atarak istediği şarkı veya türküyü isteyebilir. 

Şarkılarımızın, türkülerimizin güftesini yazmak, bestesini yapmak meseleyi halletmiyor. Bunları  halkımıza iletecek sesler lazım.  Kabiliyetli, güzel sesler şarkılarımızı söylemeli ki o şarkının bir anlamı olsun.  Ülkemizde  birçok billur sesli cevherler çıktı. Halkımız bu cevherleri sevdi, tuttu, benimsedi ve aradı.  Aşağıda bu seslerimizden birkaçını, söylediği şarkılarla anımsıyoruz

Aramızdan ayrılan tüm müzik sanatına emeği geçen sanatçılarımıza Allahtan rahmet, aramızda hala bizlerin ruhunu renklendirenlere, sağlıklı, başarılı ve mutlu uzun ömürler diliyorum.

 

ABDULLAH YÜCE               BU NE SEVGİ AH BU NE IZDIRAP

AHMET ÖZHAN                  SEN HİÇ YAŞAMAMIŞSIN

ALAATTİN ŞENSOY            İNLEYEN NAĞMELER

ALAATTİ YAVAŞCA              ARTIK BU SOLAN BAHÇEDE

AŞIK MAHSUNİ ŞERİF       DOM DOM KURŞUNU

AŞIK VEYSEL                       UZUN İNCE BİR YOLDAYIM

AYLA BÜYÜKATAMAN      AKŞAMIN OLDUĞU YERDE

BEDİA AKARTÜRK              HURMA YARİM

BEHİYE AKSOY                    ALDIRMA GÖNÜL

BEKİR SITKI SEZGİN           HİSARLI KIZ

BELKIZ AKKALE                   İLVANLIM

BELKIZ ÖZENER                  HEY GİDİ KOCA DÜNYA

BÜLENT ERSOY                   YANIYORUM

ELA ALTIN                            HASTAYIM YAŞIYORUM

EMEL SAYIN                        BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİM

GÖNÜL AKKOR                  ANLATILMAZ BİN DERT

GÖNÜL YAZAR                    KİM ARAR SENİ

GÜZİDE KASACI                 ALBÜMDEKİ RESİM

HAMİYET YÜCESES           GECELER

HÜLYA SÖZER                     AYRILIK ATEŞTEN BİR GÖMLEK

MUAZZEZ ABACI                SÖYLEME BİLMESİNLER

KAMURAN AKKOR              DÜŞMANLARIM ÇATLASIN

MEDİHA DEMİRKIRAN     BİR BAHAR AKŞAMI

MEDİHA ŞEN SANCAK      ELBET BİR GÜN

MUALLA MUKADDER       AVÜÇLARIMDA HALA

MUSA EROĞLU                  MİHRİBAN

MUSTAFA SAĞYAŞAR      BİR İHTİMAL DAHA VAR

MUZAFFER SARISÖZEN   GÜN DÖKÜMÜ

MÜZEYYEN SENAR            AKŞAM OLDU HÜZÜNLENDİM

NECDET TOKATLI               BU KADAR YÜREK

NERİMAN ALTINDAĞ TÜFEKÇİ: KIŞLALAR DOLDU BU GÜN

NESRİN SİPAHİ                   HANİ O BIRAKIP

NEŞE KARABÖCEK             GÜLÜNCE GÖZLERİNİN İÇİ GÜLÜYOR

NEŞET ERTAŞ                      MÜHÜR GÖZLÜM

NİDA TÜFEKÇİ                    ÇAMLIĞIN BAŞINDA

NİGAR ULUERER                FİNCANI TAŞTAN OYARLAR

NURAY HAFİFTAŞ              BİZİM ELLER

ÖZAY GÖNLÜM                 GIMILDANIVER – ASMAM ÇARDAKTAN

PERİHAN ALTINDAĞ         KIRMIZI GÜLÜN ALI VAR

RUHİ SU                               ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ

SAFİYE AYLA                      YANIK ÖMER

SELDA BAĞCAN                 ADALETİN BU MU DÜNYA

SERAP MUTLU AKBULUT BEN GAMLI  HAZAN

SUAT SAYIN                        SEVEMEZ KİMSE SENİ

YAŞAR ÖZER                       GİZLİ AŞK BU

ZARA                                     SENİ YAZDIM KALBİM E

ZEKİ MÜREN                       BİR DEMET YASEMEN

ZİYA TAŞKENT                    KISKANIRIM SENİ BEN

ZEKAİ TUNCA                      RÜYALARIM OLMASA

 

ZEKAİ TUNCA
TANBURİ İSAK

ZEKİ MÜREN
SELDA BAĞCAN
PERİHAN ALTINDAĞ
NURAY HAFİFTAŞ
NİGAR ULUERER
NEŞET ERTAŞ
NİDA TÜFEKÇİ


NEŞE KARABÖCEK
NESRİN SİPAHİ
NERİMAN ALTINDAĞ TÜFEKÇİ
NECDET TOKATLIOĞLU
MÜNİR NURETTİN SELÇUK
MUZAFFER SARISÖZEN
MUSTAFA SAĞYAŞAR

                                                                                                                    MUSA EROĞLU
RUHİ SU
ZİYA TAŞKENT
ÖZAY GÖNLÜM

MUAZZEZ ABACI
MUALLA MUKADDER
MEDİA ŞEN SANCAKOĞLU
MEDİA DEMİRKIRAN
HAMİYET YÜCESES
GÖNÜL AKKOR
ELA ALTIN
BELKIZ AKKALE
AYLA BÜYÜKATAMAN
KAMURAN AKKOR
İ T R İ
HÜLYA SÖZER
HAMAMI ZADE İSMAİL DEDE
GÜZİDE KASACI
GÖNÜL YAZAR
EROL SAYAN
ERDOĞAN BERKER
EMEL SAYIN
Dr. ALAATTİN YAVAŞCA
 BÜLENT     ERSOY
BELKIZ ÖZENER
BEKİR SITKI SEZGİN
BEDİA AKARTÜRK
AŞIK VEYSEL
GAZİ GİRAY HAN
AŞIK MAHSUNİ ŞERİF
ARİF SAMİ TOKER
SAFİYE AYLA
MÜZEYYEN SENAR












































































































 


MİLLİ BAYRAMLARIMIZ

  CUMHURİYET Burhan Bursalıoğlu Bu gün Cumhuriyetimizin 99. Yıl dönümü. 99 yıl önce bugün, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşla...