19 Haziran 2010 Cumartesi

YAKIN TARİHİMİZ


Sarıkamış Harekâtı 

Birinci Dünya Savaşında felâketle neticelenen askerî harekât.


Burhan Bursalıoğlu

Sarıkamış Harekâtı

Birinci Dünya Savaşında felâketle neticelenen askerî harekât.


Osmanlı Devleti harbe; 1878’den beri Rus işgalinde bulunan Kars, Sarıkamış, Ardahan gibi doğu illerimizi geri almak, Doğu Avrupa’da Ruslarla harp hâlinde olan Almanlara yardım etmek, kazanılacak bir zaferle Kafkaslar ve Orta-Asya’daki Türk illerinin kapısını açmak maksatlarıyla, başta Enver Paşa olmak üzere, iktidarda bulunan İttihatçılar tarafından sokuldu.

Türk bayrağı çekilip, Yavuz ve Midilli adı verilen iki Alman zırhlısı, Karadeniz’deki Rus limanlarını bombardıman etti. Rusya da buna karşılık olarak 30 Ekim 1914 tarihinde Türkiye’ye taarruz etti. Rus-Kafkas ordusu, Karadeniz’den Ağrı Dağındaki hudut üzerinden yedi kol hâlindeki saldırısıyla Pasinler’e kadar ilerledi. Rus ordusunun taarruzu, Köprüköy’de durduruldu.
Üçüncü ordu, 3-9 Kasım 1914 günlerinde meydana gelen Köprüköy Meydan Muharebesinde Rus ordusunu yendi. Üçüncü Ordu Komutanı, mevsim şartlarını dikkate alıp, ayrıca askerin kaput başta olmak üzere, giyim ve iâşesinin yetersizliğini, top ve süvari atlarının azlığını hesaba katarak, sıcağı sıcağına düşmanı takip etmedi. 
Köprüköy Meydan Muharebesinin raporlarını alan, yarbaylıktan paşalığa terfi ettirilen Harbiye Nazırı (Millî Savunma Bakanı) Enver Paşa, Alman kurmay ve generalleriyle Erzurum’a geldi. Enver Paşa, Erzurum ve Köprüköy’de birer taburu teftiş etmişti; ancak ordu birliklerinin tamamı hakkında yeterli bilgiye sahip değildi. Üstelik, ordu kumandanı Hasan İzzet Paşanın, bu mevsimde harekât yapılamayacağı, taarruzun bahara bırakılması tavsiyesine karşılık, onu vazifesinden azletti ve taarruza karar verdi. Üçüncü Ordu Komutanlığı vazifesini de üzerine alan Enver Paşa, 18 Aralık 1914 tarihinde, kıtalara, taarruz emrini verdi.
Taarruza iştirak eden birliklerin büyük bir kısmı, özellikle Arabistan’dan geri çekilen ve Güneydoğu Anadolu’dan sevk edilenler, sıcak iklime alışık olup, teçhizatları yönünden kış şartlarına hazırlıksızdı. Üçüncü Ordunun üç kolordusu (9, 10, 11. Kolordular), 24 Aralık 1914 günü -39 derece soğukta "Büyük Sarıkamış Çevirme ve Kuşatma (İhâta) Harekâtına" başladı. Ayrıca, gerilla harbi yapan yarı resmi Türk çeteleri de, Ardahan’a hareket etti.
Üçüncü Ordudan bazı kıtalar, 24-25 Aralık gecesi, Sarıkamış’a ulaşmayı başardı. Ancak, Allahü Ekber Dağlarını aşarken çetin zorluklar ve kış şartları sebebiyle gerek miktar, gerekse mevcut silahları yönünden çok zayiat ve kayıp verdiler.
Allahü Ekber Dağlarını aşan Mehmetçiklerden bir kol da, Sarıkamış’ın doğusundaki Selim İstasyonuna vararak demiryolunu tahrip edince, Sarıkamış’taki Rus kolorduları paniğe uğradı. Gayriresmî Türk çeteleri de, 1915 yılı başında Ardahan’a girdi. Rus Kafkas Ordusu Başkumandanı, Üçüncü Ordunun ilerleyişi üzerine; 2-3 Ocak 1915 günlerinde telsiz-telgraf ile müttefikleri Fransa ve İngiltere’ye, günde birkaç defa yalvarırcasına başvurarak:

Telefon konuşmalarını durduran soğuk ve kış, Türk ordusunu engelleyemiyor. İkinci bir cephe açarak, Türk ordularının ilerlemesi durdurulamaz ise, zengin Bakü petrolleri, Osmanlı-Alman ittifakının eline geçecek ve Hindistan yolu onlara açık bulunacaktır!” haberini gönderiyordu.
Kış, 3-4 Ocak 1915 gecesi daha da şiddetlendi. Fırtına ile yağan kar, yolları tıkayıp, çadırları yıktı. Arkasından da dondurucu soğuklar bastırınca, 150 000 kişilik ordunun 90 000’i (veya 60 000’i) donma, dizanteri ve tifo gibi hastalıklarla mahvoldu. Sarıkamış İstasyonuna giren Enver Paşa, bu felaket karşısında, Üçüncü Orduyu yüzüstü bırakıp, İstanbul’a döndü.
Bu harekâtta Ruslar, 32 000 kayıp verdiler.
Sarıkamış Harekâtı; kuşatma harekâtıyla düşman kuvvetlerinin arkasına düşmeyi hedef alan, başarılı bir plândı. Ancak, stratejinin faktörlerinden zaman iyi değerlendirilmediği, kuvvetler  de böyle bir harekâtı yapacak şekilde teçhizatlandırılmadığı için başarısızlıkla sonuçlandı.
Ordunun kış şartlarına hazır olmaması ve olumsuz iklim şartları sebebiyle ikmal ve iaşe hizmetlerinin yapılmayışı, kıtalarda açlığa, hayvanların telef olmasına, dolayısıyla birliklerin dağılmasına sebep oldu. Enver Paşanın şuursuzca verdiği gece taarruzu emirleri, kayıpları daha da arttırdı.

Sarıkamış Harekâtı sonunda, Doğu Anadolu kapıları, Ruslara açıldı. 13 Mayıs 1915’te Ermenilerin işbirliği yaptığı Rus kuvvetleri, önce Van’a, bilâhare Muş ve Bitlis’e girdi. Ermenilerin harp esnasında Ruslara yaptıkları büyük hizmetin karşılığı olarak, bu illerin valilikleri, Ermenilere verildi.
Harpten sonra, Ermeni-Rus işbirliği sonunda, bölge halkına karşı müthiş bir soykırıma girişildi. Van Gölünün ortalarına kayıklarla taşınıp öldürülen, suya dökülen çocuk, kadın, genç ve ihtiyar Türklerin sayısı, kesin olarak tespit edilmemesine rağmen, çok fazladır. Esasen, bu harp sırasında Ermeni Komitacıları, hemen her tarafta isyana hazırlanarak, birçok yerde depolar dolusu silah ve cephane biriktirdiler. Bu silah, teçhizat ve destekle katliam yapıp, Doğu Anadolu’yu harabeye çevirdiler.

14 Haziran 2010 Pazartesi

FANTAZİ

Gözlerin arasındaki ilişkiyi biliyor musun?

Onlar birlikte göz kırparlar, birlikte ağlarlar,
Her şeyi birlikte görürler ve birlikte uyurlar,
Buna rağmen asla birbirlerini görmezler,
Arkadaşlık bunun gibi olmalı.


Arkadaşsız hayat cehennem gibidir.
Dünyanın en iyi arkadaşı haftası.
Senin en iyi arkadaşın kim?
Bunu bütün iyi arkadaşlarına gönder.
Eğer ben onlardan biriysem bana da gönder.
Eğer üçten fazla gelirse sen gerçekten sevilen birisin...



Sana Uğur Böceğimi Gönderiyorum,
Hani ince bir hüzün duyarsın kimi zaman,
Şarkılar daha bir dokunaklıdır.
Ve sanırsın ki hiç kimse yok elinden tutan
Oysa her sözün ardında ümitler gizlidir,
Bulutların ardındaki güneşler gibi,



Yağmur sonrası çıkan gökkuşağı gibi
Ve unutma sevgi gibi, dostluk gibi aşk gibi,
Eğer bir gün yalnızlıklar duyarsan,
İnceden yaşlar süzülürse yanağına,
Ve unutulduğunu sanıp bir sızı başlarsa yüreğinde
O zaman gökyüzüne bak.
Bulutların ardındaki güneşe,
Çalıların ardındaki çiçeğe,
Bırak pencerelerinden yağmur dolsun içeriye,
Ve aç avuçlarını...
Sana Uğur Böceğimi gönderiyorum.....



Yaşamda;
Kimseyi yargılamayın,
Kendinizide yargılamayın...
Sadece kendinizin farkına varın,
Eleştirilere üzülmeyin,
Onlar degişim için bir firsattır,
Onu yakalamaya çalışın,
Aynı hatayı bir daha tekrarlamayın.
Kendinize ve insanlara GÜLÜMSEYİN,
İnsanlar hata yapmadan tecrube sahibi olamazlar önemli olan, her olaydan ders çıkartmak..
.
Ve ne kendinize ne de başkalarını yıkıcı bir şekilde eleştirmeyin,
Eger bir insanı insafsızca eleştirdiginizi fark ederseniz...
Telafi edin ondan özür dileyin..
Bir daha kimseyi ne eleştirin ne de yargılayın...
Çünkü,
Bunlar,
Negatif enerjilerdir.
Ve size pozitif olarak dönmez...
Bunu unutmayın...



Bir fincan kahve olup, kırk yıl hatırla yanında olmak isterdim.
Ey kahve senin sayende.

Dostlarla içilen kahvenin tadı bir başka olur.
Kahve tiryakisi olarak, iyi bilirim.
'Afyonun keyfini, tiryakiden sormalı.' hesabı.
Sevgiyle ...

Bir gülüş kadar içten,
Bir gülüş kadar gerçeğiz,
Kim olduğumuz, ne olduğumuz önemli değil,
Kendimizi ifade edebildigimiz yerdeyiz,
Sevildiğimiz kadar değil,
Sevebildiğimiz kadar değerliyiz!


Teşekkürler,
Hayatıma giren her ınsan için şükürler olsun,
Olumlu, olumsuz bana hayatıma zenginlikler katıyor,
Güzel ınsan sanada şükürler olsun,
Günlerin keyifli, yıldızın bol olsun,


Dost var iyi gününde sefalıdır,
Dost var kötü gününde cefalıdır!


¤°´¯`°¤ İYİKİLERİNİZ, KEŞKELERİNİZDEN ÇOK OLSUN... ¤°´¯`°¤

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ

  CUMHURİYET Burhan Bursalıoğlu Bu gün Cumhuriyetimizin 99. Yıl dönümü. 99 yıl önce bugün, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşla...