2 Mart 2013 Cumartesi

T Ü R K M Ü Z İ Ğ İ



TÜRKİYE'de  MÜZİK  VE  TÜRLERİ


Burhan Bursalıoğlu

Geçen yazımda TÜRK SANAT, TÜRK HALK müziğimize olan saygının ne kadar  azaldığını örneklerle belirtmiştim. Bugün ise TÜRK MÜZİĞİNİN geçmişinden bu güne kadar gelen evreleri ve  çeşitlerinden söz edeceğim. İlgilenen dostlara  fayda sağlar düşüncesindeyim.


Türkiye'de Rock Müzik:

Türkiye'de Rock müzik anlayışı, ilk olarak Anadolu Rock
olarak ortaya çıkmıştır: yani klasik Türk müziği ile Rock
müziğin karışımı olarak. Erkin Koray, 3 Hürel, Barış Manço,
Cem Karaca ve Fikret Kızılok buna örnektir. Sonra Kurban,
Duman, Mor ve Ötesi, Özlem Tekin, Haluk Levent, ve
Feridun Düzağaç albümler çıkarmışlardır, Rock adı altında.
Ondan sonra Hayko Cepkin, Teoman, Replikas gelir. 1996
yılında Şebnem Ferah ilk albümünü çıkarmış ve Türkiye'de
Rock'a farklı bir bakış açısı getirmiştir.
Şafak Ongan' a göre Türkiye Rock müziğin patlaması
Duman   grubunun 'Herşeyi Yak' adlı cover parçasıyla
 
Türkiye'de de popüler müzik haline gelen Rock türünde
Çilekeş, Emre Aydın, Barış Akarsu, Sakin, Ayyuka gibi bir
çok isim ortaya çıkmıştır.

Yurdumuzdaki müzik türleri nedir?

Türk müziği

·         Klasik Türk müziği-· Mehter -· Türk Halk Müziği-·                        Oryantal dans-· Kanto-  Türkçe Tango- · Türk pop müziği-   ·   Mevlevi -·   Anadolu rock -·   Rebetiko -· Türk Hip-Hop müziği- ·  Arabesk müzik -· Arabesk-Pop Müzik -·  Arabesk rock -·  Fantezi müzik -ve ·  R'n'Besk


Türler:

·         Türk alternatif müzik-·  Klasik türk müziği -·  Oryantal - ·   Türk halk müziği -·  Türk Hip-Hop Müziği -·Türk caz müziği
·   Osmanlı ordu müziği -·  Devlet Opera ve Balesi -· Türk pop müziği -·   Türk dini müziği - ve ·  Anadolu rock

Etnik müzik:

·  Ermeni Müziği -·   Azeri Müziği -· Bosna Müziği-·   Yunan Müziği -·  Yahudi Müziği -· Kürt Müziği -· Pontus Müziği -
·  Roman Müziği -· Zaza Müziği

· Yöresel Halk Türleri:

·  Ege Müziği -·  Rumeli Müziği -· Karadeniz Müziği -·  Kıbrıs Müziği.

·  Osmanlı yöresel türleri:

·  Arnavut Müziği -·  Arap Müziği -· Ermeni Müziği -            ·    Balkan Müziği -· Kıbrıs Müziği -· Mısır Müziği -· Yunan Müziği -·  Macar Müziği -·  Kürt Müziği -· Pers Müziği -
· Pontus Müziği -ve· Trakya Müziği .

Türk müziği, Türkler'in Orta Asya'dan beri geliştirdikleri,
bugünkü özellikleri Selçuklu ve Osmanlı döneminde
belirginleşen müziktir.

 Musiki, Osmanlı döneminde halk ve üst kültür çevrelerinde birbiriyle ilişkili, fakat karakterleri farklı iki ana dal olarak gelişmiştir  Osmanlı'nın son dönemindeki modernleşme hareketleriyle Batı etkisi görülmeye başlanmış, bu etki Cumhuriyet döneminde daha da artmıştır

Konu başlıkları:

1 İslamiyet Öncesi:
2 Geleneksel Türk Müziği:

2- 1 Klasik Türk Müziği
2- 2 Halk Müziği
3 Klasik Batı Müziği

4 Popüler Müzik

5 Dış bağlantılar:
İslamiyet Öncesi:



Türklerin İslamiyet'i kabullerinden çok önce dini törenleri
yöneten şaman, kam ya da baksı, elinde belirli sesler çıkaran
demir parçalarının bağlı bulunduğu bir değnekle topluluğu etkiliyordu  Bu törenlerde davulun da önemli bir yeri vardır

Çin'in kütüpane, Hun Türkleri'nde, Uygur Türklerinde,
Selçuklular'da ve Osmanlılar'da müziğe büyük yer ve önem veriliyordu  Ozanları ve kopuzcuları olmayan hiçbir Selçuklu ordusu yoktur

Eski Türk Hakanlarının saraylarında ve ordugahlarında musiki
takımları 9 kök denilen eserleri her gün çalardı

Geleneksel Türk Müziği:



Geleneksel Türk müziği, Osmanlı döneminde halk ve üst kültür çevresinde gelişen olmak üzere ikiye ayrılır
 Geleneksel olarak Türk müziği çeşitli ortamlarda şöyle belirir:

* Şehirlerde, saray çevresinde ve konaklarda:
Kâr, beste, semai, şarkı

* Camilerde:
Ezan,
 dua, sela, tekbir, temcit, münacaat

* Tekkelerde:

Naat, ayin, durak, ilahi, nefes, niyaz

* Köylerde:

Türkü, bozlak, uzun hava, zeybek,
 oyun havası

* Sınır boylarında:

Serhat türküsü

* Kışlalarda:

Mehter müziği.


Halk müziği ve "klasik" Türk müziği arasında çok önemli bir
ağ vardır.:

Nitekim türkülerin pek çoğunda klasik musiki makamları kullanılmıştır  Aynı şekilde, türkü, köçekçe, oyun havası, sirto, vb  halk musikisi formları klasik Türk musikisinde kullanılmıştır  İsmail Dede Efendi, Şakir Ağa, Şevki Bey gibi büyük klasik musiki bestekarlarının hemen hepsinin halk musikisi formlarını kullandıkları gözlemlenir

Klasik Türk Müziği



Ana madde: Klasik Türk Müziği:
Ana madde: Türk Sanat Müziği:

Osmanlılar
 yalnız musiki sanatına değil musiki ilmine de büyük önem verdiler  Türk müziğinin Arap, Acem, eski Yunan ve Bizans asıllı olduğunu ileri sürenler vardır  Ancak Klasik Türk Müziği genel nitelikleri bakımından Türk asıllıdır  Osmanlı uygarlığı her alanda büyük bir sentez geliştirdiği gibi, Türk müziği potasında yerel pek çok renk bu müziğin parçası haline gelmiş ve bunun karşılığında da Osmanlı musikisi devletin kapsadığı topraklar ve ötesine büyük etkilerde bulunmuştur

İstanbul'un alınmasından sonra Topkapı Sarayında kurulan
 Enderun Musiki Mektebi ve özel meşkhanelerde eğitime
geçilmesiyle daha belirli olarak kurallaşan ve klasik bir müzik
niteliği kazanan Klasik Türk Müziği altı dönemde incelenir
 Birinci dönem; hazırlayıcı dönemdir ve başlangıcından Meragalı Abdülkadir'e (1360-1435) kadar uzanan dönemdir  İlk klasik dönem, ikinci klasik dönem, yeni klasik dönem gibi dönemlerden günümüze gelir  Yeni klasik dönem oldukça önemlidir ve Dede Efendi'den Zekai Dede'ye (1825-1397) kadar uzanan kapsayan dizi, makamlar, usuller ve şekiller'den oluşur


Halk Müziği



Ana madde: Türk Halk Müziği

Türk Halk Müziği örnekleri genelde sözlü olmakla beraber,
 sözsüz dans müziklerini de içerir

Halk türkülerinin ölçülü olanına kırık hava, ölçüsüz olanına uzun hava denir
 Uzun havalar Anadolu'nun değişik bölgelerinde bozlak, türkmani, maya, hoyrat, divan, ağıt gibi adlarla anılır  Bunlar genellikle Karacaoğlan, Emrah, Ruhsati, Sümmani ve daha birçok tanınmış halk ozanının deyişleri üzerine yakılmıştır

Kırık havalar ise koşma, yiğitleme, güzelleme, taşlama, ninni ve daha b
aşka adlar altında kümelenir  Bunlar da genellikle gurbet, ayrılık, sıla hasreti, ölüm, askere gidiş, yiğitlik, düğün, çocuk sevgisi, kız kaçırma gibi köye has toplumsal bir olayı konu alır, sadelik, içtenlik, duygululuk gibi özellikler gösterir yerel renkler taşır.
 Türk Halk Müziği'nin melodi yapısı incelendiğinde bu melodilerin ses genişlikleri bakımından bir oktav (sekiz ses sınırı) tamamlayan dizi ve tonaliteyi kesin şekilde belirtmeyen ikili ile beşli aralıkları içinde yaratılmış olduğu görülür  Bununla birlikte dizi ve tonaliteyi belli eden sekizli ve daha geniş sınırlı melodiler de çoktur  Basit ve birleşik ölçülerden başka aksak ölçüleri içeren Türk Halk Müziği, ezgiler ve formlardan oluşur


Klasik Batı Müziği



Türkiye'de Cumhuriyet Döneminde girişilen devrim
hareketleri sanat konularına da yöneldi  Daha çok Klasik Batı müziğine önem verildi

1924'de Ankara'da Musiki Muallim Mektebi kuruldu
 Osmanlı sarayındaki müzik topluluğu başkente getirilerek Riyaseti Cumhur Filarmoni Orkestrası adıyla konserler vermesi sağlandı

Yetenekli gençlerin Avrupa ülkelerine gönderilip yetiştirilmesi
 hareketi başladı  İstanbul'da çalışmalarını sürdüren Darrültalimi Musiki adlı okul yeni bir yönetmelikle konservatuvar haline getirildi

Çok sesli sanat müziğinde sesini Batı'da ilk duyuran Türk sanatçı Cemal Reşit Rey oldu
 Öğrenimlerini devlet adına yurtdışında yapan Ulvi Cemal Erkin, Hasan Ferit Alnar, Ahmet Adnan Saygun, Necil Kazım Akses dönüşlerinde Ankara Musiki Muallim Mektebi'nin öğretmen kadrosuna katıldılar  Bu sanatçılar Türk Sanat Tarihinde sanat tarihinde Türk Beşleri olarak anıldılar  Eserlerinde genellikle batı müziği ilkeleri halk müziğinden gelen ögelerle birleştirilmiştir  Ahmet Adnan
Saygun'un Özsoy adlı bir perdelik operası 1924'de Ankara Halkevi'nde sahnelendi  Aynı bestecinin ikinci eseri Taşbebek de 1934'de başarı ile oynandı.  
Opera ve bale temsillerini gerçekleştirmek amacı ile Ankara Devlet Konservatuvarı'na bağlı bir Tatbikat Sahnesi 1940 yılında çalışmalarına başladı  Yetenekli gençlerin seçimi ile eğitime geçildi  İzleyen yıllarda Ahmet Adnan Saygun' un Kerem, Nevit Kodallının Van Gogh ve Gılgamış, Sabahattin Kalender'in Nasrettin Hoca, Ferit Tüzün'ün Çeşmebaşı eserleri sergilendi  Ankara'dan sonra İstanbul ve İzmir'de kurulan devlet konservatuvarları eğitime başladı.

1940 yılından bu yana genç yetenekler için uygun bir ortamın
 doğuşu yurtdışında da ün ve ilgi derleyen yorumcuların
yetişip gelişmesini bağladı  Soprano Leyla Gencer, bariton Orhan Günek bu hareketin öncüleri oldular  Onları bas yorumcusu olarak Ayhan Baran, soprano Ferhan Onat ve soprano Suna Korat izlediler.
 Enstrüman yorumcusu olarak piyanist Ergican Saydam, kemancı Ayla Erduran, Suna Kan, piyanist Ayşegül Sarıca, İdil Biret, Hülya Saydam ve Verda Erman yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da büyük ilgi gördüler


Popüler Müzik:



1970'lerden sonra geniş halk kitelerine hitap eden müziktir.
 Şu kategorilere ayrılır:


o Türk Pop Müziği
 

o Türkçe jazz

o Türkçe rap

o Arabesk müzik (türevleri; Arabesk-Pop müzik, Protest
müzik, Özgün müzik)

o Fantezi müzik (türevleri; Fantezi-Pop müzik), Hafif Sanat
müziği)

Kaynak:
 

21 Şubat 2013 Perşembe

M Ü Z İ K





TÜRK  MÜZİĞİNE  OLAN  SAYGISIZLIK

Burhan Bursalıoğlu 

Uzun zamandır kafamda  kurcalanan  TÜRK SANAT MÜZİĞİ nin  ( TSM ) düştüğü acınacak durumu. Daha doğrusu, bitirilmek istenen TSM.

15 yıl öncesine kadar  Klasik TSM ve Türk Halk Müziği  ne (THM)  Ulusça saygı duyar, onu  dinlerken heyecanlanırdık. Ruhumuza hitap ederdi.  Gerek okuyucu, gerekse dinleyici olarak her şeyimizle  saygılı olurduk. Dinleyici ve seyirci olarak okuyucuya ve ortama, okuyucu olarak da seyirciye saygılı ve ciddi biçimde davranılırdı.
HACI ARİF BEY

Ülkemizin tüm kentlerinde yemekli,  yemeksiz gazinolar ve  salonlar  vardı. Buralarda TSM ve THM  şarkıların  esas  melodilerine sadık kalınarak, aslını değiştirmeden sunulurdu. Halk da zevk alır, salonları doldururdu. Kimi gazinolar gece, kimileri de gündüz matineler yapar, tüm halkın  eğlenmesi yanında  TSM  nin sevilmesini sağlarlardı.
TANBURİ ALİ EFENDİ

Salon ve gazinolarda yerler önceden ayırtılırdı. Gün ve saati geldiğinde heyecanlanırdık. Düğüne gider gibi en yeni giysilerimizi giyerdik.  Traşımızı olur, hanımlar kuaförlere giderdi. Salon,  süslerle   renkli ışıklarla  ve  gönderilen çelenklerle , adeta bir çiçek tarlası gibi  donatılırdı.
SADETTİN KAYNAK

Okuyucuların da giysileri göz alıcıydı.  Hanım sanatçılar fazla dekolte olmayan giysilerini ikinci kez giyip sahneye çıkmazlardı. Erkekler takım elbise  giyer, kravatsız asla sahne almazlardı. Zeki Müren gibi bazı sanatçılar da göz alıcı, sadece sahnede giyilebilecek allı, pullu çok şık kıyafetlerle programını  uygularlardı.
AVNİ  ANIL
 
 Bütün bunlar seyirciye   olan saygıdan kaynaklanıyordu.  Saz heyetinin de kıyafetleri  aynı model , aynı  renk ve aynı terziden çıkma idi.

Sanatçı  şarkılarını söylediği sürece salonda çıt çıkmazdı. Nefes dahi alırken dikkat edilirdi. Garsonlar asla dolaşmazlardı. Mikrofonda sanatçının sesi,  sazların melodilerinden başka hiç bir ses duyulmazdı. Bütün bunlar, sanata, sanatçıya, sanat sevenlere ve ortama olan saygı içindi.
KADRİ ŞENÇALAR

TSM ve THM  sanatçılarının yetişmesi için de  çok özen gösterilirdi. Aylarca, yıllarca devam eden kurslar açılır, okullar da yetiştirilir, TRT radyo ve TV  larda  sınavlar yapılırdı. 
LEMİ  ATLI
 
 Özellikle o zamanın TRT si  TSM ve THM konularında çok hassas davranır, kaliteli sanatçılar yetiştirir ve yayınlarıyla, halkın  müzik ihtiyacını giderirdi.

NEVESER KÖKDEŞ

TSM ve THM yanında az dinlenen de olsa arabesk, Türkçe sözlü hafif müzik, caz müziği ve çeşitli dans müzikleri vardı.

Bu gün durum nedir?

Bugün salgın halde olan yeni, yeni müzik türleri oluştu. POP, ROCK,HİP HOP, ROCKİN ROLL, ROP ve ÖZGÜN MÜZİK.
REFİK FERSAN

Ne hikmetse, bugünün gençleri bu tür müziklere  daha çok rağbet gösteriyor.  Küçük yaştan itibaren  yeteneklerini bu müziğe harcıyorlar.  Yapılan bazı özel yarışmalarda bunları sıkça görüyoruz.
SADİ  HOŞSES

Melodi olarak belki hoşa giden yönler olabilir ama, hızlı konuşma müzik olabilir mi? Ne dediği dahi anlaşılamayan, aynı melodide söylenen bir dizi laflar müzik oluyor. Bu mu "ruhun gıdası?"
SELAHATTİN  PINAR

Haydı diyelim ki -bu bir dönemdir.  Gelir geçer. Ama bu gün bunlar seviliyor.  Sevilen bir şeye saygı duymak gerekmez mi? Bu tür şarkı söyleyenlerin seyircilerine saygı duyması icap etmez mi? O da ne?  Renkleri özellikle  soldurulmuş, dizden yukarı kesilmiş,  poposu görünecek gibi  makaslanmış kot pantolon ve kot etekle sahneye çıkmak nerede   görülmüş? 
ŞERİ,F İÇLİ
 
Kalçalarına kadar kısa etek, göğüsleri ni  ortaya çıkaracak kadar dekolte kıyafetle sahne alan bayanlar, seyirciye  saygı mı göstermiş oluyor?
İRFAN ÖZBAKIR

Haydı bunu da geçelim. Belki müziğin içeriği bunu istiyor.  Aynı kıyafetlerle TSM okuyan(!) lara ne demeli?  Bu kadar saygısızlık olur mu? Bu TSM hakarettir. Hele, hele şov programlarında, çeşni olsun diye TSM söyletilen  sanatçı bozuntularının  kıyafetleri , insanı isyan ettiresi geliyor.

RTÜRK   diye bir gözlemci kuruluş var. İşleri sadece program ve dizilerdeki ahlaki olmayan sahneleri yakalamak mı? Eğer bu ise, sahneye çıkanların, abuk subuk kıyafetlerle halka saygısızlık yapanların kıyafetleri ahlaka uygun mu?  Sahneleri  hipi kıyafetlerine çeviren ve bunlara göz yuman  yapımcı ve TV kanallarına gerekli yasağı  uygulamak  görevleri arasında yok mu yoksa?  Milyonlarca , yerli ve yabancı milletlere  yapılan bu saygısızlığın giderilmesi için RETÜRK  geç kalınmış harekete geçmelidir.
AMİR  ATEŞ

Ne sahne kaldı ne de gazino. TV lar da  Yılbaşından yılbaşına yarım saat TSM yapıyor. Ya TRT ye ne demeli? TRT nin bir müzik kanalı var.  Her türlü laubalilik  var. Küçük bir salon, kendini  tepelerde sanan bir sunucu.  Alay eder gibi, konuşma ve hareketler, okuyucuya karışmalar. Bir sunucu, okuyucuya "Bu tarafta da oku , hep aynı yerde durma" der mi? Bu ne saygısızlık. Bu ne laübalilik? Sözde TSM devam ettiriyorlar.
OSMAN NİHAT AKIN
 
 İnanır mısınız, salona gelen hiç genç  yok. Hepsi yaşlı, müzik sevenler.  Göstermelik proğram yapacaklarına, gençleri  teşvik edecek şekilde programlar yapılmalı.  Galiba TRT de bu işi hafife alıyor.

Bu gün hiç genç TSM veya THM sanatçısı  var mı? İsim yapmış, halkın sevgisini  kazanmış, taktir edilen,  aranan bir yeni TSM okuyucusu var mı? Yok.  Zaman, zaman yapılan karma yarışmalarda dereceye girecek kadar kabiliyetlerin elinden tutan olmadığı için sönüp gidiyorlar. Bazıları da, tanınmak için, işin kolayına kaçarak, umut bağladığı  kaseti çıkarıyor, işi de bitiyor.
TEOMAN ALPAY

Arada bir,  yine de eski  sanatçılardan  konserler veriliyor. Ama yeterli değil.

TSM ve THM  yok oluyor. Yetkililer bunun farkında değil. Nerede  yetkili Bakanlar?  Heykellere "UCUBE"  diyenler, aslında  sahnelerdeki  ucubeleri  görmeliler. Onlara sahneleri  yasaklamalılar. Onları sahnelere çıkaranları, reyting olsun,  bol reklam gelsin diye , halkın  gelenek ve onurunu hiçe sayanlara gerekli  ikazlar yapılmalıdır.
NECMİ RIZA AHISKA

Yaşamları boyunca ,TSM  ne ruh veren , aramızdan ayrılan değerli  bestecilerden: Ahmet RAS,M, Aleko BACANOS, Tanburi Ali Efendi, Amir ATEŞ, Ahmet Gazi Ayhan,  Hacı Arif Bey, Arif Sami TOKER, Avni ANIL, Bimen ŞEN,  Dede Efendi, Erol SAYAN,  Fahri KOPUZ,Hacı Faik Bey, Ferit SIDAL,  Hasan Ferit ALMAN,  İrfan ÖZBAKIR, Kadri ŞENÇALAR, Lemi ATLI, Mesut CEMİL, Münir Nurettin SELÇUK, Necil Kazım AKSES, Tanburi Cemil Bey ,Neveser KÖKDEŞ,  Osman Nihat AKIN, Refik FERSAN, Pınar KÖKSAL, Sadeddin KAYNAK, Sadi HOŞSES, Selahattin PINAR, Şerif İÇLİ, Şükrü TUNAR, Teoman  ALPAY,  Ulvi Cemal ERKİN,  Yesari Asım ARSOY,  Yıldırım GÜRSES, Zeki DUYGULU , Zeki MÜREN,  Ziya TAŞKENT, gibi aklıma gelenlerin kemiklerin sızlatmaya kimsenin hakkı olmadığı gibi, Onlara olan saygıdan ötürü, TSM ve THM ni yeniden kalkındırmak , başta yetkililer olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm fertlerinin görevi olmalıdır.


TSM ve THM ne renk vermiş,can vermiş, ruh vermiş olan hala yaşayan ve bu işin içinde olan bestekar, solist ve saz ustalarının da seslerini duymak istiyorum.

ZİYA TAŞKENT
 
 İsyan bayraklarını sallamalarını istiyorum. Bu kadar uyku onlara yeter.
ZEKİ MÜREN
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

 

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ