19 Temmuz 2009 Pazar

26.Temmuz.2009

Türkiye'de Vergi Türleri


Vergi Kodu

0001 YILLIK GELİR VERGİSİ
0002 ZIRAİ KAZANÇ GELİR VERGİSİ
0003 GELİR VERGİSİ S. (MUHTASAR)
0004 GELİR GÖTÜRÜ TİCARİ KAZANÇ
0005 GELİR GÖTÜRÜ SERBEST MESLEK KAZANCI
0006 GELİR GÖTÜRÜ ÜCRET
0007 DAĞITILMAYAN KAR STOPAJI
0010 KURUMLAR VERGİSİ
0011 KURUMLAR VERGİSİ STOPAJI (KVKM24)
0012 GELİR VERGİSİ (GMSI)
0014 BASIT USULDE TİCARİ KAZANC
0015 GERÇEK USULDE KATMA DEĞER VERGİSİ
0017 GÖTÜRÜ USULDE KATMA DEĞER VERGİSİ
0020 MEP İŞTİRAKÇİSİ KURUMLAR VERGİSİ
0021 BANKA MUAMELELERİ VERGİSİ
0022 SİGORTA MUAMELELERİ VERGİSİ
0027 GELİR VERGİSİ GEÇİCİ VERGİ
0032 GELİR GEÇİCİ VERGİ
0033 KURUM GEÇİCİ VERGİ
0040 DAMGA VERGİSİ (BEYANNAMELİ DAMGA VERGİSİ MÜKELLEFİ)
0046 AKARYAKIT TÜKETİM VERGİSİ
0048 GELİR V. M.TALİH OYUNLARI ASGARİ VERGİ
0049 HER TÜRLÜ İSPİRTOLAR VE FÜZEL YAĞINDAN ALINAN EK VERGİ
0050 KURUMLAR V. M.TALİH OYUNLARI ASGARİ VERGİ
0051 DİĞER ÜCRETLER
0053 KURUMLAR VERGİSİ KURUM GEÇİCİ VERGİ
0056 OYUN KAĞITLARINDAN ALINAN EK VERGİ
0057 RÖNTGEN FİLMLERİNDEN ALINAN EK VERGİ
0060 MÜLGA MADEN FONU
0061 KAYNAK KULLANIMI DESTEKLEME FONU KESİNTİSİ
0062 MÜLGA KOOPERATİFÇİLİK TANITMA VE EĞİTİM FONU
0067 G.V.K. GEÇİCİ 67/11 MADDESİNE GÖRE YAPILAN İHTİYARİ BEYAN
0071 PETROL VE DOĞALGAZ ÜRÜNLERİNE İLİŞKİN ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ
0073 KOLALI GAZOZ, ALKOLLÜ İÇEÇEKLER VE TÜTÜN MAMÜLLERİNE İLİŞKİN ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ
0074 DAYANIKLI TÜKETİM VE DİĞER MALLARA İLİŞKİN ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ
0075 ALKOLLÜ İÇEÇEKLERE İLİŞKİN ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ
0076 TÜTÜN MAMÜLLERİNE İLİŞKİN ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ
0077 KOLALI GAZOZLARA İLİŞKİN ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ
0091 TÜTÜN MAMÜLLERİNE İLİŞKİN EK VERGİ
0092 HER TÜRLÜ ALKOLLÜ İÇKİLERE İLİŞKİN EK VERGİ
0093 SAİR ŞARAP VE BİRALARA İLİŞKİN EK VERGİ
0094 HER TÜRLÜ ALKOLSÜZ İÇECEKLERDEN ALINAN EK VERGİ
1013 EĞİTİM,GENÇLİK,SPOR VE SAĞLIK HİZMETLERİ VERGİSİ
1018 MAHSUPLARDAN KESİLEN DAMGA VERGİSİ
1020 FON PAYI
1026 5254 SAYILI KANUNA GÖRE MUHTAÇ ÇİFTÇİLERE VERİLEN ÖDÜNÇ TOHUMLUKLARDAN HAZİNE ALACAĞINA DÖNÜŞENLER AİT FAİZ
1027 2004/5682 SAYILI BKK İLE HAZİNE ALACĞINA DÖNÜŞEN TOHUMLUK KREDİLERİNE DÖNÜŞENLER AİT FAİZ
1028 5335 SAYILI KANUNA GÖRE DESTEKLEME FİYAT İSTİKRAR FONUNA AİT FAİZ
1030 PİŞMANLIK ZAMMI
1037 TRAFİK MUAYENESİ PARA CEZALARI
1042 E.KATKI PAYI
1043 ÖZEL İŞLEM VERGİSİ
1046 TEVKİFATTAN ALINAN DAMGA VERGİSİ
1047 DAMGA VERGİSİ
1048 5035 SAYILI KANUNA GÖRE DAMGA VERGİSİ
1050 VERGİ BARIŞI TEFE TUTARI
1051 VERGİ BARIŞI GEÇ ÖDEME ZAMMI
1052 5335 SAYILI KANUNA GÖRE HAZİNE ALACAĞINA DÖNÜŞEN TOHUMLUK KREDİLERİNE AİT GEÇ ÖDEME ZAMMI
1053 5736 SAYILI KANUN UYARINCA GEÇ ÖDEME ZAMMI
1055 DÜŞÜK OLAN DEĞERLEME TUTARI
1067 VERGİ YARGI HARÇLARI
1084 GECİKME FAİZİ
1085 PARA CEZASI FAİZİ
1086 GECİKME ZAMMI
1087 ERKEN ÖDEME İNDİRİMİ
1088 PEŞİN ÖDEME İNDİRİMİ
1089 ALINAN DİĞER FAİZLER
1090 KANUNİ FAİZ
1091 5736 SAYILI KANUN UYARINCA ALINAN FAİZ
1092 HESAPLANAN FA?Z
1095 SAVUNMA SANAYİ DESTEKLEME FONU
1096 KONUT FONU
3024 KAYNAK KULLANIMI DESTEKLEME PRİMİ CEZAİ FAİZİ
3061 CEZAİ FAİZ(KAYNAK KULLANIMI DESTEKLEME FONU KESİNTİLERİ)
3073 USULSÜZLÜK CEZASI
3074 ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI
3076 KUSUR CEZASI
3077 AĞIR KUSUR CEZASI
3078 KAÇAKÇILIK CEZASI
3080 VERGİ ZİYAI CEZASI
3099 VUK 112/4 Maddesi Gereğince Ödenen Faiz
4001 EK GELİR VERGİSİ
4003 EK ÜCRET GELİR VERGİSİ
4004 EK GÖTÜRÜ TİCARİ KAZANÇ VERGİSİ
4005 EK GÖTÜRÜ SERBEST MESLEK KAZANCI VERGİSİ
4006 FAİZ VERGİSİ
4007 EK EMLAK VERGİSİ
4008 GELİR DAHİLİ TEVKİFAT
4010 EK KURUMLAR VERGİSİ
4011 KURUMLAR VERGİSİ ARGE HARCAMALARI
4012 KURUM DAHİLİ TEVKİFAT
4014 MÜNFERİT GELİR EKONOMİK DENGE V.
4016 ÜCRETLERDEN ALINACAK E.D.V.
4021 4705 Sayılı Kanuna Göre Tahsil Edilen Özel İşlem Vergisi
4030 G.V.K. GEÇİCİ 67. MADDESİNE GÖRE YAPILAN TEVKİFAT
4034 MOTORLU TAŞITLAR EK VERGİSİ
4035 4837 S.K EK MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ
4036 4962 S. TAŞIT VERGİSİ
4037 TRAFİK MUAYENE ÜCRETİ HAZİNE PAYI
4040 MÜLGA TRAFİK HİZMETLERİNİ GELİŞTİRME FONU REKLAM GELİRLERİ
4041 GELİR VE KURUM EKONOMİK DENGE VERGİSİ
4042 5035 RTÜK EĞİTİME KATKI PAYI
4043 GÖTÜRÜ EKONOMİK DENGE VERGİSİ
4044 GELİR VE KURUM STOPAJ EKONOMİK DENGE VERGİSİ
4046 Akaryakıt Fiyat İstikrar Payı
4047 TEK BAŞINA ALINABİLEN DAMGA VERGİSİ
4048 ŞANS OYUNLARI VERGİSİ
4049 5035 SAYILI KANUNA GÖRE FİNANSAL FAALİYET HARCI
4050 TEKEL SAFİ HASILAT
4060 TECİLLİ ALACAKLARDAN TAHSİLAT
4061 İTHALATTA KAYNAK KULLANIMI DESTEKLEME FONU KESİNTİSİ
4063 NOTER HARÇLARI
4070 G.V.K. GEÇİCİ 70. MD KAPSAMINDA MUHTASAR V.
4072 MOTORLU TAŞIT ARAÇLARINA İLİŞKİN ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ (TESCİLE TABİ OLMAYANLAR)
4073 ERTELENEN GELİR STOPAJ (4325 4.MADDE/4369 GEÇİCİ 5.MADDE)
4074 ERTELENEN GELİR STOPAJ (4747 SAYILI KANUNUNUN 2.MADDESİ)
4077 MÜNFERİT KURUM E. D. V.
4078 NET AKTİF VERGİSİ
4079 KIYMETLİ MADEN VE ZIYNET EŞYASINDAN ALINAN VERGİ
4080 ÖZEL İLETİŞİM VERGİSİ
4081 5035 SAYILI KANUNA GÖRE ÖZEL İLETİŞİM VERGİSİ
4101 VERGİ BARIŞI MATRAH ARTIRIMI YILLIK GELİR VERGİSİ
4103 VERGİ BARIŞI MATRAH ARTIRIMI GELİR VERGİSİ S. (MUHTASAR)
4107 VERGİ BARIŞI MATRAH ARTIRIMI DAĞITILMAYAN KAR STOPAJI
4110 VERGİ BARIŞI MATRAH ARTIRIMI KURUMLAR VERGİSİ
4112 VERGİ BARIŞI MATRAH ARTIRIMI GELİR VERGİSİ (GMSİ)
4114 VERGİ BARIŞI MATRAH ARTIRIMI BASIT USULDE TİCARİ KAZANC
4115 VERGİ BARIŞI MATRAH ARTIRIMI GERÇEK USULDE KATMA DEĞER VERGİSİ
4121 VERGİ BARIŞI KESİNLEŞEN KAMU ALACAKLARI 2. MADDE 1/AB
4122 VERGİ BARIŞI KESİNLEŞEN KAMU ALACAKLARI 2. MADDE 1/C
4123 VERGİ BARIŞI KESİNLEŞEN KAMU ALACAKLARI 2. MADDE/6 MTV
4124 VERGİ BARIŞI KESİNLEŞMEYEN KAMU ALACAKLARI 3. MADDE
4125 VERGİ BARIŞI İNCELEME VE TARHİYAT 5.MADDE
4126 VERGİ BARIŞI PİŞMANLIK 6.MADDE 1/AB
4127 VERGİ BARIŞI PİŞMANLIK 6.MADDE 1/DİĞER HÜKÜMLER
4128 VERGİ BARIŞI ECRİMİSİL 15.MADDE
4130 VERGİ BARIŞI KIYMETLİ MADEN VE ZİYNET EŞYASI BEYANI
4140 6183 B/4 TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ TAHSİLATI
5015 E-BEYANNAME B FORMU
5030 G.V.K. GEÇİCİ 67. MADDESİNE GÖRE YAPILAN TEVKİFAT EK2 EK3
5569 5569 SAYILI KANUN UYARINCA KOBİ TECİLLİ TAHSİLAT
9000 İDARİ PARA CEZASI (4703 SK)
9001 EMANETEN YAPILAN TAHSİLAT
9002 NÜFUS PARA CEZASI
9003 SEÇİM PARA CEZASI
9004 ASKERLİK PARA CEZASI
9005 ADLİ MAHKEME PARA CEZASI
9006 1475 SAYILI İÇ KANUNUNA BA¦LI PARA CEZASI
9007 3516 SAYILI KANUNA GÖRE ÖLÇÜ AYAR PARA CEZASI
9008 TRAFİK ZABITASI TESPİTİNE DAYALI ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI
9009 TURİZM PARA CEZASI
9010 TÜKETİCİYİ KORUMA KANUNUNA GÖRE KESİLEN PARA CEZASI
9011 ÇEVRE KİRLİLİĞİ PARA CEZASI
9012 ESNAF S.HARÇ
9013 GÜMRÜK VERGİSİ
9014 Yurt Dışı Çıkış Harcı
9015 KATMA DEĞER VERGİSİ TEVKİFATI
9016 BİLİRKİŞİ ÜCRETİ
9017 TÜRK ULUSLARARASI GEMİ SİCİL KAYIT HARCI
9018 YILLIK TONAJ HARCI
9019 ELEKTRİK PİYASASI KANUNU PARA CEZASI
9020 MÜKELLEFLERİN VERGİ BORCUNA MAHSUBEN YAPILAN TEVKİFATLAR
9021 4961 BANKA SİGORTA MUAMELELERİ VERGİSİ
9022 KUR FARKI HESABI
9023 YÜKSEK ÖĞRENİM KREDİ BORCU HESABI
9024 KAYNAK KULLANIMI DESTEKLEME PRİMİ HESABI
9025 İHRACATTA VERGİ İADESİ HESABI
9026 GELİŞTİRME VE DESTEKLEME FONU HESABI
9027 ÇALIŞMA İZİN HARCI
9028 DESTEKLEME VE FİYAT İSTİKRAR FONU HESABI
9029 DİPLOMA HARCI
9030 EK MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ
9031 VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ
9032 EK TAŞIT ALIM VERGİSİ
9033 TADPK İDARİ PARA CEZASI
9034 MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ
9035 TAŞIT ALIM VERGİSİ
9036 YİYECEK BEDELLERİ
9037 TEMİNAT O. YAPILAN THS.
9038 İADELERDEN ALACAKLILAR
9039 HESAP KART VE DEFTERLERİNE İŞLENMEYEN TAHSİLATLAR
9040 MERA FONU
9041 MERA FONU PARA CEZASI
9042 MÜLGA TRAFİK HİZMETLERİNİ GELİŞTİRME FONU TİCARİ PLAKA GELİRLERİ
9043 MÜLGA YATIRIM TEŞVİK FONU
9044 4961 S.K. GEÇİCİ 2. MAD. 3.FIKRASINA GÖRE TAHSILAT
9045 TAHSİLATI HIZLANDIRMA TEBLİĞİNE GÖRE VERİLEN TAHAKKUK
9046 ÖZEL HESAP GELİRLERİ
9047 TEK BAŞINA ALINABİLEN DAMGA VERGİSİ
9048 5035 SAYILI KANUNA GÖRE HARÇ
9049 4749 KAMU FINANS BORC YÖN. DÜZEN. HAK. KANUN HAZİNE ALACAKLARI
9050 KARAYOLLARI TAŞIMA KANUNU İDARİ PARA CEZASI
9051 DIŞ SEYAHAT HARCAMALARI VERGİSİ
9052 TAŞINMAZ MALLAR SATIŞ GELİRLERİ
9053 ECRİMİSİL GELİRLERİ
9054 DİĞER TAŞINMAZ MALLAR İDARE GELİRLERİ
9055 TAŞINIR MALLAR SATIŞ GELİRLERİ
9056 DOGALGAZ PİYASASI KANUNU PARA CEZASI
9057 DOĞRUDAN GELİR DESTEĞİ ÖDEMELERİ
9058 PETROLDEN DEVLET HAKKI
9059 TİCARET SİCİL HARCI
9060 MADENLERDEN DEVLET HAKKI
9061 OYUN KAĞIDI GELİRLERİ
9062 TAPU HARÇLARI
9063 YENİDEN İNŞA OLUNACAK BİNA VESAİR TESİSLERİ TESCİL HARCI
9064 PASAPORT VE KONSOLOSLUK HARÇLARI
9065 TRAFİK HARÇLARI
9066 YARGI HARÇLARI
9067 İTHAL VE İMAL RUHSAT VE TEMDİT ÜCRETİ
9068 GEMİ VE LİMAN HARÇLARI
9069 DİĞER HARÇLAR
9070 DEĞERLİ KAĞITLAR GELİRLERİ
9071 TAVİZLERDEN GERİ ALINANLAR
9072 İKRAZLARDAN GERİ ALINANLAR
9073 YEM ANALİZ ÜCRETİ
9074 ŞEKER FİYAT FARKI
9075 AKARYAKIT FİYAT FARKI
9076 BAŞKA MUHASEBE BİRİMİ ADINA YAPILAN TAHSİLAT
9077 MOTORLU TAŞIT ARAÇLARINA İLİŞKİN ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ (TESCİLE TABİ OLANLAR)
9078 GÜBRE DENEY VE ANALİZ ÜCRETİ
9079 4961 S.K. GEÇİCİ 1. MAD. GÖRE PARA CEZASI
9080 DİĞER PARA CEZALARI
9081 ZİMMETLERE GEÇİRİLEN PARA VE DEĞERLERDEN BORÇLULAR
9082 FAZLA VE YERSİZ YAPILAN ÖDEMELERDEN BORÇLULAR
9083 SOSYAL DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMAYI TEŞVİK FONU
9084 İSTİHSAL VERGİSİ
9085 TRAFİK CEZALARI
9086 HESAPLANAN GECİKME ZAMMI
9087 TAKİP GİDERLERİ KARŞILIĞI ALINAN
9088 ÇIRAKLIK FONU
9089 2000/2 SAYILI BKK GEREĞİNCE YATIRIMLARI TEŞVİK FONUNA AKTIRILACAK TUTARLAR
9090 ÇEŞİTLİ GELİRLER
9091 PETROLDEN DEVLET HİSSESİ
9092 YÜKSEK ÖĞRENİM HARÇ KREDİSİ
9093 RESMİ ARABULUCULUK ÜCRETİ
9094 EM.SAN. 17 MAD. GELİRLERİN THK EDİLMEMESİ CEZASI
9095 4961 S.K. GEÇİCİ 2. MAD. 1.FIKRAYA GÖRE TAHSİLAT
9096 4369/15 SUÇA İŞTİRAK EDEN KİŞİLER
9097 HAKSIZ ALINAN VERGİ İADESİ
9098 HAKSIZ ALINAN VERGİ İADESİ CEZASI
9099 KALDIRILAN VERGİ ARTIKLARI
9101 ŞEKER KANUNU İDARİ PARA CEZASI
9102 GEÇİŞ ÜÇRETİ VE İDARİ PARA CEZASI
9103 5188 SK. GÖRE GÜVENLİK RUHSATI HARCI
9104 TELGRAF VE TELEFON KANUNU 2. MADDE İDARİ PARA CEZASI
9105 SPOR MÜSABAKALRINDA ŞİDDET VE DÜZENSİZLİĞİN ÖNLENMESİ KAN. UYARINCA İPC
9106 4857 S.K. 101. MAD. KAP. İDARİ PARA CEZALARI
9107 ENERJİ DESTEĞİ ÖDEMELERİNDEN GERİ ALINANLAR
9108 4857 SAYILI KANUNA GÖRE GELİR KAYDEDİLECEK PARA CEZALARI
9109 5326 S. KABAHATLER KANUNU İDARİ PARA CEZASI
9110 93/4000 SAYILI YATIRIMLARIN, DÖVİZ. KAZ. HİZ. TEŞVİKİNE İLİŞKİN B.K.K.`NCA HAKSIZ ÖDENEN ENERJİ TEŞVİK GERİ ÖDEMESİ
9111 ORKÖY FONU GELİRLERİ
9112 2762 SAYILI KANUNA GÖRE ALINAN TAVİZ BEDELİ
9113 GELİR VERGİSİ TEVKİFATI
9114 YABANCI ÜLKEDE GÜÇ VE MUHTAÇ DURUMA DÜŞENLERE YURDA DÖNÜŞ İÇİN ÖDÜNÇ VERİLEN PARALAR
9115 SORUMLU SIFATIYLA VERİLEN KDV.
9116 HAZİNE ZARARININ GERİ ALINMASI
9117 EVRENSEL HİZMETİN GELİRLERİ KATKI PAYI
9118 TELEKOMİNİKASYON KURUMU TARAFINDAN YATIRILAN TELGRAF VE TELEFON KANUNU İDARİ PARA CEZALARI
9119 SİVİL HAVA ARAÇLARI ÜÇÜNCÜ ŞAHIS MALİ MESULİYET DEVLET GARANTİSİ BEDELİ
9120 TELSİZ, TELEFON VE TELGRAF KANUNU İDARİ PARA CEZASI %20 Sİ
9121 5015 SAYILI PETROL PİYASASI KANUNU İPC
9122 5307 SAYILI SIVILAŞTIRILMIŞ PETROL GAZLARI PİYASASI KANUNU İPC
9123 ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURULUNCA ÖDENEN ANALİZ ÜCRETİNİN GERİ ALINMASI
9124 KİŞİLERDEN ALACAK FAİZLERİ
9125 AĞAÇLANDIRMA FONU YÖNETMELİĞİNE GÖRE VERİLEN KREDİLERDEN GERİ ALINANLAR
9126 5254 SAYILI KANUNA GÖRE MUHTAÇ ÇİFTÇİLERE VERİLEN ÖDÜNÇ TOHUMLUKLARDAN HAZİNE ALACAĞINA DÖNÜŞENLER
9127 2004/5682 SAYILI BKK İLE HAZİNE ALACĞINA DÖNÜŞEN TOHUMLUK KREDİLERİ
9128 4447 SAYILI İŞSİZLİK SİGORTASI KANUNU UYARINCA KESİLEN İ.P.C
9129 4904 SAYILI İŞ KURUMU KANUNU UYARINCA KESİLEN İ.P.C.
9131 VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ (SAİR İVAZSIZ İNTİKALLER)
9132 KLAVUZLUK VE ROMÖRKÖRCÜLÜK HİZMET PAYI
9133 MAHALLİ İDARELERDEN ALINAN PAYLAR
9148 4915 ve 5035 SK. GÖRE RUHSAT HARCI
9149 KİRLETİLEN ÇEVRENİNİYİLEŞTİRİLMESİ İÇİNGENEL BÜTÇE KAPS.İD.YAPILAN HARCAMALARIN TAHSİLATI
9153 5736 SAYILI KANUN UYARINCA TAHSİL EDİLECEK ECRİMİSİL GELİRLERİ
9160 MADENLERDEN ALINAN DEVLET HAKKINDAN %50 ?L ™ZEL ?DARE PAYI
9161 MADENLERDEN ALINAN DEVLET HAKKININ %30 FAZLALARI(ORMAN GENEL MšDšRLš?š PAYI)
9162 KADASTRO HARÇLARI
9166 KARAR VE İLAM HARCI
9171 SORUMLU SIFATIYLA VERİLEN ÖTV 1. LİSTE
9180 TELSİZ, TELEFON VE TELGRAF KANUNU İDARİ PARA CEZASI %80 İ
9190 ÇEŞİTLİ GELİRLER(GECİKME ZAMMI HESAPLANAN)
9200 DSİ SULAMA TESİSLERİ İŞLETME VE BAKIM ÜCRETİ
9201 DSİ SULAMA TESİSLERİ YATIRIM BEDELİ
9301 GENEL BÜTÇE DIŞINDA KALAN KURUMLAR TARAFINDAN YAPILAN İ.P.C
9304 TELGRAF VE TELEFON KANUNU 2.MADDE İDARİ PARA CEZASI
9305 SPOR MÜSABAKALARINDA ŞİDDET VE DÜZENSİZLİĞİN ÖNLENMESİ KANUNU UYARINCA İPC
9306 1475 SAYILI İŞ KANUNUNA BAĞLI PARA CEZASI
9307 3516 SAYILI KANUNA GÖRE ÖLÇÜ AYAR PARA CEZASI
9309 TURİZM PARA CEZASI
9310 5549 SAYILI SUÇ GELİRLERİNİN AKLANMASININ ÖNLENMESİ İ.P.C
9311 TÜTÜN MAMULLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİNE DAİR KANUN UYARINCA AL.İ.P.C(4207 S.K.)
9315 ŞEKER KANUNU İDARİ PARA CEZASI
9316 4054 SAYILI REKABET KANUNUNUN 55. MADDE KAPSAMINDA İPC
9317 5326 SAYILI KANUN UYARINCA CUMHURİYET SAVCILIKLARINCA VERİLEN İ.P.C.
9318 5326 SAYILI KANUN UYARINCA MAHKEMELER TARAFINDAN VERİLEN İ.P.C.
9341 MERA FONU PARA CEZASI
9901 ADİ ORTAKLIK MÜKELLEFİYETSİZ MÜKELLEF KAYDI İÇİN VERGİ KODU

17 Temmuz 2009 Cuma

T Ü R K Ç E' M İ Z İ K O R U Y A L I M




Gönderen: Tuğba Şamlı ÖZEN

Benimle turkche konuşma, Türkçe konuş..! özellikle çocuklar ve gençlere lütfen..
Yoksa bu gelecekte güzel türcemizi yok edecek.

İyi yerine ii veya tamam yerine taam diyenlerle karşılaşıyoruz. Lütfen biraz özen!!

Atatürk`ün bizlere hediye ettiği bu güzel dile sahip çıkalım.


OZANLARIMIZIN DİLİNİ KULLANALIM

''telli sazdır bunun adı
ne ayet dinler ne kadı
bunu çalan anlar kendi
şeytan bunun neresinde?
............ ......... ......... ......
DERTLİ gibi sarıksızdır
ayağı da çarıksızdır
boynuzu yok, kuyruksuzdur
şeytan bunun neresinde? ''


TURQUİE ! DOIS ATATURK A DİEU ET LE RESTE A ATATURK

Fransızca cümlenin çevirisi:

TÜRKİYE! ATATÜRK'Ü TANRIYA BORÇLUSUN. GERİYE KALAN HER ŞEYİ DE ATATÜRK'E


ATATÜRK SERİSİ -8 -







ATATÜRK’ÜN TABUTUNUN AÇILDIĞI GÜN -- 2 --


9 KASIM 1953


Burhan BURSALIOĞLU

10 Kasım 1953 de Atatürk’ün naaşının Anıtkabre nakli töreninden hemen önce yaşananlar, tarihçilerin pek ilgisini çekmemiştir.

Bilindiği gibi Anıtkabir yapılana dek, Atatürk’ün naşının korunabilmesi için “Tahnit “ denilen bir işlem yapılmıştı.

Gülhane Pedalojik Anatomi Prof. Dr. Lütfi Aksu tarafından gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şiringayla bir formül enjekte edilmiş ve üzerine formüllerin yapıştırıldığı iki küçük ilaç şişesi, Ata’nın koltuk altlarına yerleştirilmişti.

Bu işlem sayesinde Ata’nın naaşı da öldüğü günkü haliyle korunabildi.

Ancak, İslam dini, ölünün defnini şart koştuğundan, geçici tahnitin bozulması şarttı. Nakilden önce, bu işlem için bir komite kuruldu. O komite, törenden bir gün önce, Başbakan Adnan Menderes’in huzurunda Atatürk’ün tabutunun açılmasını kararlaştırıldı. Tabut açılınca tahnit bozulacak ve ceset çürümeye başlayacaktı.

Bir başka deyişle, Atatürk’ün (mumyalanmış gibi ) korunmuş naaşını son görenler, o törene katılanlar olacaktı.

Atatürk’le ilgili belgesel çalışmalar sırasında, o törene katılanların bir kısmı ile konuşuldu…

Etnografya müzesinde asistan olarak çalışan Osman Ersoy ve Halide İntepe, Atatürk’ün naşını son görenlerden.dirler.

OSMAN ERSOY: “ Sağlığında görmemiştim Atatürk’ü. Korkunç heyecanlıydım. Biz çalışanlar, asistanlar memurlar sıra ile katafalka çıktık. Oldukça sararmış ve küçülmüş bir çehre… 1-2 günlük sakalı vardı. Kaşları fevkalade iyi şekilde fark ediliyordu.. Gözleri aralıktı.”

HALİDE İNTEPE: Tabut kapanmadan en son gittim baktım. Başı yana doğru eğikti. Azıcık sakalları çıkmıştı. Hani, insan hasret gidecek olursa, gözleri aralık kalırmış ya öyle aralıktı gözleri. Ama bir ölü yüzü yoktu …Uyuyor gibiydi.

Tarih 10 Kasım 1953 Mermer lahit sökülmüş, betonlar kırılmış, tabutu kaldıracak zincirli makaralarla, lahit salonun tavanına yerleştirilmişti.

Tabut görünmeye başladı. Tabutun arkasında da, Türkiye’de ki tüm dini liderler ve cemaatlarının temsilcileri yürüyorlardı. Ermeni, Yahudi, Katolik, ve Rum temsilcilerle beraber, zamanın Diyanet İşleri Başkanı da yürüyerek tabutu takip edenlerin arasında. idi. Daha arkada yüz binlerce insan

Anıtkabre getirilen tabut salonun zeminine yerleştiriliyor. Adnan Menderes, Makbule Atadan’ın yanına giderek, “Hanımefendi buyurunuz “ diyerek tabutun yanına götürüyor.

Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Meclis Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes ve Devletin en üst düzey görevlileri tabutun çevresindeler…

Kız kardeşi Makbule Atadan gözyaşları ile başını tabuta dayayarak dakikalarca hıçkırıyor. Kim bilir, belki çok uzaklara, Selanik’te kalan günleri hatırlıyor, belki de ağabeyinin ruhuna dualar ediyordur.

Son saygı duruşu.

Üniversite gençliği son saygı duruşunu yapıyor

Ve Ulu Önder Atatürk’ümüz ebedi istirahatgahında sonsuza dek uyumaya bırakıldı...



ATATÜRK SERİSİ - 7 -



ATATÜRK’ÜN TABUTUNUN AÇILDIĞI GÜN -- 1 --

9 KASIM 1953


Burhan BURSALIOĞLU



8 Kasım 1953 Pazar gece saat: 23.00 de Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu’nun ev telefonu çaldı. Prof. Mutlu Ankara Tıp Fakültesi Histoloji ve Ambriyoloji Kürsüsü Başkanı’ydı. Patalogdu. Arayan ise, Ankara Valisi Kemal Aygün’dü.

Aygün, Mutluya: “Hocam, 10 Kasım günü Atamızın naşını Anıtkabire taşıyacağız. Bunun için bir komite kurduk. Naaşı geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz Ancak bozulmadan korunduğunu belgelemek için muayene etmenizi rica ediyoruz.”

Mutlu önce reddetti. 40 derece ateşle yatan Mutlu, hastalığını gerekçe göstererek, görevi bir başkasına verilmesini istedi. Ama Aygün israr etti. “Ben sizi sarar sarmalar götürürüm, bu tarihi bir görev” diyerek Mutlu’yu ikna etti.

9 Kasım sabahı Etnografya Müzesine gitti. Başbakan Adnan Menderes, Meclis Başkanı Refik Koraltan ve eski meclis başkanı Abdulhalik Renda orada idiler.

Ata’nın gül ağacından tabutu , 4 Kasım da , geçici kabrinden çıkarılıp müzenin holündeki mermer katafalka konulmuştu. Bir hafta boyunca, sırayla öğrenciler, subaylar ve generaller katafalk başında nöbet tutmuşlardı.

Nihayet tabutun açılma günü gelip çatmıştı.. Komite üyeleri de gelmişti. Mutlu “Başlayalım “ talimatını verdi. Bunun üzerine tabutun vidaları söküldü. Tahta tabutun içinde madeni bir sanduka bulunuyordu. Bu sandukada gaz birikmiş olma ihtimali düşünülerek önce bir burgu ile delik açıldı. Gaz ya da koku çıkmadı. Sandukanın içi, muhafaza solusyonu ile ıslatılmış tahta talaşı doluydu. Bu talaş, naaşın ayak yönüne doğru toplandı. Talaşın arasında, ağzı kapalı ve içi sıvı dolu bir şişe bulundu. Bu cesedi muhafaza için kullanılan solusyondan bir numuneydi. Üzerinde terkibi yazılıydı. Ata’nın naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra kahverengi bir muşambayla kaplanmıştı.

Sargıları açmaya başladılar. Herkes nefesini tutmuştu. Çünkü Naaş çürüyüp, bozulmuş, çıkan gazlar tabutu patlatmış, nöbetci er kokudan bayılmış”. Diye bir sürü söylenti geziniyordu.. 15 yıl sonra Ata’nın yüzünü göreceklerdi. Kefenin sargıları aralanınca Prof. Kamile Şevki Mutlu, orada bulunanların yardımıyla katafalka çıktı ve Atatürk’ün yüzüne baktı. Ata’nın derisi kahverengi bir hal almış, ama yüz hatları bozulmamıştı.

Menderes sapsarı olmuştu. Mutlu gördüğü tabloyu daha sonra şöyle anlatacaktı. “Yüzünü örten ıslak pamuk kütlesi kaldırılınca Ata’nin heykel gibi duran yüzü ile karşılaştım. Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz kapağının üzerine düşmüştü. Atatürk, Dolmabahçe sarayında uyuyor gibiydi”.

Prof. Mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun başına çağırdı. Onlar da tek tek tabutun içine baktılar. En başta Başbakan Adnan Menderes vardı Koyu renk takım elbisesi içindeki Menderes’de yanındakilerin yardımıyla katafalka çıktı, ürkek bir şekilde aşağı, tabuta doğru baktı. O an ne olduğunu Prof. Kamile mutlu’dan dinleyelim.

“ Menderes çok heyecanlıydı. Rengi sap sarı oldu. Bir de baktım ki, müzenin kapısına doğru gidiyor. Atatürk’ün yüzüne bakmadı tahmin ediyorum. Kendisinde o kuvveti bulamadı.

En son Abdulhalik Renda kalmıştı. O da Ata’yla karşı karşıya gelir gelmez tabutun yanına yığılıverdi.

Salondaki herkes Atatürk’ü tek tek gördükten sonra naaş, tekrar solusyonla ıslatıldı. Naaş pamuklarla örtüldü ve vücudu beyaz kefenle sarıldı. Bu sırada bir komiser, orada görevli adli tıp doçenti Dr. Cahit Özen’in yanına yaklaşıp avucunda taşıdığı bir kağıt gösterdi ve şöyle dedi. “Bu kağıdı Atatürk’ün hemşiresi Makbule Hanım gönderdi. Kefenin içine, Atatürk’ün göğsü üstüne konmasını istiyor.” Doc. Dr. Kağıda bir göz attı. Eski Türkçe bir şeyler yazılıydı. “Böyle bir kağıdı Atatürk kabul etmez. Bize kızar, darılır “ dedi. Komiser kağıdı katlayıp cebine koydu ve uzaklaştı.

Bütün işlemler bittikten sonra, salonda bulunanlar naaşın iki yanından geçip hep bir ağızdan besmele çektiler ve cesedi yeni tabuta yerleştirdiler. Bu tabut da 15 yıl içinde yattığı büyük gül ağacı tabutun içine konuldu. Üzeri bayrakla örtüldükten sonra kapatıldı.

Ve 10 Kasım 1953 sabahı, Ata’nın naaşı, 15 yıl önce, onu Dolmabahçe’den Ankara’ya taşıyan top arabasına yerleştirilip son durağı olacak olan Anıtkabir’e taşındı. Artık Ebediyen orada kalacaktı.

Atatürk’ün tabutu, Menderes’in huzurunda açılmış, Ata’nın 15 yıl Etnografya müzesinde bekletilen naaşı 12 askerin omuzları üzerinde, taşınarak, 136 asteğmenin çektiği top arabasına nakledildi. Matem marşı eşliğinde Anıtkabir’e götürüldü. Radyodan da naklen yayınlanan o görkemli tören, en az 15 yıl önceki kadar hüzünlüydü.

DEVAMI VAR


14 Temmuz 2009 Salı

TARİHİ ESERLER



BLOK TAŞLAR

Burhan Bursalıoğlu

Birkaç yıl önceydi. Anadoludan gelen öğretmen arkadaşlarıma ev sahipliği yapma görevi bana yakışırdı. Birçok yerleri dolaştık. Son bir gün de,Mısır, kapalı çarşı ve Beyazıt çevresini gezme kararı aldık.
Eminönü, Mısır çarşısı, Mahmutpaşa, Kapalı çarşı, Beyazıt, Sultanahmet, ve Eminönü güzergahı ile bir daire çizerek, akşama doğru da mekanımıza varırız dedik.

Gün ve saatimizi kararlaştırarak,otobüsle Eminönüne vardık. Hemen Mısır çarşısına daldık. Daha önce de güvercinlere yem atmayıo ihmal etmedik.
Çarşıda yürümek ne mümkün. Çok kalabalık. Zar zor yürüyor, yürürken de vitrinlerdeki yiyecekleri, hediyelik eşyaları ve elektonik araçları seyirden de geri kalmıyorduk. Bir müddet sonra kendimizi çarşının dışında bulduk. Ara sokaklara daldık. Buralarda kalabalık,
insanlar birbirlerine değmeden yürümek imkansız. Sokaklar işportacılarla dolu. Değişik seslerin oluşturduğu gürültünün her çeşidi var. Yeni gelmiş turistler gibi etrafımıza baka baka Mahmutpaşa yokuşuna tırmandık. Geniş bir kapıdan girdiğimizde, kuyumcuların, rengarenk ışıkları ile karşılaştık. Her taraf gün gibi aydınlık fakat çok kalabalık. Burada turist daha çok.. Satıcıların her dilden turistleri çağırmaları, kültürümüzün ifadelerimi, çoluk çocuk yaşındaki bu çığırtkanların, her dili telaffuz etmeleri, işlerinin icabı mı, yoksa, Okullarda yabancı dilin öğretilmesi mi kolaylaştı diye düşünmeye başladım. Görevleri icabı olduğunu, biraz daha yürüyerek bir çığırtkana tahsilini sorduğumda öğrendim. Beyazıt meydanına çıkıp sarraflara bir göz attık ve yürümeye başladık. İstanbul Üniversitesinin kapısına kadar giderek , o ihtişamlı kapının resmini çekerek geri döndük ve Sultanahmete doğru yöneldik.
Sağlı sollu vitrinleri seyrediyor, tarihi eserlerin yazılarını okuya okuya Sultanahmete doğru giderken blok taşlar, dikili ve çemberli taşların geçmişini öğrenmek amacıyla, hemen yol üstündeki bir turizm bürosuna girdik. Taşlar hakkında b
ilgi rica ettik. Elimize bi
rer broşür verdiler. Erdoğan adındaki bir bey de bizimle birlikte ilk taşın yanına yaklaştık. Etrafı mermer, mezar taşlarını andıran sütunlar ve demir parmaklıklarla çevrili, bir kaidenin üzerine oturmuş yekpare taş, Amerikelılerın uzay füzelerine benziyordu.
Erdoğan bey anlatmaya başladı:" "Dikili taşlar, büyük zaferlerin veya çok önemli olayların anısına dikilen, tek parça, yüksek ve sivri anıtlardır. Dikili taşların an vatanı eski Mısırdır. MÖ. 1580 İle 1085 yılları arasında bunlardan Mısırda çok vardı. Hemen hemen tüm tapınakların önünde bir iki tane bulunurdu. Altın kaplamalı olan böyle bir taş "taşlanmış bir güneş ışığını " anımsatıyordu. Özellikle, MISIR'da MENFİS, HELİOPOLİS, TONİS, KARNAK VE LUKSOR gibi kentlerdeki tapınakların önlerinde, en az ikişer adet dikili taş bulunur. Burada gördüğünüz iki dik
ili taştan büyüğü 18 ,74 m. dir. Kaidesi 2 metredir. Bu taşın 7 m. kırılmıştır. Üzerinde gördüğünüz hiyeroglif yazılarından anlaşıldığına göre, MÖ. 1500 e doğru Önce Mısır'da Heliopolis kentinde Fravun 3. Tutmesis tarafından diktirilmiş, Julianus Apostatos döneminde, MS. 361 - 363 yuıllarında Mısır'dan İstanbul'a getirilerek, Bizans İmparatoru 1. Theodosius 'un emriyle MS. 390 yılında dikilmiştir. Yani bu taş yaklaşık olarak 1612 yıldır buradadır."
Bu ilginç geçmişi merakla ve can kulağı ile dinliyorduk. Kaide üzerindeki yazıların neyi ifade ettiğini sorduk. Erdoğan bey cevapladı: " Bu kabartmalarda, İmparator 1. Theodosius' veArcadius la ailelerini anlatıyor. Ayrıca burada, oyun sahneleri bulunmaktadır. Alt taraftaki oymalarda ise, dikili taşın yerine nasıl yerleştirildiğini anlatıyor."

İkinci taşa doğru gittik. Erdoğan beyin anlattığına göre, bu taş, 7.Kostantinos Porphyrogetos tarafından, MS. 909 - 911 yılları arasında dikilmiş. Bu taşın diğerinden farkı, yontma taşlarla örülmüş olmasıymış. Yüksekliği 20,68 m. Kaidesi 1,60 m.
Bu taşın üzerine, Mekodonyalı 1. Basileios un zaferleri ile ilgili tunç kaplamalar varmış. Sonradan Latinler, tunçları, para basmak için sökmüşler. 8. Kostantin döneminde onarılan taşa, bu onarılarla ilgili birde yazıt yerleştirilmiş.

Erdoğan Bey'e teşekkür ederek yanından ayrıldık. Ama ikide bir geriye dönerek bu heyula, bir bütün taşın nasıl getirildiğini, nasıl yerleştirildiğini düşüne düşüne yolumuza devam ettik.
Hakikaten, düşündürücü bir olay. En az 350 ton ağırlığındaki bu taş Mısır'dan nasıl getirilmiştir. Tarihlere bakarsak 2 yılda gelmiş görünen dikilitaş , 1. Theodosius tarafından 390 yılında dikilmiş. Arada 27 yıl var. Bu sürede mi dikilmiş, yoksa 27 yıl bekletilmiş mi? Kimse cevap veremiyor.
Akla şunlar takılıyor: O dönemde, 350 ton taşı taşıyacak gemi yoktu, uçak yoktu, makine,tren tır gibi araçlar yoktu. Nasıl taşınmış? Diyelim ki , gemiyle getirildi, karadan nasıl taşındı? Nasıl dikildi? Ne yazık ki bu soruların cevaplarını kimse
veremiyor. Sadece dikilmesini sağlayan yöntem ise, anlattıklarına göre: Dikileceği yerde iki büyük toprak yığını hazırlanır. Bu iki yığının ortasına temeli granitten oluşan bir kuyu yapılır ve içi kumla doldurulur. Sonra dikilitaş, sol kıyıdan yukarıya doğru, altında tekerlekler bulunan tahta bir kızağın üzerinde kaydırılır. Alt kısmı kuyunun üzerine geldiğinde, kuyunun altında bulunan odacık vasıtasıyla kum çıkarılır ve dikilitaş yavaş yavaş aşağıya doğru batarak en sonunda dikey bir pozisyona ulaşır. Bütün kumlar çekildiği zaman, dikilitaş tam olarak sağlam temele oturmuş olur. Yine de, insan diyor ki, acaba,o zamanın insanları daha mı güçlü, yoksa daha mı uygardılar?.

9 Temmuz 2009 Perşembe

E Ğ İ T İ M












“ ESSAH ÖĞRETMEN “

Çağdaş Eğitim Dergisinden alıntı.

YAZAN: Hüseyin Hüsnü TEKIŞIK

Saadettin Çavuş’la konuşa, konuşa geldik okula. Okul iki pencereli, 70 – 80 metrekarelik,iki odalı bir toprak damdı. İçeri girdik. Genç bir hizmetli karşıladı bizi. Ona, yeni atanan öğretmen olduğumu söyledim. İki oda sınıf olarak kullanılıyormuş. Odalardan biri hem sınıf, hem de İlçe Milli Eğitim Memurunun (Müdürünün) odasıymış. Odalara baktık. Sıraların çoğu kırık, parçalar bir köşeye atılmış. Kırık olmayanlar da eğilmiş bükülmüş. Öğretmen odası da öyle.

Dolapların kapıları sökülmüş. Yazı tahtaları yine öyle. Türkiye haritaları yırtılmış, çıtaları sallanıyordu. Atatürk resimleri solmuş, sararmıştı.

Saadettin Çavuş, “ Başarılar dilerim “ dedi ve ayrıldı.

Okula bir bayan geldi. Yeni atanan öğretmen olduğumu söyleyip kendimi tanıttım.

Bayan, “ Ben de öğretmen vekiliyim. “ dedi.

Hizmetli zili çaldı. Öğrenciler sıra oldu… Okulun mevcudu 25 kişiymiş. Kısacık kısacık 5 sıra oldular. Birinci sınıfta 6, ikinci sınıfta 4, üçüncü sınıfta 4, dördüncü sınıfta 6 ve beşinci sınıfta 5 öğrenci varmış.

Öğrencilere yeni gelen öğretmen olduğumu söyleyip, kendimi tanıttım.

“Andımızı “ birlikte söyledik. Ben söyledim, öğrenciler tekrar ettiler. Sonra onlara yapacağımız işi anlattım.

“Sıralar oturulmayacak durumda. Bugün iki dersimiz, sıraları, dolapları tamir etmek, okulu, çevresini ve sınıfları temizlemek ve düzenlemektir. Büyük öğrenciler sıraları ve sıra kırıklarını dışarı çıkarsın. Evlerinde çivi, keser , testere, çalı süpürgesi olan 5-6 öğrenci çivi, keser, testere ve süpürge getirsin. Dördüncü ve beşinci sınıflardaki erkek öğrencilerle sıraları tamir edeceğiz. Kız öğrenciler, sınıfları temizliyecek. Diğer öğrenciler de okulumuzun çevresini temizleyip düzenleyecek “ dedim.

Dışarı çıkarılan kırık dökük sıralar pek hurdaydı. Vekil öğretmene ve hizmetliye, “ Buralarda marangoz bulunmaz mı “ diye sordum. “ Bulunmaz hocam “ dediler.

Eli keser, testere tutan, çivi çakan birisini beklemişler yıllarca. O da gelmeyince, sıralar, dolaplar, masalar eskimiş, kırılmış, dökülmüş ve parça parça olmuş

Biz bunları konuşup düşünürken, öğrenciler evlerine koşup çivi, testere, keser ve süpürge getirmişlerdi. Çantamdan çıkarıp giydim önlüğümü. Hizmetli ve büyük öğrencilerle birlikte başladık sıraları tamir etmeye. Ben çalışırken dikkatle beni izliyorlar ve işlerini gösterdiğim şekilde yapmaya çalışıyorlardı. Bu sırada, kıyafetlerinden memur oldukları anlaşılan iki kişi yanıma yaklaştı. “ Kolay gelsin usta “ . Bizim evde de tamir edilecek eşyalar var. Bu işi bitirince onları da tamir eder misin?. “ diye sordular.

“ Ben bu okula yeni atanan öğretmenim. Sıralar kırılıp dökülmüş. Onları tamir ediyoruz “ dedim.

Yanıldıklarını anlayınca özür dilediler. “ Af edersiniz hocam! Bu manzarayı görünce biz, sizi marangoz sandık. Tekrar af edersiniz” dediler ve bize başarılar dileyerek yürüdüler.

Sıraların, öğretmen masası, yazı tahtalarının ve dolapların tamir işi kısa zamanda bitti.

Yazı tahtaları boyandı. Haritalar ve çıtaları onarıldı. Bavulumda getirdiğim Atatürk resimleri çevrelerine kondu.

Vekil öğretmen, “Hocam, marangoz yanında çalıştınız mı? Marangozluk yaptınız mı? “ diye sordu. “Hayır” dedim. “ Bir marangoz gibi beceriklisiniz “ deyince, “Ben marangoz değilim ama öğretmenim! Bir öğretmen gerekince marangoz kadar beceri sahibi olmalı ve bunu öğrencilere de öğretmeli” diye cevap verdim.

Sıraları tamir ederken bizi seyreden ve bu konuşmamızı dinleyen yaşlı bir köylü “ Sen essah öğretmensin Bey “ dedi ve kalkıp gitti.

Vekil öğretmen ,“ Hocam, önemli bir noksanımız daha var. Bayrağımız da eskidi, rüzgarda yırtıldı “ dedi. “ O da var “ dedim ve bavulumu açtım. Yanımda getirdiğim bayrağı çıkarıp hizmetliye, “Al bu sana teslim, iyi sakla. Bayrak töreninde direğe çekeceksin “ dedim.

İlk atandığım zaman sıralarını, dolaplarını ve yazı tahtalarını tamir ettiğim Karlıova Merkez İlkokulunun yerine, 2001 yılında tek kişilik sıraları vebilhisayar laboratuarları olan modern “ Öğretmen Hüseyin Hüsnü Tekışık İlköğretim Okulu “ nu yaptırdım.

Tamir, temizlik ve düzenleme işleri bitmişti. Derslere başlayabilirdik artık…

İkinci ve üçüncü sınıfları vekil öğretmene verdim. Bir sorunu olursa bana gelmesini, kendine yardımcı olacağımı söyledim. Birinci, dördüncü ve beşinci sınıfların eğitimi çok önemli olduğu için bu sınıfları kendim aldım. Birinci sınıf öğrencilerine iyi bir okuma yazma öğretmem, okulu ve okumayı sevdirmem, okuma zevkini ve alışkanlığını, tertipli, temiz ve düzenli çalışma becerisini kazandırmam ve yeteneklerini geliştirmem gerekiyordu

Dördüncü ve beşinci sınıf öğrencilerine hayatta gerekli olan bilgi, beceri, alışkanlık ve davranışları kazandırmam ve onları yeteneklerine uygun bir mesleğe yönlendirmem gerekiyor ve onları;

· Ailesini, Vatanını, Milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan,

· Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluğunu bilen ve bunları davranış yaline getiren,

* Türk Milletinin milli, ahlaki, manevi ve kültürel değerlerini, Atatürk ilke ve inkilaplarını benimseyen, koruyan ve geliştiren, yaratıcı, üretici iyi bir insan ve iyi bir vatandaş olarak yetiştirmem gerekiyor.

Öğrencilerimi iyi yetiştirebilmek için, onların derslerde şimdiye kadar neler öğrendiğini bilmem gerekiyordu. Bu amaçla öğrencilerin defterlerini inceledim. Öğrencilerle konuştuk. Birinci sınıftakilere adlarını, soyadlarını yazdırdım, okuttum. Dördüncü ve beşinci sınıftakiler, kitaptan birer parça okuttum.. Yaz tatilini nasıl geçirdiklerini yazmalarını istedim. Matematikten dört işlemle ilgili problemler yaptırdım. Matematik bilgilerini yokladım.

Öğrencilerin bilgi düzeyi zayıftı. Çok çalışmam, onlara önce doğru ve düzgün konuşma, okuma, yazma ve matematik becerilerini kazandırmam gerekiyordu. Yıllık ve günlük planlarımı buna göre hazırladım.

Dersler bittikten sonra Hükümet Konağına gittim. Kaymakam Muhtar Körükçü Bey le görüştüm. Merkez okuluna atanan öğretmen olduğumu söyledim.

Kaymakam Bey, Karlıona’nın şartları hakkında bilgi verdi.Okulun Baş öğretmenliğine, İlçe Maarif memurluğuna da vekaleten bakacağımı söyledi. “ Göreve başlama yazısını yazıp getirin Vilayete gönderelim”. Dedi.

Göreve başlama yazısının nasıl yazılacağını bilmiyordum. Böyle resmi yazıların nasıl yazılacağını Öğretmen okulunda öğrenmemiştik: Çünkü resmi yazışma ve yöneticilik konusunda bir dersimiz yoktu.

Göreve başlama yazısını nasıl yazacağımı düşüne düşüne okula gittim. Maarif Memurluğuna ait defterlere baktım. Göreve başlama yazısı örneği buldum. Milli eğitimin yazı makinesi yoktu.

Göreve başlama yazısını, bulduğum örnekten yararlanarak el yazısıyla iki kopya yazdım. Kaymakam Bey’ye imza ettirdim. Giden yazılar defterine kayıt ettikten sonra, posta ile Vilayete gönderdim. Yazının bir kopyasını da dosyaya koydum.

Öğretmen Okulu Müdürüne aşağıdaki mektubu yazdım.

Sayın Müdürüm,

Bingöl’ün Karlıova ilçesi Merkez İlkokulunda öğretmen olarak göreve başladım. Merkezde benden başka öğretmen olmadığı için okulun başöğretmenliğine ve maarif memurluğuna da vekaleten ben bakıyorum.

Öğretmen Okulunda, yönetim ve resmi yazışmalarla ilgili bir dersimiz olmadığı için yazışmalar ve yönetim konusunda sıkıntı çekiliyor

Dairedeki gelen- giden yazılarını, dosyalarını ve defterlerini inceleyip bir örnek bularak bu sorunumu halletmeye çalışıyorum.

Okulda yönetim işleri, resmi yazışmalar, baş öğretmen ve maarif memurlarının (İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin) görevleri konularıyla ilgili bir dersin öğretmen okullarında okutulması gerektiğini düşünüyorum.

Saygılarımı sunar, ellerinizden öperim.

Hüseyin Hüsnü Tekışık

124 lira maaşla başladım öğretmenliğe.

Öğrenciler beni çok seviyordu. Ben de onları çok seviyordum. Hepsinin gözlerinden sevgi ve zeka fışkırıyordu. Onlarda kendi çocukluğumu görür gibi oldum. Seve seve geliyorlardı okula. Çevremde toplanıp “ Öğretmenim, bugün ne öğreneceğiz?” diyorlardı Yapılacak iş, onları iyi yönlendirmek, cesaretlendirmek ve çalıştırmaktı.

İlk derslerimizde nasıl çalışacağımızı, bu öğretim yılında neler öğreneceğimizi konuştuk. Harflerin ve rakamların doğru ve güzel yazılması üzerinde çalıştık.

Öğretmenliğe başladıktan 15 gün sonra, İlçe Askerlik Şubesinden çağırdılar. Gittim. Şube Başkanı genç bir teğmendi.” Şubemize telgraf geldi Yedek Subaylığınızı yapmak üzere Ankara Yedek Subay Okuluna gitmeniz gerekiyor “ dedi.

Yedek Subay Okuluna gidebilmem için, önce 2 aylık Hazırlık Kıtası eğitimi görmem gerektiğini, bu eğitimi görmediğimi şube başkanına anlattım.

Başkan olan teğmen , bu konuda bilgisi olmadığı için Yedek Subay Okuluna gitmemde israr etti. Aksi halde asker kaçağı olacağımı söyledi. Ve sevk yazısını verdi elime.

Benim için çok değerli olan iki odalı bir toprak damdan oluşan okulumu, tamir ettiğim sıraları, Türkiye haritalarını, bavulumdan çıkarıp sınıflara astığım Atatürk resimlerini, göndere çektiğim bayrağı ve “ Bizi bırakıp gitme öğretmenim “ diye ağlayan öğrencilerimle bütün dünyamı geride bırakıp ayrıldım Karlıova’ dan.



5 Temmuz 2009 Pazar

G Ü N C E L
















HERKESE MERHABA

Burhan BURSALIOĞLU


3 Günlük ayrılıktan sonra hepinize merhaba deme şansına sahip olduğum için mutluyum.

Biliyorsunuz, Emirgan İlkokulu öğretmeni Hanife Ersoy'un kızı , aynı zamanda, Emirgan İlkokuılundan mezun, Sevil Ersoy, kendi gibi Taner adlı ve Uşak'lı öğretmenle evlenme merasimini Uşak'ta yapmaya karar verdikleri için, malüm, kız tarafı olarak ben, eşim ve torunum Şevval'le 3 Temmuz'da Uşak'a gittik.

Uşak, 904 metre rakımı olan, gördüğüm kadarıyla eski ve yeni Uşak olarak ayrılabilir. İzmir caddesi adı verilen bölgedeki tüm binalar yeni. Daha merkezi yerlerdeki binalar ise eski. Tüm caddelerin etrafı çeşitli yüksekliklerde binalarla kaplı. Dikkatimi çeken diğer bir görüntü ise, kuaförlerin çokluğu. Okadar ki , bir caddenin 200 metrelik bölümünde en az 50 kuaför tabelası var. Sorduğumda, Uşak hanımları saç yaptırmakta çok meraklıymışlar. Hatta küçük kızlar bile saçlarını yaptırırmışlar. Gezdiğim bölgede ise kahvehaneye hiç rastlamadım. Büyük bir bina, öğretmen evi olarak görev yapıyor.
Yine, çok geniş bir alana yapılmış olan , kağnı ile mermi taşıyan Türk kadını, Türk askeri, ön cephede, kültürü temsil eden, ortada Atatürk, sağında , solunda kız ve erkek öğrenciler, Önlerinde atlılardan oluşan heykel grubu var.
Uşak, diğer illere göre su yönünden çok şanslı. Çünkü bol. Ama elektrik konusunda bukadar şanslı değil. Sık sık kesintiye uğramakta. Esnaf ise genellikle sabak saat 9 dan önce kepenklerini açmıyor. Gece ise cadde ve sokaklar sakin.

Sevil ve Taner çiftinin nikah ve düğünleri oldukca geniş bir arazide, zevkle yapılmış,döşenmiş, süslenmiş açık hava düğün yerinde yapıldı. Şehir merkezinden , araba ile 15-20 dakika dışında.
Reklam olmasın diye teferruata girmiyorum. Herkes eğlendi. Güzel bir düğün oldu. Bol bol yörenin oyunu, tabi Sevil'in Ordu'lu oluşu nedeniyle de o yörenin de havaları çalındı folkloru oynandı.
Çok az miktarda çektiğim resimler, yarından sonra sunu olarak tüm adreslere göndereceğim gibi, Facabook da da yayınlayacağım.

Okuyucularım olan sizler adına da, Sevil ve Eşine mutluluklar dileklerimi ilettim. Darısının da bekarlara olbasını da ekledim.

Yukarıda, size merhaba deme şansına eriştiğimi belirtmiştim. Uşak'a Pamukkale firmasına ait otobüsüyle gidip geldik. Dönüşte Bodrum'a 20 km. kala, Güvercinlik bölgesini bitirdik, araba süratlandı, tam bu anda, ortadaki refüjden bir genç kız yola atladı. O anda kaptan, direksiyonu refüjlere doğru kırıp kızı otobüsün altına almaktan kurtardı, ama tüm yolcular tehlike yaşadı. Lastikler refüjdeki kaldırım taşlarına çarparak sağ tarafa doğru savrulduk. Şayet, kaptan uyanık olmasa, olayın önceden olabileceğini kestirmese idi, denize uçmamız an meselesiydi. Bu arada arkamızda başka bir araba olmuş olsaydı, kızı çığneyecekti. Ne var ki bu kaza zararsız atlatıldı. Kaptana , teşekkür ettim, şimdi de ediyorum.
Başka yazılarda buluşmak üzere selam ve sevgiler.

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ