Burhan Bursalıoğlu
Bir konu üzerinde düşüncelerimi söyleyeceğim. Yazımı okuduktan sonra, “Hadi canım, bu da nereden çıktı. Alan memnun satan memnun “ diyeceğinizi biliyorum. Ama yinede söyleyeceğim.
2010-2011 futbol sezonuna başlamak üzereyiz.
Tüm futbol takımları harıl harıl hazırlık çalışmaları yapıyor ve tüm görsel medya bu hazırlık maçlarından ve transferlerden görüntülü haberler veriyor ve yazıyorlar. Özellikle şu günlerde transfer dedikodularında milyonlarca dolar ve yuro lar uçuşuyor. Neden? Futbol takımları başarılı olsun diye Avrupa’dan futbolcu ithal ediliyor.
Spor demek futbol mu? Başka branşlar yok mu? Futbolcuya çuvallar dolusu para harcayarak takımlarımızı güçlendiriyoruz. Diğer branşlarda ne yapıyoruz? Hiçbir şey. Çünkü Türk sporcu yetiştirmiyoruz. Teşvik edecek imkan tanımıyoruz. Halbuki her branşta yapılan seçmelere binlerce gencin katılması gerekir.Türk sporuna neden genç sporcular yetişmiyor? Neden her branşta seçmelere, yarışmalara yüzlerce, binlerce genç sporcular müracaat etmiyor? Tek tük yetişenleri de aşağıya doğru çekiyoruz. Sebepler çok. Hem de pek çok. Burada, nedenlerden sadece birine değineceğim. Şifreli TV futbol yayınlarına.
Bir zamanlar Cine 5 futbol maçlarını, şifreli yayınlardı. Ücretli olarak Cine 5 de maçları seyrederdik. Sonra, maç satın alma ihalesini kazanan Dijitürk ortaya çıktı. Lig TV kanalından maçları şifreli olarak vermeye başladı. Bir yıllık maç seyri kişilere aşağı yukarı 1000 tl ye mal oluyor. Şimdi de D- Smart ortaya çıktı. TRT -1 in şifresiz vererek seyrettiğimiz 2. 3. lig maçlarını D-Smart şifreli veriyor. Avrupa maçları dahil, takımların hazırlık maçlarını dahi şifreli olarak veriyor.. Böyle bir şey olur mu? Oluyor işte. Peki bunlar nasıl seyredilecek? 300 tl. ye D-Smart disivırı alacaksın, uydu anteni taktıracaksın, maçları izleyeceksin. Sonra ne olacak? 1-2 yıl sonra bir başka kanal ihaleyi alacak, D-Smart ın disivırları elde kalacak. Nitekim, 5 yıllığına yine dijitürk ihaleyi alarak süper liği oradan izleyeceğiz. Tabii şifreli.
Şimdi, bu kanallar, aldıkları bir sürü paraya karşılık, bizlere haftada en fazla 3 maç izletiyorlar. Dikkat edin sadece 3 futbol maçı. Sanki başka spor branşı yokmuş gibi.
Sayın TFF kulüpler adına, açık artırmayla maçları satar. Yayıncı kanal, gelirlerinden bir miktar kulüplere ödeme yapar ve maçları şifreli olarak abone olan 2-3 yüz bin kişiye iletir.
Şimdi, doğru oturup doğru konuşalım. 60-70 milyon insana seyrettirme imkanı var iken, 200 – 300 bin kişinin seyretmesi sporumuzu kalkındırır mı? Mümkün değil. Futbolcu yetişir belki, ama sporcu yetişmez.
Şöyle bir geriye değru uzanalım. Bugüne dek yetişmiş olan tek tük sporcuların hepsi kırsal bölgelerden, köylerden yetişmiştir. Her tarafımız deniz, hangi yüzücümüz, kürekçimiz, tramplencimiz, dünya çapında , hangi arenada kendini göstermiştir? Karlı dağlarımızdan hangi kayakçımız, uluslar arası kış olimpiyatlarında başarılı olmuştur?
Ata sporumuz güreşteki durumumuz belli. Ulusu sokağa dökecek bir başarımız varmı?. Güreşimizin 50-60 yıllarındaki parlak dönemini yakalayabilmiş miyiz? Nerede binicilik, avcılık, okçuluk, kılıç oyunları, cirit? Bugünün hokeyin atası sayılan çögen, beyge, kızbörü , gökbörü gibi değişik oyunlar nerede? Osmanlı döneminde güreşçi yetiştirmek için pehlivan tekkelerı kurulmuştu. Bizde güreş okulları var mı? Cimnastikçi yetişiyor mu? Rahmetli, Ali Faik Üstünidman’ın, Selim Sırrı Tarcan’nın ruhları sızlamıyor mu? Sızlar tabi. Futbol varken gerisini silkele gitsin.
Bütün kanallarda, spor haberlerinde, futbolun dışında bir spor haberi var mı? Futbolun dışında canlı yayın var mı? Evet futbolu küçümsemiyorum. Oda önemli , çokta seviyorum, ama, diğer sporlardan da söz edilmelidir. Saatlerce futbol yorumları yapılır, kişiler hakkında dedikodu yapılır, hiçbir spor branşından bahsedilmez, adı spor yorumu olur.
Gençlere, yeni yetişkinlere sporu böyle mi sevdireceğiz? Sevdirmek için ne yapıyoruz? Kapalı ekranların arkasından mı sporu sevdireceğiz. İnsanların seyretme özgürlüğü yok mudur? Yayınlanan bir haberi duyma ve seyretme özgürlüğüne sahip değil miyiz? Paparazilerin, insanların mahrem hayatına girip çektikleri uygunsuz resimler şifresiz yayınlanıyorsa , onların yaşama özgürlüğüne müdahale olmuyor mu?” Herkes bunları seyretsin” demek istenmiyor mu? Ama bir spor yayını için, “seyredemezsin” diyerek, seyir ve dinleme özgürlüğü kısıtlanmıyor mu? Bu çelişki olmuyor mu? .
Efendim, abonelerden toplanan gelirler olmalı ki, kulüplere para verilebilsin. Diyelim ki, şifreli yayınları 500 bin kişi seyrediyor ve 10-20 de reklam alıyor.Yayını 50-60 milyon insana seyrettirseler, bu durumda, reklamcılar 30-40 reklam vermezler mi. Gelir daha da çoğalmaz mı?
Önerim şunlar :
1- Her kanal istediği branşta yayınını yapsın, gelen reklamlardan kulüp veya kuruluşa da bir miktar ödeme yapılsın..
2- Kanalların, spor saati, spor yorumu adı altında futboldan başka haber ve yorum yapmıyorlarsa, programdaki “spor” sözcüğünü kaldırsın.
3- Her kanal gerçek spor programı uygulasın da, köy, kasaba, varoş ve kırsal bölgelerdeki insanlarımıza heyecan gelsin, teşvik edilsin ki, sporda kitlesel kalkınma yapılsın.
4- Haber sonrası spor haberlerinde tüm branş haberleri verilsin
5- TC. temsil eden Ulusal bir kanal sadece spor yayını yapsın. Eurospor örnek alınsın.
6- Bu isteklerimin yerine gelmesinin mümkün olmayacağını da biliyorum. Futbolun, bir ticaret metah-ı haline geldiği yerde, galiba hülyalara dalıyorum.