8 Mart 2012 Perşembe

Önemli günler




  NASRETTİN   HOCA   -  1208 - 1284

 
Burhan Bursalıoğlu



Türk halk bilgesi. Halk dilinde, duygu ve inceliği içeren, gülmece türünün öncüsü olmuştur.
Sivrihisar'ın Hortu yöresinde doğdu, Akşehir'de öldü. Babası Hortu köyü imamı Abdullah Efendi, annesi aynı köyden Sıdıka Hatun'dur. Önce Sivrihisar'da medrese öğrenimi gördü, babasının ölümü üzerine Hortu'ya dönerek köy imamı oldu. 1237'de Akşehir'e yerleşerek, Seyyid Mahmud Hayrani ve Seyyid Hacı İbrahim'in derslerini dinledi, İslam diniyle ilgili çalışmalarını sürdürdü. Bir söylentiye göre medresede ders okuttu, kadılık görevinde bulundu. Bu görevlerinden dolayı kendisine Nasuriddin Hâce adı verilmiş, sonradan bu ad Nasreddin Hoca biçimini almıştır. Onun yaşamıyla ilgili bilgiler, halkın kendisine olan aşırı sevgisi yüzünden, söylentilerle karışmış, yer yer olağanüstü nitelikler kazanmıştır. Bu söylentiler arasında, onun Selçuklu sultanlarıyla tanıştığı, Mevlânâ Celâleddin ile yakınlık kurduğu, kendisinden en az yetmiş yıl sonra yaşayan Timur'la konuştuğu, birkaç yerde birden göründüğü bile vardır.

Nasreddin Hoca'nın değeri, yaşadığı olaylarla değil, gerek kendisinin, gerek halkın onun ağzından söylediği gülmecelerdeki anlam, yergi ve alay öğelerinin inceliğiyle ölçülür. Onun olduğu ileri sürülen gülmecelerin incelenmesinden, bunlarda geçen sözcüklerin açıklanışından anlaşıldığına göre o, belli bir dönemin değil Anadolu halkının yaşama biçimini, güldürü öğesini, alay ve eğlenme türünü, övgü ve yergi becerisini dile getirmiştir. Onunla ilgili gülmeceleri oluşturan öğelerin odağı sevgi, yergi, övgü, alaya alma. Gülünç duruma düşürme, kendi kendiyle çelişkiye sürükleme, Katı kurallar karşısında çok ince ve iğneli bir söyleyişle yumuşaklığı yeğlemedir. O, bunları söylerken bilgin, bilgisiz, açıkgöz, uysal, vurdumduymaz, utangaç, atak, şaşkın, kurnaz, korkak, atılgan gibi çelişik niteliklere bürünür. Özellikle karşısındakinin durumuyla çelişki içinde bulunma, gülmecelerinin egemen öğesidir. Bu öğeler Anadolu insanının, belli olaylar karşısındaki tutumun yansıtan, düşünce ürünlerini oluşturur. Nasreddin Hoca, halkın duygularını yansıtan, bir gülmece odağı olarak ortaya çıkarılır.
Söyletilen kişi, söyletenin ağzını kullanır, böylece halk Nasreddin Hoca'nın diliyle kendi sesini duyurur.
Nasreddin Hoca, bütün gülmecelerinde, soyut bir varlık olarak değil, yaşanmış, yaşanan bir olayla, bir olguyla bağlantılı bir biçimde ortaya çıkar. Olay karşısında duyulan tepkiyi ya da onayı gülmece türlerinden biriyle dile getirir. Tanık olduğu olaylar, genellikle, halk arasında geçer. Hoca soyluların, yüksek saray çevresinde bulunanların aralarına ya çok seyrek girer ya da hiç girmez. Sözgelişi onun tanıştığı söylenen Selçuklu sultanlarıyla ilgili gülmecesi yoktur. Timur'la ilgili "hamam, Timur ve peştemal" gülmecesi de, Timur'dan çok önce yaşadığı için, sonradan üretilmiştir. Halk beğenisi Hoca'yı Timur gibi çevresine korku salan bir imparatorun karşısına hamamda çıkarak, "kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit" türünden bir yergi yaratmıştır.

Burada yerilen, dolaylı olarak, kendi toplumun, halkın üstünde gören saray insanlarıdır.
Nasreddin Hoca gülmecelerinde dile gelen, onun kişiliğinde, halkın duygularını yansıtan başka bir özellik de eşeğin yeridir. Hoca eşeğinden ayrı düşünülemez, onun taşıtı, bineği olan eşek gerçekte bir yergi ve alay öğesidir. Anadolu insanının yarattığı gülmece ürünlerinde atın yeri yoktur denilebilir. Eşek, acıya, sıkıntıya, dayağa, açlığa katlanışın en yaygın simgesidir. Soyluların, sarayların çevresinde üretilmiş gülmecelerde eşek bulunmaz, oysa at geniş bir yer tutar. Bu konuda, başka bir çelişki sergilenir, gülmecede güldürücü öğe ile yerici öğe yanyana getirilir. Bunun örneği de kendisinden eşeği isteyen köylüye, "eşek evde yok" deyince ahırda onun anırmasını duyan köylünün "işte eşek ahırda" diye diretmesi karşısında, Hocanın "eşeğin sözüne mi inanacaksın benimkine mi" demesidir.
Onun gülmecelerinde, kaba sofuların "ahret" le ilgili inançları da önemli bir yer tutar. "Fincancı Katırları", "Ben Sağlığımda Hep Burdan Geçerdim" başlıklı gülmeceler katı bir inanç karşısındaki duyguyu açığa vurur. Toplumda neye önem verildiğini anlatan "Ye Kürküm Ye" gülmecesi, Hoca'nın dilinde, halkın tepkisini gösterir. 

Nasreddin Hoca'nın etkisi bütün toplum kesimlerine yayılmış, "İncili Çavuş", "Bekri Mustafa", "Bektaşi" gibi çok değişik yörelerin duygularını yansıtan gülmece türlerinin doğmasına olanak sağlamıştır. Bunlardan ilk ikisi saray çevresinin oldukça kaba beğenisini, üçüncüsü de gene halkın Yönetim hatalarına karşı duyduğu tepkiyi dile getirir.

EŞEĞE NEDEN TERS BİNMİŞ
Bir gün Hoca, eşeğine binerek , arkasına takılan bir kısım insanlarla birlikte, camiden eve dönerken birdenbire durur, hayvandan iner ve yüzü insanlara dönük olarak eşeğe ters biner, yani semere ters oturur. Bunu görenler yaptığı hareketin nedenini sorarlar. Hoca şöyle der:

-Düşündüm taşındım, eşeğime böyle binmeye karar verdim çünkü saygısızlığı hiç sevmem. Siz önüme düşseniz, arkanızı bana dönmüş olacaksınız; usulsüzlük saygısızlık olur. Ben önde gitsem, size arkamı çevirmiş olacağım ki bu da doğru değildir. Böyle ters bindiğim zaman ise hem ben önünüzden giderim, siz de ardımdan gelmiş olursunuz; hem de karşı karşıya bulunuruz!


5 Mart 2012 Pazartesi





HAFTA  İÇİNDE  DUYDUKLARIMIZ

ATA’YA  HAKARET  EDEN  TALTİF  GÖRÜYOR

Ata’ya hakaretten  10 ay ceza  alan  İlkokul müfettişi Afyon’a atanarak taltif gördü ve Denetmenler başkanı oldu.  Afyon’da 4000 öğretmenin  inceleme, soruşturma ve görevden alma yetkisine sahip bulunmaktadır.
Bu dönemde böyle insanlar ödüllendiriliyor. Bu tür ödüller onları vicdanen  huzurlu ediyor mu acaba?

4+4+4  SİSTEMİ

 Milli Eğitimde  yapılmak istenen 4+4+4  sisteminde gördüğü tepkiler üzerine, ufak değişiklikler yapıldı. Buna karşılık da okula başlama yaşını  5  e çekildi.
Beş yaşındaki çocuğu okula alan zihniyet, anneleri için de okulda yer yapmalılar.
4 yaşındaki çocuklar da ağızlarında emzik, altları bağlı, okul öncesi sınıflara alınacaklarına göre, onlara.öğretmenlerin dışında birer de bakıcı atanmalı.
 Bu sistemde bir diğer konu da, 5. sınıflar ikinci 4 yıla ilave edildi. Bugün 5. sınıfları okutan sınıf öğretmenliğinden mezunlar. İkinci dört yılda öğretmenlik yapamayacaklarına göre, okullarda,  5.  sınıf sayısı kadar  öğretmen fazlalığı oluşacak. Bakanlık bu öğretmenleri nasıl kullanacak ve ya ne yapacak?

BAYGINLIK  GEÇİREN  ÇOCUK  YARIŞMACI

BAYILAN  ÇOCUKLAR

Çanakkale’in Bayramiç kazasında, “Atletizmi Geliştirme Projesi “ kapsamında karda, buzda ve soğuk bir havada yapılan yarışmaları  baygınlıklara sebep oldu. Hatta, Dilber Aypeker adlı bir kız öğrenci geçirdiği baygınlık  sonrası hastaneye  kaldırıldı.
Daha önceki bir yazımda da, Ankara’ da onlarca ilkokul çocuğunun yarışmalarda yerlerde kaldıkları manzaraları ele almış ve yöneticilerin daha dikkatli, zamanı iyi seçmelerini tavsiye etmiştim. Anlaşılan zihniyette değişiklik olmuyor.

60  M.E.MÜDÜRÜ

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer 60  ilin Milli Eğitim Müdürlerinin yerlerini  değiştirmiş.
Kış günü , karlı, buzlu bir mevsimde insanların rahatlarını bozmak, sıkıntıya sokmaktan zevk mi alınıyor?

ÖNDER

İmam Hatip Lisesi Mezunları  ve Mensupları Derneği, ( ÖNDER)  TBMM Milli Eğitim Komisyonuna sundukları  raporda, okullarda  haremlik-selamlık olmasını istemişler. Gerekçe olarak da:
  “ Kadın ve erkek arasında:  Beyinde cinsiyetten kaynaklanan farklılıklar, öğrenmede: Cinsiyetten kaynaklanan farklılıklar, karma ve tek cinsiyetli eğitimle ilgili görüşler, konu başlıkları şeklinde  sunulmuş.
Milli Eğitimde birden bire bu konuyu ortaya atmasını nedeni böylece ortaya çıkmış oldu. ÖNDER den başka ne beklenir ki?

OKULDA DAYAK

Konya’da bir ilköğretim  okulunda okuyan birinci sınıf öğrencisini, daha üst sınıflarda okuyan 4 öğrenci   bodruma indirerek  kıyasıya dövmüşler.
İlköğretimdeki şiddet devam ediyor. Dövülen çocuk sessiz, bağırmadan, imdat istemeden mi dövülmeyi kabullenmiş? Okul idareci, öğretmenler, nöbetçi öğrenci ve nöbetçi öğretmenler nerede imişler?
MADIMAK  KATLİAMI

MADIMAK  DAVASI

  Sivas’ta , 1993 de 35  kişiyi yakarak ölümlerine neden olanların davaları hala sürüyor.  13 Mart’a kadar sonuçlanmazsa  dava zaman aşımına uğrayacak. Bu davada yakalanamayan ve kırmızı bültenle aranan 14 kişi hakim karşısına çıkmadan kurtulmuş olacaklar.
Tahmin ediyorum, bu dava, zaman aşımına uğrayan  benzer davalar gibi zaman aşımına uğrayarak, kaçak suçlular kurtulmuş olacak. 35 aydın insanımızın kanı ortada kalacak.
TÜRK  LİRASININ SİMGESİ

TL  SİMGESİ

Türk Lirası simgesi yarışması bitti ve ilan edildi.  Simgenin Ermeni simgesinin tersi olduğu ve simge Tayip Erdoğan’ı anımsattığı söylenmektedir. Ayrıca, simgeyi yapan Tülay Lale’ nin de isim ve soyadını ifade ettiği söylenmektedir.
İsim ve soyadlar değişmiyeceğine göre simgeyi kabulleneceğiz. Daha değişik şekil de verilebilirdi.

VERGİ  REKORU

Benzinden alına  en yüksek vergi nedeniyle Avrupa’da  liste başındaymışız. Bir litre benzinden Türkiye’de alınan  vergi  1.04  Euro.
Birçok konularda ilk olduğumuz unutulmasın. Gerek benzinin litre fiyatında , gerekse bir litre benzinden alınan vergi Avrupa’da  listede  birinci imiş. Sorun mu sanki? Çok zengin olan vatandaşın verdiği vergide çok olur. (!)  Avrupa’lılar kıskanmasın!..
KANALİZASYON ÇALIŞMASI

KANALİZASYON PARASI

Avrupa birliği Türkiye’ye “Kanalizasyonu   iyileştirme” nedeniyle, 1 milyar  581 milyon liralık yardım göndermiş.  Avrupa birliği  şimdi bu parayı araştırıyormuş. Yerinde kullanılıyor mu, para nerede diye .
Köylerde, 5 metre yükseklikteki balkonlarda  açılan  üçgen şeklindeki bir delikten, aşağıdaki sinekleri hedefleyerek abdestinin yapıldığı açık tuvaletlerin varlığından Avrupalılarında haberi varmış demek. Bu tür ilkel tuvaletlerin iyileştirilmesi için  kanalizasyon yapılacaksa helal olsun. Başka amaçla kullanılıyorsa, hesap sormakta haklılar. Aslında bu paranın verilmiş olması utanç verici. Nedenini  siz anlarsınız.  

TFF BAŞKANI  Y.DEMİRÖREN

TFF  RÜŞVET Mİ VERİYOR?

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığına seçilen YILDIRIM  DEMİRÖREN, Avrupa Şampiyonlar Kupasına katılması nı engelleyen UEFA  hakkında dava açan Fenerbahçe’nin davayı geri çekmesi karşılığı,  45 milyon euro yu Federasyon tarafından ödenmesini önermiş.
Sayın Demirören’in bu teklifi şike sayılmıyor mu? Parayı veriyorsun, istediğini gerçekleştiriyorsun.  Madem 45 milyon euro yu gözden çıkarmış, neden halkın katkıları ile birikmiş federasyonun parasını teklif ediyor? Kendi bütçesinden verse ya.  Bakalım Fener Yönetimi ne karar verecek. Can derdinde mi, yağ derdinde mi? Göreceğiz. Umarım yağ derdinde olmaz.

VERGİSİNİ ÖDEMEYEN ÇOCUK

Maliye Bakanlığı, “Önceden hazırlanmış kira beyanname sistemi  uygulamasında, mükelleflere gönderilen mektuptan birini de 2 yaşındaki bir çocuğa göndermiş. Mektupta, önceki vergileri de zamanında ödediği için teşekkür ediyor çocuğa.
O kadar çok sistemler değiştiriliyor ki, memurların hata yapmaması imkansız. Ama bu mesele para ile ilgili olduğu için dikkat etmek lazım.


HAKAN ŞÜKÜR

TBMM Başkanlığı,” Hakan Şükür’ün Lig TV de yorum yapması Milletvekilliği ile bağdaşık olduğu konusunda, Başkanlığımızın bir tereddütü bulunmamaktadır “. diyor.
Yasal olarak belki tereddüt yoktur , ama etik oluyor mu? Bunu Hakan Şükür’ün düşünmesi lazım. Dünya ca tanınan bir kişinin etik olmayan davranışları kendi kariyerini paslandırır. Bu davranış da “görüp göreceği bu kadar olur”.
HAİN  SALDIRI SONU

HAİN  SALDIRI

Sütlüce’de, uzaktan kumandalı bir bomba, içinde 21 polisin bulunduğu minübüs geçerken patladı ve biri sivil 16 kişi yaralandı.  Hayati tehlikeleri yok.
Yaralıların hayati tehlikelerinin olmamayışı tesellimiz. İstihbarat teşkilatımızın daha uyanık olması gerekmektedir. Bu iş sarpa sardı.
FANSIZ TURİSTLER CENNETTE

TATİLCİLERİMİZ ARTTI

Fransızların tatillerini TÜRKİYE’ de geçirenlerin sayısı %45  artmış. Cumhurbaşkanları Sarkozy’ye inat olsun diye  Türkiye tercih ediliyor.
Hoş gelsinler. Geldiklerinde de  “Ermeni soykırımı yoooook” diye  avaz avaz bağırsınlar.
BU UÇAK SIVISIZ  UÇUYOR

SIVI   TAŞIMAK YASAK

1 Mart’tan itibaren yurtdışı, 1 Nisan’dan itibaren de yurtiçi uçuşlarda, yolcular hiçbir sıvı  madde  taşıyamayacak. Sadece emzikli çocuklar için özel izin gerekecek..
Yasak maddeler:  Su dahil, her türlü sıvı madde. Krem, losyon, kolonya, parfüm, yağ, makyaj malzemesi deodorant, diş macunu, traş köpüğü ve her türlü  macun kıvamındaki maddeler. Reçel, bal, yoğurt, pekmez, salça,  mayonez gibi yiyecekler.  Şampuan, sprey, kontak lens  sıvıları ve jeller.
Bu da herhalde Dünya da ilktir. Ben mantıklı görmüyorum. Yolculara ikram edilen şişe şişe içecekler sıvıdan sayılmıyor mu* uçağın kirletilmemesi amaçlanıyorsa, ikram edilen içeceklerle de yapılabilir. Bu kafayı taşıyan, önce,  kaptanların uçuş aletlerine döktükleri çay nedeniyle, 6 saat rotar yapan uçağın yolcularının perişan olmamalarının önüne geçmeliler.
KERRY  TREBİLCOCK

PİKA  HASTALIĞI

İngiltere’de, besleyici değeri olmayan PİKA  hastalığına yakalanan 21 yaşındakı KERRY TREBİLCOCK adındaki genç bir kız,  dört yılda  4000  (dört bin) adet bulaşık süngeri , 1000  (bin)  kalıp ta  sabun yemiş ve yemeye de devam ediyormuş.  Bunları sıvıya, çay,süt, kahve  gibilere batırarak yiyormuş.
Ben almayayım.
ROBERT  MUGABE

ROBERT  MUGABE

Afrika ülkelerinden Zimbabwe’nin diktatör kralı, 88 yaşındaki Robert MUGABE için , 650 bin paund  (Türk parasıyla,  1.8 milyon tl)   harcayarak yaş günü kutlaması yapılmış. 20  bin kişi katılmış. Dört büyük pasta yapılmış. Pastanın biri, kralın  yaşı kadar 88 kilo imiş.

Halkı sefalet içinde olan bir ülkenin Kralı halkı için mi oradadır, yoksa kendi için midir?,..Dünya’nın oluşumundan bu güne dek , gelmiş geçmiş devlet yöneticisi , hangi adda olursa olsun, yoksulluk çekti mi, öldüğünde, arkasından,   “ yemedi yedirdi, giymedi giydirdi, almadı verdi “ dedirten bir kral, padişah, şah,başkan her ne ise duydunuz mu? Okudunuz mu?” Hayır “ sesleri kulağıma geliyor. Galiba, en üst doruğa çıkıp, kendini sağlama almak, soyunu sopunu  varlıklı hale getirmek GEN le ilgili olsa gerek.
 Kulağıma “biri   hariç, Mustafa Kemal Atatürk” sesleri de geliyor. Haklısınız. M.K.Atatürk ‘ ün kimsesi  yoktu.  yemedi  yedirdi, giymedi giydirdi. Edindiklerini de halkına ve devletine hibe etti. Yani kendine değil, halkına yatırım yaptı..

26 Şubat 2012 Pazar

EĞİTİM


SKANDAL

Burhan Bursalıoğlu



  Birkaçgün önce  Gazi Üniversitesinde yapılan toplantıda, skandal konuşmayı aşağıya alıyorum. Bir öğretim üyesinin, 21. yüzyıldaki, örümcek fikirleri taşıdığını gözlerinizin önüne seriyorum . Ne günlerdeyiz görünüz.

     
  Eğitim camiası bununla çalkalanıyor; sadece eğitimciler bilmesin herkes öğrensin!
      Ankara Gazi Üniversitesi' nde 1.Ulusal Sınıf Öğretmenliği Kongresi yapıldı. Türkiye'nin değişik illerinden  çok sayıda sınıf öğretmeni toplantıya ilgi göstererek Ankara'ya gitti. Kongrede bir çok tebliğ sunuldu.
  
   Toplantı'nın ikinci  günü 'Sınıf Öğretmeninin Özellikleri' başlıklı oturum yapılırken kürsüye     BUCA EĞİTİM FAKÜLTESİ DEKANI Prof.Dr. Enver Tahir Rıza geliyor. ilköğretimin beş yılında tek ögretmenin 1.sınıftan 5. sınıfa kadar değişmeden görevini sürdürmesi etrafında tartışmalar yapılıyor. Prof. Dr. Enver Tahir Rıza sözlerine başlarken 
''beş yılda tek öğretmenin aynı öğrencilerle birlikte olması, olumlu değil'' diyor. Sonra,
''bir de'' diyerek devam ediyor:
''-Cinsiyet sorunu var.''
(...???...!!!...???...)
   Herkes Enver Hoca'nın sözlerinin devamını nasıl getireceğini merakediyor.  Hoca;      
''biliyorsunuz, ülkemizde karma eğitim modeli uygulanıyor''
vurgusunu yaptıktan sonra, salonu dolduran yüzlerce kadın  öğretmenin gözlerinin içine bakarak aynen şu cümleyi sarfediyor: ''-Hanım öğetmenler erkeklere iyi örnek olamazlar! ''
   Meslekte 35 yılını geride bırakmış olan hanım öğretmen Yücel Demirhan
''Artık bu kadarına dayanamam'' diyerek yerinden kalkıp  salonun çıkış kapısına doğru yöneliyor. Arka sıralarda oturan kongrenin organizasyonunu yapan hocalara dönerek ''bu  toplantıyı protesto ediyorum'' diyor, arkasından ekliyor:
''-Ben ona örnek olamazsam, o da bana örnek olamaz! ''
   Demirhan'ın ardından toplantıya katılan istanbul Doğuş Lisesi öğretmenleri, Bahçeşehir öğretmenleri ve Alev Okulları öğretmenleri salonu terk ediyor.
   Cumhuriyet'in ilanından 83 yıl sonra BAĞDAT ÜNİVERSİTESİ ÇIKIŞLI BİR AKADEMİSYEN eğitimci, kadın öğretmenler ile erkek öğrenciler arasına derin bir kama sokmak cesaretini gösteriyor. Üstelik bunu kadın öğretmenleri aşağılalayarak yapabiliyor.
   Bu skandal, kapalı kapılar ardında sessizlikle geçiştiriliyor .

22 Şubat 2012 Çarşamba

Milli, Eğitimde olanlar.



MİLLİ EĞİTİM  KURUMLARINDA  GERİYE  DÖNÜŞ MÜ?

 Burhan Bursalıoğlu

AKP iktidarının bu güne kadar, ME Bakanlığına  üç bakan görev yaptı. Özellikle Hüseyin Çelik ve Ömer Dinçer  zamanlarında, eğitimimizde  birçok  değişiklikler yapıldı. Asıl olan daima ileriye dönük yenilikler yapmaktır. Bugüne dek yapılan değişiklikler  ileri  yerine  olanı yok etmek  şeklinde olmaktadır.
Okulların isim tabelalarındaki  TC  kaldırıldı. Üzerinde yaşadığımız Devletimizin adı Türkiye Cumhuriyeti olduğuna göre tabeladaki  TC  nin ne zararı vardı anlayamadım.


Böyle öğrenciler mi isteniyor?

Tüm öğrenci yurtları yönetmeliği değiştirilerek, “ Yurtlarda dinsel propoganda  yapmak suç olmaktan  çıkarıldı” Dinimizin tanıtılmasının   propogandaya ihtiyacı mı vardı ki böyle bir değişikliğe gerek görülmüş.
Yasalara, yönetmeliklere, Milli Eğitimin temel ilkelerine aykırı  olmamasını, ders konularının  ana ilkelere ters düşmemesini kontrol eden,  Temel Eğitim politikalarını belirleyen, programları hazırlayarak  okullara tavsiye kararları alan Talim ve Terbiye nin tüm üyeleri  167  kişi  başka yerlere atandı veya emekli edildi. Ömer Dinçer de bunları kızağa çekerek , yeni elemanlar atadı.
Aynı zamanda 1739 sayılı ME Temel kanununda değişiklik yapılarak, kitapların seçimi, inceleme ve denetleme yetkileri Talim ve Terbiye Kurulundan alındı.
Cumhuriyetimizin onuncu yılı için hazırlan  Onuncu Yıl  Marşı  okullarda söylenmesi yasaklandı, kitaplardan çıkarıldı. Nedeni;  marştaki  “Demir ağlarlarla ördük, ana yurdu dört baştan” dır.
Beyoğlu Belediyesi, ilköğretim öğrencilerine dağıttığı “Trafik Rehberi “nde kazalar için şu ifadeler yer alıyor:
” Kuşkusuz trafik kazaları da diğer büyüklü küçüklü bütün olaylar gibi takdir-i ilahidir. Çünkü her  şey Allahın taktirine bağlıdır. Onun ilminin, taktirinin dışında bir şey olmaz,  olamaz. Hatta bir yaprak dahi onun izni olmadan kıpırdamaz…” 

Takip edilirse böyle yakışır.


Allah her insana akıl vermiş. Bu aklı iyi kullanın. Yaptığınız her şeyden sorumlusunuz diyor.  Allah bizim yaptığımız her şey için yönlendiriyorsa “Taktir-i İlahi” diyorsak, suç işleyenler için neden mahkemeler kurulmuştur. Neden cezalandırılıyorlar? Bu dünya’da yaptığımız her şey için, öldüğümüzde sorgu suale tabi tutulmuyor muyuz.?
Yeni ders kitaplarında, Atatürk’le  Vahdettin  arasında  uyum olduğunu çağrıştıran ifadeler bulunmaktadır.
Yeni kitaplarda, Vahdettin’in İngilizlere sığındığı ifadele yok.
8. sınıfların İnkilap Tarihi kitaplarında, Atatürk’ün eşi Latife Hanımın, başı açık fotoğrafı kaldırılarak yerine başörtülüsü konmuş.
Yeni kitaplarda,Atatürk’ün giriştiği İst,klal savaşına karşı, Vahdetinle Damaf Ferit paşanın İngilizlerle iş birliği yaptığı yer almıyor.
Yeni ders kitaplarında, Laiklik tanımlanırken, laikliğin  dinsizlik olark algılanmasını sağlayacak  “Dini olmayan şey “ ifadesi  kullanılıyor.
Liseler için hazırlanan kitaplarda Atatürkün  Nutku  konulmazken,  “Türkler bir milyon Ermeni yi, 30 bin Kürdü katletti “ diyen  Orhan Pamuk’ a yer veriyor.
Yine kitaplarda Şeyh Sait isyanı yerine “Doğu isyanı” adı kullanılmış.
2 Ekim 1920 de Konya’da, Fransız ve İngilizlerin desteğiyle, TBMM  ne kafa tutarak isyan çıkaran ve yenildikten sonra Yunanlılara sığınan  Deli baş Mehmet’ in isyanı kitaplarda yer almıyor. Bugün Konya’nın bazı yörelerinde Delibaş Mehmet evliya olarak tanıtılıyor.
İlk öğretim öğrencileri için başlatılan 100 Temel Eser uygulamasıyla yayınlanan kitaplara, Atatürk, Cumhuriyet, ve laiklik karşıtı ifadeler, hurafeler ve argo sözler, yabancı masal kahramanlarının  diyaloglarına yer verildi. Tarikat liderlerinin, yasaklanmış kitapları, takma adlarla öğrencilere sunuldu…
8 yıllık mecburi öğretim   kesintili olarak 12 yıla çıkarıldı. 4+4+4   düzeninde, 2012 – 2013  öğretim yılında uygulamaya başlanacak.  Öğrenci ilk dört yılın sonunda  istediği meslek okuluna  gidebilecek. Dışardan  bitirme  de yapabilecek.
10 yaşında bir çocuk meslek seçimini yapması mümkün mü?  Bu nasıl bir zihniyettir.? Çocuk doktor olmak istiyorsa, sanat okulu, imam hatip okulu gibi  doktorluğunda bir okulu var mı? Yok. Denecek ki düz okulları okuyacak, üniversitede o bölümü seçecek.  İyi de diğer meslekler için de aynı yöntem uygulansın. Eğitim ve öğretimi mecbur olması isteniyorsa, dışardan bitirme ne oluyor?  Okula devam mecburiyeti  yok da, 12 yıllık eğitimi tamamlama mecburiyeti mi var?

Mustafa Aydın
Sayın Başbakan, dindar gençlik  yetiştireceklerini söylerken,dininin,dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin,  kininin, kalbinin davacısı olacak da açıklama yapıyor.  Demek ki, biz yıllardır, Afrika’da yaşayan ilkel kabileler gibi yaşamışız da haberimiz yokmuş.  “Kininin davacısı” ne oluyor?  Kime kin beslenecek, kimden intikam almak için  kindar gençlik yetiştirilecek? Bu tür fikirler tehlikelidir. Bir Başbakan’a yakışmıyor.
 Akıllının birisi, Erzurum, Dumlupınar İlköğretim Okulunun Müdürü Mustafa Aydın  bir toplantıda söz alarak, yaramaz çocuklar için akla hayale gelmeyecek öneride bulunmuş.
“ Emniyette suçluların kanı alınsın gen haritası çıkarılsın. Çocuklar doğduktan sonra analizi yapılsın. Vata ve millete zararlıysa yok edilsin.” Adam öğretmen değil, sanki cellat. Hitler’in kafasını  taşıyor.Bu adama yüzlerce çocuk teslim ediliyor. Yazık,hem de çok yazık.
Öğrencilerin kılık kıyafet yönetmeliğinde de değişiklik yapılıyor.  Öncelikle kravat kaldırılıyor. Modern  insanların  vazgeçilmez giysi aksesuarlarından biri. Gerekçe olarak da, bağlantının  bir kısmı yukarıda bir kısmı aşağıda olunca çirkin görünüyormuş. Kravat takmanın bir şekli vardır. Kontrol edilsin, tüm öğrenciler aynı taksın. Suç aranacaksa kontrol yapmayanlarda aramak lazım. Bundan sonra, gömleğinin düğmeleri  göbeğe kadar açık, berduş gençlik yetişir. Kızlara,  her  kademedeki öğrencilere türban taktırılır ve etek yerine pantolon veya şalvar giydirilir. O zaman görüntü daha güzel olur!
Kartal İmam Hatip lisesinden dört kız öğrenci, bahçelerindeki Atatürk büstüyle alay eder şekilde poz vererek resim çektirmişler. İki kız, büstün başına boynuz işaret yapıyor, ikisi de parmaklarını burun deliklerine sokuyor. Büyük bir terbiyesizlik.


Alay eden öğrenciler

Bu  çocuklara, Atatürk’le alay etme,Onu küçük düşürücü davranışlara itme isteğini aşılayan öğretmenleridir. Atatürk’ü  çocuklara nasıl anlatmışlar ki, onlar da  böyle bir hareketi normal görmüşler. Atatürk düşmanlığı neden hep İmam Hatip Okullarında hortluyor? Anlamak mümkün değil.
İlköğretim okullarında her sabah söylenen “Andımız” sadece Pazartesi sabahı Bayrak merasiminde söyleniyor. O da yakında tamamen kaldırılır.

Yukarıda Milli Eğitimde yapılan  ve aklımda kalanlar ileriye dönük  yenilikler midir, yosa geriye dönük özlem giderici  uygulamalar mıdır?  Yorumu Size bırakıyorum.

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ