BODRUM’DAN SEVGİLER
Burhan Bursalıoğlu
16 Nisan Pazartesi sabahı, saat 9.30 da, eşim, oğlum, kızım
ve kızımın arkadaşı Habibe ile birlikte
İstanbul’dan Bodrum’a doğru hareket ettik.
Yollarda, yemek, çay, alışveriş yaparak güzel bir gün sonunda, akşam 19
civarında evimize ulaştık.
“Deprem vergileriyle, yol yaptık” deniyor ya, doğru deniyor. Aslında “yapılıyor “ denmiş olsa daha samimi
olunurdu. Kısım, kısım düzgün yollar
var. Buna karşılık çok berbat ve yeni
yapılmakta olan yollar da var. Sayın Başbakan yolculuğunu hep havadan
yaptığı için bozuk yolları görmüyor.
Yamalı yollar da pek çok. Hiç te
yakışmıyor.
Bahçemizde insan boyu otların oluşması, görmek
istediklerimizi, merak ettiklerimizi saklıyordu. Buna rağmen akşamın aydınlığında tek tük açmış güllerim bana
gülümsüyorlardı. Armut ağacının büyüklüğüne oranla üzerinde görebildiğim meyvesi
oldukça azdı. Narlar henüz çiçek açmamış. Erikte de az meyve görebildim.
Kayısı, her yıl olduğu gibi bol meyve vermiş. Ama ne yazık ki, çiçeğine
yetişemedik. Büyük , kırmızı, çok tatlı meyvesi olan kayısının içi çürük
çıkıyor. Dolayısı ile koca ağaçtan ancak 4-5 adet kayısı yiyebiliyoruz. Çiçekte
iken ilaçlamak gerekiyormuş. Bu sene de
yetişemedik. Dut ağacım 3 yaşında olmasına rağmen tüm dallarını yeni,
yeni oluşan meyvesiyle dolu gördüm. Sanırım 15-20 gün sonra kara dutumu
tadabileceğiz.
Bu sene ilk kez limon, mandalina ve portakalımda bol çiçek gördüm. Sanırım ilk meyvelerini
alacağız. 3 kök zeytin ağaçlarımda
da yeteri kadar çiçek açmış. Ayvada minik minik
dopdolu meyvesi var. Çokta güzel
yeniyor. Eşim onun reçelini de güzel yapar. Eylül ayında ziyaretimize gelen
olursa tattırmaya ücret almam. İki kök asmamın yapraklarını canlı, ve birkaç
salkım üzümü çiçeğini de ilk kez verdiğini görerek, bu sene meyvelerden şanslı
olduğumu düşünüyorum.
Kaktüslerimin dışında bir çok çiçeklerimin kuruduğunu
gördüm
Ertesi sabah, köşedeki yeni dünya ağacını üzeri meyve ile
kaynıyor gördüm. Sabah, sabah , sararmış, olgunlardan birkaç tane kopararak
çeşni yaptık. Ondan sonraki günlerde de her sabah yeteri kadar meyvesini
yiyoruz.
Temizlikçi kızlar ot ları temizliyorlar. |
İnsan boyu otların temizlenmesi için adam tutalım mı, tutmayalım mı diye
düşünürken, öğleye doğru, yönetimin, otlardan arındırma ve temizlik amaçlı
tutmuş olduğu 6 bayan işçinin çalışacakları yer de bizim caddeymiş. Tesadüfe bak ki, aradığımız ayağımıza
gelmişti. Cadde de bizden başka gelen yoktu. İşçıleri hemen alarak, birini ön bahçeye, ikisini yan
bahçeye diğer ikisini de üst bahçeye ve birini de arka bahçeye sokarak
temizliğe başladılar. Yaklaşık 4 saatte
ot temizliği bitti. Ne3 var ne yok ortaya çıktı. Kuruduğunu zannettiğim bazı çiçeklerin de
hala canlı olduğunu gördüm..
Bahçe temizliği yapılırken, bir telefonla gelen hanıma da
evin temizliği görevini vererek, masa,
sandalye gibi bahçe malzemelerini de biz yerleştirip, kahvaltı ve yemek
ortamını hazırladık.
Çarşamba günü şiddetli yağmur başladı. Havada soğudu. Ama
yinede dışarı işlerimizi yapmaya koyulduk.
Market işini hallettikten sonra, Habibe hanıma bir
yazlık almak için sitemizin emlakçı Nermin Hanıma uğradık. Bize
bi,r ev gösterdi ve hemen almaya karar vererek sözleşme yapıldı. Böylece Habibe
hanımı Bank- Ev li yapmış olduk. O da bizimle boşuna gelmemiş oldu.
Bütün kışın şiddetli yağışlarına karşı evimiz hiç bir4 zarar
görmedi. Sadece telefon çalışmadı. Sitemizin telefon tamir görevlisini
çağırarak, dış hatlardan oluşan arızayı gidererek hem telefonumuz hem de
internetimiz açılmış oldu.
Pembe gülümün kokusu da enfestir. |
Perşembe sabahı güllerimin,
ağaçlarımın ve diğer çiçeklerimin köklerini havalandırmaya başladım. Çarşamba
günkü yağmur toprağı yumuşatmıştı. Kolay olur dedim. Bir saatten biraz fazla
sürü. Yorulmuştum. Cuma sabahı yataktan kalkamadım. “Sen mi bir saat bel
sallarsın ha, sana mı kalmış havalandırmak, boyuna yaşına bakmadan bunları
yapar mısın” der gibi sağ kürek kemiğimin etrafının ağrısından kolumu
kaldıramaz, sağa sola dönemez oldum. Nefes alamıyor, ağrıdan duramıyorum. Bütün
kaslarım taşlaşmıştı sanki. “Ah, of, vay” nidalarıyla kalktım. Kaslar 5 ayda bu
kadar hamlar mı? Demek ki hamlar. Ben ki tüm bahçeleri belleyip , sebze ve
çiçek eken, budama yapan birisi iken, şu halime bakın!. Görende “ Bu adam felç
olmuş “ der.
Neyse , kızım ağrıyan bölgeyi, kas gevşetici mehlemle ovarak
biraz rahatlamamı sağladı.
Aynı gün , yani Cuma günü öğleden sonra misafirlerimizi hava
alanına götürerek, İstanbul’a uğurladım. Artık Köroğlu Ayvaz kalmıştık.
Sarı gülüm bambaşka |
Hava alanı dönüşünde, Ortakent’te çiçekçiye uğrayarak 2 kasa
çiçek alıp evimize geldik.
Cumartesi sabahı korkarak kalktım. Kendimi şöyle bir
yokladım. İyi idim. Hemen çiçeklerin yerlerini tespit ederek, işe koyulduk.
Planı eşim yapıyor ben de uyguluyordum. Öğleye kadar çiçeklerin tümünü diktikten başka, 12 kök domates, 8 kök te
biber fidelerini diktik. Aynı gün bazı
ağaçlara da ilaçlama yapmayı ihmal etmedim.
Bodrum, gerçekten çok güzel. Nereye bakarsan bak deniz veya,
bu mevsimde etrafın yemyeşil ve katır tırnaklarının, papatyaların sarı renkleri
alabildiğine uzaklara kadar uzuyor. Yazlıkçılar gelmedikleri için de, etraf
sessiz ve sakin. Sezona umutla başlayan esnaf kepenklerini açmaya, dükkanında
tadilat yapmaya, siteler temizliğe, onarmaya başladılar. Mayıs sonuna kadar
bütün inşaat, boya badana işlerin bitmesi
lazım.
Ana yollar, caddeler bitmiş. Çok da güzel olmuşlar. Ama
çirkin olan yerleşim bölgeleri arasındaki, ikinci derecede olan, ana caddelere
bağlanan yollar çok kötü.
Kaktüsümü beğenmişsinizdir. |
Bu yollar, geçen yaz, asfalt ve mıcır karışımıyla
yenilenmişti. Aradan 8 ay geçti. Şimdi o yollar köstebek yuvası gibi. Bu
yollarda , 6 ayda , arabaların sağlam
yeri kalmaz.
Anlamadığım, (Aslında bir çok şeyi anlamıyoruz ya!) bu
yollar ihaleye verildiğinde, bir garanti süre istenmiyor mu? Kontroller
yapılmıyor mu? Görmüyorlar mı? Bu yollar
da mı deprem vergileriyle yapıldı?
Gerçekten yollar sanki deprem görmüş gibiler.
Umarım bu sezonu, sağlıklı ve neşeli geçiririz.
2012 yazı, tüm dostlara, huzur , sağlık ve şans getirsin.
Tüm Ulusumuzun 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu Olsun