5 Eylül 2014 Cuma

BİRAZ SİYASET




C H P 

Burhan Bursalıoğlu



 10 Ağustos 2014 de Cumhurbaşkanlığı seçimini yaptık. Muhalefetin, 14 partinin  adayı  ilk turda kaybetti. Aslında ortak aday olan Ekmelettin Bey kaybetmedi. O kazandı. % 38 oy aldı. % 38 de yaklaşık 20 milyon oy karşılığı. Çoğu insan tarafından tanınmazken, tanındı ve itibar kazandı.
Sonuçta  Cumhurbaşkanlığı R.Tayyip Erdoğan kazandı ve CHP karıştı.

Ortak aday seçenlerden birisi de MHP idi. MHP sayın Genel Başkanı Devlet Bahçeli, propoganda süresince verip veriştirdiği, çok ağır ithamlarda bulunduğu halde, partide, seçim sonrasında bir kıpırtı olmadığı gibi, Bahçeli Erdoğan’ın yemin törenine de ekibiyle birlikte katıldı.
CHP sine gelince: Ekmelettin Beyin adaylığını kabullenemeyen Ulusalcılar kazan kaldırarak oy vermeyeceklerini açıkladılar.
Seçim sonrası, yenilginin sorumlusu olarak CHP Genel Başkanı  Sayın Kemal Kılıçdaroğlu nu gösterdiler.

Kılıçdaroğlu ve ekibi  güven tazelemek için kongre kararı alarak, ulusalcılara meydan okudular.
Kongrede, Kılıçdaroğlu’nun karşısına, Yalova Millet Vekili Muharrem İnce başkanlık için aday olduğunu açıkladı.
Kongre sonunda ne olacağını göreceğiz

CHP 1950 den beri iktidar olamamış bir parti. Arada bir koalisyonlarla hükümet kurmuşsa da, çok kısa sürelerde bırakmıştır.
Rahmetli Ecevit’in gayretleri ve getirdiği heyecan sonrasında aldığı %43 lük oyla  iktidara gelmiş ama o da uzun sürmemiştir.

“Peki CHP neden iktidar olamıyor” ?
Sebep çok.
CHP Atatürk’ün devrimlerine sahip çıkamıyor.
Seçilen vekiller, yöneticiler, kent ve kasaba  yöneticileri, CHP aleyhine yapılan ve söylenen iddialara cevap vermekle uğraşırken  üretken olamıyorlar.
Köy, kasaba, kent yöneticileri ve üyeler CHP nin geçmişini   çok iyi bilmelidirler.
Turk Ulusunun, sosyal, kültürel ve sanatsal gelişip aydınlığa kavuşması için, Atatürk’ün yaptığı bazı projeler, gelen iktidarlar tarafından yasaklandı  veya kapatıldı. Bunların tekrar hayata geçirilmesi için hiçbir çaba gösterilmiyor.
Örneğin: KÖY  AYDINLANMA, HALKEVLERİ, TOPRAK REFORMU, ATATÜRK’ün deyişiyle “Yeşil Cennet” adını verdiği ORMAN VE ÇİFTLİKLER, KILIK KIYAFET, EĞİTİM , MİLLİ BAYRAMLAR, kısaca, halkımızın Avrupalılaşma projeleri  nin hepsinden köşesinden, kıyısından alarak, kuşa çevirmeleri ne karşı sessiz kalınması veya cılız ses çıkararak takip edilmemesi.
Partide disiplin yeterince sağlanamıyor.
Şube yöneticileri, üye sağlamak için çaba göstermedikleri gibi, gelenlere de ilgili göstermiyorlar.
CHP görevlileri, varoşlara ve fakir fukaraya uğramıyorlar.
Memur, emekli, dul ve yetimler için iyileştirici girişimleri  akıllarına gelmiyor.
Devlet okullarının İHL dönüştürülmesini uzaktan seyreder oldular.
Milli’ si yok olan eğitimin yazboz tahtasına çevrilmesi ne göz yumuyorlar. CHP nin, ilk yıllarında Vatanın kalkınması, Milletin aydınlanması için, tasarlanan ve yürürlüğe konan  projenin yanında,  birçok yeniliklerini üstlenen Halkevlerinin tekrar faaliyete geçmesi için bir hareket var mı? Yok. Çünkü  birçok  CHP li Halkevlerinin  bu Ülkeye yaptığı yararları tam olarak bilmemektedir.
CHP sinin  amblemi olan  altı okun umdelerini de bilmeyen görevliler de olabilir.


Bu yazımda Halkevlerini kısaca hatırlatmak istiyorum.

CHP sinin 1931 yılında yapılan Kurultayında alınan karar gereği, 19 Şubat 1932 tarihinde HALKEVLERİ  açılmış  törende , Atatürk teşebbüsün amacını  şöyle açıklamıştı. “ Gençlik , gelişen ve yetiştiren bir çalışmanın içinde  yaşatılmalıdır. Millet şuurlu, birbirini anlayan, birbirini seven  ideale bağlı bir halk kitlesi  halinde teşkilatlandırılmalıdır.  En kuvvetli ders vasıtalarına yetişkin muallim olduklarına malik olmak kafi değildir. Halkı yetiştirmek, halkı bir kitle haline getirmek için ayrıca bir milli halk  mesaisinin tanzimini ihmal  etmemeliyiz.”
Halkevleri ilk başkanı  Reşit GALİP Beyin ilk konuşmasında:
“Davamız uygarlık yarışında yitirilen zamanı, en kısa zamanda, laik olduğumuz dereceye, yani en ileriye varmaktır…” diyerek Halkevlerine güvendiğini  ima etmiştir.
Halkevleri, tüm vatandaşları hiçbir şekilde milliyet ayırımı yapmadan, herkesi bünyesinde kabul etmiştir. Kısaca Halkevleri, halkın evi olmuştur.
Halkevleri, halkı, kültür, sanat, bilim, eğitim ve folklor konularında eğitirdi.
Halkevleri Mustafa Kemal Atatürk'ün "aydınlanma devrimi" ni üstlenmek gibi önemli bir işlevi vardı ve bu işlevini kitaplıkların oluşturulması, sanat ve kültür etkinlikleriyle kitlelere taşıyor o nedenle Anadolu insanının kültür susa-mışlığına çağdaş olanaklar sunuyordu.
Halkevleri ,  sadece kentlerde değil, köy, kasaba ve  nahiyelere de teşkilat kurmuş ve   Ülkenin en ücra köşelerine kadar film gösterileri tiyatro, folklor, konser, kurslar, anma  toplantıları, köy ve çevre üretiminde, uzman insanlarla üreticiyi bilgilendirme, sağlık, spor, sosyal içerikli bilgiler, kitap yardımı, gezici kütüphaneler, okul araç ve gereçleri, okuma  alışkanlığı  kazandırma çalışmalarını öğretmen ve gönüllü gençler vasıtasıyla yaparlardı.
Osmanlı’nın bıraktığı enkazda, okuma yazma oranı % 5 di. 1935 de bu oran, erkeklerde % 25, kadınlarda da % 8 e çıkmıştı. Bu oranlar, bu kısa sürede olan yükseliş  dünyanın hiçbir ülkesinde olmamıştır.
Halkevleri yönetmeliğindeki  “Partimiz kılavuzluğu ile kurtardığı Vatan’ı, siyasal, sosyal ve ekonomik derin ve sağlam temeller üzerinde yükseltmek karar ve azmindedir” ifadeleri, aynı zamanda da CHP kuruluş amaçları  maddelerinden biri idi.
İsmet İnönü, 2. yıldönümü  kutlamalarında yaptığı konuşmada:  “ Halkevlerine yön gösteren düşünce yurtseverliktir. Halkevleri bütün vatandaşların ortak malıdır. Herkes buraya, bir araya gelerek, Vatanın geleceği için programlar geliştirecektir. Yani, Türklerin bilim, kültür ve spor  çerçevesinde yetiştirilmesine çalışılacaktır.”
Halkevlerinin işlevin yalnız sanat, kültür ve spor etkinlikleriyle sınırlı kalmamıştır Tüzüğün 44 ncü maddesi gereğince, "yardıma muhtaç,kimsesiz kadınlar, çocuklar, malüller, dermandan düşmüş ihtiyarlar hakkında toplumsal şefkat ve yardım hisleri uyandıracak" çabalara da yönelmişti.
Halkevlerinin çalışmaları, başlıklar olarak  9 maddede toplanabilir.
1-      DİL VE EDEBİYAT.  
2-      GÜZEL SANATLAR.
3-      TİYATRO.
4-      SPOR.
5-      SOSYAL YARDIM.
6-      TARİH VE MÜZE.
7-      HALK DERSANELERİ VE KURSLAR.
8-      KÜTÜPHANE VA YAYIN.
9-      KÖYCÜLÜK.
Halkevleri, 2 Mayıs 1951  tarihinde, Demokrat Parti tarafından kapatıldı.
1950'de siyasal iktidarın, feodal güçlerle desteklenen yapısı, Mustafa Kemal devrimlerinin nesnel köşe taşlarını ortadan kaldırmayı amaçlaması kaçınılmaz gibiydi ve o iktidar aslında karşı devrim sürecinin yeniden örgütlü biçimde ortaya çıkışını tamamlıyordu. Zaten, Serbest Fırka'nın gerek programında ( 4 ncü maddeyle yabancı sermayeyi teşvik, 5 nci maddesiyle özel sektör üzerinde hükümet müdahelesini kabul etmemesi gibi) ilkelerin benimsenmiş olması ve gerek üyelerinin ve kurucularının ırkçı, tutucu ve gerici niteliği, Demokrat Parti iktidarı ile birlikte resmi ideolojiye dönüşmüştü. Laik, halkçı ve cumhuriyetçi devlet anlayışı, Türkocaklarının yerine nasıl ki Halkevlerinin geçmesini öngörmüş ise, karşı devrim süreci de kendi doğası gereği, Halkevlerini 2 Mayıs 1951 de ortadan kaldıracak.  27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra kısıtlı çalışmalarıyla Kültür dernekleri kurulmuştur.
CHP sinin Sayın yöneticileri, Millet vekilleri   merkez ve taşra yönetiminde bulunanlar, CHP sinin geçmişini, bu ülke için, kısıtlı imkanlarla, sadece zayıf beden güçleriyle, yaşamlarını hiçe sayarak çalışan yurtseverleri unutmayınız. Onlar olmasa idi TC de olmazdı.
Onun için diyorum ki: Geçmişinizi iyi öğrenerek, iyi tarafları gündeme getiriniz. Yenileniniz. Yeni , yeni projelerinizle halkın karşısına çıkınız. Heyecan yaratınız. Ambleminiz dağlara taşlara yazılsın. Atatürk  İlke ve İnkilaplarından, layiklikten   taviz vermeyiniz. Rakiplerinizle uğraşmayınız. Halk yapacaklarınızı konuşsun ve tartışsın. Gündemde CHP olsun.  CHP Yöneticilerine inanınız. Yapılan karşı devrimlere göğsünüzü gererek tepki gösterin ve sonuç alınız.  Atatürk’ün Gençlere emanet ettiği bu Ülke’nın korunması ve Atatürk’ün hayallerini  gerçekleştirmek  için CHP sine  ihtiyaç duyulduğunu asla unutmayınız.
 Halkın yanında ve onun çıkarları için uğraşınız, ayaklarına gidiniz, projelerinizi anlatınız, samimi olunuz. Onlara  CHP sözü veriniz  Türk halkı size inandıkça, iktidar olmanız kaçınılmazdır.
Tüm CHP lilere, Kongrenin başarılı geçmesini, Vatan ve Millete hayırlı olmasını dilerim.

NOT’ Gelecek yazımın başlığı altı ok olacaktır.


27 Ağustos 2014 Çarşamba

GÜNCEL







Sayın A.EYÜP ÖZGÜÇ,



 Partinizin toplantılarında  TV ve  bazı gazetelerdeki röportajlardaki beyanlarınızı takip ettim.
Yaptığınız konuşmalarda, daha ziyade, gerçekten ihtiyacımız olan ve   
halkımızın çoğunun her çıkacak torba yasalarında, kendisini rahata kavuşturacak kırıntılar aradığı ekonomi konularına ağırlık verdiğinizi görüyorum. Tüm konuşmalarınızda bazı konulardaki fikirlerinize rastlayamadım. Bu nedenle birkaç sorum olacak. Cevaplarsanız sevineceğim.


1- "Türkiye'yi yeniden kurmak" isterken Atatürk devrimlerini mi, yapısal düzeni mi değiştirmeyi kastettiniz?
2-" Türkiye'yi yeniden kurmak" planı çerçevesinde, model olarak aldığınız bir  ülke var mı? Varsa hangi ülkedir.
3 - AKP iktidarı tarafından kaldırılan, yasaklanan, kısıtlanan bazı umdelerin yasaklama kararları iptal edilecek midir? Örneğin: TC,okıllardan kaldırılan Atatürk köşeleri,Andımız, içki kısıtlaması, ilkokullarda da mecburi açılması  istenen mescitler gibi.
4 - İmam Hatip Okulların  sayısal  yeterliliğine inanıyor musunuz.?  
AKP nin yaptığı gibi Devlet okullarının İHO  dönüştürmesine devam edilecek mi?
5 - Laiklik hakkındaki düşünceniz nedir?
6 - Bir konuşmanızda, "çiftçi ve köylünün ayni şey olmadığını, çiftçi ve tarımla uğraşanın zengin olması gerektiğini" söylediniz. Köylüyü ayırdığınıza göre, köylü hakkındaki düşünceleriniz nedir?   Atatürk'ün "KÖY PROJESİ" ni benimsiyor musunuz?
7 - Memur, emekli ve yoksul insanların yaşam seviyelerini iyileştirmek için bir planınız var mı?
8 - İktidara gelirseniz, Devlet kuruluşlarında kadrolaşmış partizanların temizlenmesi için çabanız olacak mı? 
9 - Yozlaştırılan, Millisi kalmamış, kişisel eğitim hakkındaki düşünceleriniz nedir? Her ne kadar M.G.K. yerine düşündüğünüz, Milli  Planlama Kurulunda görüşülecek diyorsanız da, şahsi düşünceleriniz nedir?
10 - Başbakan olursanız, siz de bin kişilik koruma ordusuyla mı dolaşacaksınız?
11- Meydanlarda ve sokaklarda  dolaşan  yüzbinlerce öğretmen adaylarınba çare olabilecek misiniz?
  
Bu soruları yanıtlarsanız sevineceğim.
Başarılar diliyorum.

Burhan Bursalıoğlu



5 Ağustos 2014 Salı

G E Z İ



İTALYA GEZİSİ


YEDİNCİ  VE  SEKİZİNCİ GÜN 

  
Burhan Bursalıoğlu,

Saat 9 da, ETS  nin otobüsü  ile yola çıktık.

POMPEİ
VEZÜV YANARDAĞI. HALA DUMANI TÜTMEKTE

 Etraftaki  yeşillikli, güzel köylerden, ve hem ihtiyaç hem de alışveriş yapmak için mola verdiğimiz yerleşim yerlerinden  geçerek,  bir zamanlar , bir kentin katili olan , haşmetli  görüntüsü ile Vezüv Dağının yanından geçerek, Pompei’ye vardık.
POMPEİNİN KALE DUVARLARI

MS. 62 yılında depremle sarsılan, MS. 79 da da patlayan ve  şehri  yok eden Vezüv yanardağının eteklerinde uzayan  Pompei şehrin insanları, Vezüv’ün çıkardığı gazdan  boğulup, 6 metre kalınlığa ulaşan küllerin altında kalmışlar. Sonradan yağan yağmur, külle birleşince, insanlar taşlaşmış.
POMPEİ HARABELERİ

25 000  nüfuslu iken, haritadan silinen Pompei  1594 de, yani faciadan 1515 yıl sonra,  bir su kemeri  inşaatı sırasında keşfedilen şehirde, ciddi kazı çalışmaları  1748 yılında, yani  1669 yıl sınra yapılmış.
Bu günkü kalıntılar, taşlaşmış insan ve hayvanlar , o tarihteki kazılardan sonra gün yüzüne çıkarılmış.,
TAŞLAŞMIŞ BİR İNSAN

Taşlaşmış insanlar, cam sandıklara konarak ziyarete açılmış olarak, odalarda muhafaza ediliyor.
Pompei’de kazıdan sonra tüm kent ortaya çıkarılmış. Zenginlere ait şatolar, evler, hamamlar hatta genel evler.Binaların  bir  kısmı yıkılmış, bir kısmı da sonradan onarılmışsa da kullanılmaz halde bulunuyor.
TAŞLAŞMIŞ BİR İNSAN

Örneğin, Vettii evi. Aulos Vettius  Conviva adlı bir zenginin evi. Bu   ev  kısmen onarılmış. Bir çok da  kabartma resimler var.
 Genelde, ne işte kullanılıyorsa, o evin duvarlarında o işle ilgili resim ve kabartmalar bulunuyor.
Soylu Castii’in villası önünde çıplak bir çocuk heykelciği   bulunmakta. 
 
Genelevin  duvarlarında uygunsuz resimler olduğu gibi, caddelerde, özellikle d enizciler için
 genelevin yerini gösterir, caddelerde ok işaretini  yerine erkek uzvu  işaret olarak kullanılmış.
MACELLUM  MEYDANI

Via Dell ABBONDANZA  yolunun iki tarafında hamamlar sıralanmış.

MACELLUM:

Şehrin ticari açıdan önemli bir Pazar meydanı . Ayrıca hamamlar, fırın, genel ev, büyük tiyatro, spor alanları, bahçeli evler, tapınakları, müzeleri buruk bir şekilde izledik.  En çok rağbet gören taşlaşmış insan, hayvan ve ev araçlarıydı.
Öğle yemeğini, yeni şehre inerek yedik.
Yemekten sonra Napoli’ye hareket ettik.
POMĞPEİDEN KALAN EV EŞYALARI

NAPOLİ’

Napoli etkileyici bir şehir. Napoli  körfezinin kıyısına, Kapri, İschia, Procido adalarının karşısında  ve arkasında Vezüv  yanardağı konumunda.
BODUR KULELİ CASTEL NUOVO

Napoli , ünlü sinema yönetmeni  Fellini’nin filmlerine konu olmuş, gerçek İtalya kültürünü tanıma fırsatı  elde edilecek bir kent.
Rehberimiz Davut Bey , önce Duomon’u gezdirdi.
1294- 1323 yılları arasında inşa edilmiş, antik sütunlar ve hükümdarlara ithaf edilmiş heykeller ile, Lanfranco ve  Domenichino’nun resimleri bulunmakta.
NAPOLİ' DE  BİR CADDE

Duomo’ da, MS.305 yılında öldürülen Napoli’nin  koruyucusu Azizi San  Gennaro’nun kalıtları korunuyormuş. Başı, Cappella San  Genaro ‘da gümüş yaldızlı bir büst içinde saklanıyor.
Yılda üç kez, Mayıs’ın ilk Pazar günü, 19 Eylül ve 16 Aralık’ta, mucizevi  bir şekilde  sıvılaşan, şişeler dolusu pıhtılaşmış kanı da  yine burada muhafaza  edilmekteymiş.
Kan sıvılaşmayacak olursa bela geleceğine inanılıyormuş.
Muhteşem tavan resimleri  de  Giodano’nun eserleri
Napoli’de zengin alış veriş mağazalarının olduğu geniş bir cadde var. Alışveriş yapanlar mağazalardan  kolay kolay da ayrılamadı.
DUOMON

CASTEL  NUOVO:

1279 yılında Anjoulu Charles için  inşası başlamış.    Bir zamanlar Ana kraliçe şatosu olarak hizmet görmüş, Bodur kuleleri ile, genelde Aragon tarzında yapılmış.

PALAZZO  REAL:

1600 yılında Domenico Fantna tarafından, İspanyol valileri için inşa edilen bir saray.

GALLERİA  UMBERTO:

1887  de inşa edilmiş. 2. Dünya savaşından sonra yenilenmiş. Görkemli bir iç  mekana sahip. Ünlü insanların heykelcikleri duvarları süslemekte.
Serbest gezi zamanında, deniz kenarına giderek , liman ve plajları seyrettim. Geniş caddeler ve diğer kentlere göre daha yeni sıralanmış 4-5 katlı evler ve geniş meydanlar dikkate değer görüntülerdi.
Geç vakit Napoli’den hareket ederek Roma’daki otelimize vardık.
NAPOLİDE  BURCUMUN ÜZERİNDEYİM

SEKİZİNCİ  GÜN:  CUMARTESİ

Sabah kahvaltı sonrası otobüsümüzle Roma hava alanına  doğru yola koyulduk. 10.30 civarında hava alanına vararak pasaport ve bagaj işlemlerini yaptırdık.
Akşam 18 civarında, tarifeli Pegasus uçağı ile, Sabiha Gökçen  havalimanına indik.

SONUÇ:

İtalya’ya gitmeden önce, Avrupa Ülkelerini, insanların yaşayışlarını, kültürlerini, tabiatın doğal görüntüsünü,   teknolojisini  merak ederdim. 
Düşüncelerimi açıkca ifade edeceğim.
BİR GRUP KILÇIK ANTEN

Bir defa, İtalya’ da yaşayan insanlara acıyorum. Orta çağdan kalma binalarda oturuyorlar. Hava yok, yeşillik yok, estetik yok, kapılarda kocaman kocaman kilitler. Görmedim ama onların mutfaklarının da olmadığını düşünüyorum. Adamlar, çalışanlar, eş ve çocukları ile  piza ve makarnacılarda. İtalya mutfağının  ün yapmış olması halk için değil. Olsa olsa  itibarlı insanlar için.
Yeşillik özlemlerini gidermek için, pencere kenarlarına, balkon  (varsa)  kenarlarına saksılarla çiçek yetiştiriyorlar.
DARACIK SOKAKLARIN HER İKİ YANINDAKİ GÖRKEMLİ, ORTA ÇAĞDAN KALMIŞ BİNALAR HAVA ALMIYOR. O BİNALARIN İÇİNDE İNSANLAR YAŞIYOR.
ÇÖP KOVASI

Şehir  merkezleri dışındaki  köy ve kasabada yaşayanlar daha şanslı. Yeşillikli  ve havadar. Beslenmeleri de tabii.
KEMAN ÇALARAK PARA TOPLAYAN BİRİ

CADDE VE SOKAKLAR ÇOK TEMİZ. HER  7 VE 10  METREDE BİR  DEMİR DÖKÜM  SABİT  ÇÖP  KONTENYERİ   KONMUŞ. DIŞI  HER İKİ YANA AÇILARAK İÇİNDEKİ  KOVA ALINIP BOŞALTILIYOR. ÜSTÜ KAPAKLI VE SİGARA SÖNDÜRME BÖLÜMÜ DE VAR. KÖY SOKAKLARI  DAHİL,  HER YERDE ,  ŞEKLİ BİRAZ  DEĞİŞİK KONTENYERLER  BULUNUYOR.  HALK TEMİZLİĞE  ÖNEM VERİYOR VE UYGULUYOR.

Gezdiğimiz bütün kentlerde  uydu anteni yerine , bizim eskiden kullandığımız  KILÇIK antenleri kullanıyorlar.  Anladığım kadarıyla, televizyon seyrine pek değer vermiyorlar. Kanallarında yabancı  kanallar yok.
MERDİVENLER  YORGUNLUK ÇIKARMA YERLERİ

ÇOK MİKTARDA MOTOSİKLEK VAR.  KADIN, ERKEK, GENÇ , İHTİYAR HEP MOTOR  KULLANIYORLAR.
Otomobiller genellikle küçük. 4 ve iki kişilik. Park sorunu nedeniyle küçük arabalar tercih ediliyormuş.Ayrıca çok çeşitli taşıma araçları kullanılmakta.
ÇALIŞANLARA VERİLEN ÜCRETLER BİZİM HEMEN HEMEN ÜÇ MİSLİNDE. ONUN İÇİN TÜRKİYE’YE GELEN İTALYAN VE AVRUPA HALKI UCUZ TATİL YAPMAKTALAR.

Her ne şekilde olursa olsun yıkılan bir yerin yerine, AVM değil , yeşillik ve çim yapıyorlar.  İtalya’nın en güzel ve yaşanacak bölgesi   Po  ovası   ve  Po  nehri  güzargahı.
TRAFİK POLİSLERİ HER AN YANIBAŞINIZDA

NAPOLİ VE TOSKANADA YÜKSEK YENİ BİNALAR VAR. DİĞER  KENTLERDE,  BİZDEKİ  GİBİ GÖKDELEN VEYA YÜKSEK BİNALAR YOK.

Trafik  sorunlarını halletmişler. Her caddede bir polis arabası görmek mümkün.
Restorantlarda, pastanelerde,  çay hanelerinde garsonlar bahşiş kabul etmiyorlar. Garsoniye yerine göre, % 5  den  % 10  a kadarı faturaya ekleniyor.
ADI ÇIKMIŞ İTALYA PİZASI, BİZİM KAŞARLI, ETLİ  PİDEYE BENZİYOR, AMA CIVIK BİR ŞEY. BEĞENMEDİĞİM İÇİN GENELDE SİPAGETTİ , YANİ MAKARNALARINI TERCİH ETTİM.

Meydanlar ve merdivenler çok olduğu için, gezenlerin dinlenme , oturma mekanları bu merdivenler oluyor.

HAYAT BİZE GÖRE ÇOK PAHALI. BİZİM ALDIĞIMIZ ÜCRETİN  3-4 MİSLİ FAZLASINI ALIYORLAR.  ORADA YURO GEÇİYOR. YURO DA BİZİM PARAMIZIN YAKLAŞIK  ÜÇ KATI.  BİR KÜÇÜK SÜ ORADA 1.5 – 2  YURO. ÜÇ TOP  DONDURMA  15  YURO   TEKSTİL ÜRÜNLERİ NDEN, BİR TAKIM ELBİSE, BİZİM MAHMUTPAŞA AYARINDAKİ MAĞAZALARDA  600 YURODAN BAŞLIYOR.

Parlamento binasının etrafını gezerken  öğle paydosu zamanına rastgelmiştik. Çevredeki          pasta haneler ve bizdeki çay bahçeleri gibi bahçelerde, o sıcakta takım elbiseli ve kravatlı vekiller oturuyorlardı. Tıpkı bizimkiler gibi (!).
RESTORAN ÖNLERİNDE, GİTAR, KEMAN ÇALARAK BAHŞİŞ TOPLAYANLAR VARDI. 
HÜNERLİ DİLENCİ

Bizdeki dilenciler ellerini açıp yalvararak para isterler. Orada da dilenci var ama, kendi buluşlarını gösteren becerilerini           sergileyerek para topluyorlar. Esmer vatandaşlar, özellikle Afrikadan gelenler boş gezmeyip hepsi ticaret yapıyorlardı.
MODERN DİLENCİLER

BENZİN İSTASYONLARI ŞEHRİN DIŞINDA İDİLER.
 Bizdeki gibi yoğun trafik yok.  Yayalara saygılılar. Karşıdan karşıya gececek bir yayayı gören şoför durarak yayanın geçmesine müsaade ediyor.

Halk mutlu görünüyordu. Ama ben onlar için üzülüyorum.  Çünkü biz, Cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz. Halkımız mutlu olmasa da yaşadığımız memleketimiz Dünyanın en güzeli. 



 SON

NOT:  DAHA SONRA İTALYA'DA ÇEKTİĞİMİZ RESİMLERİ YAYILAYACAĞIM.

31 Temmuz 2014 Perşembe

GEZİ





ALTINCI  GÜN:      PERŞEMBE

Burhan Bursalıoğlu


Program gereği  altıncı gün göller bölgesine  gitmek gerekiyordu. Biz Roma’da kalıp  Roma’yı daha çok tanımak için gruba katılmadık.
Koleziyumun dıştan görüntüsü
O sabah,  ben eşim, kızım, damadım gelinimiz Sevim’le otelden çıkarak 40-50 dakika yürüyerek  yer altı metrosuna ulaştık. Fazla yürümemizin sebebi, otelimizin Roma haritasının dışında olmasındandı. Etrafı seyretmek için yürümeyi tercih ettik.
Koleziyumun içi
Kolezyum’a yakın bir istasyonda indik. İkinci kez kolezyuma gitmemizin amacı içeriye girme isteğimiz di. Sabah olmasına rağmen kuyruklar kıvrım kıvrım uzuyordu. Benden başka  kimse girmeyi istemedi. Damadım tüm gişeleri dolaşarak en kısa kuyruğa girip  17 yuro karşılığı bir bilet alarak içeri girdim.
Koleziyumun iç görüntüsü

Aslına bakılırsa değmezmiş. Kolezyumun  meydanı yok. Labirent gibi  kanallar  ve vahşi hayvanların barındığı kafesler.Yıkık duvarlar onarılmamış. Onarılıcak gibi de değil. İmparator Vespasianus tarafından 8 yılda yapılan ve 55 bin kişilik bu dev yapının onarımı için İtalya bütçesi yetmez. Yetse de orijinalı gibi olmaz.
Koleziyumun içi
Kolezyum, ölümcül gladyatör savaşları ve vahşi hayvanların dövüşlerinin izlenmesi  amacıyla yapılmış. İmparator ve  zenginler tarafından, genellikle popülerlik kazanmak  içinmiş. 9 bin vahşi hayvan öldürülmüş.
Kolezyum resim çektirmek  için  iyi  bir  fon oluşturabilir.
O günü dolaştığımız ve gördüğümüz tarihi yapılar birbirinden uzak yerlerde idi. Yaya dolaşmayı, etrafı  seyretme bakımından tercih ettik.
Gördüklerimizin içinde  önemli olanlarından, sırası ile değil de karışık olarak, kısa kısa, aklımda kaldığıyla anlatacağım.

PİAZZA  NAVONA: - NAVONA MEYDANI.

Bir zamanlar, Roma stadyumunun bulunduğu yer. Sokak ressamları ve falcıların iş merkezi olmuş. Ayrıca, Lorenzo Bernini’nin meşhur 4 ırmak havuzu da bu meydanda.

PANYHEON:

Bütün tanrıların tapınağı. Kentin iyi korunmuş antik yapılarından biri. MS. Birinci yüzyılda İmparator Hadrianus tarafından inşa ettirilmiş.
Pantheon çevresinde ki sokaklar labirent gibi. Turistlerin tercih ettiği yerler. Ayrıca, burada parlamento binası, hükümet daireleri, borsa  bulunmakta. Kısaca, şehrin finans ve politika merkezi  durumunda.
Meydanda, Berninin sırtında, Mısır dikili taşını taşıyan fil heykeli de buradadır.


CASTEL  SANT’ ANGELO:

Tiber  nehrini, Hadrianus’un, MS. 134 tarihli köprüsü.  Pons Aelius’un kemerlerini de içeren Ponte Sant’  Angelo üzerinden geçtiğimiz   köprü,  Tiber nehri  üzerindeki  köprülerin en güzeli imiş.
1598 – 1660  yıllarında, Bernini ve öğrencilerinin  yaptıkları, her biri İsa’nın çarmıha gerilişinden simgeler taşıyan on melek heykeli köprünün korkuluklarını süslemekte. Ayrıca, burada gerilen iplere, niyet tutulup çaput ve akla gelen her şey asılabiliyor.

CAMPO  DE  FLORİ  VE  ÇEVRESİ:

17. yüzyılda halka açık idamların infaz edildiği Campo De’Fiori   çevresi , meyve, sebze ve çiçek pazarı haline gelmiş.
1600 yılındaki, karşı reform sırasında, canlı canlı yakılan Filozof Giordano Bruno’un, düşüncelere dalmış heykeli, meydanın kanlı tarihini anımsatır gibi  durmakta.


CONSTANTİNUS  TAKI:

MS.315 yılında, Costantinus’un, imparatorluğun başkentini Bizans'a taşımadan önce Milvian köprüsü savaşındaki zaferini kutlamak için inşa edilmiş.

PALAZZO NUOVO (Yeni  saray):

Piazza ve Aracoeli kilisesinin köşesindeki, Palazzo Nuovo nun yapımına 1603 de başlayıp 1654 yılında tamamlanmış. 1734 yılında da halka açılmış.

CAMPELLA  SİSTİNA – SİSTİNA ŞAPELİ:

15. yüzyılda  5. Sixtus için  inşa edilen Campella Sistina  20 yılda tamamlanmış.
Bugün, Kardinallerin Papa seçmek için toplandıkları yer olarak kullanılıyormuş.

Şapelde, insanın  Kitabı  Mukaddes’te  yer alan öyküsü, üç  bölümde  betimlenmiş. Ademden Nuh’a, yasanın Musa’ya verilmesi, ve  İsa’nın doğumundan Son Yargıya kadar olan bölümler.

Tavanın ortasına doğru, Adem’in yaradılışında ileri doğru uzatılmış parmak görülüyor.

Ayrıca, burada , Mısır, Roma, Ronesans, ve barok eserlerinin  arasında, Michelangelo, Rafaello, Caravaggio ve Canova gibi sanatçıların eserleride bulunmakta.


Ayrıca Roma gezimizde, S.Pietro İn Vinceli, piazza del Cinquecento, Quirinale,  Trinita dei Monte, Fontana di Trevi, Piazza Del  Popolo, Tempio Adriano ve Piazza del Trubiunal, gibi meydan, kilise ve  tarihi vasfı taşıyan binaları gezdik.
Geç vakit yorgun argın otelimize dönerek, Pompeinin hayaliyle uykuya daldık.


Roma’da bu son gün programında Pompei ve Napoli vardı.

 DEVAM  EDECEK

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ