19 Mayıs 2018 Cumartesi

ULUSAL BAYRAMLARIMIZ








Burhan Bursalıoğlu

19 Mayıs 1919 tarihi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki dönüm noktalarından biridir. Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı tarih olan 19 Mayıs her yıl “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaktadır.
 Atatürk Kurtuluş savaşı süreci içinde Türk  Ulusunu muasır medeniyetler seviyesine çıkaracak, Orta çağın bağnaz düşüncelere gem vuracakların, ilim ve fen’i ön planda düşünecek olan genç fikirler olduğunu görmüştü. Bu nedenle, Atatürk,19 Mayıs’ın bayram olarak kutlanması ve gençliğe armağan edilmesini tavsiye etmiştir. “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanan 19 Mayıs, daha sonra “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlamaktayız.

19 Mayıs’a Atatürk’ün Samsun’a,  Ulusal Kurtuluş Savaşını başlatmak için çıkması Cumhuriyet tarihimizin çok önemli olaylarındandır.  Osmanlı İmparatorluğunun birinci Dünya savaşından  yenik çıkması, ordusunun dağıtılması, Yurdumuzun parçalanmasını teminat altına alan Sevr anlaşması, gerçek Yurtseverleri harekete geçirdi.
BANDIRMA VAPURU

Ulusu ve Yurdu kurtarmak, yeni modern, çağa uygun,saygı ile karşılanan, gıpta ile bakılan, dost ve düşmanlarla barış içinde yaşayan çağdaş, demokrasiyi benimseyen yeni bir devlet kurmak için Anadolu’ya geçmek gerektiği sonucuna varan Atatürk, en uygun yolun da Samsundan başlamak olduğu kanısına  vararak, fırsat kollamaya başladı.

O tarihte, 9 Mayıs 1919 da İngilizler Samsun’a askerî birlik çıkarmışlardı. Buna tepki olarak Türk Makinalı Tüfek birliğinden Hamdi adındaki bir teğmenin askerlerini alarak dağa çıkması, İngiliz Yüksek Komiserliğinin şikayetine neden oldu. “Türk halkı silâhlandı”  diyerek, bu bölgeye güvenilir bir kumandanın gönderilmesini Osmanlı Hükümetinden talep etti. Osmanlı hükümeti, olağanüstü yetkilerle Çanakkale Kahramanı ve katıldığı savaşların hiç birinde mağlup olmamış olan  Mustafa Kemalin Anadoluya gönderilmesine karar verildi. Bu O’nun için bulunmaz fırsattı. Bu fırsatı değerlendirerek 16 Mayıs 1919 da Cuma günü, İsmail Hakkı Dursun kaptanlığında, Bandırma vapuruyla, kendine eşlik eden, 

Kolordu Komutanı Kurmay Albay Refet Bey (Bele), Müfettişlik Kurmay Başkanı Kurmay Albay Manastırlı Kâzım Bey (DIRIK), Müfettişlik Sağlık Bakanı Doktor Albay İbrahim Talî Bey (ÖNGÖREN), Kurmay Başkan Yardımcısı Kurmay Yarbay Mehmet Ârif Bey(AYICI), Karargâh Erkân-ı Harbiyesi İstihbarat ve Siyâsiyât Şubesi Müdürü Kurmay Binbaşı Hüsrev Bey(GEREDE), Müfettişlik Topçu Komutanı Topçu Binbaşı Refik Bey(SAYDAM), Müfettişlik Başyaveri Yüzbaşı Cevad Abbas(GÜRER), Kurmay Mülhakı Yüzbaşı Mümtaz (TÜNAY),Kurmay Mülhakı Yüzbaşı İsmail Hakkı (EDE), Müfettişlik Emir Subayı Yüzbaşı Ali Şevket (ÖNDERSEV), Karargâh Komutanı Yüzbaşı Mustafa Vasfi (SÜSOY), Kurmay Başkanı Emir Subayı ve Müfettişlik Kâlem Âmiri Üsteğmen Arif Hikmet (GERÇEKÇI), İaşe Subayı Üsteğmen Abdullah(KUNT), Müfettişlik İkinci Yaveri Teğmen Muzaffer (KILIÇ), Şifre Kâtibi, Birinci Sınıf Kâtip Fâik (AYBARS), Şifre Kâtibi Yardımcısı, Dördüncü Sınıf Kâtip Memduh (ATASEV). Subaylarla Samsuna doğru Galata rıhtımımdan hareket etti.

19 Mayıs 1919 da tehlikeli bir yolculuk sonunda sağ salim, arkadaşlarıyla birlikte Samsuna çıktı.
Atatürk ve arkadaşlarının ilk gözüne çarpan, İngilizlerin şikayet ettikleri, Türklerin silahlandığının tamamen aksine, etrafta İngiliz ve Pontus askerlerinin dolaşmakta olduklarını ve her şeye hakim oldukları idi. Öteden beri Mustafa Kemal’in düşündüklerini şimdi bire bir gözleriyle görüyor, gerçekten bu ülkeyi bu işgalci devletlerden kurtarmak gerektiğine olan inancı daha da artmıştı.
İstiklal Savaşımızın başlangıcı olan 19 Mayıstan sonra, 9Eylül 1922 tarihinde Yunan işgal kuvvetlerinin İzmirde denize döküldüğü tarihe kadarki süreçte, başta Mustafa Kemal ile silah arkadaşları ve inançla davalarına baş koymuş Türk Ulusunun  insan üstü mücadelesinin sonucu zafer kazanılmış, düşmanlar Yurdumuzdan atılmış, Osmanlı imparatorluğunun yerine yeni bir devlet kurulmuştur. TÜRKİYE CUMHURİYETİ

Atatürk, Türk Gençliğine çok ama çok güveniyordu. 19 Mayıs’ı Gençliğe armağan ederken, gelecekte her türlü tehlikeye karşı koymalarını istediği gençliğe de, Büyük Nutukta söylediği Gençliğe  Hitabe’sini” armağan etmiştir. “Ey  Türk  Gençliği sözleriyle başlayan Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Ne Mutlu Türk’üm Diyene” sözleriyle biten, Atamızın bu direktifleri tüm Türk Gençlerine rehber olmasını diliyor, “19 Mayıs Atatürk’ü anma , gençlik ve Spor bayramı’nın 99. Yılı tüm Gençlerimize ve Ulusumuza kutlu olsun.

23 Nisan 2018 Pazartesi

ULUSAL BAYRAMLARIMIZ






23  NİSAN  ULUSAL EGEMENLİK  VE  ÇOCUK  BAYRAMIMIZIN  98.  YIL  DÖNÜMÜ  
TÜM  ULUSUMUZA  KUTLU  VE  MUTLU  OLSUN

Burhan BURSALIOĞLU









17 Nisan 2018 Salı

KÖY ENSTİTÜLERİ







KÖY ENSTİTÜLERİNİN 78. KURULUŞ YIL 


DÖNÜMÜ



Burhan BURSALIOĞLU

BU gün 17 Nisan 2018. Köy Enstitülerinin kuruluşunun 78. Yıl 

dönümü.

Her ne kadar okulların kapanmasından 64 sene geçmiş olsa da, her 

sene heyecanla kutlamalar yapılmaktadır.

Bu yazımda, Köy enstitülerinin Ülkemize getirdiği, getirmesi 

beklenen,kimler kurdu, kimler kapattı, niçin kapattı konularından 

bahsetmiyeceğim. Çünkü her kuruluş yıl dönümlerinde bunlar 
,
anlatıldığı için hepiniz bilmektesiniz.

Ben bu gün Köy Enstitülerinden mezun, bazı edebiyatçılarımızın 

isimleri ile, okululların müdürlerinin listesini bilgilerinize 

sunacağım.

Okul müdürlerinden, hayatta olanlara uzun ömürler, yaşamını 

yitirmiş olanlara Allah’tan rahmet diliyor, mekanlarının cennet 

olmalarını diliyorum.

Tüm öğretmenlerin 17 Nisan günü kutlu olsun.


KURUCULAR
                  
                  
                  
                                 HASAN  ALİ  YÜCEL
      


İSMAİL HAKKI TONGUÇ AİLESİ İLE


 
                                                          SAFFET ARIKAN                                                       


KÖY ENSTİTÜLERİNDEN YETİŞENLERDEN BAZILARI 



                                                            FAKİR  BAYKURT

                                                    

            MEHMET BAŞARAN            

                                                
                                                             TALİP  APAYDIN

         MAHMUT MAKAL

                                                          YUSUF ZİYA BAHADINLI


         HASAN KIYAFET

                                                                       ALİ YÜCE


KÖY ENSTİTÜLERİNDE GÖREV YAPAN MÜDÜRLER

Köy Enstitülerinin listesi
Listedeki adlar köy enstitüler kurulduğunda sahip olduğu adlardır.

Ad/Bulunduğu İl
Kuruluş Tarihi
1946'ya Kadar Çalışan Müdürlerin Adı
Akçadağ / Malatya
Şinasi Tamer, Şerif Tekben
Akpınar-Ladik/ Samsun
Nurettin Biriz, Enver Kartekin
Aksu / Antalya
Talat Ersoy, Halil Öztürk
Arifiye / Sakarya
Süleyman Edip Balkır
Beşikdüzü / Trabzon
Hürrem Arman, Osman Ülküman
Cılavuz / Kars
Halit Ağanoğlu
Çifteler / Eskişehir
Remzi Özyürek, M. Rauf İnan, Osman Ülkümen
Dicle / Diyarbakır
Nazif Evren
Düziçi / Adana
Lütfi Dağlar
Erciş / Van
İbrahim Oymak
Gölköy / Kastamonu
Ali Doğan Toran
Gönen / Isparta
Ömer Uzgil
Hasanoğlan / Ankara
Lütfi Engin, Hürrem Arman, M. Rauf İnan
İvriz / Konya
Recep Gürel, İ. Safa Güner
Kepirtepe / Kırklareli
Nejat İdil, İhsan Kalabay
Kızılçullu / İzmir
Emin Soysal, Hamdi Akman, Talat Ersoy
Ortaklar / Aydın
Hayri Çakaloz
Pamukpınar / Sivas
Şinasi Tamer, Hüseyin Civanoğlu
Pazarören / Kayseri
Sabri Kolçak, Şevket Gedikoğlu

24 Kasım 2017 Cuma

BELLİ GÜNLER





ÖĞRETMENLER GÜNÜ
Burhan Bursalıoğlu

Bu gün 24 Kasım 2017 .0ğretmenler günü.

 Ne yazık ki,  sokaklarda boş gezen  atanmamış öğretmen adayları için geçen yıllarda ümitle beklediğimiz iyi haberler gelmedi. Bu bayram da geçmiş yıllar gibi buruk ve ümitsiz geçecektir. 

Yaşadığımız  dönemde öğretmene, eğitimimize ve insanımıza değer verilmemektedir.
Ama bu gün  göstermelik kutlamalar yapılacaktır. Öğretmeni, öğretmenliği, Eğitimi, bilgiyi, çağdaş düşünceyi övecekler, göklere çıkarıp kuru kuru alkışlayacaklardır.

EMİRGAN İLKOKULU ÖĞRETMEN KADROSU

Çalışan öğretmenin beşte dördü gazete, kitap,dergi alamıyorsa, beşte üçü borçla yaşıyorsa, beşte dördü ek iş yapmaya çalışıyorsa, onda dokuzu tatil yapamıyorsa, öğretmeni, kaliteli - kalitesiz, başarılı - başarısız diye ayırıyorlarsa, bir eğlenceye, sinemaya, tiyatroya gidemiyor sa en önemlisi de, her yıl değişen müfredat nedeniyle başlarını döndürüyorlarsa, sen istediğin kadar tören yap, öğretmen ve  eğitimi öv ve alkışla. Bir ümit ışığı yoksa, Öğretmen okulları yoksa gerisi boş.
Değişen müfredat ve sistemler nedeniyle,  Dünyada çok geri kalmış, adını dahi duymadığımız ülke eğitimlerinin arkasında kalmamız utandırılacak bir gerçek değil midir?
1980 den sonra açılan Öğretmen Evleri, öğretmenler için dinlenme, okuma, yemek, düğün ,nişan  ve sünnet, konferans, panel ,münazara gibi etkinlikler için öğretmenin faydalandığı kendi mesleki yuvaları idi. Ucuz tatil imkanını bulabilmek amaçlı, sahil şeritlerinde kurulan dinlenme tesisleri de öğretmen ve ailelerinin tatilde ilk düşündükleri mekanlardı. Ne yazık ki bu iki tesislerin bir çoğu satıldı.
Perişan bir durumda olan öğretmene yapılan bunlar,acaba 'öğretmen sevdasından' mı kaynaklanıyor?

Ben Dünya ülkelerinde çalışan öğretmenlerin ekonomik, sosyal ve özgür yaşamları ile bizimkileri karşılaştırmayacağım. Çünkü onlarda, tanınmamak , bir öğrencisine rastlamamak için , başına bir bere gözüne bir gözlük geçirip simit satan,  kahvede garsonluk yapan, tablasında tespih, iğne, tırnak makası v.s. satan, otobüs terminallerinde çığırtkanlık yapan, çocuk ve ailesinin başkalarına muhtaç olamaması  için çalışan , onurlu  öğretmen ve emekliler yoktur.
Buna rağmen öğretmen, mesleğinin hakkını vermek için canla, başla  uğraş vermektedir.

Eğitimimiz her geçen yıl aşağılara çekimektedir. Bunun bir çok faktörü var. Önemli birkaç nedeni şunlardır.

Eğitimimizi yozlaştıran  faktörlerden biri,  Dünya'nın hiçbir ülkesinde , bakanlar değiştiğinde, gelen bakan müsteşarını, genel müdürünü değiştirmez. Bizde maşallah, yeni bakan geldiğinde hademesine varıncaya kadar kadro yenilemesidir.  Her şey yeni baştan başlanır. El alem aya giderken biz yaya kalırız. Bunun da sorumlusu öğretmen olur.
SİVAS ÖĞRETMEN OKULU 1954 ÖĞRETMEN KADROSU

Bir diğer faktör ise, Başbakanlar, hükümetini kurarken 'İşe göre adam' atayacağına, 'adama göre iş ' ataması yapmaktadır. Örneğin, şantiyelerden gelme  bir mühendis Milli Eğitim bakanı olarak atanabiliyor. Nasıl bir ölçüm yapılıyor anlamış değilim.
Durum bu olunca, herhalde aya gideceğimizi kimse iddia edemez.
BÜYÜK EĞİTİMCİ HÜSEYİN HÜSNÜ TEKIŞIK VE EŞİ
( İKİSİDE VEFAT ETTİ )

Bu gün Eğitimimiz, her ne kadar,  güneş doğmadan başlıyor, güneş battıktan sonra bitiyorsa da ayakta durmasını sağlayan  eğitimcilerin, öğretmenlerin fedakârlıklarından dır.! Elbette ki, hiçbir emek zayi olmaz… Ve hele bütün ömrünü insana, onun yetişmesine adayan öğretmenlerin kutsi emeği bir millet hayatında bıraktığı izleri bildiğimiz halde, bunu görmemezlikten gelip, öğretmene ve yetiştirdiği insana ikinci sınıf muamelesi yapanların, orta çağın cahillerinden  ne farkları var?


   “Bir şeyi bilmek onu anlamakla olur” Bilginin, değerini, kıymetini ancak onu anlayanlar bilebilir. Ham yobazdan, kaba softadan, gözü ve gönlü kör olandan, kulağı sağır ve kalbi taş gibi veya ondan daha katı olandan ne merhamet beklenebilir ve nede mukaddes değerlere saygı!

EMİRGAN İLKOKULU


Bilgiyle dirilenler ölmezler…” sözüne de burada geliniz hep birlikte şapka çıkaralım.
Bu ülke insanının iki şeyle mücadelesi olacağına da burada vurgu yapmak istiyorum, “Fakirlik ve cehalet…” Her ikisi de, bütün fenalıkların veya kötülüklerin anası olarak tarif edilir.
. Louis D. Brandeis şöyle der, “Her münakaşanın temelinde birisinin cahilliği yatar”
Çok defa haddi ve hududu aşanlara, ‘yuh olsun, edep yahu’ deriz!
Eğitim ve öğretim bizlere hayat okulunun ilk basamağında, ‘edebi…’ tarif eder. Omuzlarımıza da, sevgi halesi içerisinde, ‘emanetleri korumamızı’ sürekli telkin eder.
Aile, Okul, Öğretmen ve Çevre… Bir zincirin birbirinden ayrılma kabul etmeyen halkalarıdır. O halkanın, orkestra şefi olarak da, öğretmendir.

Bir karıncadaki çalışma azmi, bütün çiçeklere konan bal arısının emeğinde kendisini tarif edebileceğimiz en çileli ve en arzulu bir mesleğin yüceliğinde bir Hak  aşığı misali pervane gibi dönen öğretmeni bu kutsi yolda gönlümüzce alkışlamak istiyor ve tüm öğretmenlerimizin bayramını kutluyorum.

Türk öğretmeni, Vatan bayrağını Ata’nın bizlere sunduğu  bilgiyle ve ustaca  dalgalandırmaya devam edeceğiz.

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ