S O M A L İ
Burhan Buırsalıoğlu
Uzun bir süredir Hint Okyanusunda, Omman Denizinde Somali korsanlarının yük gemilerini zaptettikleri, onlardan haraç aldıkları, denizlerde can güvenliğinin kalmadığı haberleriyle çalkalandı durdu. Bizim de birkaç gemimiz korsanların eline geçti. Hatta Deniz Kuvvetlerimiz bu sulara inerek Somali korsanlarına engel olmaya çalıştılar.
Son haftalarda, gazetelerde, internette ., televizyonlarda Somali halkının, çocukların açlıktan öldükleri, boy boy resimlerle önümüze getirildi.
Hakikaten çocukların ve Somali halkının içler acısı durumlarını görünce etkilenmemek mümkün değil. Bugünkü Dünyamızda, tüm ulusların, yedikleri ve içtikleri kadarının da atıldığı bir ortamda, aclıktan ölen binlerce insanın var olduğunu görmek insanlık ayıbıdır. İnanın insanlığımızdan utanıyorum.
Karşılarında, Dünya'nın petrollerine sahip Suidiler bunları hiç mi görmüyor? Aynı dinden olan bu insanlara yardım edimesi gherektiğini dinimiz söylemiyor mu?
Ekonomide Dünya'ya kafa tutan "benim" diyen diğer devletler nerede?
Dünya'nın 7 milyar olan nüfusu, 8 ,5 milyon nüfusun gıdasını sağlayamaz mı? Her ne kadar, Birleşmiş Milletlere bağlı, Gıda ve Tarım Örgütü (FAO ) 800 milyon insanın yetersiz beslendiğini söylüyorsa da, Somali gibi ölüm oranlarının korkulacak düzeylerde olmadığı bir gerçek. FAO vitrinlik bir örgüt müdür? Somali'ye elini neden uzatmıyor? Neden uazatılması için girişimlerde bulunmuyor?
Bizim ülkemizde de beslenmenin istenilen seviyede olmadığını resmi verilerden biliyoruz. Ama aclıktan öleni henüz duymadık.Buna karşı tüm Ulusca seferber olduk, Somali'lerin imdadına yetişmeye çalışıyoruz.
Başbakan'ımız bile Somali'yi ziyaret ederek, bizzat gözleriyle, yerinde görmek için didiş hazırlığı yapmaktadır.
Somali, Cumhuriyet olup başkanlık sistemiyle idare ediliyor. Afrika'nın doğusunda, Hint Okyanusunda geniş sınırı olan, 637 657 km. kare genişliğinde, 8.5 milyon nüfusludur. Topraklarının sadece %2 sinin , güneyde iki ırmağın suladığı tarıma elverişli olduğu, onun da ekilmediği bir ülke dir Somali.
Somali halkı, 1950 den itibarten İtalya'nların boyunduruğunda iken, 1960 da bağımsızlığını kazanarak Cumhuriyet ilan etti. 1991 de ülke iç savaş neticesinde tam bir yıkıma uğradı. Büyük bir açlık başladı. Kuzeydeki ayrılıkçı unsuırlar Somaliland Bağımsız Cumhuriyeti ilan ettiler. Somali'de 2000 den itibaren de, aşiretlerin birtbirine olan düşmanlıkları nedeniyle bir türlü birlik,huzur ve istkrar sağlanamıyor. Bu sebeple de birçok insan yurt dışına gitmek, yaşamlarını oralarda sürdürmek istemektedirler. özellikle güneyde bulunan insanlar teknelerle, petyrol zengini emirliklerde ve Suidi Arabistana gidip çalışmak istemektedirler. Ama üç kağıtçı tekne sahipleri 50 dolar karşılığında, eski,dökük teknelerine insanları tıkış tıkış doldurarak, Yemen açıklarında bu insanları denize atmaktadırlar.
Diğer taraftan korsanlık yapan korsanlara karşı da hükümetleri herhangi bir yaptırımda bulunmamaktadır. Bu korsanların hükümetlerine vergi veya ganimetten pay şeklinde, resmi veya gayrı resmi avanta verdikleri olasıdır.
Kişi başı Milli geliri 200 dolar cıvarında olan halkın yaşam süresi, erkekler de 46, kadınlarda 48 yıldır.
Yaşam uğruna kendi içinden vurulan , ezilen açlığa mahküm edilen Somali Halkı için toplanan yardımlar, umarım gerçek ihtiyaç sahiplerine gider.
Yardımlar bir yere kadar nefes aldırır. Sonrası? Önemli olan ,o insanların geçimlerini sağlayan ortamlar hazırlamaktır. Huzur içinde çalışmalarını, aileleri geçindirme imkanları yaratma, medeni insanlar arasında medenileşme çabası göstermeyi sağlama, insanlığın görevidir. Bunlar sağlanmadıkça, gönderilen yardımların hiç bir faydası olmayacağına inanmaktayım.
16 Ağustos 2011 Salı
7 Ağustos 2011 Pazar
BİRAZDA GÜLELİM
Yukarıdaki şiirin ölçüsü nedir?
Cevap: Yaklaşık dokuz santimetredir
Cevap: Yaklaşık dokuz santimetredir
Kimlere zekat verilmez?
Cevap: Şeytana
İneğin midesi kaç bölümdür?
Cevap: İki oda bir salon bir mutfak
Servet-i Fünun edebiyatı hangi edebi akımlardan etkilenmiştir?
Cevap: Elektrik akımından
Servet-i Fünun edebiyatı hangi edebi akımlardan etkilenmiştir?
Cevap: Elektrik akımından
Turistlerin Turist olması, yerlerin temiz olması ve Turistlerin yatıp kalkması gerekir.
Hızlı nüfus artışının zararları nelerdir? Bence hızlı nüfus artışı çok kötü bir şey çünkü hep çarpık kentleşme, peçe kondu, ekonomik sorunlar. Eğer biz 10 kardeş olsaydık kötü olurdu. Zaten babamın işi kötü gidiyor yakında 4 kardeş olucaz üç iken. Ya ne buluyorlar çocukta, ha yapmışsın ha yapmamışsın. Daha çok var ama zaman yetmiyor.
İzmir'i kim işgal etti?
Cevap: Gazeteci Hasan Tahsin
Cevap: Gazeteci Hasan Tahsin
Ailenin reisi kimdir?
Cevap: Anam
Koşma nedir?
Cevap: Yürümenin hızlı şekline koşma denir
Cevap: Anam
Koşma nedir?
Cevap: Yürümenin hızlı şekline koşma denir
Canlıların en küçüğüne ne ad verilir?
Cevap: Bebek
Cevap: Bebek
Kasabayı kim yönetir?
Cevap: Şerif ve adamları
Mübarek geceler hangileridir yazınız?
Cevap: Kına, gerdek ve dolunay gecesi
Cevap: Kına, gerdek ve dolunay gecesi
-Boğazlarımızın derinliği ne kadardır? İstanbul boğazı az biraz derindir, çanakkale boğazı ise çok çok az biraz derindir ve aralarında dünya kadar fark olmasıdır.
27 Temmuz 2011 Çarşamba
POLİTİK
KARANLIK GELECEĞİN HAZIRLIKLARI MI?
Burhan Bursalıoğlu
Birkaç gün önce, İstanbul Fatih’de 200 kişilik bir grup türbanlı, çarşaflı, bazı İslam ülkelerinde gördüğümüz yüzü peçeli, bir kısmı da ilkokul öğrencileri, ellerinde pankartlarla birlikte eylem yaptılar. Eylemin amacı da, yıllardır, ilkokul öğrencilerine söyletilen, “Türküm, doğruyum , çalışkanım….” Andımızın söyletilmesini protesto etmekti.
Mazlum ve Özgür Der. Örgütlerinin tertip ettiği eylemde, türbanlı, Mazlum Der üyesi Zehra Türkmen yaptığı saçma sapan konuşmada bakın neler diyor.
“ İnsan kişiliğini ve inanç bütünlüğünü görmezden gelen statükoya aykırı fikir ve yaklaşımlar benimseyebilmek ve geliştirebilmek hakkını yok sayan bir anlayışla, çocuklarımız, gençlerimiz, resmi ideolojik kalıplar doğrultusunda şekillendirilmeye çalışılmıştır. Sorgulama cesaretinden yoksun nesiller yetiştirilmesi hedeflenmiş, okul kışlalaştırılmış ve öğrenciler askerleştirilmiştir.”
Okullarımızda, Zehra Türkmen’in dediği gibi, insan, kişiliğini kalıplaştıran, özgün fikir geliştirme hakkını yok sayan bir eğitim olsa idi, kürsüye çıkıp, saçmalamaz, abuk subuk laflarla ahkam kesmezdi… Okulları kışlaya, öğrencileri askere benzetmesindeki zihniyetin amacı ortada. Asker ve ordunun varlığından ürkekliğini, tiksintisini, nefretini İlkokul öğrencilerinin şevkle ve gururla söyledikleri andımızı küçümseyerek göstermektedir. Zehra Türkmen daha da ileri giderek “Andımız adlı İslam akidesine aykırı ögeler içeren, kişi putlaştırmasına ve kişilik tahribine yönelik, ırkçı metnin her sabah çocuklarımıza zorla söyletmenin ayıbına, ilkelerine ve zulmüne son verilmelidir. İsteyen vatandaşa ana diliyle eğitim alma hakkı tanınmalıdır Okullarda askeri denetim vesayet aracı olan kışla tipi eğitimin simgesi Milli Güvenlik dersi kaldırılmalıdır.”Kendisi yetmiyormuş gibi, birde yanında gelen bir ilkokul öğrencisine de, “ İnançlarına aykırı olmasına rağmen, her sabah söyletilen andın, kendisi için zulüm olduğunu “ söyletiyor.
Zorla söyletildiğini iddia ettiği andımızda, bunları bu kadar korkutan nedir? Ne var bu antta?
Türküm, doğruyum ,çalışkanım.
Türk olmak zulüm mü? Bu ülke Türklerin Vatanıdır.Biz Türklüğümüzle gurur duyuyor ve yurdumuzu seviyoruz. Türklüğünden, Vatanından rahatsız olanlar varsa, kimseyi tutmuyoruz.Gitsinler. Nereyi beğeniyorlarsa oraya gitsinler.
“Doğru “ olmak suç mu? Eğrilik, sahtekarlık, riyakarlık lığı mı genç beyinlere nakşetmek yapılmalıydı.
“Çalışkanım” yerine “Tembelim” denilse, daha mı iyi olurdu?
“Büyüklerini saymak, küçüklerini sevmek ve korumak dinimizin emri değil midir? Bu bayan, “Andımızın İslam akidelerine aykırı ögeler içeriyor” derken Dinimizi inkar etmiyor mu?
Varlığını, yaşamını, hayatını ve mutluluğunu Türk’lük için feda etmek, her Türk vatandaşının idealidir. Irkçılık dahi olsa “Türküm” demek mutluluk ve gururdur.
41 yıllık meslek hayatımda hiçbir öğrencim ve velisi, and a karşı herhangi bir tepkide bulunmamışlardır. Bırakın tepki göstermelerini, bütün öğrenciler, arkadaşlarına andı söylettirmek için öne fırlarlar, “ben ben ben “ diye isteklerini bildirirlerdi.Andın kendine zorla söyletilip, inançlarına ters düştüğünü söyleyen küçük ilkokul öğrencisi, kim bilir arkadaşlarına söyletmek için kaç kez parmak kaldırmıştır? Belki de söyletmiştir de.
Bu çocuğun beynini yıkamak,istemeden söyletilen cümleleri kendi, fikriymiş gibi lanse ettirmek, statükoculuk, putlaştırmak değil de nedir?
Çocukların, türbanlıların, kara çarşaflıların ve yüzünü gözünü peçe ile örten eylemcilerin taşıdıkları pankartlar da mide bulandırıyordu.
“IRKÇI ANDI REDDEDİYORUZ”
“ANDIMIZ BAŞ ÖRTÜMÜZDÜR.”
“ANDIMIZ İSLAMA UYGUN OLMALIDIR”
“NİÇİN OKULA BAŞ ÖRTÜSÜYLE GİDEMİYORUM?”
“NEDEN İNANMADIĞIM DEĞERLER ÜZERİNE AND İÇEYİM?”
“KEMALİST ŞÖVEN AND DAYATMASINA SON”
“ANA DİLDE EĞİTİM”
Ayrıca tek bir pankartta, tespit ettikleri yasakları da şöyle sıralamışlardı.
“ BAŞ ÖRTÜSÜ YASAĞINA,
ANDIMIZ SAÇMALIĞINA
ANADİLDE EĞİTİM YASAĞINA,
MİLLİ GÜVENLİK DESPOTİZMİNE,
KESİNTİSİZ EĞİTİM ZORLAMASINA.”
Yukardaki pankartta yazılı ifadelerinden de anlaşılacağı gibi, onlar gibi bir kısım insanlar Atatürk’ü inkara, O’nun İlke ve İnkilaplarını yok etmeye, Ulusumuzu parçalamaya, Türk, Kürt, Laz, Gürcü, Abaza, Çerkez, Roman, Boşnak, Ermeni, Rum, Yahudi, Hanefi, Alevi, Suni gibi kliklere parçalamaya çalışmaktadırlar.
Türkiye Cumhuriyeti halkı, dış mihrakların amaçları, içerdeki bazı grupların da bu amaçlara yardımcı olma oyunlarına düşmemelidir.
Görüldüğü gibi, bunlar amaçlarına varabilmek için ilkokullara kadar uzanmış olmaları, geleceğimiz için kara tablo arz etmektedir.
Şunu asla unutmayalım. Parçalanmış milletlerin, dili, dini, kanı, ırkı, bayrağı, kültürü, gelenek görenekleri Aynı olmayacağından, asla bir ulus olamazlar. Ulusu olmayan da devlet olamaz. Devleti olmayan milletler esarete mahkümdurlar.
Türk Atalarımızın kanlarıyla sulanmış bu topraklarda bölücülük istamiyoruz.
Laik bir Ülke olarak, hiç kimsenin baskısı altında kalmayarak, ibadetimizi özgürce yapabilmeliyiz.
Düşüncelerimizi özgürce söyleyip yazabilmeliyiz.
Milli sınırlarımız içinde rahat, serbest ve özgürce dolaşabilmeliyiz.
Atatürk İlke ve İnkilaplarından taviz vermeden, tüm yasalarımız uygulanmalıdır.
Kara çarşaf ve peçeli kıyafetlerimizle, muasır medeniyet seviyesine ulaşmamızın hayal olacağını tüm insanlarımıza hatırlatmak isterim.
Yasama ve Yürütme organlarının, Türkiye Cumhuriyetini, saygın, güçlü, modern ve gıpta ile sözü edilen bir devlet olmayı sağlamalarını diliyorum.
.
23 Temmuz 2011 Cumartesi
FAYDALARINA İNANILACAK OTLAR
Burhan Bursalıoğlu
Kimine gıpta ile, kimine ağzımız sulanarak, kimine de ilgilenmeden baktığımız, tabiatın mücevherlerinin, insan sağlığına ne kadar faydalı olduğunu maalesef bilmiyoruz. Biliyorsakta ilgisiz kalıyor, "adam sende" deyip geçiyoruz.
Birkaç kez bu sayfalarda "Sağlığımız" kategorisi başlığında, sağlığımıza yararlı, bitki ve meyvelerin faydalı olduğu hastalıkları yazmıştım.
Bu kez değişik bitkilerin, kısa kısa yarar sağladığı hastalık adlarını aşağıya yazıyorum.
Şunu unutmayın. Dünyamızda sağlık reçetelerinde gördüğümüz, vitrinlerde sıra sıra dizili ilaçların tümüne yakını tabiattaki bitki, çiçek ve meyvalardan elde edilmektedir.Onun için bu yazımın sizlere bugün değil, belki yarın fayda sağlayacağına kanaat getiriyorsanız, bir kopyasını çıkarın bir yerde saklayın.
Hepinize sağlıklı yaşam diliyorum.
KUŞBURNU
Bilhassa C vitamini bakımından zengindir. Kabız ve kuvvet vericidir. Şeker hastalığına karşı da kullanılır.
MAHLEP
Afrodizyak, balgam söktürücü, nefes darlığı ve prostat için, ayrıca şeker hastalığına karşı kullanılır.
ARDIÇ TOHUMU
İdrar artırıcı, terletici, midevî ve antiseptik özellikleri vardır.
ACI BAKLA
Şeker hastalığına karşı kullanılır.
ADAÇAYI
Gaz söktürücü, antiseptik, kuvvet verici ve uyarıcı.
KIZILCIK
Etkili ve zararsız bir ishal kesicidir.
ANASON
Gaz söktürücü, iştah açıcı,süt artırıcı ve uyku vericidir.
MISIR PÜSKÜLÜ
İdrar söktürücü ve taş düşürücüdür.
MUSKAT
Gaz söktürücü ve antiseptik olarak bilhassa karın ağrıları için kullanılır.
BAMYA ÇİÇEĞİ
Dahilen göğüs yumuşatıcı, lapa halinde haricen çıbanları olgunlaştırıcıdır.Kabızlığa karşı etkili ve zararsızdır.
NANE
Özellikle sinirsel kaynaklı mide bulantılarını kesici olarak etkilidir.
REZENE
Midevi, gaz söktürücü ve süt artırıcıdır.
SAFRAN
Uyarıcı, iştah açıcı, adet söktürücü, koku ve renk vericidir. Değerli bir baharattır.
SALEP
Afrodizyak, kuvvet verici, çocuk ishallerini kesicidir.
BÖĞÜRTLEN
Kabız, kuvvet verici, idrar söktürücü ve şeker hastalığına karşı kullanılır. Bademcik iltihaplarında da gargara yapılır.
ZENCEFİL
Yatıştırıcı ve gaz söktürücüdür.
ZERDEÇAL
Midevi, gaz söktürücü ve safra artırıcıdır.
LAVANTA
İdrar artırıcı, romatizma ağrılarını dindirici, antiseptik, sinir ve kalp kuvvetlendiricidir.
ÇÖREKOTU
İştah açıcı ve adet söktürücüdür.
ÇÖVEN KÖKÜ
Tedavide nadiren kullanılır. Bilhassa tahin helvası yapımında kullanılır. İdrar ve balgam söktürücüdür.
DAĞÇAYI
Uyarıcı, gaz söktürücü, iştah açıcı ve mide ağrılarını kesici özelliklere sahiptirler.
DEFNE YAPRAĞI
Terletici, antiseptik ve midevi etkilere sahiptir.
BİBERİYE
Dahilen kabız, hazım sistemi uyarıcısı, safra artırıcı ve idrar söktürücü, haricen ise iltihaplı yaraların tedavisinde kullanılır.
ÇEKEM
Kabız, idrar artırıcı, kusturucu, kuvvet verici ve tansiyon düşürücü etkileri vardır. Romatizma ağrılarında kullanılır.
ÇAM SAKIZI
Solunum ve idrar yolları hastalıklarında kullanılan etkili bir antiseptiktir.
GELİNCİK
Yatıştırıcı, öksürük kesici, göğüs yumuşatıcı ve hafif uyutucu etkilere sahiptir.
DEVE DİKENİ
Karaciğer hastalıklarına karşı ve safra artırıcı olarak kullanılır.
DUT MEYVASI
Meyvelerden hazırlanan şurup, gargara halinde,ağız ve boğaz hastalıklarına (pamukçuk) karşı kullanılır.
FESLEĞEN
Yatıştırıcı, midevi, idrar artırıcı ve gaz söktürücüdür.
HARDAL TOHUMU
Haricen lapası, yakısı ve banyosu yapılır. Kanı cilde toplamak ve ağrı kesmek için kullanılır.
HAVUÇ TOHUMU
Midevi, gaz söktürücü, gebeliği önleyici ve cinsel gücü artırıcıdır.
18 Temmuz 2011 Pazartesi
MUTLULUK
HER GÜNÜNÜZÜ MUTLU GEÇİRMENİN YOLLARI
Burhan Bursalıoğlu
Güne nasıl başlarsanız bütün gününüz öyle geçecektir. O yüzden günü moralle başlamak çok önemlidir. Birçok insan homur homur yataktan kalkar ve bütün gün de o homurtularıyla kendisini olduğu kadar çevresini de rahatsız eder. Yatakta gözünüzü açtığınız andan itibaren günü yapılandırmak sizin elinizde. Mutlu, başarılı, insan ilişkilerinde doyurucu bir güne merhaba demek için bazı yöntemleri yaşama geçirmeniz gerekiyor. İşte mutlu bir gün için size bazı önemli sırlar:
* Sabah henüz yataktan kalkmadan (uyandığınız an) dudaklarınıza bir gülümseme gönderin.
* Her gün kendiniz için olumlu onaylamalarla uyanmayı alışkanlık haline getirmeye gayret gösterin. Örneğin şöyle söyleyebilirsiniz: "Bugünüm aydın olsun. Bugün evrenin bana vereceği tüm güzel mucizeleri kabul ediyorum."
* Pencerenin önüne gelin ve dışarıya (doğaya bakarak) nefes alıp vermeye başlayın. Bu "nefes egzersizleri"ni, nefesinizi izleyerek gerçekleştirin. Bunu birkaç kez tekrarlayın.
* Sabahleyin eğer kendinizi çok ağır ve hareket edemeyecek kadar yorgun hissediyorsanız mutlaka egzersizle başlayın güne. Ya da enerjinizi sağlamak için bol vitaminli bir kahvaltı hazırlayın. Güne enerjik başlarsanız bütün gün öyle geçer. Bunu için şu sözü aklınızdan geçirin: "Hiç kimse içindeki coşkuyu kaybetmiş bir insan kadar yaşlı olamaz!"
* Beş veya on dakika denizi ya da yeşil bir alanı seyredin. Bu ortamda varlığınızı fark edin. Sahip olduklarınız için evrene (Örneğin sevdiğiniz işte çalıştığınız için ya da sağlıklı olduğunuzdan dolayı) teşekkür edin.
* Her şeyle ama her şeyle bağ kurmaya çalışın; çiçekle, ağaçla, hayvanlarla, cansız varlıklarla... Onlarla aranızdaki bağ günü mutlu geçirmeniz için size enerji sağlayacaktır. Örneğin işe giderken yolunuzun kenarındaki çiçekleri mutlaka "görün" varlıklarından dolayı mutlu olduğunuzu düşünün. Çiçeklerle kurulan bağ çok önemlidir. Yaşam bize bizim ona sunduğumuz kadar artı (+) veya eksi (-) frekans sunar.
* Her gün birisi ya da bir şey için iyi olduğuna inandığınız bir davranışta bulunun. Örneğin "Seni seviyorum." deyin ya da ona çiçek alın. İhtiyacı olan birine iyilik yapın. Ancak asla "Ben yaptım", "Ben gittim!", "Ben hallettim!" gibi sözleri kullanmayın.
* Sabahleyin evde ve işte karşılaştığınız insanlara gülümsemeye çalışın. Bu sizin için zorsa kendinizi zorlayın. Çünkü bedenin de buna ihtiyacı var. Gülümsediğiniz zaman kendinizi daha iyi hissedeceğinizi biliyor musunuz? Ancak gülümsemenize canlılık katın, gözlerinizle de gülümsemeye çalışın. Bunun aksine kaşlarınızı çattığınız zaman da olumsuz duygularla örülü bir çemberin bedeninizi saracağını.
* Miş gibi oyununu oynayın ve "Bugün mutluyum." deyin. Mutluymuş gibi davranırsanız mutlu olmanızı sağlayacak ruhsal durumu davet eder ve bunun sonunda gerçekten mutlu olursunuz.
* Okuduğunuz gazeteyi düşünün. Olumsuz haberlere içiniz kararmıyor mu? Sabah ilk karşılaştığınız insanlara yönelik olarak kendinizle ilgili "olumlu haberler" yayınlayın! Unutmayın, iş yerinizde ve çevrenizdeki insanlar bu "haberlere" göre sizin hakkınızda fikir sahibi olacaktır. Örneğin "Bugün kendimi harika hissediyorum." deyin. Her firsatta bunu tekrarlayın. Kendinizi gerçekten iyi hissetmeye başladığınızı göreceksiniz.
* O günün kötü geçeceğine dair bir düşünce zihninizde belirdiyse bunu derhal uzaklaştırın düşüncelerinizden. Örneğin "İşe gidiyorum, müdürümün o berbat yüzünü göreceğim yine." diye düşünmek yerine, "İyi ki bir işim var, sorunlarımı paylaşacağım bir iş arkadaşına sahibim." diye düşünün. Uzmanlar, bu tür olumlu sözlerin yolda yürürken ya da gün boyunca dönem dönem tekrarlanmasını öneriyorlar.
* İşinizde veya çevrenizdeki insanlara daha farklı bakmayı deneyin. Örneğin insanlara "değer katma"yı düşündünüz mü? "Yardımcılarımın değerine değer katmak için ne yapabilirim?" diye kafa yorun. Onların daha verimli olmalarını sağlamak için ne yapabileceğinizi düşünün. Unutmayın bir insanın iyi yanını ortaya çıkarmak için önce onun en iyi yanını hayalinizde canlandırmaya çalışın.
* Eğer zorlu bir günü başlayacaksanız (Önemli toplantı, sınav veya konuk ağırlama gibi) hayal gücünüzü devreye sokun. İmgelemeniz, bedeninizin davranışlarını inanılmaz ölçüde belirler. Kendinizi zihninizin gözüyle resmedin. O gün, nasıl olmak ve nasıl görünmek istiyorsanız öyle olun. "Güçlü, güvenli ve dinlenmiş..." Bu olumlu imgenizin nasıl eksiksiz gerçekleştiğine siz bile inanamayacaksınız. Eğer günlük işleri iyi gidiyormuş gibi zihnimizde canlandırırsak işler inanın ki iyi gidecektir!
* Kendinizi sevmiyorsanız o gününüz iyi geçmeyecektir. Kendinizden nefret etmekten vazgeçin. Kendinizi küçük görmeyi bırakın. Kollarınız kendinize dolayıp, "Her şeyin güzel, saçların, dökülüyor olabilir ama sahip olduğum tek şey sensin." deyin. İnsan zayıf yanlarıyla da insandır. Güçsüzlüklerinizle barış yaptığınız zaman her şey daha kolaylaşacaktır.
Netten alınmıştır...
12 Temmuz 2011 Salı
TESPİTLER
KUŞAKLARA GÖRE KIZLARIMIZ.
Burhan Bursalıoğluİşin birde arzulanan tarafı var. Aşağıdaki cetvel, kuşaklar boyu kızların yaşadıkları yıllara göre, arzu, istek ve tutkularını göstermektedir.
Değişen Dünyamız ve kızlarımız
|
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
Che'nin Çantasından Çıkan NUTUK Küba Devrimi’nin öncülerinden ve Fidel Castro’nun yoldaşı Arjantinli devrimci doktor Che Guevara, 196...
-
CUMHURİYET GECEMİZ Burhan BURSALIOĞLU 2013 yaz sezonumuz anlamlı ve coşkulu bir gece ile noktalandı. Cumhuriyet’...