28 Ekim 2013 Pazartesi

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ






CUMHURİYET'İMİZ
Burhan Bursalıoğlu

Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919 da Samsun’a çıkıyor,  Havza’da Ülkenin durumu değerlendirmesini yapıyor, Erzurum, Sivas Kongrelerini yapıyor,”Vatan bütündür bölünemez” sloganı ile Ankara’ya geliyor.

23 Nisan 10920 de TBMM ni kuruyor,  İstiklal Savaşına girişiyor, zaferi kazanarak tüm  işgalci düşmanları Yurttan kovuyor.

Esas görev yeni başlıyordu. Geçici olarak kurulan TBMM Hükümeti görevini tamamlamıştı.  Yeni bir yönetim gerekliydi.
 

Mustafa Kemal Atatürkün kafasındaki yönetim şekli Cumhuriyet’ti.  Onun düşüncelerine göre,  Ülkenin başına gelen felaketlerin nedeni, halkın egemenliğine sahip çıkamamasında aranmalıydı. Bunu sağlamak için halkın, Milli egemenliği benimsemesi gerekiyordu. Milletin kendi kaderini elinde tutması demek olan Milli egemenlik yönetim hakkının millete ait olduğunun göstergesidir”.diyor ve ilave ediyordu.

Bundan dolayı halk, Milli egemenliğe yönelen bütün tehditleri ve tehlikeleri önlemelidir. Çünkü Milli Egemenlik öyle bir kuvvettir ki, onun karşısında bütün dikta rejimleri yıkılmaya mahkümdür. Milli Egemenliği  esas alan Cumhuriyetle, sultanlık arasında şu fark vardır. Cumhuriyet fazilete dayanırken,  Sultanlık korku ve baskıya dayanmaktadır. Bundan dolayı Cumhuriyet erdemli ve cesur insanların yetişmesine fırsat tanırken, sultanlık içine kapanık ve sefil insanlarla ayakta durabiliyordu. Milli Egemenliğe  dayanan rejimlerin ölçütü, siyasi partilerle , serbest seçimlerdir”

AtatÜrk bu amaçla 1923 de Cumhuriyet Halk  Fırkasını ( Partisini)  kurmuştur. Ona göre bu partinin amacı, her sınıfın ortak çıkarlarını korumaktır.

Cumhuriyetin kurulmasını   iyiden  iyiye  kafasına koymuş ama, mecliste bulunan muhaliflerin de ses çıkarmaması için bazı nedenler gerekliydi. Cumhuriyet kurulacak ama henüz başkent belirlenmemiş, Lozan antlaşması bitmemişti . Nihayet, 1923  Temmuzundan sonra gerekli işlemler bitmiş ama, hükümet sorunu çıkmıştı.

Lozan antlaşması gereği ,   diğer,  özellikle komşu ülkelerimizle mübadele başlayacaktı. En az 500 bin göçmen ülkemize gelecekti. Bu işlerle uğraşacak bir Bakanlık dahi yoktu. Bu Bakanlığa gelebilmek için kulisler başlamış ve yeni kurulan İmar, İskan ve Mübadele Bakanlığını  muhalifler ele geçirmişlerdi. M. Kemal  atamaları onamadı. Hükümetin istifasını istedi.

Hükümet bunalımın devam ettiği günlerdi. 1923 ün Temmuz ayında, M.Kemal, Çankaya’daki kuleli köşkün yeşil salonunda Latife Hanım ve Cevat Abbas’la birlikte oturuyordu. Özel Kalem Müdürü Hayati’den, o zaman daire müdürü olan Hasan Rıza Soyak’ı  yanına göndermesini istedi.

Hasan Rıza’nın geldiğini gören M.Kemal, Latife Hanımla Cevat Abbas’ı salonda bırakarak dışarıda H.Rıza Soyak’ı karşıladı.  Yeleğinin cebinden çıkardığı parmak büyüklüğünde 3-4 sayfalık, üzerlerinde karışık yazılaı bulunan demeti  uzatarak, “Bu notları  aklıma geldikçe bazı düzeltmeler yaparak buraya kaydettim. Sen bunları oku, düzenle. Okuyamadıklarını  benden sorarsın. Bunların içeriğini bir sen bir de ben bileceğiz. Amirlerinin bilmesine bile gerek yotur “ diye uyardı.

M.Kemal , H.Rıza’ya notları vererek onu salona bıraktı ve Latife Hanımla C.Abbası da yanına alarak bakçeye çıktılar. M.Kemal çok neşeli görünüyordu. Atlayarak zıplayarak oyunlar da  oynadı.

Bir müddet sonra Hasan Rıza  işini bitirerek kapıdan göründü. M.Kemal  Latife Hanımı ve  C.Abbası bahçede bırakarak H.Rıza’nın yanına geldi. Ondan notları alarak göz gezdirdi. Sonra da Rıza’ya              Bunları al, Adalet Bakanı Seyit Beye götüreceksin. Bunlaı okuyacak, hukuki bakımdan eklenmesi gerekli bir şey varsa eklesin. Ancak, senden benden ve kendisinden başka kimsenin bilgisi olmadığını da söyleyeceksin.” Diye emir verdi.

Bir gün inceleme yapan Bakan  Seyit Bey, birkaç kelime ekleyerek istenileni  yerine getirdi. 

Müsveddeler,sonradan Soyak ve Seyit Bey tarafından düzenlenen metinler,  Cumhuriyet’in ilanına ve değişmesi gereken Anayasa maddelerine aitti.

28 Ekim 1923  sabahı toplantı halinde olup Hükümet üyelerinin serçimi konusunda uyuşamayan CHP  grubu , Çankaya’da olan M.Kemal’i çağırdılar. Parti Yönetim Kurulu Başkanı olan Fethi   Bey ,  Parti adına bir aday listesi hazırladıklarını, Sizin de fikrinizi almak için davet ettik “ diyerek, dolaylı olarak,  anlaşamadıkları konu hakkında yardım talebinde bulundu. M.Kemal düşüncelerini ilettikten sonra toplantıdan ayrıldı.

Akşam üzeri, M.Kemal Meclis binasından çıkarken, Kemalettin Sami (Gökçen), ve Halit (deli HALİT) Paşalara  rastlayarak akşam yemeği için Çankaya’ya davet ediyor.

O akşam yemekte bu paşaların dışında, Milli Savunma Bakanı Kazım (Özalp) Paşa, İsmet Paşa, Fethi Bey, Yarbay Fuat (Bulca)  ve Afyon Milletvekili  Ruşen Eşref (Ünaydın) Bey katılmışlardır.

Yemek sırasında M.Kemal   yekten,“ Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz” haberini verdi.  Yemekte bulunanlardan, bilenlerin dışında olanlar kısa bir tereddüt geçirdikten sonra hepsi  bu düşünceye katıldıklarını beyan ettiler.

Yemek sonrası tüm misafirler gitti. Sadece M.Kemal’in isteği üzerine İsmet paşa kaldı. Birlikte Anayasanın gerekli maddelerinde yapılacak değişikliklere son rutuşlar yapıldı.

29 Ekim 1923 sabahı, CHP  Grup toplantısında Bakanlar kurulu listesi üzerinde yapılan görüşmelerden  gene  bir sonuç çıkmayınca, M.Kemal çağrılıyor. M.Kemal  Gruba, anayasada yapılacak değişiklikleri açıklıyor, “Yapılacak bu değişikliklerden sonra Bakanlar Kurulu seçimi kolaylaşacaktır.” diyerek topluca Meclise gidiliyor.

 

Mecliste tasarı üzerinde yapılan görüşmelerden sonra “Yaşasın Cumhuriyet” nidaları  arasında  Cumhuriyet  oy birliği ile kabul ediliyor. M.Kemal Cumhurbaşkanı seçiliyor. Bu değişim 101 pare top atışıyla kutlanıyor.

İsmet Paşa Başbakan, Fevzi Paşa Genel Kurmay Başkanı , Kazım Paşa (Özalp)  Milli Savunma Bakanı  oluyorlar.

20 Ocak 1921 de kabul edilen Anayasanın birinci maddenin sonuna.” Türkiye Devletinin Hükümet şekli Cumhuriyettir” cümlesi ekleniyor.

Üçüncü madde “Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur.  Meclis, Hükümetin ayrıldığı yönetim kollarını, Bakanlar vasıtasıyla yönetir” şeklinde değişiyor.

Ayrıca 8. Ve 9. Maddelerde değişerek, meclis çalışması, hükümetin  kurulması, Cumhur Başkanının seçilmesi, seçilme süresi ni  yasaya koymuş oluyorlar.

1923 yılından itibaren, yeni Türkiye Devletinin tarihinde kilometre taşı sayılabilecek önemli olaylarla, köklü atılımların başladığı ve ölçülü aralarla birbirini izlediği görülür.

Uzun vadeli bir plan çerçevesinde gerçekleştirilen reformlar, etki- tepki kuralına göre her ileri atılımın başlangıcında değişik ölçülerde  direnişlerle karşılaşmış, ancak önceden hesap edilerek, seçilen uygun ortamlarda alınan karşı önlemlerle bunların üstünden  gelinerek daha sonraki atılımların ve rejimin önü açılmış ve böylece Cumhuriyet’in ilkeleri kök salmaya başlamıştır.

Cumhuriyet’imizin 90. Yılını kutlamakta olduğumuz  bu günleri bize yaşatan  büyük Atatürk’e teşekkür ediyorum.  O’nun bize bıraktığı emanetleri ,  her şeye rağmen koruyacağımızın  inancını  muhafaza etmekteyim.

Cumhuriyetimizin 90. Yılı tüm halkımıza kutlu ve mutlu olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ

  CUMHURİYET Burhan Bursalıoğlu Bu gün Cumhuriyetimizin 99. Yıl dönümü. 99 yıl önce bugün, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşla...